08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YAŞAR MİRAÇ’TAN ‘O GÜZEL İNSANLAR’ Öbunlcueş yaratıcı 1979’da ilk kitabı Trabzonlu Delikanlı ile şiir dünyamızda yepyeni bir çıkış gerçekleştiren Yaşar Miraç, kırk yıl sonra O Güzel İnsanlar adlı vefa kitabıyla nice devrimci kişiliğin anılarını şiire taşıyor. FOTOĞRAF: MAHMUT TURGUT TURGAY FİŞEKÇİ İlk kitabın Trabzonlu Delikanlı’nın yayımlanışının 40. Yılı. Büyük yankı uyandırmıştı bu kitabın hem şiir dünyasında hem de 12 Eylül cuntasının lideri Kenan Evren’in şiirlerine gösterdiği ilgi nedeniyle politik alanda. Aradan kırk yıl geçtikten sonra Trabzonlu Delikanlı’nın çağdaş Türk şiiri içindeki yerini bugün nasıl değerlendiriyorsun? Çağdaş Türk şiirindeki yeri üstüne benim bir şey söylemem doğru olmaz. Bir yeri olduğu kesin. Bunu Türk şiirini gerçekten nesnel bir biçime inceleyecek, bilinçli, yetenekli, eleştirmenler yapabilir. Şimdiye kadar yapılmadıysa bu ne kitabın, ne de benim suçum. Trabzonlu Delikanlı, son yirmi otuz yıldır yayımlanan şiire fazla bir etki yapmadı diyebilirim. Özellikle 12 Eylül sonrası şiir biçimci, fantazici, söz oyunları, erotizm, bunalım vb. olumsuzluklara bata çıka bugüne geldi. Yapmacık, kurmaca, masabaşı, anlık bireycil etkilenimler, egosantrik, egorantik, artistik, plastik metinlerle genç kuşakların kuşatılıp baskı altında bırakıldığı bir alan oldu. Trabzonlu Delikanlı ile böyle bir şiir ortamının ilgisi kalmadı. Bu yüzden de yıllar sonra çıkan son baskısı genç şiir severlerce pek ilgi görmedi. İlerde yeniden keşfedilir mi, bilmem. Bugün bir yandan hayal kırıklığı yaşıyorum denebilir, öte yandan bu kitaptaki şiirlerle ilgili untamadığım güzel anılarım da var: Birini anlatayım. 1975’te Ankara’da Remzi İnanç’ın Toplum Kitabevi gençlerin uğrak yeriydi. Bir gün Remzi Ağabey bana, dükkânın iç köşesinde oturan birini göstererek, bak sana birini tanıştırayım dedi: Enver Gökçe. Ve şiir defterimi ona uzattı. Çok heyecanlandım. Enver ağabey benim defteri elleri titreye titreye okumaya başladı. Hiç atlamadan her sayfayı okuyordu. Öyle saygı duyduğum usta bir şairin bir gencin şiirlerini özenle okuması beni çok duygulandırmıştı. Bir saate yakın zaman geçmişti. Sonuncu şiiri de okuyup defteri kapattı. Sevinçli bir heyecanla gözleri yaşararak bana sarıldı. “Sen yolunu bulmuşsun, kimseyi dinleme. Bu şiirler çok güzel,” dedi. Daha sonraları çok övgüler, ödüller aldım fakat benim için en değerlisi bu olaydı. Bu olayın tanığı Remzi İnanç hayatta. Ona da selam olsun. YARATICI ŞİİR n 79’dan 81’e üç yılda altı şiir kitabın yayımlanmıştı ve şiirinle hem ilgi uyandırdın hem de folklorik bir şiir mi yoksa çağdaş bir şiir mi yazdığın konusunda tartışmaya yol açtın. Sence ilk kitaplarınla Türk şiirine neler kattın? O tartışma hem yapay hem de politik tarafgirlik içeriyordu. Cemal Süreya’nin “Folklor Şiire Düşman” yazısından ilhamla cıcığı çıkarılarak, yapay olarak sürdü rüldü. Ortada anlaşılmaz bir durum yok. Bir kere sanat eserinin yaratılma, oluşum süreci konusunda bir cahillik var. Sanılıyor ki bir şeyden, folklordan, tarihten, mitolojiden, kentten ya da coğrafyadan sanatçı kurgu ile işe başlayıp, dili, görsel malzemeyi, yazılmış kitapları inceleyip araştırıp, bunlardan yararlanarak, bunları kullanarak eser yaratır. İş hiç de böyle basit değil. Folkloru inceleyip, folklor ürünlerine kolaj yaparak, ne şiir yazılır ne resim yapılır. İşin özü özümsemedir. Okursun, gezersin, görürsün, bütün bunlar sende bir birikim yaratabilir. Ama bu sanat eseri yaratabilmek değildir. Kurgusal şiire karşı ben doğal şiiri savunuyorum. Özellikle şiirde kurgu, ancak şiire yol açan yaratıcı buluştan sonra işe yarar. Öyle bir buluş yokken, düşünüp taşınıp konu saptayıp sonra da inandırıcı olsun diye araştırma yapıp folklora, mitolojiye, şuraya buraya bakarak şiir yazılmaz. Önce yaratıcı yeni bir buluş: Şiirin de öteki sanatların da ilk ateşleyicisi budur. Bence Cemal Süreya da, bu yarar lanma kullanma yöntemine karşı çıkıyordu. Onunla Ankara’da çok sohbetlerimiz oldu. Benim şiirimi seviyordu, bana hiçbir zaman folklordan yararlanıyor gözüyle de bakmadı. n Sonra Almanya’ya yerleştin ve uzun yıllar güncel Türk şiiriyle bağın kesildi. Arada bir kitapların yayımlansa da sanki fark edilmediler. Almanya yılların boyunca şiirle ilişkin nasıl sürdü? İlk yıllar hem yazıyordum, hem de çeşitli kentlere ve ülkelere gidip şiir etkinliklerine katılıyordum. Bu durum 8687’ye kadar sürdü. Birkaç kitap yayımladım. Sonra iki müzisyen arkadaşla (Gani Cansever ve Hüseyin Kiraz), Ataol Behramoğlu ve ben bir dörtlü oluşturduk. Adına Şiir ile Türkü dedik. Ve Almanya, Fransa, İsviçre ve Danimarka’da şiir ve müzik resitalleri verdik. Daha sonra Almanya’da ortaokullarda öğretmenliğe başladım. Şiir yazıyordum. Sonradan adını Kömürkirchen koyduğum şiirleri örneğin. Başka şiirlerim de var. Az şiir yayımladım. Zaten Türkiye’de şiirin gidişini de beğenmiyordum. Arabeskentelargocinselfantezi bir şiir sürüp gidiyor. Şiir iyice daralıp küçülüyor. ŞİİRLER SOMA’YA BAĞIŞ n Soma’daki maden faciası yaşandığında yayımladığın Kömürkirchen kitabınla hem Soma hem de Almanya madencilerini şiire taşıdın. Kitabının gelirini de Soma’da hayatlarını kaybeden madencilerin ailelelerine bağışladın. Bu bağlamda, Soma şiirlerini nasıl yazdın; şiirle toplumsal hayat arasındaki bağları nasıl görüyorsun? Toplumsal hayatla bağım sürüyor. Hem en yoksulların en acılıların dostuyum, yoldaşıyım, onları anlıyorum, tanıyorum, onlar gibiyim hem de değilim. Çünkü şa ir zaten muhalif, aykırı, uzlaşmaz bir kişiliktir. En ufak haksızlık, olumsuzluk beni etkiliyor. Soma’da çok acılı insanlar gördüm. Birkaç kez gittim. Mahkemelerinde bulundum, köylerine uğradım. Neresinden baksan trajedi. Kömürkirchen’in 19 bin liralık satış gelirini orada Eğitim Sen lokalinde işsiz kalan madencilerin çocuklarına 200’er lira olarak dağıttık. Buradan katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum. O GÜZEL İNSANLAR n Yeni kitabın, O Güzel İnsanlar, zamanın geçiciliğine karşı yazılmış “şiir portreler”. Her bir şiir, sevgiye, iyiliğe, dürüstlüğe, erdeme adanmış yaşamlara bir övgü. “Onbeşler”den Denizler’e, Victor Jara’dan Nesimi Çimen’e, Nâzım’dan Ahmed Arif’e; “her biri ne şiire ne kitaplara sığacak” çok sayıda devrimci, şair, yazar ve aydın için yazılmış birer küçük destan. Yeni kitabın için sen neler söylemek istersin? O Güzel İnsanlar adıyla birkaç kitap gördüm. Biri de sevgili Zeynep Oral’ın. Onlar şiir olmadığı için ben de bu adı seçtim. Kitapta 57 şiir var. Çoğu şiirler şahsen tanıdığım, sevdiğim insanlar üstüne: Cahit Külebi, Ruhi Su, Ahmed Arif, Ceyhun Atuf Kansu, Dinamo, Oktay Akbal, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu gibi. Yakın çevremden sevdiklerime yazdıklarım var. Proleter Memet, Hüsniye Abla, Ömer Güner, Yusuf Ahıskalı, Hüseyin Kaptan gibi. Bir de sevdiğim ama tanıma olanağı bulamadığım değerler üstüne şiirler var: Mustafa Suphi, Hrant Dink, Victor Jara, Nâzım Hikmet, Atatürk... n O Güzel İnsanlar / Yaşar Miraç / Ayrıntı Yayınevi / 240 s. / Temmuz 2019. 10 8 Ağustos 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle