Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 ENERJİ lında başlayan birinci fazının ilk yıllarında elde edilen sonuçların sistemin çalışmadığını gösterdiği açıkça belirtilmektedir. AB’nin iklim değişikliğine karşı alınacak önlemler açısından öncü olduğunun her fırsatta dile getirilmesine rağmen, ülkelere gerçek emisyonları ile karşılaştırıldığında fazla tahsis yapıldığından, ülkeler içinde de bu tahsislerin hükümetler tarafından en fazla lobi yapan, genellikle en fazla sera gazı emisyonu olan şirketlere dağıtıldığından, ülkeler arasında farklı kriterler kullanılması sonucunda emisyon limitlerini daha sıkı tutan ülkelerden gevşek tutan ülkelere kaynak transferi olduğundan söz edilmektedir. ETS’nin 20082012 yıllarını kapsayacak ikinci fazında bazı düzeltmeler olacağının beklendiği belirtilmekle birlikte sorunların bir kısmının daha derin ve yapısal olduğu da ifade edilmektedir. Tablo1’den de görüleceği üzere, İngiltere’de bazı sağlık hizmeti veren tesisler, üniversiteler binlerce sterlin ödeyerek permi satın almak zorunda kalırken; BP, Esso, Shell gibi devler permi satarak milyonlarca sterlin gelir elde etmişlerdir. Bu çarpıklık o boyutlara gelmiştir ki, meşhur “kirleten öder” prensibinin neredeyse “kirleten kazanır” haline dönüştüğü dillendirilmektedir. Sera gazı emisyonlarını azaltmak ve iklim değişikliğini önlemek üzere geliştirilen karbon ticareti yöntemi, gerçek emisyon miktarlarının üzerinde verilen tahsisler ve tahsislerin ülkeler içinde dağıtımı sonucunda, bugün tirajikomik bir şekilde en fazla sera gazı salımı yapan büyük şirketlerin önemli kazançlar sağladığı bir sistem haline dönüşmüştür. bilmektedir. Bu mekanizmalar ticari açıdan kısa vadede getirisi olan, düşük maliyetli teknik önlemlerle, sera gazı azaltımı için uzun vadede çok daha yararlı olacak, köklü teknolojik değişiklikler arasında bir ayırım yapılmasına olanak vermemekte; bu şekilde daha düşük maliyetli, kısa vadeli önlemleri öne çıkarmaktadır. Şirketler genellikle başlangıçta maliyeti en düşük önlemleri almaktadır. Ancak bu önlemler uzun vadede iklimi korumak için en yararlı ve sürdürülebilirliği olan girişimler anlamına gelmemektedir. Bu yöntemlerle teknolojik yenilenmeler de yeterince sağlanamamaktadır. Özel sektörün de giderek kabul ettiği gibi emisyon ticareti düşük karbon teknolojilerine yönelik ArGe ve yatırımlar için yeterli teşvik ve fiyat sinyallerini sağlamamaktadır. Örneğin, Ernst&Young adlı danışmanlık şirketinin enerji direktörü Mayıs 2006’da, AB ETS’nin karbon azaltım teknolojilerine yeterli yatırım yapılmasını cesaretlendirmediğini belirtmektedir. ABD’de kükürtdioksit programı için birkaç bin tesiste ölçüm yapmak gerekirken, kapsamlı bir karbon ticaretine baz teşkil etmesi için yüzbinlerce endüstriyel kaynağın izlenmesi gerekecektir. Ayrıca ABD’nin Asit Yağmuru programı kapsamındaki izleme çalışmalarını merkezi bir yapı ile kontrol etmesine karşılık AB’nin sera gazı emisyon belirleme faaliyetlerinin üye ülkeler arasında büyük farklılık gösterdiği de görülmektedir. cak bu konuda, sanayileşmiş ülkeler dahil birçok ülkede gerekli altyapı olTicari mekanizmaların temeli, duğu kuşkuludur. “Carbon Trading” hangi kaynaktan çıkarsa çıksın 1 ton adlı yayında aktarıldığına göre, bir karbondioksitin dünyanın herhangi araştırmada ulusal enerji sistemleri bir yerinde azaltılmasının iklim açıtarafından yayımlanan sera gazı emissından aynı sonucu vereceği görüşüne yon miktarlarındaki belirsizlik +/dayanmaktadır. Örneğin, Japonya’da yüzde 1030 arasında değişmekte, bir karbondioksiti 1 ton azaltmak daha başka araştırma ise toplam sera gazı yüksek maliyetli, buna karşılık bir emisyonlarındaki belirsizliğin bazı başka ülkede daha düşük maliyetli seçilmiş sanayileşmiş ülkeler için olabilir. Bu durumda diğer ülkede yüzde 421 arasında olduğunu gösterazaltmak maliyet açısından daha uymektedir. Aynı yayına göre, HİDP ülgun olacaktır. Ancak bu yaklaşıma ke envanteri kılavuzları belirsizliklekarşı görüşler gelmektedir. Sera gazrin elektrik üretiminde ve çimento, ları atmosferik etkileri açısından her gübre üretimi dahil endüstriyel işlemyerde aynıdır; ancak bunların teknolerde yüzde 10, arazi kullanımı değilojik ve politik olarak aynı olduğunu şimi ve ormancılıkta yüzde 60’lara söylemek mümkün müdür? Hindistan vardığını hesaplamaktadır. Metan gibi Bilim ve Çevre Merkezi’nden araştırdiğer sera gazları açısından bakıldımacılar, 1990’larda insanlar için yağında yine, hatta daha yüksek belirşamsal olan emisyonlarla lüks olarak sizlik oranlarına ulaşılmaktadır. Sokabul edilmesi gereken emisyonlar nuç olarak Kyoto Protokolü’nde yer arasında ayırım yapmışlardır. Bir ülalan indirim yükümlülüklerinin oranı kenin yaşamsal emisyonu ile lüks sadikkate alındığında bu belirsizlik yılacak emisyonun “karbon piyasaoranlarının söz konusu yükümlülüklesında” aynı mütalaa edilmesi mümre uyulup uyulmadığını göstermek kün müdür? Zorunlu emisyonlarla için çok büyük olduğu görülmektedir. lüks emisyonları eşit gören ve dünyaEnvanterlerde belirsizlik New Scientist’in 2006 yılındaki bir nın karbon çevrim kapasitesini özelmakalesine göre, Küresel Atmosfer Karbon ticareti esas itibariyle raleştiren anlayış bu şekilde çok önemli İzleme (GAW) üyesi bilim adamları kamlandırılması gereken bir konudur. “politik çelişkileri” yok saymaktadır. yaptıkları bazı ölçümlerde özellikle Bu nedenle de ölçümler ve emisyon Diğer yandan emisyon azaltma İngiltere, Fransa gibi ülkelerde metan envanterleri karbon ticaretinin uyguyöntemleri de birbirinden farklı olaemisyonlarının düşük tutulduğuna dalanmasında önemli bir husustur. Anir bulgulara ulaştıklarını belirterek, bilgiye erişimin serbest Tablo1 İngiltere’de permi satın alan ve satan kuruluşlardan örnekler olduğu bir küresel sera gazı Kuruluş CO2 tahsis azlığı Tahmini bedel izleme ağının oluşması gerek(veya fazlalığı) (2005 yılı ort.18.2 Euro/ton) tiğini, ancak o zaman kimin Quenn Elizabeth Tıp Merkezi, Birmingham 7.500 ton (satınaldı) 93.000 Sterling ne kadar sera gazı saldığına ve Kyoto hedeflerine ulaşıp ulaşRussels Hall Hastanesi, Dudley 6.000 ton (satınaldı) 72.000 Sterling madığına dair bağımsız hesapSt. James Hastanesi, Leeds 5.000 ton (satınaldı) 62.000 Sterling lamaların yapılabileceğine Manchester Üniversitesi 7.400 ton (satınaldı) 92.500 Sterling işaret etmektedir. BP Oil 1.400.000 ton (sattı ) + 17.900.000 Sterling Ayrıca sera gazı emisyonlarıEsso 820.000 ton (sattı) +10.200.000 Sterling nın izlenmesini ABD’de daha Shell 1.600.000 ton (sattı) + 20.700.000 Sterling önce yapılan kükürtdioksit öl*BP, Shell ve Esso için rakamlar tüm AB bölgesi için verilmiştir. çümleri ile kıyaslamak da Kaynak: "The high price of hot air: Why the EU Emission Trading Scheme is an environmental doğru değildir. Örneğin and economic failure" OpenEurope, 2006 Yaşamsallüks emisyon ayrımı Temiz Kalkınma Mekanizması’nda soru işaretleri Suistimale son derece açık bir konu da, TKM uygulamalarında SEA almak için gerekli olan “katkı (additionality)” kuralını sağlayabilmektir. Çevresel katkı açısından TKM’ye konu olan proje ile baz senaryoya göre daha az sera gazı salınacağının, ayrıca finansal açıdan karbon kredileri olmaksızın söz konusu projenin ticari olarak yapılabilir olmayacağının gösterilmesi beklenmektedir. Ancak bu yöntem ile milyarlarca doların, her durumda zaten inşa edilecek olan kimya, kömür, petrol şirketlerinin kasasına gittiği belirtilmekte, bu mekanizma kapsamında gerçekten sera gazı azaltımına karşılık gelen projelerin kabul edilmemesi, buna karşılık karbon yoğunluğu yüksek olan projelerin onay görmesinin mümkün olduğu kabul edilmektedir. Stanford Üniversitesi’nden bir uzman, gelişmekte olan ülkelerdeki projelerden TKM yoluyla elde edilen ve “emisyon azaltımı”na karşılık geldiği varsayılan kredilerin önemli bölümünün gerçek bir sera gazı azaltımına karşılık gelmediğini, etkin çalıştığı iddia edilen piyasa yöntemleri yerine uluslararası fonlar aracılığıyla emisyon azaltımına gidilseydi milyarlarca pound tasarruf edilebileceğini belirtmektedir. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ