Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ENERJİ 20 Vatan hainliğiamigoluk ikileminde nükleer santral açmazı Rönesans mı, kriz mi Cengiz GÖLTAŞ EMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi eçtiğimiz yıl Hilmi Güler, para yazı da tura da gelse, hatta dik de dursa nükleer santral konusunda ısrarlı olduklarını söylemişti. Temmuz başında düzenlenen Enerji Forumu’nda konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, Akkuyu ve Sinop’ta yaklaşık 10 bin megavat gücünde nükleer santrallar yapmak üzere çalışmaların devam ettiğini, Akkuyu ihalesinin ise Eylül ayında yapılacağını açıkladı. (1) Yapılan açıklamalar ve alelacele çıkarılan yasa, AKP Hükümeti’nin uzun yıllar tartışılan bir meseleyi oldubittiye getirme çabasında olduğunu gösteriyor. Dünyada nükleer endüstrideki son gelişmeleri izleme ve sorgulama ihtiyacı duymadan ülkemiz sonu gelmeyen bir maceraya inatla sürüklenmek isteniyor. Oysa sadece son iki yıl içinde dünyada bu alanda neler olup bittiğini belirten bir dizi haber ve olay tarafsız bir gözle değerlendirilse, ne “Nükleer Rönesans Dönemi” yaşandığı, ne de bu santrallara mutlak ihtiyacımız olduğu iddiasının gerçek olmadığı görülecek. Nükleer santral yapımında ve işletmeciliğinde halen yaşanan sorunlara değinmeden önce son 50 yılda nükleer santral endüstrisinin nasıl bir süreç izlediğini görmek gerekiyor. Böyle bir durum tespitinde sanılanın aksine işlerin hiç de iyi gitmediği ve “Rönesans” söylemi ile nükleer şirketlerin bunalımdan çıkmak adına yeni bir pazarlama stratejisine yöneldikleri görülecektir. Uluslarararası Enerji Ajansı’nın, “Dünya Enerjisinin Geleceği 2006” raporuna göre; elektrik enerjisi üretiminde nükleerin yüzde16 olan bugünkü payının 2030’da yüzde 10’a gerileyeceği, halen çalışan mevcut reaktörlerin yaklaşık yüzde 40’ının ise 2030’a kadar ekonomik ve teknolojik ömrünü tamamlayacağı öngörülmektedir. Çernobil kazasının ardından iptal edilen projeler, yarım kalan inşaatlar ve toplumsal tepkiler ile bittiği halde çalıştırılmayan santrallar ile nükleer endüstri ciddi bir krizin içine girmişti. Son 20 yılda hiçbir reaktör yatırımı olmayan birçok gelişmiş ülkenin, mevcut santrallarını da devre dışı bıraktığı bir dönemde; İsveç’te 1999’da Barseback 1 reaktörünün, 2006 Haziranı’nda, Barseback 2 reaktörünün, İspanya’da ise Zorita Santralı’nın 30 Nisan 2006’da kapatılması, 11 Mayıs 2005’te Stade (672 megavat) reaktöründen sonra Almanya’da Obrigheim (357 megavat) reaktörünün kapatılması, Litvanya’da İgnalinaI reaktörünün (1300 megavat) 2004 sonunda kapatılması ve daha birçok örnek nükleer santral işletmecileri için krizi anlatmaya yeterlidir. ? Uluslarararası Enerji Ajansı’nın, “Dünya Enerjisinin Geleceği 2006” raporuna göre; elektrik enerjisi üretiminde nükleerin yüzde16 olan bugünkü payının 2030’da yüzde 10’a gerileyeceği, halen çalışan mevcut reaktörlerin yaklaşık yüzde 40’ının ise 2030’a kadar ekonomik ve teknolojik ömrünü tamamlayacağı öngörülmektedir. kontrolü yetersiz olarak değerlendirildi. Nükleer adacığa ait parçaların yeniden elden geçirilmesi gerekiyor. Reaktörün metal koruma duvarı bir fırtına esnasında zarar gördü. Şantiyede şimdiden en az 18 aylık bir rötar var ve santral ancak 2011’de devreye girebilecek. Söz konusu rötar, ekolojistlerin 1600 megavat gibi çok yüksek bir güce sahip bu reaktörün tehlikelerine ilişkin eleştirilerini güçlendiriyor.(2) “Nükleer Rönesans” iddialarına bir başka yanıt da İngiltere Radyoaktif Atık Yönetimi Komitesi’ne danışmanlık yapan Mycle Schneider’den 2007 yılında geldi. “Dünyada nükleer rönesans yaşandığına ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığını, Batı medyasının siyahı beyaz gösterdiğini” belirten Schneider rakam da verdi: “AB ülkelerindeki nükleer santral sayısı 1989’da 177 idi, 2007’de 145’e indi. 1999’da dünyada 53 reaktör inşaat halindeydi, 2007’de bu sayı 30’a düşmüş bulunuyor. Batı medyası 1 tane santral yapıldığında bile günlerce manşetten verirken, 8 tanesi kapatıldığında haber yapma gereği duymuyor.” G Finlandiya’daki reaktörle inandırıcılığını arttırmaya çalışıyor. Yapımına başlanan ilk EPR (Avrupa Basınçlı Su Reaktörü), yani ArevaSiemens FransızAlman konsorsiyumunun üçüncü nesil reaktörü. EPR 1986 yılı Çernobil felaketinden sonra ilk kez Avrupa’da nükleere geri dönüşü simgeliyor. Finlandiya’yla nükleer santral yapım sözleşmesini Amerikan ve Rus şirketlerine kaptırmamak için, ArevaSiemens konsorsiyumu, santralı 4 yıl gibi rekor bir sürede tamamlayıp Finlandiyalı elektrik şirketi TVO’ya teslim etmeyi vaat etmişti. Yeni nesil (yeni EPR reaktörü 3. nesil reaktör olarak nitelendiriliyor) bir üretim birimi için bu süre imkansız bir hedef. Ayrıca pek çok arıza baş göstermeye başladı bile; reaktörü destekleyen duvarın betonunun kalite Finlandiya’da nükleer santral açmazı Bugün ise, Avrupa’da 15 yıl sonra kurulmaya çalışılan tek nükleer santral olarak sürekli öne çıkarılan Finlandiya’daki Olkiluoto Santralı inşaasında ciddi sorunlar yaşanıyor. Santral 4 milyar dolara malolacaktı; yapımcı firma Fransız Areva, 18 aylık erteleme nedeniyle şimdiden 1 milyar dolar daha istiyor. Ayrıca Areva’nın ortağı Siemens de milyonlarca dolar zarara uğradığını açıkladı(6 Mart 2007, Wall Street). Sorun bu kadarla bitmiyor. Areva, ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Maliyetler artıyor Dünyada nükleer endüstrinin değişmeyen bir açmazı da maliyetlerin sürekli yükselmesi olmuştur. Dünyadaki nükleer santral teknolojisi dört nesilden oluşuyor. İlk reaktörler 195060’ları kapsıyor. İkinci nesil, (dünyadaki santralların yüzde 90’ını kapsar), 1980’leri kapsıyor. Üçüncü nesil reaktörler Japonya, Tayvan, Güney Kore ve Finlandiya gibi ülkelerde bulunuyor. Dördüncü nesil santrallar ise geleceğe yönelik tasarlanmış. Şu anda yapılmış olan yok. 2020’lerde yapımı düşünülüyor. Türkiye’de çıkarılan kanuna bakıldığında ve Bakanlık yetkililerinin açıklamalarında nükleer santralların üçüncü neslinin kullanılacağı belirtiliyor. Üçüncü nesil nükleer santrallara ilişkin olarak ABD Enerji Bakanlığı’na ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ