Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ENERJİ EKONOMİSİ şartını getirdi; yani şebekeye sahip şirket halen enerji piyasasında aktör olan bir şirketin alt kuruluşu olabilse de şebeke ayrı bir şirkete ait olmalıydı. 2008 yılına ait revizyonlarda, Komisyon, en azından iletim alanında mülkiyet ayrılması için bastırıyor ki bu durumda, şebeke sahiplerinin, AB’de elektrik alımsatımı yapan herhangi bir şirketle hiçbir bağlantısının olmaması gerekiyor. 5 ENERJİ Kemal ULUSALER EMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi ‘Şebekeleri sat, yeni şirketler satın al’ dönemi İki büyük Alman şirketi ve EDF buna karşı çıktı (diğer birçok ülke düzenlemeye zaten uymuştu), ancak şebekelerini satmanın onların çıkarına olacağının çabucak farkına vardılar. Nihayetinde, eğer bu şirketler iletim şebekelerine erişimde ilişkili oldukları üretim şirketini kollarlarsa denetleyici bunu ortaya çıkaracaktır, bu nedenle şebekeye sahip olmak uzun erimde üretim işine yardımcı olmayacaktır. Teknik bir bakış açısından, bir iletim şebekesini işletmenin enerji üretimiyle veya gaz alımıyla çok az ortak yanı vardır. Dolayısıyla, şebekeden elde edilebilecek teknik ya da ticari bir sinerji söz konusu değil ve bu nedenle, şebekeyi satmak ve parayı ticari sinerji sağlayan işleri satın almak için kullanmak anlamlıdır. Yukarıda bahsedilen “ikinci” ve “üçüncü” tabakada yer alan şirketlerden bir ya da daha fazlasını satış hasılatlarıyla birlikte ele geçirmek, şebeke mülkiyetini elde tutmaktan çok daha fazla değer sağlayacaktır. Fosil Kaynaklar Üzerinde Yeni Denge Arayışı İki cambaz bir ipte oynamaz Bir ipte bir sürü cambaz Hilekar, madrabaz, kumarbaz İki cambaz bir ipte oynamaz Bir ipte bir sürü cambaz Ateşbaz, işvebaz, hokkabaz İp niye kopmaz Zampok eyin pi... Orhan Murat Arıburnu 008 Olimpiyat oyunlarının sloganı idi; Tek Dünya, Tek Rüya... Evet, dünya bir cambaz ipi gibi. Bu tek ip üzerinde onlarca cambaz, kafalarında onlarca tilki ve hiçbir etik çerçeveye sığmayan düşleri. Düşleri uğruna cambazlar yukarıda çanakçömlek kırmakta. Aşağıda çanakçömlek kırıkları üzerinde dolaşan kanrevan çıplak ayaklar. Cambazlara gasp edilmiş varlıklar, yoksul halklara travma zenginliği... Ve işte en taze travma zenginliği Kafkaslarda bugün. Bu zenginlikten Türkiye’nin payına ne düşer? Tükenme eğilimindeki fosil enerji kaynakları, tükenme eşiğine gelmiş olan Rusya’yı tekrar ayağa kaldırdı. Bu ay içerisinde Gürcistan’da yaşananlar aslında enerji temelinde güç dengelerinin yeniden tesisine yöneliktir. Cambazlar tek ip üzerinde güç dengeleri konusunda birbirlerini test ederken Türkiye bu testin içerinde ne kadar yer almaktadır? “Gürcistan çatışmasının enerji boyutunda etkileri, gelişmelerin yönü ne olabilir?” sorusuna yanıt verebilmek için bu köşe elbette yeterli değildir. Ancak bir özet sunmak sanırım olanaklıdır. Başlıklar halinde sıralayacak olursak; Doğalgaz ve petrol fiyatlarında spekülasyona dayalı olan kısmının aşağı inişi bu kez çatışmadan dolayı yukarı yönlü seyir izleyecektir. Bu da Türkiye’nin enerji maliyetlerini arttıracak olup cari açığını daha da büyütecektir. Enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler dış politikada daha net tavır almaya yöneleceklerdir. Türkiye dahil pek çok ülkede ABD; tek kutuplu dünyada, saldırgan, işgalci tehlikeli bir güç olarak görülmektedir. Bu tehlikeli, egemen güce karşı birliktelikler oluşacaktır. Örneğin Şanghay İşbirliği Örgütü’nün daha etkin bir noktaya gelmesi ve genişlemesi olasıdır. Aynı zamanda örgütün Rusya, İran gibi ülkelere daha da yakınlaşması beklenebilir. Bu durumda Türkmen gazının güzergahı, doğal olarak İran üzerinden Türkiye ve Avrupa yönlü olacaktır. Bu gelişme Türkiye için doğalgaz ithalinde kaynak ülke çeşitliliği ve belli oranlarda düşük fiyat anlamına gelmektedir. Korku ve yılgınlık yaratacak oranda şiddet kullanan Rusya, Gürcü halkın gerginlik ve savaşın nedeni olarak Saakaşvili’yi görmesini ve tepkisini ona yönmeltmesini sağlayarak Gürcistan’da bir iktidar değişikliğini hedeflemektedir. Bu değişim ile gerginlik azalacak, boru (petrol ve gaz) ve ulaşım (Trans Kafkasya Otoyolu ve Kafkasya ile Orta Asya’yı Akdeniz’e bağlayacak BM Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun UNECE yüksek öncelikli projelere dahil ettiği ve fonladığı BaküAlkhalkalakiTürkiye demiryolu) hatlarının güvenliği sağlanmış olacaktır. Diğer yandan çatışma olan her yerde kesintisiz, düzenli enerji akışı hayal olmaktadır. Nitekim KerkükYumurtalık ve son sabotaj ile kesintiye uğrayan BTC boru hatları bu gerçeği açığa çıkarmaktadır. Saakaşvili iktidarının düşmesi ABD’nin Kafkaslarda geri adım atması demektir. Ancak Kafkaslardaki sıkışma ABD’yi daha sert politika izlemeye yöneltebilir. Rusya’nın Kafkaslarda güç kazanması ile bu bölgede görece sönümlenen gerginlik büyük bir olasılıkla dünyanın diğer bölgelerine taşınacaktır. Örneğin Rusya’nın Avrupa sınırına. İran’a değilse de, İran’a siyaseten yakın çevresindeki daha zayıf halkalar olan Suriye’ye veya Venezuella’ya. Kutuplaşma ve gerginlik enerji fiyatlarını olumsuz etkileyecek olup tüm girdilerde fiyatlar artarken çalışan ücretlerinde kısıntıya gidilecek, yoksulluk artacak sosyal patlamalar söz konusu olabilecektir. İranIrakKafkasya üçgeninde Rusya ile ABD arasında sıkışan Türkiye’nin işi bir hayli zor görünmektedir. A. Davutoğlu’nun “stratejik derinlik” kavramı çerçevesinde dış politika kurgulayan AKP’nin büyük güçlerin hegemonyasına karşı kırılganlığı azaltıp azaltamayacağını ise zaman gösterecektir. Naçizane görüşüm; piyasacı yaklaşımı, Yeni Dünya Düzeni’ne entegrasyon, tarikat temelli iç politika uygulamaları ve Kürt sorununa yaklaşımı AKP iktidarının açmazlarındandır. Bu açmaz dış etkenlerin ivme kazanması ve baskısı ile AKP iktidarını çıkmaza sürüklemektedir. Şairin tam da “Kıyamete beş var kaptan/Suların sabrı buraya kadar” dediği yerdeyiz. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ 2 Türkiye 3. sınıf şirketlerin hedefi olabilir Bu yaşananların, Türkiye ve dağıtım şirketlerinin satışı açısından anlamı nedir? Büyük Avrupa şirketleri başka yerlerde derslerini aldılar; temel piyasalarda ticaretin olanaksız olduğu ve liberal enerji piyasası kurallarının iyi oluşturulmadığı ülkelerdeki şirketleri satın almanın riskli olduğunu öğrendiler. Bu nedenle 5 büyük şirketin nakit kaynaklarını, Batı Avrupa’daki şirketleri satın almak için saklamaları muhtemeldir; Batı Avrupa’da hala çok cazip şirketler vardır ve bu şirketler kolay bir şekilde bir satın alma teklifini reddedemeyeceklerdir. Türkiye’deki dağıtım şirketlerine yönelik herhangi bir yabancı ilgisinin, Avrupa’daki büyük hedeflerle rekabet edemeyen üçüncü katmanda yer alan oyunculardan (şirketlerden) gelme olasılığı vardır. ? ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ