Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 MART 2010 / SAYI 1252 13 Deri ve Şaman Kadını Simay Bülbül, trend tasarımcılığı yapıyor. Hikâyeler anlatıyor koleksiyonlarıyla. Kimi zaman bir Hint masalını, kimi zaman zamansızlığı... Şimdi de modern dünyanın stres ve sıkıntısına karşı koyan güçlü, doğurgan ve şifacı “Şaman Kadını” onun moda yolculuğuna eşlik ediyor. ŞİRİN GÜVEN imay Bülbül Türkiye’de deri tasarımı yapan ve deri atölyesi olan bir tasarımcı. Amacı Türk derisinin de, kumaşları kadar güzel olduğunu tüm dünyaya duyurmak. Etnik havası olan tasarımları çok beğeniliyor. Bu yıl Moda Haftası’nda sergilediği “Şaman Kadınları” koleksiyonu da bunlardan biri. Türk derisini farklı kumaşlar ile birlikte kullanarak avangard tasarımlar yapan Bülbül, yeni koleksiyonunda “Şaman Kadınları”nın yolculuğunu, hikâyelerini ve güçlerini anlatıyor Deri Türkiye’de çok az kullanılıyor? Neden? Türkiye’de deri tasarımcısı firmalarda çalışanlar var tabii. Ya da tekstil tasarımcısı olup da koleksiyonuna deri ekleyenler de var ama sadece deri kullanan ve deri atölyesi olan Türkiye’deki ilk ve tek kişi benim. Çünkü deri çok zor bir malzeme ve Türkiye’deki hiçbir üniversitede eğitim sürecinde deri öğretilmiyor. O yüzden her tasarımcı mezun olduktan sonra bildiği şeye, yani kumaşa, tekstile yöneliyor. Biz şu anda Deri Tanıtım Grubu’yla çeşitli çalışmalar yaparak bunu değiştirmeye çalışıyoruz. Deri Tanıtım Grubu, Türkiye’deki bütün deri firmalarının üyesi olduğu, ihracata destek olan devlete bağlı bir kuruluş. Türk derisini tanıtmak amacıyla kuruldu. Bununla ilgili yatırımlar yapıp, projeler geliştiriyorlar. Yani daha fazla deri tasarımcısı olsun, insanlar deriye yönelsin, tekstil tasarımcıları da deriyi koleksiyonlarında kullansın diye uğraşıyorlar. Son yıllarda biraz daha hareketlendi bu sayede. Ben de Deri Tanıtım Grubu’yla iki yıla yakındır işbirliği yapıyorum. Türkiye’de ilk defa bir tasarımcıya destek vermeye karar verdiler. Bu çok önemli çünkü bizim gibi tasarımcıların maalesef devlet desteği ya da sponsorluklar olmadan ayakta kalması çok zor. O yüzden yurtdışına gitmek, orada fuara katılmak da çok zor. Bu sene ben DTG’nin desteğiyle Milano ve Moskova’da fuara katıldım mesela. Yurtdışındaki moda fuarlarında Türk tasarımcı ve tasarımlarına nasıl bakılıyor? Yurtdışı bu konuda çok daha önde. Biz çok geriyiz ama koşturuyoruz yetişmek için. Aslında Türkiye tekstil ve deri sektöründe çok güçlü bir ülke. Bildiğimiz bütün yabancı markaların üretimleri burada yapılıyor. Daha çok yolumuz var ama son senelerdeki gelişmeler ümit veriyor. Artık Türk moda tasarımcılarının isimlerini daha çok duyuyoruz mesela. Moskova’daki çok önemli ve büyük bir fuar olan CPM’den örnek vereyim. Orada genelde bölge bölge konumlanıyor tasarımcılar. Yani Almanlar, Fransızlar ve Türkler ayrı yerlerde duruyor. Bizim bölgemiz Fransızlarla yan yanaydı bu yıl. Benim standıma gelen herkes bir geri çıkıp, burası Fransız mıydı, Türk müydü diye baktı. Türk olduğunu öğrenince çok şaşıranlar, tebrik edenler oldu. Türk tasarımcıların isimleri yeni yeni benimseniyor dünyada. Jack Daniels’ın özel viskisi Türkiye’de Jack Daniels’ın baş damıtıcısı tarafından özel olarak seçilen tek tek fıçılardan şişelenen ve adını da buradan alan “Single Barrel Select Tennessee Whiskey” Türkiye’de. Jack Daniel’s markasının özel ürünü Jack Daniel’s Single Barrel’ın her bir şişesi, baş damıtımcı Jeff Arnett tarafından özel olarak tek bir fıçıdan seçilerek şişeleniyor. Bu sayede kazandığı eşsiz lezzeti, kızarmış meşe, vanilya ve karamel aromasıyla damaklarda sağlam, derin ve baskın bir tat bırakıyor. Mücevver tutkunları için Topall ilkbaharda taşların altın ve pırlanta ile birleştirildiği özel koleksiyonu ile mücevher tutkunlarını buluşturuyor. İster duygusal dengeleyici kuvars kristaliyle, ister huzur veren ametistle ilkbahara yeni bir başlangıç yapın. Isı zarar vermesin Kadınların, saçlarına şekil vermek için kullandıkları düzleştiricilerin bu işlemler sırasında saça zarar veren ısı derecesi 230’a kadar çıkabiliyor. Dove Isıya Karşı Koruyucu Terapi ile kadınların en önemli aksesuvarları olan saçlarını koruma altına alıyor. Dove Isıya Karşı Koruyucu Terapi, saç şekillendiricilerin, ısı nedeniyle yol açtıkları zararı yüzde 85’e kadar azaltıyor. Parlak dudaklar İçeriğindeki kuşburnu özleri ve E vitamini ile dudaklarda uzun süreli nemlendirme sağlayan Oriflame Beauty Power Shine, SPF 12 ile de güneşin zararlı ışınlarına karşı dudakları koruyor. 15 farklı renk seçeneği bulunan ve kremsi formülü ile kolay sürülebilen Oriflame Beauty Power Shine, yenilenen ambalajıyla kadınların beğenisine sunuldu. Simay Bülbül S Son koleksiyonunuz Şaman Kadını”nı anlatıyor... Konsept tasarımcılığını, trend tasarımcılığından daha çok seviyorum. Benim daha çok kendi hikâyelerim oluyor. Genelde de felsefik, ruhani mesajlar içeriyor tasarımlarım. Daha önceki koleksiyonum bir Hint masalıydı, ondan önceki de bir metafizik kavramıydı ve zamansızlığı işleyerek aslında ne kadar zamansız bir hayatta yaşadığımızı gösteriyordu. Bu yıl da “Şaman Kadınları”nı işledim. Bence her kadın kendi içinde inanılmaz bir gücü barındırır. Şamanizmde şifacılık da çok önemli. Modern dünyada yaşanan stres ve sıkıntı herkesin sağlığına zarar veriyor. Bunlardan dolayı birçok problemle karşılaşıyoruz. Oysa herkes kendi enerjisiyle kendini iyileştirebilir bence. Kadının bu yönü, Şaman gücü, doğurganlığından ve şifacılığından geliyor. Şamanizmi zaten çok benimsiyorum, böyle bir hisle yola çıktım ve bir “Şaman Kadını”nın hikâyesi çıktı ortaya. Koleksiyonun yüzde 80’i deri. Yine ağırlıklı olarak siyah, gri, bej ve krem çalıştım. “Şaman Kadını” güçlü bir kadın olduğu için ortaya daha feminen bir koleksiyon çıktı. Benim ürünlerim genelde salaş, kupsuz ve boldur. “Şaman Kadınları”nda biraz daha fit ürünler var. Ama yine etnik ve salaş koleksiyonum. Deri alıştığımızın aksine kimi zaman bir tişörtte bile var... Deri dendiğinde akla gelen ilk şey ceket olur. Fakat ben deriyi giyime taşımayı seviyorum. Bluza, eteğe, elbiseye, hatta gelinliğe... Bana göre deri çok özel, pahalı ve doğal bir malzeme. O yüzden görünüşü de pahalı bir malzeme. Günlük tişörtte de deri kullanıyorum doğru. Yakasına bir parça deri kullanınca iş farklılaşıyor ve o ürün özellikli bir ürün haline geliyor. Kotun üstüne değil de, akşam şık bir pantalonun üstüne de giyebilir oluyorsunuz o tişörttü. Çok kullanışlı, her yöne dönük ve daha avangard oluyor yani. Bundan sonra ne gibi projeleriniz var? Benim 2010’daki en büyük hayallerimden biri mağaza açmaktı. Bunu gerçekleştirdim. Burada modayla ilgili sergiler düzenlemeyi düşünüyoruz. Bir de her sene ben bir performans defilesi yapıyorum. Mesela geçen yıl tema Hint masalı olduğu için Hint enstrümanları çalınıyordu canlı olarak ve çok otantik bir hava vardı. “Makaralardan Kopardığımız Masallar” isimli defilede mankenler dev makaralardaki iplerle oynadılar. Podyum yoktu. Gelen izleyiciler ayakta izledi. Bu yıl da “Şaman Kadınları” için bir performans defilesi yapmayı düşünüyorum. Bir de 2010 İstanbul Kültür Başkenti kapsamında Türkiye’yi temsil edecek moda tasarımcısı ben seçildim. Diğer kültür başkentlerinden seçilen tasarımcılarla beraber ekimde Almanya’da bir moda organizasyonunda defile yapacağız. G sirin.guven@gmail.com Minik ressamlar Dalin’in çocuklara sanatı sevdirmek ve onların zihinsel gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla düzenlediği resim yarışmasının bu yılki konusu ‘Benim Kahramanım.’ Kazanan ilk 3 çocuk ebeveyniyle birlikte Fransa Disneyland Tatili kazanacak. Minik ressamların, “Benim Kahramanım” konusunu işleyecekleri resmi en geç 31 Mart’a kadar, PK 36 Levent 34330 İstanbul adresine göndermeleri gerekiyor. Bahara doğru Cildi ölü hücrelerden arındırıp temizlemek, Sentoo ile çok kolay. İçeriğindeki doğal tuz parçacıklarının peeling etkisi ile cildinizi ölü hücrelerden arındırıp yenilemeye yardımcı oluyor. Green Tea Srub, Jojoba ve avokado yağının birleşimiyle cilde nem sağlarken, yumuşaklık ve parlaklık da veriyor. Yaşlanmaya karşı OLAY, Total Effects Serisi’ni yeniledi. Geliştirilen formülü ile yüzde 75 daha güçlü olan seri, yaşlanma karşıtı 7 etkiyi bir arada sunarak 7 dakikada salon bakımını evde yapabilme imkânı sağlıyor. Serinin içerdiği Niacinamide Vitamin B3, cildi sıkılaştırırken, yüzeydeki hücrelerin daha fazla yenilenmesini sağlıyor. Cilt lekelerden arınırken, cildin nem seviyesi yeniden yükseliyor. Hazırlayan: SİNEM DÖNMEZ (sinemdonmez@cumhuriyet.com.tr) C M Y B C MY B