07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DİLEK DOLTAŞ’TAN ‘ESARET YILLARI’ Lefkada adasında üç yıl Esaret Yılları Piyade Albay Ahmet Mithat Aksügür’ün Anadolu işgali sırasında Yunanlılara esir düştüğü yılların anılarını ve döneme ait belgeleri içeriyor. OYA BATUM MENTEŞE Eser, değerli bilim insanı Prof. Dr. Dilek Doltaş’ın dedesi Piyade Albay Ahmet Mithat Aksügür’ün bir deftere mürekkepli kalemle Fransızca olarak yazdığı anılarını tüm geri plan bilgileri ile ele alan bir çalışmadır. Anı defteri, 1923 yılında Genelkurmay Başkanlığının onayına sunulmuş. Bu kaydı dayanak alan yazar, Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğünden Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı cephelerine ilişkin bilgi ve belgeleri istemiş ve esere kazandırmıştır. Ayrıca 1923 yılında yazılmış, içinde dedesinin ifadelerinin de yer aldığı, esaretten dönen sivil ve askerlerin resmi makamlarca kendilerine sorulan sorulara verdikleri ifadeleri içeren kitaba da ulaşarak, oradaki ifadeleri dedesinin anıları ile karşılaştırma olanağı bulmuş ve yine aynı tarihlerde esir düşmüş olan Binbaşı Aziz Ethem’in (Göksel) oğlu tarafından yayımlanan anıları esere eklemiş. Doğal olarak dedesi ve ailesinin özgeçmişleri de tüm belgeleri ile bu eserde yer almıştır. Kendisi bu titiz çalışmasının nedenlerini şöyle anlatır: “İstedim ki dedemin anılarında sergilenen olaylar, duygular ve yorumlar öteki belgelerdeki subayların aktardıkları arasındaki benzerlikler ve eğer varsa farklılıklar görülebilsin.” ANI, BİLGİ VE BELGE AZLIĞI Ancak yazarı asıl meraklandıran bu süreçte esirlere yapılan işkence ve haksızlıklardan daha çok Yunanlıların uluslararası savaş hukukuna uymayan davranışlarını dedesinin neden bu denli önemsediğidir. Ahmet Mithat’a göre Türk subaylarının esir düşen itilaf devleti subaylarına davranışları “mütevazi soyluluğumuzun daimi bir ispatı olmuştur”, ona göre Yunanlılar büyük ölçüde Batı’nın Yunan kültürüne olan hayranlığından güç alarak her türlü kanunsuzluğu kendilerine hak görmüşlerdir. Kurtuluş savaşımızın belgeleri arasında birebir savaşa katılmış küçük rütbeli askerlerin veya sıradan insanların anıları gerçekten azdır. Bunu toplum olarak anı yazma geleneğimizin zayıf oluşuna bağlıyorum. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sürecinde, insanlarımız göçler yaşamış, askerlerimiz oradan oraya, cepheden cepheye savrulmuş, esir düşmüş, telef olmuştur. Çanakkale ve Sarıkamış cepheleri dışındaki cepheler ile ilgili toplumsal hafızada birinci elden bilgi ve belge azdır. Sanki göçler hep Anadolu’dan Yunanistan’a veya Balkanlara olmuştur. Son yıllarda her ne kadar çok başarılı göç romanları yazılmaya başlamış olsa da özellikle esir düşenlerle ilgili kaynak eksikliği henüz giderilememiştir. Bu bakımdan Prof. Dr. Dilek Doltaş’ın bu hem araştırmaya dayanan hem de özgün diyebileceğimiz eserinin bir boşluğu doldurduğuna inanıyorum. Anılara gelince, gerçekten büyük bir özen ile yazılmış, esir düşülen Bursa’dan, esaretin geçtiği Lefkada adasına, Yunanlı subayların ve Türk (o zaman Osmanlı) subaylarının adlarına ve ayrıca her bir esirin başlarına gelenlere kadar her şey titiz bir ayrıntıcılıkla dile getirilmiş. Anılar, acıklı, üzücü yer yer acıtıcı ve bir çok yerde kızdırıcı. Beni en çok etkileyen bölümlerden birisi esir düşüş hikâyesi oldu. Bursa yatılı askeri lisesi, o günkü tabiri ile; Leyli Rüştiyeyi Askerisi askerleri öğrenci ve subayları şehirde sivil kıyafetlerle gezerken, Bursa’nın Yunanlılar tarafından işgal edilmekte olduğunu bir müstahdemden öğrenen yöneticiler, tüm öğrenci ve subayları okula geri çağırarak, esaretten kaçma olanaklarının önünü bizzat keserler. Kurtuluş savaşı sürecinde İstanbul yönetiminin ve bazı askeri ve siyasi çevrelerin nasıl gerçeklerden uzak, ne denli aymaz ve vizyonsuz olduklarının bundan güzel bir kanıtı olabilir mi? Değerli bilim insanı Prof. Dr. Dilek Doltaş’ın hem belge hem anı lezzetindeki bu eseri gerçekten tarihe bir kayıt düşüyor. Mutlaka okunmalı ve de saklanmalı. n Esaret Yılları / Dilek Doltaş / Sözcükler Yayınları / 164 s. / 2019 8 Ağustos 2019 11 Üstün Dökmen’den yeni bir roman Ay Kapanı Hayatın ikinci baharında bir karşılaşma... Doğa sevgisi ile mesleği arasında kalmış bir mühendis, aşkı ile mazisi arasında sıkışmış bir kadın Kazdağları’nda yepyeni bir hayata adım atar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle