02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

17 ENERJİ birer pazar haline getirilmesine elverecek düzeye ulaşmıştı. Pazar ekonomisine devredilen sosyal sorumluluk, bir yandan rekabet sürecinde yerine getirilecek, diğer yandan özel sektörün elde ettiği fazla karın sosyal sorumluluk projelerine aktarılacağı ileri sürülüyordu. Ancak her şeye rağmen, piyasanın üstlenemeyeceği, sermayenin yatırım yapması olanağı kısıtlı, kar içermeyen kimi alanlar ve görevler vardı ki bunlar eskiden olduğu gibi devlete ve belki de gönüllü sivil kuruluşlara kalıyordu. Devletin ekonomi alanındaki işlevleri arasında, yeni piyasa düzeninin sürdürülebilmesi için gerekli ideolojik aygıtların güçlendirilmesi ve geliştirilmesi ön plana çıkıyordu. Bunlar, dini tevekkül, ayni ve nakdi yardımların getirdiği minnet duygusu gibi genel değişkenlik gösterebilecek moral/manevi değerlerin yüksek tutulması yanında genel insani yaklaşımlar, birey olmanın öne çıkartılması, bilinçli tüketici olma duygusu, tasarruf, verimlilik ve çevre sorunları karşısında duyarlılığın tatmini gibi alanları içeriyor. önce diğer altyapı hizmetlerinde olduğu gibi elektriğe de hiç para ödememiş olan halka, hem para ödeme bilinci ve hem de kitle iletişim araçlarının da yardımıyla verimlilik ile tasarruf kavramları aşılandı.” Şimdi ülkemizde de, Bakan Şimşek’in açıklamalarıyla da ortaya konulduğu gibi, vatandaşa diğer kamu hizmetlerinde olduğu gibi elektrik için de daha yüksek para ödeme bilinci ve çeşitli kampanyaların da yardımıyla verimlilik ve tasarruf kavramları aşılanıyor. Böylece şaşalı enerji verimliliği yılı etkinlikleri de muazzam zamlarla taçlandırılmış oldu. Tersinden söyleyecek olursak, enerji ne kadar pahalılaşırsa, tasarruf bilinci de o denli artmış olacak! Kısacası, özel sektöre daha çok kar, halka ise ENVER politikası uygulanıyor. Vatandaşa diğer kamu hizmetlerinde olduğu gibi elektrik için de daha yüksek para ödeme bilinci ve çeşitli kampanyaların da yardımıyla verimlilik ve tasarruf kavramları aşılanıyor. Böylece şaşalı enerji verimliliği yılı etkinlikleri de muazzam zamlarla taçlandırılmış oldu. Tersinden söyleyecek olursak, enerji ne kadar pahalılaşırsa, tasarruf bilinci de o denli artmış olacak! Kısacası, özel sektöre daha çok kar, halka ise ENVER politikası uygulanıyor. yatırım yapması, yurttaşlarına bedelsiz ya da düşük bedelle enerji temin etmesi, verimliliğin önünde engel olarak görülüyor. Böylece verimlilik ve çevre duyarlılığı üzerinden, özel sektöre yeni yatırım alanları açılıyor. “Taraflar, özel sektörün hayati önemini kabul ederler. Enerji kuruluşları, sorumlu birimler ve ihtisas kurumları tarafından yürütülecek aksiyonları ve sanayi ile idari sistem arasındaki yakın işbirliğini teşvik ederler” gibi pek çok hükümle piyasa ekonomisini sürekli ön plana çıkartan protokolde, gerek enerji alanında gerekse enerji verimliliği ve çevresel koruma alanında yapılacak yatırımlara yönelik pek çok kamusal teşvike yer veriliyor. verimliliğin teşviki gerekçe yapılıyor. Bugün ülkemizdeki elektrik enerjisi piyasası da aynı kurguya göre işletiliyor. Özellikle üretim alanındaki yatırımlar, birincil kaynakların kullanımının planlanması da dahil olmak üzere, tamamen özel sektörün kararlarına terk edilmiş durumda. Elektriğin üretimi sürecinde verimliliğin rekabete dönük kararlarla sağlanacağı, üretim ve dağıtım faaliyetleri için geliştirilecek fiyat mekanizmalarıyla ki üretim aşamasına dönük hiçbir müdahale öngörülmemektedir tüketim aşamasındaki tasarruf arasında bağlantı kuruluyor. SSCB’nin dağılmasıyla ortaya çıkan yeni devletlerdeki uygulamalar üzerinden verilecek şu örnek, Enerji ‘Demokratik’ tasarruf terbiyesi Piyasa ekonomisinin dayandığı bu verimlilik/tasarruf anlayışı, liberalizmin özgürlük yaklaşımını da ortaya koymuş oluyor. Yeni liberal politikalarla birlikte ülkemizde tartışmaya açılan ve özel sektör örgütlerinin de sürekli vurguladığı özgürlüklerin geliştirilmesi, özgürlükçü yeni bir anayasa yapılması gibi söylemler, sermayenin sınırsız bir faaliyet alanına kavuşmasını öngörürken, korumasız kalan yoksul halk kesimlerini zorunlu tasarrufa, kemer sıkmaya yönlendiren otoriter bir terbiyeyi içeriyor. Dünya enerji piyasasında petrol fiyatlarının ekonomik gerekliliği tartışılır bir şekilde suni artışa uğraması, uygulanan yeni liberal politikalar sonucu dev petrol şirketlerinin epeyce bir özgürlüğe kavuşmuş olduğunu gösteriyor. Yerel/ulusal ekonomilerin kamu eliyle korunmasının bertaraf edildiği koşullarda, toplumsal mal ve hizmet fiyatlarının yükselişinin durdurulması olanağı bulunmadığı gibi, liberal anlayış açısından buna gerek de yok. “Piyasanın düzenleyici işlevi, herkese hakkını verecektir” anlayışı egemen kılınıyor. Enerji verimliliği, yalnızca enerjinin daha az kullanılmasıyla sınırlı olan yanlış bir tasarruf anlayışıyla değerlendirilmez. Tüm mal ve hizmetlerin, ihtiyaçlar ölçüsünde tüketilmesi ve bunun toplumsal adalet ve eşitlik sağlanarak yapılması, gerçek anlamda verimliliğe ulaşılmasını sağlar. Bugün hayata geçirilen yeni liberal ekonomi politikaları, aynı zamanda çılgın bir tüketim toplumu doğuruyor, toplumsal kesimler arasındaki eşitsizliği derinleştiriyor. Piyasanın işleyişi, kitlelerin daha çok tüketmesine, sermayenin daha fazla kar etmesine bağlı. Daha çok tüketimden beslenen sermaye, verimliliği ve tasarrufu değil, savruk tüketimi körüklüyor. ? ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Piyasa için verimlilik ve çevre protokolü İşte bu yeni toplumsal rol dağıtımı içerisinde, içinde bulunduğumuz yüzyılın temel ekonomik belirleyeni olan enerji alanının piyasaya açılmasının kurallarını içeren Avrupa Enerji Şartı’nın ekinde, verimlilik ve çevre sorunlarına yaklaşımlar da protokole bağlandı. Protokolün amaçları olarak, “sürdürülebilir kalkınma ile uyumlu enerji verimliliği politikalarının teşvik edilmesi” ve “enerjinin mümkün olduğu ölçüde ekonomik, verimli ve çevre bakımından etkili bir şekilde kullanılması konusunda üreticiler ve tüketiciler açısından inandırıcı yapısal şartların, özellikle verimli enerji pazarlarının organizasyonu ve çevresel maliyet ve faydaların tam olarak yansıtılması yoluyla oluşturulması” belirtiliyor. Böylece daha amaç bakımından, verimlilik, piyasa mekanizmasının sürdürülebilirliğine hizmet edecek bir unsur olarak görülüyor ve esas olarak pazar verimliliğine vurgu yapılıyor. Protokol, “serbest pazar şartlarında fiyat formasyonu ve çevresel fayda ve maliyetlerinin tümüyle yansıtılması da dahil olmak üzere pazar mekanizmalarının etkin bir şekilde işletilmesini” de taraflara enerji verimliliği politikası olarak uygun yasal ve düzenleyici çerçeveye kavuşturması görevi olarak veriyor. Aynı şekilde, protokole taraf olan ülkelerden “enerji verimliliğini önleyici engellerin azaltılması; böylece yatırımların canlandırılması” isteniyor. Kamunun enerji alanında ENERJİ ENERJİ ENERJİ Hatice Tekmile Doğan Çevrenin korunması ve enerji verimliliği gibi yaşamın gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarılması için büyük toplumsal duyarlılık ve seferberlik gerektiren konular, özel sektör sorumluluğuna, rekabet koşullarında giderilebilecek bir anlayışa indirgenirken, piyasa modelinin gerektirdiği yüksek fiyat artışları için, ENERJİ ENERJİ ENERJİ Verimliliğine ve İlgili Çevresel Hususlara İlişkin Enerji Şartı Protokolü ile getirilen düzenlemeleri daha açıklayıcı kılmaktadır. Bu ülkelerden birinde yapılan dağıtım özelleştirmesini alan bir Türk şirketinin sahibi, o ülkedeki faaliyetlerini şöyle özetliyor: “Allah’ın verdiği elektrik için para ödenir mi? yaklaşımında olan ve daha ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle