Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SÖYLEŞİ durum böyle. Bu teknolojilerin Türkiye’de geliştirilmesi ve imalatı için gerekli stratejinin zaman kaybetmeden oluşturulması gerekmektedir. Yoksa seneler boyunca sipariş edilen rüzgar türbinlerinin veya güneş pillerinin gelmesi beklenir. Bu alanlarda Türkiye’deki bilgi birikimini arttırarak, tutarlı bir stratejinin oluşturulması ve teknoloji geliştirilmesi için yeterli yatırım imkanlarının sağlanması sayesinde bu hedefe ulaşılabilir gibi geliyor bana. Ama önceliklerin, karşılaştırmalı üstünlüklerin iyi belirlenmesi, üniversitearaştırmasanayi üçgeninin olumlu bir şeklide çalıştırılması gerekmektedir. Bu teknolojiler bugün için elbette fosil yakıtlara göre daha pahalıdır, ama bir taraftan bugünkü petrol fiyatları göz önüne alınırsa bu durumun ne kadar devam edeceği bilinmemektedir, diğer taraftan da enerji bağımsızlığının sağlanması açısından ve temiz enerjilere yönelinmesi açısından Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarına dört elle sarılmalıdır. Cumhuriyet Enerji: Kömürün enerji kaynakları içinde dünyada ve Türkiye’deki yeri nedir? Kömürü gazlaştırma teknolojisi ve bu gazlaştırma işlemi sonrasında kullanım alanları konusunda bilgi verir misiniz? Dr. Gökalp: Kömür, petrol ve doğalgaz gibi bir fosil yakıttır; bu ikisinden farkı katı halde olması, kömür cinsine göre çeşitli miktarlarda kül, nem ve başka maddeleri (civa gibi ağır metaller, kükürt...) de ihtiva etmesidir. Kömürün ısıl değeri genel olarak diğer fosil yakıtlara göre düşüktür. Linyitinki daha da düşüktür. Kömürün iki önemli özelliği yeryüzündeki dağılımın petrol ve doğalgaza göre, daha bir adil olması ve rezervlerinin daha fazla olmasıdır. Rezerv rakamları, elbette tariflere göre ve yeni araştırma faaliyetlerine, yeni keşif oranlarına göre değişmektedir. Ayrıca kömürün kullanma oranı da kalan rezerv miktarını etkilemektedir. Ama her halükarda, 18. yüzyılın sonlarından itibaren İngiltere’de başlayan sanayi devriminin enerji kaynağı olan kömürün önümüzdeki dönemlerde de önemini koruyacağı, hatta arttıracağı açık olarak gözükmektedir. Uluslararası Enerji Ajansı’nın rakamlarına göre, 2005 yılında dünyanın kömür eşdeğeri talebi (taş kömür ve linyit) 4 milyar ton civarındadır. Bu rakamın 2030’da 7 milyar ton civarına çıkması beklenmektedir. Öte yandan 2005 yılında dünya yıllık elektrik tüketimi 15 bin teravatsaat civarındadır ve bu rakamın 2030 yılında iki misli artarak 30 bin teravatsaat olması beklenmektedir. Çin ve Hindistan’ın payının bu son rakamın 3’te 1’ine ulaşacağı da tahmin edilmektedir. Dünya elektrik üretiminde kömür santrallarının payı bugün yüzde 40 civarındadır ve bu payın 2030’da yüzde 45’e ulaşması beklenmektedir. Türkiye’de ise kömür santrallarının elektrik üretimindeki payı yüzde 26’dır. Dünya elektrik üretiminde doğalgazın payı bugün yüzde 20 civarında iken bu rakam Türkiye’de yüzde 45 civarındadır; geri kalan yüzde 25 civarı ise hidroelektrik santrallarda üretilmektedir. Türkiye’de bugünkü rakamlara göre 9 milyar tonun üzerinde linyit rezervi ve 1 milyar tonun üzerinde taşkömürü rezervi olduğu bilinmektedir. Yani Türkiye rezervleri bugünkü tüketim koşulları ile 2 senelik dünya kömür ihtiyacını karşılayabilir. 11 ENERJİ Kömürden singaza 250 yıl öncesine göre bugün öngörülen, kömürün doğrudan yakılması yerine gazlaştırılarak değerlendirilmesidir. Gazlaştırma bir tamamlanmamış yanma şeklidir. Kömürün oksidasyonu sırasında az oksijen verilir ve normal yanmada olduğu gibi karbondioksit ve su buharı eldesi yerine esas olarak karbon monoksit ve hidrojen karışımı elde edilir. Bu gaza sentetik gaz (singaz) denir ve çeşitli kullanma şekilleri vardır. Singaz, doğalgaz (ki takriben yüzde 95 metan gazıdır) için olduğu gibi, gaz türbinlerinde yakılarak mekanik güç ve ısı elde edilebilir. Her ikisi de elektrik üretiminde kullanılır. Ayrıca çeşitli kimyasal dönüşümlerle ve de katalizörler yardımıyla singaz sıvı yakıta dönüştürülebilir. Bu yaklaşım II. Dünya Savaşı sırasında Almanya ve ırkçı politikaların sonucu olarak uygulanan ekonomik ambargo döneminde Güney Afrika tarafından geliştirilmiştir. Bu kriz dönemleri gazlaştırma ve kömürden sıvı yakıt elde edilmesi teknolojilerinin “Dünya elektrik üretiminde doğalgazın payı bugün yüzde 20 civarında iken bu rakam Türkiye’de yüzde 45 civarındadır; geri kalan yüzde 25 civarı ise hidroelektrik santrallarda üretilmektedir. Türkiye’de bugünkü rakamlara göre 9 milyar tonun üzerinde linyit rezervi ve 1 milyar tonun üzerinde taşkömürü rezervi olduğu bilinmektedir. Yani Türkiye rezervleri bugünkü tüketim koşulları ile 2 senelik dünya kömür ihtiyacını karşılayabilir.” geliştirilmesine yol açmıştır. Bugün, bir Güney Afrika şirketi olan SASOL bu teknolojideki hakim rolünü sürdürmektedir. Kömürün gazlaştırılmasının bir diğer üstünlüğü de, bugün, bilhassa yarın, giderek önem kazanan karbondioksit salınımı önleme politikalarını olanaklı kılan teknolojilerin başında gelmesidir. Son bir nokta da, kömür gazlaştırma teknolojilerinin biokütle ve organik atık/artık gazlaştırmada da kullanılabilir olmasıdır. Türkiye gibi ülkeler için bunun önemi de açıktır. Görüldüğü gibi kömürün enerji kaynağı olarak önemini koruması ve artırması için birden fazla neden mevcuttur. yakalamıştır. Elbette bu önemli dönüşüme doktora yapan gençlerin teker teker böyle bir karara yönelmeleri ile değil, ülkelerin çeşitli karar mercilerinin oluşturdukları tutarlı ve bütünsel bir stratejinin sonucunda varılmıştır. Bu bağlamda bilhassa Çin şirketlerinin Türkiye’deki enerji sektöründe rol oynamaya başlamalarına hayret etmemek gerekir. Cumhuriyet Enerji: Türkiye’nin kömür kaynağını değerlendirebilmesi için neler yapması gerekir? Dr. Gökalp: Türkiye’nin enerji bağımsızlığının sağlanması için Türkiye linyitlerinin gazlaştırma yoluyla değerlendirilmesi için seferberlik başlatılmalıdır. Bu çabanın ana başlıkları şunlar olabilir: Türkiye linyitlerinin gazlaştırma optimizasyonu çalışmaları hemen başlatılmalıdır. Bu kapsamda laboratuvar çalışmaları, doktora tezleri, pilot tesislerin kurulması gibi aşamalar öngörülebilir. Linyit gazlaştırılmasının her aşamasını ilgilendiren konularda hem Türkiye’de, hem de dışarıda önemli bir sayıda doktora tezi hemen başlatılmalıdır. Var olan gazlaştırma teknolojilerinin Türkiye linyitlerine uyumlulukları araştırılmalı ve bu teknolojileri geliştiren şirketlerle gereken bağlayıcı anlaşmalar hemen yapılmalıdır. Avustralya, Yeni Zelanda, Çin, Hindistan, Almanya ve Yunanistan ile ortak çalışma çabalarına hemen girilmelidir. TKİ, TTK, MTA, TPAO, EÜAŞ, Bakanlık, DPT, TÜBİTAK, üniversiteler ve sanayi arasında Türkiye linyitlerinin gazlaştırma yolu ile değerlendirilmesi için ortak çalışmalar hemen başlatılmalıdır. ? ENERJİ ENERJİ ENERJİ Çin ve Hindistan örnek alınmalı Cumhuriyet Enerji: Çin ve Hindistan’ın enerji talebi ve eğilimleri dünyanın enerji perspektifi açısından belirleyici olarak görülüyor. Bu konuda düşüncelerinizi alabilir miyiz? Özellikle Çin’in kömür konusunda Türkiye’ye yönelik ilgisi de dikkat çekici bulunuyor. Sizin bu konuya ilişkin saptamalarınız var mı? Dr. Gökalp: Dünya nüfusunun neredeyse 3’te 1’ini oluşturan 2 ülkenin dünya enerji kaynaklarının geleceğinde önemli bir rol oynaması normal gibi gözüküyor. Üstelik bu iki ülke bilim ve teknoloji alanında önemli hamleler yapmış ve birçok teknoloji alanında bağımsızlığını kazanmış veya kazanmak üzeredir. Çin ve Hindistan Türkiye’nin belki de örnek alması gereken ülkelerdir. Dünya üniversitelerinde, bilhassa ABD ve İngiltere’de doktora yapan Çinli ve Hintli araştırmacıların bir zamandır ülkelerine dönmeleri hızlanmıştır. Benim gezdiğim Çin araştırma enstitülerindeki bilim üretme ve teçhizat seviyesi, gelişmiş ülkelerdeki seviyeyi ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ