07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PELİN BATU’DAN HAYATA DAİR HİKÂYELER ‘Kendi kozmolojimi yazmaya çalıştım’ Hayatın Seyrini Değiştiren Kadınlar, ataerkil tarih anlayışına tepki olarak, otuz kadının ilham veren hikâyesini anlatıyor. GAMZE AKDEMİR [email protected] Tarihi erkekler yazdı algısına tüm kanıtlarıyla somut bir yanıt Hayatın Seyrini Değiştiren Kadınlar. İncelediğiniz, başardıklarıyla, ödedikleri bedellerle taş levhalara kazılmayan oysa başardıklarıyla fazlasıyla kayda değer, tarihin bu “meşhur ötekileri” kadınlar size nasıl esin verdi? Doktora tezimi “ötekileşme” üzerine yazarken tarih boyunca her coğrafyada en büyük “öteki”nin kadınlar olduğunu gördüm ve kıyıda köşede kalmış kadınların hayatlarını araştırmaya başladım. Kimi kadını hiç tanımıyorduk, adları yoktu. Kimisini gayet iyi tanıyorduk ama yanlış tanıyorduk – bu durumda egemen bakışı kırmaya çalıştım. Bu kadınların hayatını okudukça esinlendim; onlar tüm zorluklara rağmen dimdik durabildiklerine göre benim söylenme hakkım yok diye düşünerek güç buldum. Onların direniş hikâyelerini dillendirdikçe onurlu duruşun insana yön veren bir ibre olduğunu anladım. “Kadınlarımı” da ona göre seçtim: Hayatta pek çok şeyi kaybetseler de onurlarını asla kaybetmeyen kadınları ön plana çıkardım. n Tarih boyu eril kitleleri adeta seferberliğe çağırırca kadının sayısız kez tehlikeli ve kötücül metaforize edilmesiyle devam edersek... Kitabınızda da ortaya koyduğunuz üzere; kadın tarihi sosyal tarihin içinde eskiyeni tarihçilerce dönemler arası farklarıyla “kabaca” nasıl yazıldı, dramatize edildi? Tarih boyunca cennetten kovulmamıza neden olan, Medusa gibi canavarlaştırılan, Helen gibi savaş nedeni olarak karalanan, entrikalarıyla imparatorlukları düşüren kadınları yazan ozanlar ve tarihçiler aslında korkularına ve komplekslerine vücut vermişti. O yüzden Lilith, Circe, Medea, Morgan le Fey gibi cadıları günah keçisi yaptılar ve vagina dentata’lar ile bezediler. Bu bakışı tersyüz etmek için ilk etapta Her Şey Bir Hikâye İle Başladı adlı mitoloji kitabımı yazdım, böylece esatirler kadınların gözünden yazılmış oldu. Sonra resmi tarihe döndüm. Önce anaerkil toplumlara bakmaya karar verdim ama büyük bir muamma ile karşılaştım. Anaerkil bir toplumun var olup olmadı ğını antropologlar hâlâ tartışıyor – geniş kalçalı anatanrıça heykelciklerinden yola çıkarak Çatalhöyük gibi yerlerde anaerkil bir toplumun olduğunu varsaymak zor – ama tarihte anaerkil bir toplum vardıysa eşitlikçi bir toplum olduğu için kadının egemen olduğunu söylenemez. Kitaba dönecek olursam, insanlığın ilk yazılmış hikâyesi olan Gılgamış destanında kadının rolü baştan çıkaran ve güvenilmez. Homeros’tan itibaren rolü tipik bir arkatipe indirgenmiş: Hera gibi kıskanç, intikam alan tanrıçalar, Eko gibi gölgede kalan kızlardan mürekkep. Tarih yazılmaya başlandığından itibaren iktidarın sesi olmuş: vakanüvisler tarihi gücü elinde tutanın ve ekonomik zafer kazananların silsilesine indirgemiş. Sadece Vietnam gibi ülkelerde istisnalar var. BU KADINLARIN ORTAK NOKTASI CESARETLERİ n Yeni tarihçilerden neyi kast ediyorsunuz, ne zamana tarihleyerek yeni tarihçilikten söz edilebilir? Arada resmi tarihe meydan okuyan Christine de Pisan gibi seçkin kadınlar var ama bana göre patriarkinin tarih anlayışı ancak 20. yüzyılda Annale ekolüyle birlikte kırılı yor. Tarihin sadece meşhur beyaz adamlardan ibaret olmadığını gören, coğrafya, sosyoloji, ekonomi gibi dallardan yararlanan bir tarihçilik gelişiyor 1929’da. Edebiyatta “New Historicism” denilen okuma biçimi de edebi eserlerin farklı şekilde okunmasını sağlıyor. Simone de Beauvoir gibi muhteşem kadınların eserleriyle birlikte 50’lerden başlayarak gerçek anlamda kadın tarihi yazılıyor. Görünmeyenler görünür oluyor, lekelenenin avukatlığı yapılmıyor belki ama farklı bir bakışla okunuyor. n Yarattıkları farklar, alanlarında sundukları katkılar, açtıkları ufuklar bağlamında incelediğiniz bu kadınlar birkaç örnekle hayatın seyrini nasıl değiştirmiş? Sanat, bilim, tıp, inanç, kraliyet gibi başlıca hangi alanlarda fark yaratmış, hangi ilklere imza atmış, ne bedeller ödemişler? Wu Zetian çok iyi bir örnek. Tarihte Çin işkencesinin mucidi olarak adlandırılan, yüzlerce sevgilisi olan, insanları turnusol kâğıdı gibi kullanıp atan bir kadın olarak nam salmış. Fakat son yıllarda yapılan arkeolojik kazılar ve araştırmalar gösteriyor ki aslında Çin tarihinin tek kadın imparatoriçesi zamanında nepotizm son bulmuş ve nitelikleri gözetilerek o koltuğa oturmuş bürokratlar. İlk kez kadın bakanlar olmuş. Sanatta patlama yaşanmış. Ticaret yollarının emniyete kavuşmasıyla dünyaya açılmışlar. Para adil dağıtılmış. Ve bunun gibi pek çok şey. Ama öldükten sonra onu karalamak için her türlü belaltı hikâye yazılmış ve ancak sosyo ekonomik tarihi irdeleyince o kadar da kötü olmadığı anlaşılmış. Teodora’ya da benzer bir yaklaşım olmuş. Hildegard von Bingen ortaçağ kilisesini eleştirip kendi kadınlar düzenini kurmuş, tıp ve müzikle uğraşıp pagan felsefeleri Hıristiyanlıkla harmanlamış. Yazdığım otuz kadının ortak noktası cesaretleri. Bunun için kimisi, sözgelimi Zabel Eseyan Gulaglarda öldürülmüş, kimisinin hayatı da hapishanede sonlanmış. MİTOLOJİK KAHRAMANLARI KONUŞTURDUM n İngilizceleriyle birlikte yayımladığınız yeni şiir kitabınız Her Şey Bir Hikâye İle Başladı’da mitoloji, edebiyat, aşk, felsefe, siyaset, doğa kadim bir algı ve duyguyla birleşiyor. Şiirinize yansıyan mit unsurunu, mitojojiye bakışınızı bu kitabınız çerçevesinde açar mısınız? Mitolojide en sevdiğim konulardan biri aetioloji’dir – yani kozmolojide ve dünyadaki şeylerin varoluşunu açıklayan mitler. Mesela ağlayan kaya gözyaşı döken bir anne, defne ağacı çapkın bir ilahtan kaçan bir kızın öyküsü ile anlatılır. Ben burada kendi kozmolojimi yazmaya çalıştım. Haksızlığa uğradığını düşündüğüm mitolojik kahramanları konuşturdum. Bir mimar Medusa’ya mektup yazdı, cehennemin dahi nehirlerini kuruttuğumuz için Hades söylendi, toplumların bakireleri canavarlara sunmasını sorguladım böylece Afanc mitindeki bakirem asıl suçlunun canavar değil ailesi ve kabilesi olduğunu anlayıp canavarıyla dünyanın tüm nehirlerine kaçtı. Kitabı yazarken hem bu coğrafyanın mitlerinden yararlandım, dolayısıyla Sümer, Babil, Akad, Hitit ve GrekoRomen mitlerini yeniden ördüm hem de Uzakdoğu, Güney Amerika ve Amerikan yerlilerinin mitlerine değindim. n Hayatın Seyrini Değiştiren Kadınlar / Pelin Batu / İnkılap Kitabevi / 360 s. Her Şey Bir Hikâye İle Başladı / Pelin Batu / İnkılap Kitabevi / 320 s. 6 8 Ağustos 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle