23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ENERJİ 6 Enerji, insanlık tarihinde 18. yüzyıldan itibaren önemli bir aktör olmaya başladı Bağımsızlığın anahtarı: ENERJİ Arıkan DALKILIÇ Elektrik Elektronik Mühendisi ünümüzde enerji; bir ülkenin ekonomisini, siyasetini, kalkınmasını etkileyen en önemli etkendir. İhtiyaç duyduğu enerjiyi en uygun şartlarda elde eden ülkeler, gerek sanayi gerekse hayat standardı bakımından diğer devletlere nazaran daha avantajlı konumda bulunurlar. Peki, enerjinin en uygun şartlarda elde edilmesinin sırrı nedir? Elbette, bu sır her ülke için farklıdır. Çünkü her ülkenin kendine özgü yeraltı ve yerüstü zenginlikleri bulunmaktadır. İnsanlık tarihine baktığımız zaman 18. yüzyıldan itibaren Sanayi Devrimi’nden başlayarak enerjinin önemli bir aktör olmaya başladığını, farklı tarihi olaylarda enerjinin farklı niteliklerinin önem kazandığı görülmektedir. 18. yüzyıldan itibaren Avrupa kıtasında sosyal ve beşeri alanlarda önemli değişimler meydana gelmiştir. Tarım kesimi kabuk değiştirmeye, sanayi toplumları oluşmaya başlamıştır. Bununla birlikte artan sanayileşme sürecinde geliştirilen buharlı makineler sayesinde ulaştırma ve üretim sektörlerinde önemli adımlar atılmıştır. Bu dönemin başat devleti İngiltere olmuştur. Buharlı makineler İngiltere’yi ekonomik alanda ön plana çıkarmış, ayrıca buharlı çalışan askeri gemiler, siyasi alanlarda da bu ülkeye önemli avantajlar sağlamıştır. İngiltere’nin bu olanakları kazanmasındaki en önemli sebeplerden birisi de enerji kaynağı kömüre önemli miktarda sahip olmasıydı. Enerji kaynaklarına hakim olabilmenin önemi daha 18. yüzyılda anlaşılmıştır. 19. yüzyılın ortalarında enerjinin, G toplumların hayat standardını yükseltmek için gerekli olduğu görülmüştür. ABD’de gerek Edison gerekse Tesla gibi büyük bilim insanlarının buluşları sayesinde enerji toplumsal yaşamın önemli bir gereksinimi haline gelmiştir. Gelmiş geçmiş en büyük mucitlerden Thomas Edison bugünkü hayat tarzımızı etkileyen birçok buluşa imza atmıştır. Evlerde kullandığımız ampul dışında kamera, gramafon, telgraf gibi önemli icatlar yaparak insanlığa sosyal, ekonomik, kültürel anlamda önemli katkılarda bulunmuştur. Yapılan bu önemli icatlar insan yaşamını kolaylaştırırken, diğer taraftan da toplumun enerjiye olan bağımlılığını artırmıştır. Tam bu aşamada devreye Nikola Tesla girmiştir. Tesla özellikle alternatif gerilim üzerinde yaptığı çalışmalarla toplumun ihtiyacı olan enerjinin verimli ve ekonomik taşınmasının ve dağıtılmasının yolunu ortaya çıkarmıştır. 18. yüzyıldan itibaren Avrupa kıtasında sosyal ve beşeri alanlarda önemli değişimler meydana gelmiştir. Tarım kesimi kabuk değiştirmeye, sanayi toplumları oluşmaya başlamıştır. Bununla birlikte artan sanayileşme sürecinde geliştirilen buharlı makineler sayesinde ulaştırma ve üretim sektörlerinde önemli adımlar atılmıştır. kadar değişmiştir. Dizel motorun icadı ulaştırma, sanayi, tarım gibi birçok farklı alanda önemli yenilikler getirmiştir. Bu sebeplerden dolayı petrole olan talep artmıştır. Sanayi devriminin ilk gözdesi olan kömür tahtını petrole kaptırmıştır. 20. yüzyılın başında ise toplumsal yaşamda enerjinin, ekonomik öneminin yanı sıra stratejik önemi de ortaya çıktı. Britanya Deniz Bakanı Winston Churchill, İngiliz gemilerinin artık kömürle değil petrolle çalışması gerektiğini belirtti. Churchill yakın zamanda büyük Dünya Savaşının çıkmasının kaçınılmaz olduğunu artık anlamıştı. Verilecek bu stratejik kararın, savaş meydanında İngiliz savaş gemilerine büyük avantaj sağlayacağını düşünüyordu. Fakat İngiliz kamuoyu Churchill’e çok sert tepki gösterdi; çünkü o güne kadar savaş gemilerini kömür ile ENERJİ ENERJİ ENERJİ Kömür tahtını petrole bıraktı 19. yüzyılın sonlarında, gelişen teknolojiyle birlikte kömürden daha kullanışlı bir yakıt ortaya çıkmıştır: Petrol. Neredeyse 3 bin yıldan beri bilinen bu siyah sıvı 1893 yılına kadar gaz yağı ve romatizma ilacı gibi amaçlar için kullanılmıştır. Petrolün kaderi Rudolf Diesel’in içten patlamalı motoru icat etmesiyle sonsuza ENERJİ ENERJİ ENERJİ çalıştıran İngilizler şimdi ellerinde sınırlı miktarda mevcut ve kaynağı Ortadoğu olan petrole bağımlı kalmak istemiyorlardı. Ancak petrolün savaş alanlarındaki başarıları onu büyük ülkelerin dış politikalarının bir numaralı önceliği haline getirdi. Başta Almanya ve İngiltere dış siyasetlerini petrol kaynakları üzerine yoğunlaştırdılar. 2. Dünya Savaşı sürecinde, savaş teknolojilerinin gelişimi petrolün önemini iyiden iyiye artırdı. Artık petrol, savaşın aracı değil, amacı haline geldi. Almanya derin petrol ihtiyacını karşılayabilmek için hedeflerini hep petrolün varlığına göre yoğunlaştırdı. Özellikle Karadeniz, Kafkasya ve Kuzey Afrika’daki petrol kaynaklarını ele geçirmeye çalıştı. Almanya belli ölçülerde petrol kaynaklarını ele geçirse de onu savaştığı geniş cephelere yayamamıştır. Sonuç olarak savaşı kaybetmiştir. Yüksek enerji sistemlerine sahip olunsa da enerji ağlarının, hizmetlerinin ve ulaşım sistemlerinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır. 2. Dünya Savaşı’nı sona erdiren ise başka bir enerji tipi olan nükleerdir. ABD’nin, Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine attığı atom bombaları büyük savaşı bitirmiştir. Nükleer enerjinin potansiyel gücü dünyamızı siyasal, sosyal, ekonomik alanlarda derinden etkilemiştir. Nükleer ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle