23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Romanda kurmaca, öyküde dilcinlik... Romanöykü, yazınsal açıdan aynı ipteki cambaz değil. Uyuştukları kadar çatışan yanlara da sahip. Modern anlatı, her ne kadar geçirgenlikleri artırsa da dıştan bilinenlere, Niçeriden bilinmezlikler ekleyip türlere yönelik farklı büyüler biçmeyi sürdürüyor. isan (YKY, 2014) adlı romanından söz ederken Fatma Akerson’un, yazınsal metnin, yaşananı değil, ancak kurulanı, yani kurmaca Gümüş’ten Yalnızlık Kime Benzer (2017), Aydın Şimşek’ten Kopuk ve Hiç (2017) romanları üzerinde bu bağlamda durmuştum. Bunlara eklenebilecek başka romanlar da var kuşkusuz. çimlendirmeyle dedikodu esintisi de yayıyor. Bir senlibenlilik hali de denebilir bunun için. Nitekim Nisan’ın, “Hep merak ederim, edebiyatla dedikodu arasındaki sınır nasıl çizilmeli,” (65) deyişi, çar da yaşananı anlatabileceği Selim İleri dışındaki imzalar, kurmaca pıcı bir örnek. konusundaki yaklaşımına yer açmıştım da adlarına ilk kez rastladığımız yazarlar. Bu çerçevede yazar, bir “günlük”ten önceki bir yazımda. Fatma Akerson’da bunlardan. Son ro kalkarak romanı kurduğu izlenimi bıra Hemen her yazar, kurduğu herhangi manına getirmek istiyorum sözü: Gözya kırken eksik gediğin paralel kurgu eş anlatı evreninde bir yazar karakteri ya şı Kuşları (Ayrıntı, 2019). Daha önce ilk liğindeki akışla tamamlandığı döküme ratıp kişisel deneyimleri ışığında, onun romanı Nisan üzerinde dursam da ma yer açıyor anlatısında. Kaldı ki “Gözya üzerinden oyunsu tabanda soru üretme sama aldığım kurmacalar, yazınsal met şı Kuşları” adı, roman boyunca leitmotiv eğilimi sergileyebiliyor. ne dönük yaratı sorunsalını öne çıkarma olarak sıklıkla önümüze geliyor, demir çi Ancak bu yaklaşım, ortalama yazar sı nedeniyle yazarın bütünsel yaklaşımla vi, mor harmani vb. daha başka leitmo tutumu sayılabileceğinden, doğrudan ele alınmasını gerektiriyor. tivlerle birlikte. yaratı sorunsalına dalan, bu bağlam Gerçekten de Fatma Akerson, roman da hem de kurmacanın gerekleri yö larında sıkı bir kurmacacı izlenimi bıra GERÇEKLİĞİN AÇILIMLARI nünde yapılandırılmış olan anlatı dama kıyor. Bu nedenle onun yapıtlarına yö Kurguda belgesel dokusu yaratmak ya rı kurulmasına getirmek istiyorum sözü nelmek, aynı zamanda anlatıda kurma da belgelerden yola çıkıldığı algısı oluş asıl. Denizin manzara olmaktan çıkarılıp ca olgusuna eğilmek anlamına da geli turmak etkin kurmaca yollarından biri. doğrudan karaktere dönüştürülmesine, yor doğrudan. Fatma Akerson bunu daha da pekiştiren, köyün, “şu köy” olmaktan kurtarılıp bir bunların birebir karşılıklarını verip anlatı dönüştürümle önümüze getirilmesine GÖZYAŞI KUŞLARI yerlemlerini görsel, işitsel vb. etmenler benzer biçimde. Romanlarında iyi bir oyun kuru le birlikte bütünlük kurarak yapılandıran Buna göre yazınsal yaratıcılık teme cu olduğu ilk bakışta gözlenebiliyor tutum getiriyor. Bu çerçevede zaten bü linde çatılacak bir roman kurgusunun, Fatma’nın. Bu, anlatısal oyunların altın tün kurmacalarında, öne çıkan yapılan bir çalım denemeye kayacağı kuşkusu dan nasıl kalktığının da somut ipucu. dırmasıyla âdeta mıh çakarcasına pekiş uyanabilir elbette. Ancak bu tür sorun Demek ki yazar, sanatsal oyunculuğa tirme sergiliyor bana göre. lar, kurmaca sınırları içinde kalınarak da bağlı yüksek bir gerçektenlik duygusu Bu arada kurmacanın gereksinebile işlenebiliyor. yaymak için yoğun çaba harcıyor. Böy ceği yanlara değin oldukça geniş açılım Bu açıdan bakıldığında azımsanmaya lelikle metnin inandırıcılığı alabildiğine la, eleştirel yaklaşımla karşılaşıldığının, cak örnekle karşılaşılabiliyor yazınımız yükseliyor. “İyi ki geldin,” dedirtecek bir toplumsal, kültürel, çevresel bağlamda da. Selim İleri’den Mel’un (2013), Semih kurmayapma yetisi hiç kuşkusuz bu. zengin oluntuların ortaya çıktığının da al Hemen bütün anlatılarında, kurmaca tını çizeyim. evrenleriyle anlatı öğeleri, kişiler, nesne Yazar, bu yönde kimi ipuçları döşer ler katıldıkları ya da ayrıldıkları halkalar ken bunlarla, “başka romanlarda da” la kavuşum ya da kopuş yaşarken buna (35) karşılaşılabileceğini vurgulayıp an bağlı olarak kurmacanın sınırları da sü latıyı çırılçıplak ortaya koymaktan çekin rekli değişiyor. miyor da. Kimi göndermelerle, doğudan Kurmacalara katılan Nisan’la Eylül, batıya geleneksel anlatı kalıplarını kulla açık biçemle aralara girerek dolayımlı ya narak, bu yolla da romana uçuculuk ka da doğrudan metne sokulurken payla zandırıyor. Zaten Sırma Köksal, Murat şım, paslaşım temelinde aktarıcılık yapı Menteş gibi yazarların yanında dünya yor. Yazarın farklı bir tutumu da dikkati nın farklı yerlerinden farklı dalların sanat çekiyor ayrıca. Anlatıcı olarak bu iki ka çılarından alıntılar da yer buluyor roman rakterin yaratıcısı konumuyla yazar da da. Sonra kaydırmalı, şaşırtmacalı ikizil Nisan’la Eylül’ü sarakaya alabiliyor. İki lik, değişen değer vurgusu farklı bir can li arasında albenili bir KaragözHacivat alıcılık daha katıyor romana. çekişmesi yaşanıyor neredeyse. Kaldı Böylece geçmişe dönük bir yaşan ki yazar, gölge oyunlarıyla içlidışlı ilişkiyi tı yeniden kurulurken yaşanılan gerçek hiçbir zaman unutmuyor. liğin algılanıp kavranışına çoklu boyut Yine de, doğrudan anlatıcı, öyküleyi ta açılımlar getirilişinin tanıklığını yapıyo ci olarak içeriden değil, aktarıcı, buluş ruz. Öyleyse romanımıza bir tür “Fatma Fatma Akerson turucu konumuyla hep dışarıdan katılıp hikâyeyi bütünlüyor. Bu arada epik bi Akerson biçemi”nin katıldığı da pekâlâ söylenebilir artık. n ÖYKÜDENLİK… Onur Çalı; ‘Kaplumbağa Makamı’… 20122015 arası dört yılda, kapaklarını bile görmediğim üç öykü kitabının ardından dördüncüsü çıkageldi Onur Çalı’dan: Kaplumbağa Makamı (Alakarga, 2019). Kimi seçkilerle dergilerde okuduğum örnekler dışında önceki kitaplarını okumadığıma göre, düşüncelerimin onun bu son yapıtına yönelik olacağının altını çizeyim. Onur, andığım öykü toplamını, az sayfalı olmasına karşın biçemsel, izleksel açıdan dört bölük halinde bütünlemiş. “Bergama Vapuru” başlıklı öyküsünde, doğduğu kente şöyle selam gönderiyor: “Daha önce de binmiştim ben bu vapura. Ama bu son binişim olsa, çünkü inmesem, hep orada yaşasam artık. Adres: Bergama Vapuru.” (15) Köpürüklü saçma, fırlak akıl taşkınlığı, kıpırdak cinlik karışımı bir dil kermesi sunacağını ele veriyor yazar. YENI BIR DIL ARAYIŞI Okuduğum bu tek kitabında bile Onur’un öyküde gerçekten farklı bir dil kurgusu ortaya koymaya çalıştığı, yeni bir dil aramaya giriştiği açık. Bu bağlamda görece Raymond Carver’dan Sine Ergün’e uzanan alansal bir uzanım sergilese de. Dil kadar anlatıyı çoğullaştıran bir boş vermişliğin, hiççi tutumun, otsu uyuşukluğun, ilk kez yaşanıyormuşluk yansıtımının da altını çizmek gerek. Kimi örnekler, Onur’un öykülerine bir postiş bağlamında bakılabileceğini de gösteriyor ayrıca. Sonuçta alışıldık, bildik sözdizimlerini, sıralamaları aşıp kendi başına buyruk yanıyla öykü kurmaya girişen, öyküyü tazeleyip yenileme tutkusuyla dikkati çeken bir yazardan, ilgiyi hak eden bir öykü toplamı Kaplumbağa Makamı. sadikaslankara.com her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. 172 Mayıs 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle