22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21 ENERJİ şirketlerce sunulan bir raporda; üçüncü nesil nükleer santral kurma maliyetlerinin 5 milyar dolardan 12 milyar dolara çıkmasının, petrol ve mortgage krizi yaşayan ABD’de diğer bir sektör krizi haline geldiği ifade edilmiş. General Electric (GE) ve Exelon gibi dünyanın en büyük nükleer santral operatörleri maliyetlerin enerji krizi nedeniyle 2.5 katına çıkması nedeniyle kötü günler yaşıyor. Türkiye, 2014’de iki adet üçüncü nesil nükleer santralı devreye sokmayı planlıyor. Ancak Hükümet’in 2.5 katına çıkan maliyetler karşısında nasıl bir politika izleyeceği; konuya ilişkin ne oranda bilgili olduklarıyla malul bir durumda. İlgili raporda; uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu Moody’s ise, maliyet fiyatlarının daha da artması halinde enerji şirketlerinin ve tüketicinin büyük zarar göreceğini söylüyor. Sınırlarında toplam 104 adet ikinci nesil nükleer santral barındıran ABD, maliyetlerin artmasından ötürü zor günler geçiriyor. Hükümet’in planladığı üçüncü nesil nükleer santralların yapımı ise maliyetlerden ötürü gecikmelere sebep oluyor. Önümüzdeki yıllarda üçüncü nesil nükleer santralların, Bush yönetiminin ayrılması ile tamamen rafa kaldırılabileceği de belirtilmekte (12.05.2008 Gazeteport/Ekonomi). Nükleer santral inşasının dışında, günümüzde yaşanan işletme sorularının da yeterince iyi algılanmadığı bir dönemdeyiz. Bu konuda duyarlı olan ve sorunlara dikkat çeken kesimlerin neredeyse vatan haini ilan edileceği bir süreçte nükleer amigoluğu neredeyse hükümet politikası haline gelmiş durumda. Aynı yazıda, Japonya’da bir başka nükleer santralın atık ünitesinde çıkan yangında 2 kişinin yaralandığı, yöre halkının radyoaktivite sızıntısından endişe içinde olduğu, Japonya’da 2004’de de Mihama adlı reaktörde paslanan bir borunun parçalanarak, içindeki buharlı kaynar suyun işçilerin üzerine fışkırması sonucu, reaktörde çalışan 5 işçinin öldüğü belirtilmekte.(4) Deprem kaygısı ve sonuçlarının yakın zamanda gerçeğe dönüştüğü süreci de yaşadı Japonya. 16 Temmuz 2007’de 6.8’lik deprem sonucu Kashiwazaki nükleer reaktöründen radyoaktif madde içeren bin 200 litre su sızdı bölgeye. Deprem sonrası düşük düzeyli nükleer atık varillerinin devrildiği ve bazı varillerin kapaklarının açıldığı bildirildi. Kariwa Santralı’nda sızıntı olduğunun açıklanmasından birkaç saat sonra Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanı Akira Amari; santralın, güvenlik önlemleri tam olarak gözden geçirilmeden yeniden çalıştırılmamasını emretti ve diğer santrallarda da benzer güvenlik denetimleri yapılmasını istedi. Japonya’da nükleer santrallarda meydana gelen kazalar ve kazaların gizlenmeye çalışılmasının yarattığı skandallar, kamuoyunda nükleer enerjiye yönelik güveni azaltıyor. 2008 yılında bu kez Slovenya’dan bir başka haber yansıdı kamuoyuna. Habere göre Slovenya’daki nükleer santral Krsko’da bir kaza meydana geldi. Açıklamalar, soğutma suyundaki azalma nedeniyle reaktörün kapatıldığı şeklinde. Avrupa Komisyonu, nükleer kazalar için oluşturulan erken uyarı sistemi ile üyesi olan 27 ülkeyi uyardı.(5) Sonuçta; ülkemiz bir nükleer santral gündemiyle meşgul edilirken konuyu bütün yönleriyle ele almak ahlaki bir sorumluluktur. “Nükleer enerji tercih değil, zorunluluktur”, “Nükleer santral yapımı bizim için adeta bir namus meselesi oldu” söylemleri ile yaşadığı dönemin toplumsal sorumluluğundan uzak olanlardan, pahalı ve sorunlu bir teknoloji ile on binlerce yıllık yarılanma ömürleri olan radyoaktif atıkları hangi hukukları ile Anadolu coğrafyasına hediye edebildiklerini ayrıca değerlendirmek ve hesabını sormak hepimizin boynunun borcu olsun. Bugün küresel piyasa ekonomisi ile uluslararası tekellerin kar alanı olarak gördüğü ve yapılandırmak istediği enerji alanında Türkiye’nin bir Akdeniz ülkesi olarak kaynak çeşitliliği içinde başta hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, biokütle gibi yenilenebilir kaynaklarının enerji üretiminde öne çıkarılacağı, çevreye uyumlu yeni teknolojilerin destekleneceği, enerji verimliliği ile üretim ve tüketimin kapitalizmin çarpık büyüme anlayışına karşı enerjinin sosyal bir hak olarak tüm toplumsal kesimlere dengeli dağıtımının sağlanabileceği başka bir enerjidemokrasi ilişkisi yaşamın esası olmalıdır. ? KAYNAKLAR: 1. Ulusal Enerji Forumu“Enerjide Yükselen Yeni Bölgesel Güç Türkiye” 13 Temmuz 2008 İstanbul 2. Le Monde 5 Mayıs 2007JeanMichel Bezat 3. (28 Mayıs 2008) ASN müfettişlerinden gelen mektuplar, zeminin beton bölümünün çelik çerçevesinin birleştirilmesinde uygunsuzluk, yanlış yerleştirilen destekler, inşaat firması ve EdF tarafından yetersiz teknik araştırma yapılması gibi bir dizi sorunu ortaya çıkarttı (EdF). Müfettişler aynı zamanda destek işi için yapılan taslak ve uygulama planı arasındaki uyumsuzlukları ortaya çıkarttı. (a) ASN’ye göre, yanlış karışıma sahip bir beton kullanıldı ki bu da deniz havasında çatlak ve hızlı deformasyona sebep olabilmektedir. (b) Çatlaklar şimdiden reaktör binasının altındaki temel bölümünde görüldü. Çelik dolgunun gerekli niteliklere sahip olmadığı raporlandırıldı. Kabın üretimi kalite hatalarına ve dolayısıyla üreticinin yetersizliğini ortaya koymasına rağmen devam etmektedir. Sonuç olarak, reaktör koruma binasının çelik dolguların dörtte birinin kaynakları yetersiz görüldü. 4. Milliyet Gazetesi 26 Mart 2006 Meral Tamer 5. 6 Haziran, 2008İstanbul (BBC, Reuters) Güvenlik standartları yeniden değerlendiriliyor Japonya’da dünyanın en büyük nükleer santralında deprem sonrası çıkan yangın ve nükleer atıklı su sızıntısının yarattığı endişe, santrallarda güvenlik standartlarının yeniden değerlendirmesini gündeme getirdi. Elektrik üretim kapasitesi bakımından dünyanın en büyük nükleer santralı olan Kashiwazaki Kariwa Santralı’nın yetkilileri, santralda meydana gelen kazaların çevreye yönelik hiçbir tehdit oluşturmadığını ilan etseler de, yangın ve sızıntı Japonya’nın nükleer santrallarındaki zayıf noktalarını ortaya koydu. Kapatılandurdurulan nükleer santrallar Yaşanan işletme sorunlarına sondan başlamak gerekirse, daha geçtiğimiz günlerde basına yansıyan en büyük haber nükleer santral işletmecisi Fransa’dan geldi. Habere göre Fransız nükleer güvenlik ajansı ASN, Kuzey Fransa’daki yeni EPR Flamanville 3 santral inşaatının durdurulmasına karar verdi. ASN, yapımı 3 Aralık 2007’den beri devam eden inşaatta, kaliteyi etkileyen bazı kronik sorunlar keşfetmesinden sonra harekete geçti.(3) Bir başka haber, BBCTokyo kaynaklı: “Japonya’da bir mahkeme, ülkenin 2. büyük nükleer reaktörünün kapatılmasına karar verdi. Nükleer reaktör en son inşa edilenlerden biriydi. Karar, reaktörün şiddetli bir depremde yıkılmasından endişe eden yerel halkın açtığı bir davada alındı. Davanın yargıcı, reaktörün depremlere dayanıklı olmasını gerektirecek standartta inşa edilmediğine ve bir deprem olduğunda, yerel halkı radyoaktiviteye maruz bırakacağına hükmetti.” Shika reaktörünün işletici firması, kapatma kararına itiraz ederken, hakimlere 4 koldan yoğun baskı yapılması da bekleniyor. Zira bu yepyeni santralda kapılara kilit vurulması, söküm masrafıyla birlikte 78 milyar doların sokağa atılmasıyla kalmayıp, bir deprem ülkesi olan Japonya’da faaliyette bulunan diğer 54 nükleer santralın geleceği açısından da soru işareti yaratabilir. ENERJİ ENERJİ ENERJİ Bugün küresel piyasa ekonomisi ile uluslararası tekellerin kar alanı olarak gördüğü ve yapılandırmak istediği enerji alanında Türkiye’nin bir Akdeniz ülkesi olarak kaynak çeşitliliği içinde başta hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, biokütle gibi yenilenebilir kaynaklarının enerji üretiminde öne çıkarılacağı, çevreye uyumlu yeni teknolojilerin destekleneceği, enerji verimliliği ile üretim ve tüketimin kapitalizmin çarpık büyüme anlayışına karşı enerjinin sosyal bir hak olarak tüm toplumsal kesimlere dengeli dağıtımının sağlanabileceği başka bir enerjidemokrasi ilişkisi yaşamın esası olmalıdır. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle