07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ALP ALTINÖRS’DEN ‘İMKÂNSIZ SERMAYE’ Sermaye hâlâ mümkün mü? İmkânsız Sermaye, kapitalizmin içinde bulunduğu varoluşsal bunalımı anlama arayışında geçmişi ve bugünü sorgulayanlara önemli bir yol açıyor. FATMA EDEMEN Alp Altınörs’ün kitabı İmkânsız Sermaye, çağımızın büyük ve yakıcı sorunlarının irdelenmesine vakfedilmiş bir çalışma. Kapitalizmin alternatifsiz olduğu düşüncesine güçlü bir itiraz. Dahası var: Altınörs’e göre, artık kapitalizm mümkün değil ve insanlığı yıkıma götürüyor. Kitabın ilk bölümünde kapitalizmin “varoluşsal” bunalımını ele alan Altınörs, ikinci bölümünde “Toplumsal Robot” başlığı altında güncel bir sosyalizm tartışması yürütüyor. Üçüncü bölüm, Bookchin ve Mészáros şahsında komünalizm akımıyla bir tartışma dan oluşuyor. Son bölüm ise “Sınıf, Kimlik ve Özne” konularını masaya yatırıyor. İlginç zamanlardan geçiyoruz. Küresel kapitalist sistemin 2008’de ABD’de başlayan ve bugüne değin aşılamayan krizi, bütün ülkelerde kara bulutların toplanmasına sebep oldu. Irkçılık, faşizm, dincilik, aşırı sağ yükselişte. Dünyanın en güçlü devleti olan ABD’yi Donald Trump gibi bir figür yönetiyor. Kapitalist sistemin işlemediği, iflas ettiği, bizzat kapitalistlerce itiraf ediliyor. Ama alternatif bir toplum düşüncesi halen çok cılız. İşte İmkânsız Sermaye, dünyanın hallerine dair okurla söyleşerek, kapitalizmin sürdürülemezliğine işaret ediyor. Altınörs’e göre, kapitalizm, varoluşsal bir bunalım içerisinde. Bu, sadece ekonomik bir kriz değil, aynı zamanda, ekolojik, siyasi, askeri, diplomatik bütün düzeyleri kapsayan bir çoklu kriz. Dolayısıyla basit bir çözümü de yok. Altınörs, kapitalizmle bağdaşmayan robot teknolojisinin ve yapay zekânın pekâlâ sosyalizm için birer üretim gücü oluşturabileceğini savlıyor ve günümüz ekonomisinin sosyalist temelde nasıl dönüştürülebileceğini tartışıyor. Ona göre, robotlar, kapitalizm altında işsizlik, sosyal çürüme ve üretim tarzının dağılmasına yol açarken, planlı sosyalist bir ekonomi için sağlam bir temel sağlayabilirler. Robot, kâr üretimine uygun değildir ama toplumsal ihtiyaçların üretimine çok uygundur, ona göre. EKONOMİKSİYASİ KRİZİN KÜRESEL BOYUTU Altınörs’ün satırları arasında gezinirken, insan, ülkemizin halleri üzerinde de düşünmeden edemiyor. Türkiye’nin yaşa makta olduğu iç içe geçmiş ekonomik ve siyasi krizlerin, aslında dünyadaki genel krizden bağımsız olmadığını da düşünme fırsatı sunuyor İmkânsız Sermaye. Zira AKP uluslararası sermayenin konjontürüne sıkıca bağlı bir parti. Hükümete gelişi de, tıkanması da, yaşadığı anma hali de küresel ekonominin gidişi ile yakından bağlantılı. İmkânsız Sermaye, István Mészáros’tan Murray Bookchin’e, Antonio Negri’den Cedric Durand’a, Micheal Roberts’tan Paul Mason’a kadar bir dizi çağdaş düşünürün öğretilerini de eleştirel temelde ele alıyor, yoğun okumalarını birer tartışmaya dönüştürerek fikirlerini bu düşünsel panoramanın içerisinde sunuyor. Birçoğu Türkçe’de henüz yayımlanmamış eserlerle Türkiyeli okuru tanıştırıyor. Altınörs, kitabının son bölümünde ise, günümüzün en çok tartışılan konularından birisini, “sınıf, kimlik ve özne”yi ele alıyor. Sosyal bakımdan çoğalan, büyüyen işçi sınıfının siyasette neden cılız kaldığı sorunsalına yanıt veriyor. Geçmişi ve bugünü sorgulayanlar, yarını ve hep yeniyi arayanlar için... n İmkânsız Sermaye / Alp Altınörs / Yordam Kitap / 256 sayfa / Haziran 2019 GEOERGE ORWEL’IN HAYVAN ÇIFTLIĞI’NE NAZIRE Başkaldıran köpekler Oko adını verdiği ikinci romanında çöküş içindeki insani değerlerle mücadele eden köpeklerin hikâyesini anlatıyor İdris Baluken. EYLEM ATA GÜLEÇ Dünya nimetlerinin sadece kendisi için olduğunu sanan insan aklı, yaşamı hayvanlar için bir eziyet sistemine dönüştürür. Yaşadıkları eziyet bazı köpekleri hırçın ve öfkeli hale getirirken ‘bilinçli’ köpekleri kurtarılmış alanlar oluşturmaya yöneltir. Bu alanlarda hem insan türcülüğü üzerine eğitim verilerek köpek bilinci geliştirilir hem de yeni katliamların önüne nasıl geçileceği planlanır. Romanda alt metin olarak coğrafyamızın çelişki ve çatışmalarını içerdiğinden, köpeklerin bütün ezilen sınıfları temsil ettiği söylenebilir. Bu bakımdan Oko, Geoerge Orwel’in ünlü eseri Hayvan Çiftliği’ni çağrıştırıyor. Oko bize hem insanlığın ne derece yozlaştığını hem de bu durumla başa çıkma yöntemlerini içeren bir çanta sunuyor. Çantanın içinde özgürlük tutkusu, birlik olma, sevgiyle yaklaşma, dayanma gücü gibi alet edevat bulunuyor. Bir de aşk! “Bir lokma yemeğin içine sinsi bir ölü mü gizlemek ancak insanın aklına gelir.” diyen Oko aç bırakılmaktan, dayakla terbiyeye pek çok zorbalığa maruz kalan, giderek bilinç yükselmesi yaşayan genç bir köpektir. Dünyayı değiştirmek için kahramanlara ihtiyacımız olmadığını, bizim, sıradan olanların çantamızdakileri kurcalayıp, uzağa bakma cesareti göstererek bir devrim gerçekleştirebileceğimizi gösteriyor. Oko’nun hayatı Loli’yle tanışmasının ardından iki büyük aşkla sarsılacaktır. Köpek aşkı ve özgürlük mücadelesi. Oko’nun aşkı insan aşkı gibi hızla yaşanıp tüketilen aşklardan değil üstelik. O, aşkını özgür ve güvenli bir ortama kavuşacağı güne kadar içinde büyütecektir. KADIN KAHRAMANLAR Oko’daki kadın kahramanlar da özel kişilerdir. Baluken’in kadın kahramanları hayvanlara eziyet etmez. Tersine hayvan hakları eylemcileri hep kadınlardır. Oko ve arkadaşlarının ölüme terk edildikleri adaya ulaşan ve köpeklerin yanında yer alan Beatrice ve arkadaşlarıdır. Beatrice’in anlatıdaki asıl yerini sivil toplum aktivistliğinin öneminde buluyoruz. Baluken’in ilk romanı Üç Kırık Dal’da olduğu gibi Oko’da da karakterleri belir gin, ayakları zemini yoklayan, tutum ve davranışları iyi anlatılmış kişiler. Örneğin Oko’nun aşkı Loli, içinde yaşadıkları kâbusun farkında olan ve çaresizliği reddeden, gözüpek bir aktördür. Cico, zeki ve atak olduğu kadar arkadaşlarında umut yaratabilecek bir kavrayışla hareket eder. Sık sık kendilerine güvenmelerini söyler. “Herkes kendine güvenecek, yanındakine güvenecek, ondan sonra bana güvenecek. Her türlü gücü elinde bulunduran insana karşı ancak böyle hayatta kalabiliriz.” Cico’nun arkadaşlarına verdiği mesajlar, onları bir arada tutma yöntemi ve mücadelesi Ortadoğu’da gelişen direniş modellerine benziyor. Başkaldıran köpekler esprili, ilkeli, azla yetinmeyi bilen, dişlerini gösteren ve gerektiği zaman ısırmaktan kaçınmayan tipler. Oko’nun dili, anlatılan hikâye dolayısıyla siyasi retoriğin izlerini taşıyor. Bu dil, romanın işleyişiyle uygun şekilde bütünleşmiş, doğal akışı bozmuyor. Oko, insan hayvan ikiliğini arketipsel karşıtlıklar olarak algılanmaması gerektiğini, insanlığın türcü saplantılarından silkelenerek doğanın bütün unsurlarıyla uyum içinde olmasını salık veriyor. Baluken’in metninden başka sonuçlara da ulaşabiliriz; yazarak mücadeleye devam eden bir kalemin mürekkebi hayatın yeniden kurulmasına hizmet etmek için akıyor. Kalem, deldiği duvarın arkasından sesleniyor. Onurun zaferi, özgür köpekler ve iyi insanların olacak! n Oko / İdris Baluken / Dipnot Yayınları / 184 s. / 2019 1 38 Ağustos 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle