Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KITAP l BEBEK l ÇOCUK cumhuriyetkitapcocuk@gmail.com l GENÇ BURCU YILMAZ l HAFİZE ÇINAR GÜNER l SİMLÂ SUNAY TAŞ KÂĞIT MAKAS Senede bir gün dükkânı Annemin Aklı Bende Kaldı, Yağmur Adam ve En Güzel Dans gibi resimli çocuk kitaplarıyla tanıdığımız Özge Bahar Sunar, bu defa okuru Senede Bir Gün Dükkânı’na davet ediyor. HAFİZE ÇINAR GÜNER S enede Bir Gün Dükkânı her gün açıktır. Ancak bu dükkândan bir şeyler satın almak isterseniz senede sadece bir gün alışveriş yapılan o özel günü beklemek zorundasınız. Alışveriş yapabileceğiniz o özel gün dışında bu dükkâna istediğiniz zaman girip çıkabilir, dükkândaki şeyleri deneyebilirsiniz. Eğer gereksinmelerinizi belirleme ve sıraya koyma konusunda iyiyseniz, isteklerinizle gereksinimleriniz arasındaki farkı ayırt edebiliyorsanız ve gerektiğinde de isteklerinizi erteleme konusunda sorun yaşamıyorsanız, kısacası “sadelikten” yana bir yaşamı tercih ediyor ve tüketmek yerine geri dönüştürmeyi, onarmayı seçiyorsanız bu dükkân tam size göre. Moda olarak sunulan ve sizin için belirlenmiş beğenilere inat yaşadığınız dünyaya karşı duyduğunuz sorumluluk için daha az harcamayı önemsiyorsanız, dayatılan tüketim çılgınlığı karşısında sabır ve irade gösterebiliyorsanız doğru adrestesiniz. Senede Bir Gün Dükkânı’na hoş geldiniz! Bakın Ateş ve ailesi de burada, bu dükkânda. Haydi kapıda durmayın, içeri buyurun. NEDEN DAHA AZIYLA YETİNEYİM? Ateş ve ailesi her şeylerini sadece Senede Bir Gün Dükkânı’ndan alıyor. Bu yüzden de tüm eşyalarına çok iyi bakıyorlar. Kırılanları, tamir edip yıprananları dikkatlice onarıyorlar. Sahip olduk ları her eşya onlar için çok değerli. Az eşyayla yaşamaktan mutlular. Dahası mutlu olmak için bir şeyler satın alamaya ihtiyaç duymuyorlar. Ateş de odasının sadeliğinden memnun, babasının ördüğü yeşil zürafasıyla, dal parçalarından yaptığı salıncağıyla mutlu. Daha doğrusu mutluydu… Taa ki yeni taşınan komşularına gidene, komşunun kızının odasını görene kadar! Ateş’in kafası yeni arkadaşının oyuncaklarla dolu raflarını görünce fena halde karışıyor. Sayfa 9’da; “İşte bu olay Ateş’in kafasını kurcaladı, aslında sahip olduğu şeyler ne kadar da azdı! Eğer herkes istediği şeyi, istediği zaman alabiliyorsa, kendisi neden daha azla yetinmek zorundaydı?” diyerek Ateş’in duygu ve düşüncelerini aktaran yazar, sahip olduğumuz şeylerin üzerine bizleri düşünmeye davet ediyor. Sahip olunan şeyleri sadece “nesneler” olarak algılayan Ateş, anne ve babasının karşısına geçip daha çok oyuncak istiyor ve sadece senede bir gün alışveriş yapmaya isyan ediyor. “Diğer çocuklardan ne farkım var ki benim? Ben de istediğim şeye, istediğim an sahip olabilmeliyim!” derken yeşil örgü zürafasını da yanına almayı unutmuyor. Anne ve babası onunla aynı fikirde olmamakla birlikte “peki” diyorlar Ateş’e. Ateş’in istediklerini istediği zaman alabilmesi için bayram harçlıklarını ve kumbarasındaki parasını kullanabileceğini söylüyorlar. Ama parası bitip de istekleri bitmezse ona para vermeyeceklerini de ekli yorlar. Ateş tüm birikimiyle soluğu oyuncakçıda alıyor. Oyuncakçı, Ateş’i bu dükkânın kuralı konusunda uyarıyor. Dükkânın tam ortasında duran camdan bir kutudaki bir çift kırmızı paten hariç tüm oyuncakların satılık olduğunu söylüyor. Ateş bu kuralı pek de umursamıyor, parasının tamamını harcayıp eli kolu dolu evine dönüyor. Odası tıpkı yeni arkadaşının odası gibi oyuncakla dolup taşıyor ama Ateş bir türlü mutlu olamıyor. Aklı kırmızı patenlerde kalıyor. Tüm oyuncaklarını bir kutuya topluyor ve dükkânın kuralını bile bile oyuncakçıya gidiyor. Bir umutla oyuncaklarına karşılık patenleri istiyor ama yanıt tahmin ettiği türden oluyor. Eve dönüş yolunda aklına Senede Bir Gün Dükkânı geliyor ve bir de o dükkâna uğruyor. Şansa bakın ki Ateş’in dükkânı ziyareti, alışveriş edilebilen o özel güne rastlıyor. Üstelik kırmızı patenlerin aynısı Senede Bir Gün Dükkânı’nda da satılıyor. Ancak Ateş’in yanında para değil bir kutu oyuncak bulunuyor. Satıcıyı ikna edip kutuya karşılık kırmızı patenleri almayı başarıyor. Eve döndüğünde mutluluğunu yeşil zürafasıyla paylamak istiyor. Ama sevgili zürafasını ortalıklarda bulamıyor. İşte o anda anlıyor korkunç gerçeği; en kıymetlisini kutuyla birlikte satıcıya verdiğini. Soluğu Senede Bir Gün Dükkânı’nda alıyor. Yeşil zürafasını küçük bir kızın kollarında görüyor. Ateş kıyamıyor bu küçük kıza, almıyor zürafayı onun ellerinden. İstemeye istemeye de olsa veda ediyor zürafasına. Zürafa bir imge olarak çıkıyor karşımıza. Daha fazlasına sahip olma hırsı yüzünden en değerlisini kaybediyor Ateş ve bu yaşadıklarıyla da olgunlaşıyor. Zürafasının vaktiyle annesinin elinden değil de babası nın elinden çıkması ve sarı değil de yeşil olması da küçük ama önemli başka bir ayrıntı. Ateş, yaşadıklarının hızıyla yoruluyor. Patenleri ayağından çıkarıp eve doğru yavaşça yürümeye başlıyor. Aslında bu yavaşlama tekrar durmak, bakmak, koklamak, işitmek ve hissetmek anlamına geliyor. Ateş patenleri omzunda eve giderken biz de onula beraber bir rahatlama hissediyoruz. Yetişmemiz gereken bir yer yok, yarışmamız ve geçmemiz gerenler yok, sadece biz varız. Güneş batıyor, gökyüzü tupturuncu, evlerine dönen kırlangıçların neşesi ve hafifliğiyle Ateş ile birlikte biz de evimize dönüyoruz. Kim bilir belki eve gitmeden önce sahile uğrar, dalgaların kayalıklarla sohbetine dalarız ya da bir ağacın altında soluklanır, yüzümüzü akşam güneşine açarız. Öykü, Ateş’in patenlerini omzuna alıp eve yavaşça yürüdüğü bu sayfada bitebilirdi belki. Zira okur, burada karakterdeki değişimi gözlemliyor. RESİMLERLE ÖYKÜNÜN UYUMU Bir yayınevi için nitelikli telif eser bulmak, bu eseri özgün çizimle birleştirip kaliteli bir tasarımla buluşturmak ve dağıtımın tekelleştiği günümüzde eseri perakende olarak okura ulaştırmak büyük bir emek ve alan uzmanlığı gerektiriyor. Masalperest, birbiri ardına yayımladığı telif resimli kitaplarıyla taşın altına elini koyuyor. Sunar’ın aynı yayınevinden, Senede Bir Gün Dükkânı’yla aynı anda çıkan Saç Terzisi adlı bir kitabı daha buluyor. Her iki kitabın da resimleri genç bir isme, Eren Caner Polat’a ait. Bu yazının konusu olan kitabın çizimlerine baktığımızda çizimlerin özgün ancak geliştirilmeye açık olduğu görülüyor. Örneğin, sayfa 18 ve 19’daki kompozisyonun ne olduğu çocuk tarafından anlaşılamıyor. Bununla birlikte kullanılan renklerin uyumu, karakterlerdeki duygu ifadelerinin aktarımı ve öykünün iletisiyle çizerin üslubu dengeli bir biçimde okura sunulmakta. Özgün konusu, didaktik olmayan anlatımıyla okuyucuya hazır yollar sunmayan öykü, azla yetinmek, dahası mutlu olmayı bilmek üzerine kurulu iletisiyle insana, doğaya, yaşama ilişkin bir duyarlılık oluşturuyor. n Senede Bir Gün Dükkânı, Özge Bahar Sunar, Resimleyen: Eren Caner Polat, Masalperest, 2019, 32 sayfa, 5+ yaş 38 7 Kasım 2019