Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PSM CAZ FESTIVALI TÜRKIYE CAZ SAHNESINI SELAMLIYOR Türk cazı bu yıl festivalde on beş konser, elliyi aşkın müzisyenle gövde gösterisi yapacak. Önce bir tespitle başlayalım; modern anlamda müzik festivali kavramını dünyaya caz müziği armağan etmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrası Newport Caz Festivali’yle başlayan ‘festivaller çağı’ aradan geçen altmış yılı aşan sürede büyük bir sektöre dönüşürken, müzik türleri, konser ve şov organizasyonları ışık hızında gelişen teknolojiyle beraber altmış yılı fersah aşan değişime yönelse de, ‘festival’ kavramı, Antik Yunan’dan bugüne temelde çok fazla değişmemiştir. Festivaller, ilk günden beri yılın belli dönemlerinde dünyanın farklı yerlerinden gelen sanatçıları müzikseverlerle buluşturmaya devam ediyor. Dünyanın en uzak noktaları teknolojiyle anlık yakınlığa ulaşsa da biz müzikseverler halen festivallerin yolunu gözlüyoruz. O günleri bayram gibi kutluyor, şenliğe çeviriyoruz. Türkiye de bu sürecin dışında kalmadı. Newport’taki ilk büyük festivalden yirmi yıl sonra ilk müzik festivalimizle tanışmıştık. Aradan nerdeyse elli yıl geçti. Olağanüstü dönemlerde dahi müzik festivalleri susmadı. Müzisyenler hep sahneden müziklerini paylaştı. Günümüze kadar dünyaca ünlü sanatçıları sahnede kanlı canlı görme özlemi yıllarca her sene o mu yoksa bu mu gelecek heyecanını canlı tuttu. Efsanevi isimleri sahnede izleme tutkusu festival yönetimlerini ister istemez programlarını bu isimlerle doldurmaya yöneltti, halen de öyle. Arz ve talep belli ki bu yönde işliyordu ama bu arada kendi müzisyenlerimizi ihmal ettik. Yıllarca festival programlarında onlara hakettiği sahneleri vermekte isteksiz davrandık. İkibinlerin ortalarından sonra yavaş yavaş bazı şeylerin değişmeye başladığını gördük. Değişenlerin başında Türkiye’de caz çalan müzisyen sayısının artması geliyordu. Sayının artması projelerin çoğalmasını ve çeşitlenmesini getirdi. Yurtdışında yaşayan veya eğitim alan pek çok sanatçımız da bu yönde olumlu etki yaptı. Bu yılki programıyla PSM Caz Festivali Türkiye caz sahnesini canlı ve yaratıcı bir hareketliliğe doğru yönlendirebilir mi? Evet, soru bu ve bence yönlendirmeye başladı bile! İçeriğe geçmeden sayılara bakalım. Festival üçüncü senesinde büyük bir sıçrama yaparak elliden fazla konsere imza atacak ve bu konserlerin üçte biri Türk müzisyenlerin konserleri olacak. Ayrıca, İlhan Erşahin üç farklı konserle otobiyografik bir portre sunarken Stanpolites Trio ülkenin en yeni projesini takdim edecek. Bu konserler sayesinde ülke sathında üretilen caza dair oldukça kapsamlı fikir sahibi olmak mümkün. Sadece o mu, tanıdığınız isimler yanında keşfedeceğiniz isimler olacağına da emin olabilirsiniz. Gelin konserlere tek tek bakalım… Caz standartlarının Türkiye’deki en etkileyici yorumcusu 26 nisan cuma akşamı Zorlu PSM’nin yeni ve şık klübü Touché’de izleyeceğimiz ve caz piyanosunda ülkenin en yetenekli isimlerinden olmasına rağmen mütevazı kişiliğiyle öne çıkmayan Kürşad Deniz Türk caz vokal divası Sibel Köse’ye eşlik edecek. Caz, ölümsüz standartlardan oluşur diyorsanız bu sizin geceniz. Müzisyenliği kadar albüm projeleri de heyecan verici Bir gün sonra Ozan Musluoğlu dörtlüsüyle yine Touché’de sahne alacak. Yeni albüm hazırlıklarını sürdüren başarılı basçı yakın dönemde yayınladığı albümler ve albümlerin proje özellikleriyle ülkenin caz gündemine damga vuranlar arasında yer aldı hep. Amerikan caz sahnesini güçlü yapan şey nesiller boyu birbirini tamamlayarak gelişen müzisyenler oldu. Biz de burada aynı etkiyi ve sürekliliği sağlamak istiyorsak Ozan Musluoğlu gibi yaratıcı, çalışkan, kaliteli ve üst düzey profesyonellerin işlerini özenle takip etmeliyiz. Türk caz piyanistinin ‘persona’sı Türkiye caz sahnesinin enstrüman bazında farklı tarzlara sahip birçok sanatçısı var. Örneğin bu sene Festival en az beş piyanisti izleme imkanı veriyor. Bu isimlerin arasında müziğiyle, albümleriyle, çoklu işbirlikleriyle Ercüment Orkut’un kendine özgü bir yeri var. Bu yeri, yayınladığı yeni çalışması “Persona” ile daha da perçinledi. Orkut’un müziğini Touché’nin samimi klüp atmosferinde dinlemek albümünde mühürlediği kişiliğini tanımak bakımından önemli bir fırsat olacaktır. İlhan Erşahin üç farklı projeyle Festival’de İlhan Erşahin’in müziği başından beri post modern bir cazdır. Son beş yılda beş albüm yayınlayan sanatçı kişiliğindeki eklektik kültürel izleri, alt kültür seslerini, cazın gelenekel dokularının üzerine doğaçlamayla inşa ederken çağdaşı pekçok sanatçı gibi elektronik unsurları enstrüman virtüözitesinin gerisinde yoğun atmosferik doku oluşturmada başarıyla kullanır. Geçmiş, şimdi ve yarın arasında köprü inşa eder. Bu yüzden, Erşahin’i hem Istanbul Session hem Electric Quartet hem de Acoustic Trio projeleriyle arka arkaya üç gün dinlemek kurduğu köprünün üzerinden geçmek için önemli bir fırsattır. Bu üç proje birbirini tamamlayan üçleme olması açısından birinden birini değil üçünü birden izlemeniz hararetle tavsiye edilir. Ustaların müziği caz paletinin en baskın renklerinden oluşur Ressamların paletindeki gibi birbirinin içine geçmiş sayısız renkten oluşur caz müziği de. Ülkemiz de üretilen müzik de aynen öyledir. Bu paletin en baskın renkleri de usta müzisyenlerin renkleridir. Elli yıllık kariyeriyle caz gitarın usta sanatçısı Önder Focan üçlüsüyle bu kez yakın dostu trompetçi Şenova Ülker’in trompetine eşlik edecek. Kerem Görsev ile Ernie Watts doku ve duygu uyuşması sağladı Türkiye’de cazın sevilmesinde adeta tek kişilik ordu gibi mücadele etti Kerem Görsev. Halen ediyor. Yaratıcı projeleri, sayısız albümü ve teşkilatçı kişiliğiyle inandığı müziğin peşinden gitmekten vazgeçmedi. Dünyaca ünlü sanatçılar ve orkestralarla albüm yapma fikrini de ülkemizde ilk uygulayanlardan biri oldu. Ekip ruhuna inanan Görsev merkezinde Kağan Yıldız ve Ferit Odman’ın olduğu üçlünün yarattığı sinerji ve trio çemberine davet ettikleri Alan Broadbent ve Ernie Watts gibi dünyaca ünlü yıldızlarla uluslarası ölçekte müziklere imza atıyor. Görsev’in müziğinde iyi soliste her zaman yer var. Ernie Watts tecrübesi ve virtüözitesiyle en uygun isimlerden, dahası, Görsev ile uyumları doku ve ruh uyuşmasını sağlamış görünüyor. Büyük fotoğrafın küçük parçasına bakarken Dört sene önce albümünde buluşturduğu caz devleriyle Tadd Dameron bestelerini kaydeden Ferit Odman hayatının devamında yapmayı istediği müziğin ne olduğunu da ilan ediyordu. Beş yıl üç albümlük süreç “Dameronia with Strings” ile tamamlanmıştı. Dünya basınında çıkan övgüler, sayısız konser, festival ve proje adım adım geliştirilmiş samimi emek, yaratıcılık ve çabanın ödülü olurken gelecekte oluşacak büyük fotoğrafın bize ancak küçük bir bölümünü gösteriyordu. Üç ülke, üç sanatçı, bir özel konuk Kültürleri buluşturan İstanbul caz sanatçılarını da biraraya getiriyor. Ada albümüyle yıllar önce cazseverin gönlünü çelen piyanist ve besteci Evrim Demirel, yıllardır Türkiye’de izlediğimiz Avusturyalı kontrbasçı Andreas Metzler ve yine bir başka İstanbul sevdalısı İtalyan davulcu Riccardo Marenghi bir yıldır Stanpolites isimli bir oluşumun peşinde. Kuşadası ve ODTÜ’de verdikleri iki konserle izleyicinin önüne çıkan Stanpolites festival için caz duayeni Okay Temiz’i de aralarına davet ettikleri özel bir proje hazırladı. Stanpolites için farklı ustaları ağırlayacakları bir seri konserin ilki olacak bu konser son dönem dinleyeceğimiz en yeni fikirlerden biri olacak. Türkiye caz sahnesinin yeni sanatçıları Türk müzisyenlerin içine doğdukları coğrafyanın müziklerini dinledikleri müziklerle ortaklaştırma arayışı nesillerdir sürüyor. Geeve Flava bu arayışın yeni temsilcilerinden ve kalabalık bir topluluk. Geniş renk paletine sahip müziklerini kaynaştıran ortak tabir ‘fusion’. 2016 ve 2018’de yayınladıkları iki çalışma bize groove’larla örülü büyülü yolculuğun başında olduklarını gösteriyor. Aynı gecenin diğer genç sanatçısı Bidar başarısı caz yarışmalarında tescillenmiş bir müzisyen. Geçen yıl “Oyun” şarkısı çıkmıştı, devamında, İngilizce seslendirdiği “Home” ve “Here and Now” single’ları geldi. Genç sanatçıları böylesi kapsamlı bir festivalde izlemek müzikseverler için keşfedici bir tecrübe olacak. Bir gece, iki arkadaş, iki farklı proje Trompetçi Barış Demirel ve gitarist Efe Demiral iki arkadaş. Birbirlerinin projelerinde çalıyorlar ama aynı zamanda birbirlerinden farklı müzik anlayışları var. Barıştık mı adıyla ünlenen Demirel “Fail Play” isimli albümünü festival sahnesinde dinleyiciyle buluştururken gitarist Efe Demiral da aynı gecenin devamında bambaşka soundlar dinletecek. “Uyku Pansiyon” albümü dinleyiciyi derin rüya ile şekerleme yapma arasındaki boşlukta tutacak. Caz vokalin yeni nesil divası Festivalin sondan bir önceki kapanış konserinde caz vokalin yeni nesil divası Elif Çağlar’ı dinlemek uzun ve güzel bir gecenin sonu gibi olacak. Unutulmayacak konserlerin sonuncusu, partide son kadeh kaldırma, son şarkıları birlikte söylemek gibi gelecek. Sibel Köse’nin sesiyle başlayan festivalin Türkiye cazı gösterisi Elif Çağlar’la sonlanacak. PSM Caz Festivali, 25 Nisan 1 Haziran tarihleri arasında Zorlu PSM'de! Yazı: Feridun Ertaşkan 15