Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KItap VİTRİNDEKİLER Özyurdunda Yabancı Olmak / Demir Özlü, Ferit Edgü / Sel Yayıncılık / 284 s. Özyurdunda Yabancı Olmak, dostlukları altmış beş yıl öncesine dayanan Demir Özlü ve Ferit Edgü’nün birbirine yazdığı mektupların toplamı. Ayrı düştüklerinde okuduklarını, yazdıklarını, düşündüklerini mektup yoluyla paylaşan Özlü ve Edgü’nün metinlerinin odak noktasında kendileri ve birer yabancı olarak yaşadıkları özyurtları var. Bunun yanı sıra 1950 kuşağının bu iki yazarının mektuplaşmaları, dönemin edebi, toplumsal ve politik atmosferini de gözler önüne seriyor. Mektupların Romanı / Mihail Şişkin / Erdem Erinç / Jaguar Kitap / 384. Mihail Şişkin’in kaleme aldığı Mektupların Romanı, kendi benlikleri ve hayat arasında açılan uçurumları mektuplar aracılığıyla aşmaya çalışan iki sevgilinin öyküsünü anlatıyor: Çin’in kuzeyindeki cephelerde savaşın ortasında kalan Vovka, uzaktan bakıldığında sıradan görünen ancak hiç de öyle olmayan yaşamıyla mücadele eden Saşenka. İkilinin kendilerinden ve geçmişlerinden bahsettikçe bilinçlerindeki bulanıklığın kaybolduğu kitapta yazar, mektuplardan bir roman inşa ediyor. Evliyâ Çelebi’nin Acayip ve Garip Dünyası / Yeliz Özay Diniz / Yapı Kredi Yayınları / 236 s. Yeliz Özay Diniz, Evliyâ Çelebi’nin Acayip ve Garip Dünyası’nda, Evliyâ Çelebi’nin hikâye anlatıcılığını irdeleyip hikâyelerinin kültüreledebi özelliklerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor. Evliyâ Çelebi’nin Seyahatnâme’sinde “acayip ve garip” başlığıyla bir araya getirdiği anlatılarını irdeleyen Diniz, merakı sınır tanımayan seyyah Evliya Çelebi’nin başka coğrafyaların kültürel malzemesinden de etkin biçimde yararlandığını dile getirip bu sentezi mercek altına alıyor. Kitapta, dönemin kültür dünyasında Evliyâ Çelebi’nin şaşırtıcı bulduğu gelişmeleri harmanlayarak kaleme aldığı hikâyelerin arka planını inceliyor. Steinbeck’in Ruhuyla Amerika Yollarında / Geert Mak / Çeviren: Kadir Türkmen / Literatür Yayıncılık / 548 s. Amerika’yı “gizli aşkı” olarak niteleyen Geert Mak, neredeyse her yıl gittiği bu ülkenin ona tuttuğu aynayla Avrupa ve Hollanda’ya farklı bir pencereden bakabildiğini dile getiriyor. Steinbeck’in Ruhuyla Amerika’da ise Mak’ın gözlerini doğrudan büyülendiği Amerika’ya çevirmesinin bir sonucu. Kitap, yazarın 1960’ta, John Steinbeck’in izini takip ederek köpeği Charley ile dönemin Amerikası’nı adım adım keşfetmesini konu alıyor. Elli yıl sonra Steinbeck’in eski evinden yola koyulan Mak, “Amerikan kent ve köyleri acaba geçtiğimiz elli yıl içinde nasıl bir değişime uğradı? Nerede kaldı Amerika’nın o Ana Caddesi? Hangi rüyaların peşinde koşmakta Amerikalılar asırlardır? Bir zamanlar tüm dünyanın gıpta ile baktığı Vaat Edilmiş Topraklar’dan neler kaldı geriye? Nedir yirmi birinci asırda Amerika ile Avrupa’yı bağlayan?” gibi pek çok sorunun da peşine düştüğü yolculuğa okuru da ortak ediyor. Cinai Meseleler / Seval Şahin / İletişim Yayınları / 214 s. Seval Şahin, Cinai Meseleler’de öncelikle polisiyenin dünya edebiyatındaki yerinden bahsediyor ve ilk OsmanlıTürk polisiyesinin yayımlandığı 1884’ten Latin harflerine geçişin yaşandığı 1928’e kadar yazılanlar üzerinden polisiye geçmişimizi inceliyor. Karakterler nasıl kurgulanıyor, suçlular hangi aletedevatları kullanıyor, kendilerini yakalamaya çalışan polislerden, dedektiflerden, hafiyelerden nasıl kaçıyor, katil kim gibi temel sorular üzerinden OsmanlıTürk polisiyelerinin kendilerini var ettiği bir takım ortak özellikleri gösteriyor. Metinlerin ortaklaştığı bir diğer alanı, polisiyelerin milliyetçi ve ulusalcı ideolojiyi temsil etmedeki rolünü de ele alıyor ve bu rollerin yüklenmesine tür olarak ne derece uygun olduğunu tartışıyor. Bir Yazarın Öğleden Sonrası / F. Scott Fitzgerald / Çeviren: Sibel Kuşça Güngörmedi / Timaş Yayınları / 252 s. F. Scott Fitzgerald‘ın öykülerinden oluşan Bir Yazarın Öğleden Sonrası, Sibel Kuşça Güngörmedi çevirisiyle yayım landı. Amerika’nın Kayıp Çağı… Şatafatlı partiler, gençlik heyecanları, taşralılar, köleler… Bir tarafta refah içinde yüzenler, diğer tarafta onlara gıptayla bakanlar… İhtişamın gölgesinde kaybolmuş ruhların arasından seçtiği karakteriyle yirminci yüzyıl edebiyatına damgasını vuran F. Scott Fitzgerald; Gürültülü Yirmi’leri, Caz Çağı çılgınlıklarını ve toplumsal kutuplaşmayı da bu öykülerinde gözler önüne seriyor. “Fitzgerald’ın yeteneği, bir kelebeğin kanatlarındaki desenler kadar doğaldı” diyor Ernest Hemingway Fitzgerald için... Kuklacı / Talin Azar / Siyah Kitap / 344 s. Talin Azar, Kuklacı ile ölümsüz aşklara, mekânlara, tatlara ve temaslara gönderme yapıyor. Azar, okuru, 1900’lerden 2000’lere ulaşan bir zaman diliminde, İstanbullu yarı Rum yarı Ermeni Yeran’ın hayallerine, büyüklerinden duyduğu aile sırlarına, ailesinin geçmişine yaptığı yolculuğa, tutkulu aşk hikayelerine ve hiç konuşulmamış aile sırlarına tanık ediyor. Şişli’nin, Tatavla’nın, Beyoğlu’nun, Boğaz’ın o eski günlerindeki sokaklarını arşınlayan yazar; hayalle gerçeği, hüzünle mizahı iç içe geçirirken mekânların ve hatıraların izini süren İstanbullu bir Rum’un aşka ve geçmişe yolculuğuna dair bir roman ortaya koyuyor. Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız / Natsuki Ikezawa / Çeviren: Devrim Çetin Güven / Ayrıntı Yayınları / 398 s. Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız, 1980’lerin başında, Paris’te çevirmen ve koordinatör olarak çalışan Kaoru adlı genç kızın, Endonezya’daki Bali Adası’nda, uydurma suçlamalarla uyuşturucu kaçakçılığından tutuklanan ve idamla yargılanan ressam ağabeyi Tetsuro’yu kurtarma çabalarını anlatır. Roman, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza (1866), Franz Kafka’nın Dava (1925) ve Albert Camus’nün Yabancı (1942) eserlerinde olduğu gibi içsel ve dışsal mahkemelerin iç içe geçtiği çok katmanlı bir kurguya dayanır. Tetsuro’nun yargılandığı mahkeme sürecine koşut olarak ilerleyen diğer iki “içsel mahkeme”de Tetsuro ve Kaoru kendi geçmişleri, sanat anlayışları ve dünya görüşleriyle keskin bir hesaplaşmaya girişirler. Gerek yaşam tarzı gerek eserleriyle son yılların en özgün ve üretken yazarlarından olan Ikezawa, Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız’da felsefi dinamizmle sürükleyiciliği kaynaştırıyor. Beni Onlara Verme / Tarık Tufan / Profil Kitap / 246 s. “Ne arıyorum? Bu kadar öykünün içinde aradığım nedir? Bir kere de mutlu bitsin şu hikâyelerin sonu diyenlere ne cevap vereceğim?” Bir kere sevdiğinin yüzüne baksa ölecek âşıklar... Güzelliğini bir yara gibi taşıyan kadınlar... Gururundan ölenler, gidenler, tam söyleyecekken susanlar, yıkık krallıkların prensesler...Tufan, Beni Onlara Verme’de bir semti, o semtin mahallelerini ve o mahallelere sıkışmış karakterlerin birbirinden ilginç hikâyelerini anlatıyor. Tarık Tufan’ın akıcı dilinden kimi zaman karanlık, can yakan masalsı hikâyeler kitapta bir araya gelenler. Beni Onlara Verme, cüretli ve içten bir meydan okuma. Lalezar / Salih Ecer / Everest Yayınları / 128 s. “Son defa çiçekli bir manzaradan sıkı sıkı bakarım/ Bir kere de ben doya doya yalan söylerim/ Seni sevmedim/ Rikkati sevdim fasılalarla.” Dört yıl önce yaşamını yitiren Salih Ecer’in şiirleri, ilk kez Lalezar’da bir araya gelmiş. İmparator Mezarlığı / Joseph Roth / Çeviren: İclal Cankorel / Olvido Yayınları / 258 s. Yirminci yüzyılın Avrupalı romancılarından Joseph Roth’un kaleme aldığı İmparator Mezarlığı, İclal Cankorel’in Almanca aslından çevirisiyle ilk kez Türkçede. Roth, İmparator Mezarlığı’nı, yarattığı ünlü Trotta ailesinin son üyesi Franz Ferdinand Trotta üzerinden ilerletiyor. Roman kahramanı, arkadaşları ile Viyana kafelerinde yaşadığı bohem yaşamın içinden AvusturyaMacaristan İmparatorluğu’nun sonunu getirecek olayların yaklaştığını öngöremez. Birinci Dünya Savaşı’na katılan genç Trotta, şehre geri geldiğinde kaybedilenin sadece imparatorluğun değil temsil ettiği tarihin, toplumun, değerlerin ve bunun yanında kendi ailesinin, arkadaşlarının da olduğunu deneyimleyerek öğrenir. Roth’un “Atlantis’in gözden yitip gitmesi gibi koca bir medeniyetin kayboluşunun benzersiz resmini sözcüklerle çizdiği” romanı okurla buluştu. Dünya’nın İkizini Aramak / Stuart Clark / Çeviren: Kübra Çelik / Redingot Kitap / 216 s. 1995’te iki astronom Güneş’ten farklı >>bir yıldızın etrafında dönen bir gezegen olduğunu keşfederek 34 20 Nisan 2017 KItap