02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

FURUĞ’DAN ‘RÜZGÂR BİZİ GÖTÜRECEK’ Çıplak şair çıkabilir! Kısa süre önce Makbule Aras Eivazi çevirisiyle YKY’den çıkan Rüzgâr Bizi Götürecek, toplu şiirlerini içeriyor olması bakımından, Türkçe okurlara şairin şiir yolculuğundaki durakları izleme fırsatı sunuyor. Çevirinin olanaklarıyla şiirindeki saydamlığın aktarılabildiği yerlerde; Furuğ’u pervasız çıplaklığıyla, gözlerini dikmiş size bakarken bulabilirsiniz. Korkmayın! n Yoldan geçen birine “İran’ın nesi meşhur?” diye sorsanız, kuşkusuz Furuğ; İran’ın kedisi ve halısıyla birlikte mollaları saymazsak ilk üçte yer alacaktır. Rüzgâr Bizi GötürecekToplu Şiirler / Furuğ Ferruhzad / Çev: Makbule Aras Eivazi / YKY/ 311 s. / 2019 PUNE HAERİ K imilerinin devrimci kimilerinin erotik bulduğu şiirleri birçok farklı dile çevrilirken, çalkantılı hayatının magazin boyutu her zaman merak konusu oldu. Ve kaçınılmaz olarak ailesi, evliliği, aşkları, oğulları, özel mektuplarına varana dek tüm hayatı boşluk kalmayacak şekilde didik didik edildi. Oysa ki meraklı gözler bakışlarını hayatından çekip şiirlerine çevirse; Furuğ’un kendini olanca çıplaklığıyla ve riyasızca sunduğunu görebilirdi. Furuğ Ferruhzad, hızlı yaşayıp genç öldüğü dopdolu bir hayatın ardında; ilki henüz on sekiz yaşındayken basılan beş şiir kitabı bırakır. Şiirinin ilk dönemini oluşturan Tutsak, Duvar ve İsyan kitaplarında, dört duvar arasında sıkışmış yalnız bir kadın olarak çı kar karşımıza. Geleneksel aile algısına itirazını, çıkış yolu için çırpınırken kabarıp alçalan duygularını, umutsuz bir âşığın yalnızlığını süsleyen düşleri, kendine karşı serzenişini, pişmanlıklarını ve içgüdülerini apaçık ve cesur bir dille anlatır. Geneli dörtlüklerden oluşan bu şiirler boyutsuz bir alanda düz bir çizgi üzerinde, değişen duygu halleri içinde ilerler. Bunlar; şairin kendi deyimiyle henüz inşa edilmemiş olan Furuğ’un şiirleridir; biçem ve biçimin özgürlüğe kavuşmadan önceki son çırpınışları. PERVASIZ ÇIPLAKLIK Klasik tarzdaki bu ilk şiirlerinde bile, başka şairlere öykünmenin izine rastlanmaz. Hem içerik açısından hem de kullandığı tasvirler ve bileşenler bakımından herkesten farklıdır. Eril arzu olarak kodlanan cinsellik; bir isyanın terminolojisine dönüşür Furuğ’un şiirinde. Arzusuna küstahça sahip çıkarark erkeklere tanınan çifte standardın temellerini sarsar. Bu isyanın dışarıda bir dayanağı yoktur; tek dayanağı ve aynı zamanda çıkış noktası ‘ben’liğidir. Şiirle yolculuğu boyunca hep bu ‘ben’i anlatır Furuğ. İlk dönem şiirlerinde bireysel, öznel ve yerel olan bu ‘ben’liğin giderek nasıl geliştiğini; toplumsal ve evrensel bir ‘ben’e dönüştüğünü izlemek, hayranlık uyandırır. Yeniden Doğuş ve İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına adlı son iki kitabındaki şiirler, okuyucuyu derinlik sarhoşu eder. Burada, ilk üç kitaptaki aynı yalnız kadın çıkar karşımıza ama bu kez görüş mesafesi onu çevreleyen duvarlarla sınırlı değildir. Baktığı yeni dünyanın genişliğinde Şamlu’nun; özellikle de Nima’nın şiiriyle tanışmasının büyük etkisi vardır. Öte yandan sinemadaki oyunculuk ve yönetmenlik denemeleri şiirindeki imgeleme yeni renkler katar. Furuğ, tırnaklarıyla kazıdığı delikten karanlık ama gerçek bir dünyaya açılmıştır ve buradan, insanın kaçınılmaz çöküşünü, vahşetini, ızdırap ve derin isyanını anlatır bize. İLAY ROMAIN ÖRS’DEN ‘İSTANBULLU RUMLAR VE 1964 SÜRGÜNLERI’ 1964 Sürgünlerinin hikâyesi İlay Romain Örs’ün derlemesini yaptığı İstanbullu Rumlar ve 1964 Sürgünleri, tanıkların anlatımlarından yola çıkarak, yaşanan olayları gün yüzüne çıkarmayı hedefliyor. KEREM YILMAZ Bundan yarım asır önce İstanbul, derin köklerinin en önemli zenginlik kaynaklarından birini yitirdi. Rumlar, binlerce yıldır yaşadıkları kentlerini terke zorlandılar. Tarihe “1964 Sürgünleri” olarak “gömülmeye çalışılan” (“tarihe geçen” diyemiyorum, zira bahsettiğimiz sürgün yakın bir zamana değin toplumsal hafızanın derinliklerine gömülüydü) bu kişiler, bu vahim hadisenin üzerinden 50 yıl geçtikten sonra, bugün bir grup değerli bilim insanı/araştırmacının aracılığıyla suskunluklarını, susturulmuşluklarını bozarak konuşuyorlar; sürgünlerini, içlerinde yaşamak zorunda bırakıldıkları korkularını, anlatmaya çekindikleri anılarını, kısacası sürgünün gerçek hikâyelerini paylaşıyorlar. Şimdiye kadar çok az kişinin peşinden koştuğu bir konu olan İstanbul sürgünü Rumların tarihi, İstanbul doğumlu sosyal bi limci İlay Romain Örs’ün derlemesini yaptığı İstanbullu Rumlar ve 1964 Sürgünleri kitabında, olayın aktörlerinden alınan zengin verilerle işleniyor. “Söz, yaşamı deneyimleyenlere verilebildiğinde, bambaşka bir tarih yazılabilir”, diyor kitabın giriş kısmında İlay Romain Örs. Tarih, pek çok defa muktedirler, yaşananları güvenlikli duvarların ardından ve rahat koltuklarının üstünden izleyen elit ler tarafından yazıldığı için, iktidarları tedirgin edecek veya sarsacak birçok olay, tanıklık ve söz hasıraltı ediliyor. Bu anlamda İletişim Yayınları’ndan çıkan İstanbullu Rumlar ve 1964 Sürgünleri, sözü “deneyimleyenlere” vermek isteyen, sözlüklerden çıkarılan kelimeleri gün yüzüne çıkarmayı hedefleyen bir duruş sergileyen çok değerli bir çalışma. Derlemeye makaleleriyle katkıda bulunan araştır Kitlesel biçimde Türkiye’yi terk eden Rumlar... macılar, olayı deneyimleyen Rumlardan öğrendiklerini bizlere büyük bir titizlikle aktararak gerçeklerin ortaya çıkarılmasına hizmet eden bir “karşıtarih” anlatısı oluşturuyorlar. RESMI TARIH YAZIMI Kitapın ilk bölümü “Neden Oldu?” 1964 Sürgünü’nü ulusdevlet ilkeleri, uluslararası ilişkiler, iktisadi siyaset ve hukuki düzlemden oluşan bir teorik çerçevede ve elbette ki tarihsel bağlamında analiz ediyor. İkinci bölüm, 1964 sürecinde tam olarak neler olduğunu aydınlatmaya çalışıyor ve bunu tanıklıklara dayanarak yapıyor. Bu bölümde yer alan makalelerden “Bir Muhrecin Hikâyesi ve Mitoslar”ın yazarı Herkül Millas, sürecin analizine, ailesinin yaşadıklarını anlatarak ayrı bir derinlik katmış. Üçüncü bölüm, toplumsal hafızanın ve resmi tarihin biçimlendirilmesinde önemli bir rolü olan Yunan ve Türk basınından, gazete ve dergilerin 1964 ve sonrasındaki tutum ve tavırlarını ele alırken, son bölümde ise Rumların sürgünleri sonrasında neler yaşadıkları ortaya konmaya çalışılıyor. Kitapta “1964 Sürgünü” olarak adlandırılan sürecin ve bu sürecin “objeleştirilmeye çalışılan süjeleri”nin bizlere anlatacağı çok önemli hikâyeler var ve bu derleme o hikâyelere kulak vermeye başlamamız için çok iyi bir fırsat. “Öteki” olanın, “onlar”ın yaşadıklarını okuyunca kendinize ister istemez şu soruyu soruyorsunuz: “Biz”in kurgusunda doğru yolda mıyız? n İstanbullu Rumlar ve 1964 Sürgünleri / İlay Romain Örs / İletişim Yayınları / 392 s. / 2019. 18 27 Haziran 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle