Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 ENERJİ artıkça birim bedelin de artması kaçınılmaz olacaktır. Nitekim dağıtım şirketleri tarafından tüketicilere tahakkuk ettirilen elektrik tüketim faturalarına yansıyan perakende satış birim (kWh) bedellerine, ayrıca kayıp ve kaçak tüketimden kaynaklı olarak ek bir bedel daha ilave edilmektedir. üzerinden kayıp ve kaçak bedeli olarak tüketicilerden 2 milyar YTL ’yi aşan düzeyde tahsilat yapılacağı ortaya çıkmaktadır. Yukarıda kısaca değinildiği gibi, AKP Hükümeti’nin iş başına geldiği günden bu yana dağıtım şebekelerinde kayıp ve kaçak tüketimin azaltılmasına yönelik ciddi bir başarıdan söz etmek mümkün değildir. Kaldı ki, abone grupları bazında, bu yönde yapılan artışlar da bunu teyit etmektedir. Yetkililer, kayıp ve kaçak tüketimin oran olarak düşürüldüğünü her platformda ifade ederek ve bu konuda elde edilen başarıdan söz etmektedirler. Peki, oran olarak düşürülen ve toplam tüketim içindeki payı ekonomik olarak da azalması gereken kayıp ve kaçak tüketimin perakende satış bedellerine eklenen katkı payının da aynı oranda düşürülmesi gerekmez mi? Hem “kayıp ve kaçak tüketimini düşürdük” diyeceksiniz ve diğer taraftan da bunu tüketicinin faturasına birim bedelini yüksek oranda artırarak yansıtacaksınız, hem de yüksek kayıp ve kaçak oranlarını sürekli olarak özelleştirmeye gerekçe olarak sunacaksınız ve de düşürdük dediğiniz halde bölgesel tekel niteliğindeki dağıtım şebekelerini özelleştirmek için elinizden geleni yapacaksınız. Mademki düşürdük diyorsunuz, neden hala özelleştirme çabası içindesiniz? Kayıp ve kaçakta kafaları karıştırmaya yönelik bir çaba mı var, yoksa tüketimler muhasebeleştirilirken kamuoyundan bir şeyler mi saklanıyor? Gerçek bu soruların “doğru” yanıtında saklıdır! Türkiye, “şeffaf”laşıyor mu, yoksa “karanlık”laşıyor mu? ? KAYNAKLAR 1) http://www.tedas.gov.tr (2007 Türkiye Elektrik Dağıtım ve Tüketim İstatistikleri ) 2) http://www.epdk.gov.tr Kemal ULUSALER EMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi Faturalara kayıp ve kaçak zammı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından onaylanarak 1 Temmuz 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren tarifelerde, perakende satış bedeline ilave edilen bu bedeller; örneğin mesken abonesi için 1.982 Ykr/kWh, ticarethane abonesi için 2.424 Ykr/kWh, sanayi abonesi için 1.785 Ykr/kWh’tir. Oysa 31 Aralık 2007 tarihine kadar tüketicilere tahakkuk ettirilen elektrik tüketim faturalarında perakende satış bedeline ilave edilen bu bedeller; mesken abonesi için 1.333 Ykr/kWh, ticarethane abonesi için 1.560 Ykr/kWh ve sanayi abonesi için 1.241 Ykr/kWh idi. Kısacası, kayıp ve kaçak tüketimden kaynaklanan ekonomik kaybı gidermek üzere 2008 yılı perakende satış bedellerinde mesken abonelerine 0.649 Ykr/kWh, ticarethane abonelerine 0.864 Ykr/kWh ve sanayi abonelerinde 0.544 Ykr/kWh zam yapılmıştır. Abone gruplarının perakende satış bedeline eklenen kayıpkaçak tüketim bedellerine yılbaşında yapılan zamların tüketicilere yansımasının yaklaşık 750 milyon YTL ’yi bulması beklenmektedir. Traş Aynı Traş... Türkiye temmuza elektrik zamları ile girdi. Konutlarda elektrik faturaları en az beşte bir oranında artacak. Sanayi de, önemli bir girdi olan enerjinin fiyat artışlarından oldukça etkilenecek ve hemen hemen tüm mal ve hizmetlerde fiyat artışları kaçınılmaz olacaktır. Diğer yandan özellikle yaz aylarında yapılan tarımsal sulama da elektrik fiyatlarının artışından önemli ölçüde etkilenecektir. Elbette ki bu da tarım ürünlerine fiyat artışı olarak yansıyacaktır. Sık sık vurguladığımız arz güvenliği sorunu nedeniyle elektriği mumla arayacağımızı da belirtelim. Enerji bürokratları dahil hemen hemen herkesin hem fikir olduğu; özel sektöre bırakılan enerji sektöründeki yatırımların yapılmıyor olmasıdır. Bu noktaya son günlerde o kadar çok değinildi ki rahatsız olan Hükümet, beş bakanı ile birden Ankara’da sanal bir temel atma töreni gerçekleştirme gereğini duydu. Enerji Bakanı Hilmi Güler kendince hiçbir şey yapılmıyor söylemine yanıt veriyordu bu tören ile. Açıklanan yatırım projeleri bittiğinde ülke elektrik üretimine toplam katkısı 10 milyar kilovatsaat civarında olacaktır. Törende sözü edilen yatırımların tamamının hidroelektrik santrallar olduğu görülmektedir. Küresel ısınma ya da kuraklık nedeniyle su rejimindeki sıkıntıları göz ardı etsek bile bu üretim katkısı bir yıllık elektrik talep artışının altında kalmaktadır. 2008 yılında yaklaşık 200 milyar kilovatsaat elektrik tüketecek olan Türkiye’de yıllık elektrik tüketim artışı yüzde 6 ile 8 arasında değişmektedir. Zamlar nedeni ile önümüzdeki yıl bu oranın yüzde 6 olarak gerçekleşeceğini varsayarsak, bu 12 milyar kilovatsaat talep artışı demektir. Görüldüğü üzere kamuoyuna şovla sunulan “yatırım yapılıyor” söylemi ile ortaya konulan miktar bir yıllık talebe bile ilaç olamamaktadır. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek cari açığın 50 milyar doları aşabileceğini belirtiyor. Deloitte raporu doğrudan yabancı yatırımlarla bu açığın ancak yüzde 20’sinin finanse edilebileceğini söylüyor. Ve Başbakan Yardımcısı, Devlet Bakanı Cemil Çiçek “Cari açık değil, cari kaçak” diyerek petrol ithalatına ödenen miktarın 52 milyar doların üzerine çıkmasından şikayet ediyor. Oysa yönetenlerin, yönetme iddiasında bulunanların şikayete hakları olmayıp tespit ettikleri sorunları aşmak için çalışmaları gerekmiyor mu? AKP iktidarının 2002’den bu yana ülkeyi getirdiği nokta çok vahimdir. Onaracağız iddiasıyla iskele kurdukları duvarda hiçbir olumlu işlem yapmadıkları gibi kurdukları iskele de yıkıldı yıkılacak konuma gelmiştir. Hani yalnız kendileri iskelenin altında kalsalar neyse... Hepimizi bu yıkıntının altında bırakacakları açıktır. Maliye Bakanı sayın Unakıtan bürokraside mantık değişimi gerekliliğine vurgu yapıp, özel sektörün önündeki engellerden söz ediyor. Gelinen noktada ne Hükümet’in ne de özel sektörün elini kolunu bağlayan vardır. AKP tek başına iktidardır ve özel sektöre yönelik tüm düzenlemeleri yapmaktadır. Eskiden mahalle berberlerimiz vardı. Son yıllarda hemen hepsi ad değiştirerek kuaför adını aldılar. 2002’de işe berber olarak başlayan AKP kimilerine göre atılım yaparakdemokratik açılım gerçekleştirerek, ikinci kez tek başına iktidara gelerek isim değiştirdi, kuaförlüğe terfi etti. İsim değiştirdi değiştirmesine amma görüyoruz ki değişmeyen tek şey var; Traş aynı traş... ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Yıllık kayıp ve kaçak bedeli 2 milyar YTL’yi aşıyor TEDAŞ’ın 2007 yılı abone gruplarına göre tüketim istatistikleri baz alındığında, 2008 yılı zamlı tarifesi Kayıp ve kaçak tüketimden kaynaklanan ekonomik kaybı gidermek üzere 2008 yılı perakende satış bedellerinde mesken abonelerine 0.649 Ykr/kWh, ticarethane abonelerine 0.864 Ykr/kWh ve sanayi abonelerinde 0.544 Ykr/kWh zam yapılmıştır. Abone gruplarının perakende satış bedeline eklenen kayıp ve kaçak tüketim bedellerine yılbaşında yapılan zamların tüketicilere yansımasının yaklaşık 750 milyon YTL’yi bulması beklenmektedir. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ