06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Generation X Alper Canıgüz, geçen günlerde yayımlanan “Kan ve Gül: Bir Kara Dejavu” romanıyla neslini, bu neslin kahramanlarını, sorunlarını, çok net bir şekilde, bir kara komedide anlatıyor. Konusu bir zaman yolculuğu. Geçmişten bugüne nasıl geldiklerini de anlamamızı sağlıyor. A nkara Yenimahalle’de gittiğim ilkokuldaki sınıfımda, arkadaşlarımdan hiçbirinin annesiyle babası boşanmamıştı. Annebabalarımız başka bir neslin insanıydı. Evlilikler farklı, aile içindeki rol dağılımı başkaydı. Boşanmalar, parçalanmış aileler, çalışan anneler, evde üvey kardeşlerle yaşama gibi konular henüz hayatımıza girmemişti. Bunlar hikâye kitaplarımızın konusuydu. Sonraki nesil için durum farklıydı ancak. Douglas Coupland’ın romanından ödünç alınan “Generation X” deyimi, “baby boomers”tan sonra gelen nesil için kullanılmaya başlandı. 1960’ların sonlarında doğan, toplumsal değişimlerin zirve yaptığı 1980’lerde çocukluklarını yaşayan, yeni değerlerle büyüyen nesli anlatmak için kullanılır olmuştu bu deyim. Onların efsaneleri ve kahramanları farklıydı bizden. Göçler sayesinde daha geniş bir etnik yelpaze içinde büyümüşlerdi ve dolayısıyla kültürel olarak önceki nesillerden daha açık görüşlüydüler. En önemli unsur ise başlarında her an hesap soran velileri yoktu, belki bu yüzden ergenlik yılları uzun sürdü, sorumluluklarını kabul etmeleri orta yaşlarını buldu. Nirvana’nın solisti Kurt Cobain bu neslin simgesi hâline gelmişti. Edebiyatımızda da bu neslin yeni bir doruk oluşturduğunu söylemek gerekir. Koca dünya nüfusu içinde bir nesli genellemek doğru olmasa da farklı kişilikleriyle bugün çok değerli yazarların, romanımızı görkemli bir konuma getirdiklerini söylemek isterim. Aslı Erdoğan’dan Hakan Günday’a, Hakan Bıçakcı’dan Sema Kaygusuz’a ve daha nice adını saymadığım yazarların muhteşem bir yeni dil bulduğunu görüyoruz. Ülkemizdeki “GenX” temsilcisi olarak bu isimleri bir araya getirmeyi Alper Canıgüz’ün yeni romanı aklıma düşürdü. ZAMANDA YOLCULUK Canıgüz, geçen günlerde yayımlanan Kan ve Gül: Bir Kara Dejavu (Alper Canıgüz / APRİL Yayıncılık / 212 s.) romanıyla neslini, bu neslin kahramanlarını, sorunlarını, çok net bir şekilde, bir kara komedide anlatıyor. Konusu bir zaman yolculuğu. Geçmişten bugüne nasıl geldiklerini de anlamamızı sağlıyor. Kan ve Gül, Aziz adında kahramanın bugününde başlıyor. Aziz, hâlâ sevmeye devam ettiği eşinden boşanmış, ucuz aşk romanları çevirmeni olarak hayatını kazanan, içki bağımlısı, on üç Alper Canıgüz yaşındaki kızıyla iyi bir ilişki kurmaya çalışan kırklı yaşlarında bir adam. Bir gün sonra kızının oynayacağı tiyatro gösterisine gitmek için dolabında bulduğu en iyi ceketini kuru temizlemeye götürmek üzere evden çıkıyor. Bundan sonraki yirmi dört saat içinde karşısına geçmişten üç kişi çıkıyor. İlki yirmi yıldır görmediği, zamanında birlikte amatör bir tiyatro grubunda olan bir kız arkadaşı. İki arkadaş laflarken yıllar önce kendinden gizlenen bazı olaylardan haberdar oluyor Aziz. İkincisi, yıllar önce dinlediği, “Kan ve Gül” şarkısıyla ün kazanmış İskender Doğan: Ceketini onun kuru temizlemecisine bırakıp onunla sohbet ediyor. Üçüncü kişi ise üniversite yıllarındaki yakın arkadaşı. Bu sohbetler sırasında farkında olmadığı bazı boşluklar olduğunu anlıyor ve tam da o gün, kızının gösterisi sırasın da çıkan bir yangında yaralanıp bilincini yitiriyor. Bilinci yerine geldiğinde, kendini yirmi yıl öncesine, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrencilik günlerinde buluyor. Bir zaman yolculuğu yaptığını anladığında, geçmişte değiştirmek istediği şeylerin peşine düşüyor. Zamanda yolculuk ne işe yarar, bunu düşünerek başlayalım romanı anlamaya. Aziz de bunu düşünerek başlıyor. Neden bir zaman yolculuğu ile 25 Şubat 1994’e geldiğini sorguluyor. “İnsan tabiatında, mana aramak gibi bir maluliyet söz konusu, malumunuz. Ben de ister istemez, acaba maziye yaptığım bu seyahatin bir esbabı mucibesi mevcut mudur diye düşünmekteyken buldum kendimi.” Tam o günlerde yerel seçimlerde İslamcı parti tüm rakiplerinin arasından sıyrılıp genel oy toplamında üçüncü sırada olmasına rağmen büyükşehirlerde belediye başkanlıklarını elde ediyordu. Aziz de o güne dönmesinde daha büyük bir anlam var mı diye soruyor kendine: “Ani bir heyecanla Türkiye’yi kurtarmaya karar verdim ama çabucak vazgeçtim. Böyle bir vazifeyi yerine getirecek azimden de paranoid şizofreniden de yoksundum. Daha mütevazı diğer ihtimalleri gözden geçirmeye koyuldum.” YÜZDE ELLİ BAŞARI Aslında, tarih olarak Kurt Cobain’in intiharını engelleyecek zamanı bile var ama o daha yakın çevresinde bir trafik kazasını ve bir cinayeti önleyebileceğini düşünüyor. Kötülükleri henüz oluşmamışken değiştirerek geleceği de değiştireceği fikri onu heyecanlandırıyor. Aynı Shakespeare’in Julius Caesar oyununda Brutus’un (II. Perde, 1. Sahne) sözleri gibi kötülüğü henüz oluşmadan yok etmeyi istiyor. “Bugünkü Caesar’la cenkleşmenin haklı bir anlamı yok denirse, şöyle düşünmeli: / Şimdiki Ceasar, daha güçlü bir Caesar olursa / şu ya da bu taşkınlıklara düşebilir. / Onun için bir yılan yumurtası saymalı onu: cinsi gereği yarın zehirli olacak bir yumurta, / Daha kabuğundayken öldürülmeli.” Yılan yumurtası fikri sinemada da Ingmar Bergman tarafından Shakespeare’den ödünç alınarak işlenmişti. Alper Canıgüz de olayları çözmeye bu fikirle yola çıkıyor. Olayların gidişatını değiştirirse, insanları yeterince erken uyarırsa bunu yapabileceğini düşünüyor. Yüzde elli başarılı olduğunu da romanın sonunu söylemeden, söyleyelim. Kan ve Gül’de bölüm başlıkları rock grubu Nirvana’nın şarkılarından oluşuyor. Romanı çok değerli kılan şey, müzikten aldığı ritmi kadar 1990’ların siyasi düşüncelerini ele alması. O yılların siyasi ve düşünsel haritasını çok yerinde tartışmalarla sunuyor. Öğrencilerin aralarındaki siyasi ve edebiyat üzerine tartışmalarından, tiyatro ekibindekilerin sanata yaklaşımından ve Büyükada’da tanıştığı varlıklı gençlerin hayata bakışlarından, çok geniş bir yelpaze içinde dönemi görünür kılıyor. Alper Canıgüz, günümüzün en ilginç yazarlarından biri. Basit gibi görünen, herkes için anlaşılır olacak temalardan, çok derinlikli roman çıkarmasını başarıyor. Anlatı üslubu gerilimli ve hiçbir boş nokta bırakmıyor. Bir tek satırını bile es geçmeden, her sözcükten zevk alarak okunacak bir roman Kan ve Gül. n 6 20 Nisan 2017 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle