Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER Hayatım / Marc Chagall / Çeviren: İsmet Birkan / Jaguar Kitap / 190 s. Chagall’ın otobiyografisi “Hayatım”, ressamın doğarkan çıkan yangın sonucu “ölü doğumu”nu ve hayata dönüşünü anlatan satırlarla açılıyor. Sonrasında ise bir sanatçının doğuşuna kendi ağzından tanıklık ediyoruz. Chagall, tüm tablolarına sinen Vitebsk’i ve ailesini, tıpkı kendi resimlerinde olduğu gibi, düzyazıda da kendisine has bir üslupla anlatıyor. Etkileri İkinci Yeni şiirine dek uzanan Chagall, sanatçı olmanın bir sanat kolundaki yetkinlikten daha fazlası ve bir “duyuş farkı” olduğunu gösteriyor “Hayatım”da. Chagall tablolarının bugüne dek Türkçede eksik kalan parçası, İsmet Birkan’ın çevirisi ve Marc Chagall’ın kitap için yaptığı özel çizimlerle… Kokoschka’nın Kuklası / Afonso Cruz / Çeviren: Canberk Koçak / Tekin Yayınevi / 264 s. Oskar Kokoschka, yaşadıkları fırtınalı aşkın sonucunda kendisinden ayrılan Alma Mahler’in kuklasını yaptırır. Kuklayla gerçekmiş gibi yaşar, ta ki bir gün kafasında şarap şişesi kırıp bırakana dek. Adını bu yaşanmış olaydan alan “Kokoschka’nın Kuklası”, bu hikâye etrafında kurgulanan, metaforlar ve dil oyunlarıyla yazılmış bir anlatı. En yakın arkadaşı gözlerinin önünde vurulan bir asker, dünyayı hepimizden farklı şekilde algılayan bir çocuk, kitaplarını bastırmak için her yolu deneyen bir yazar, Oskar Kokoschka’nın attığı kuklayı bulup Tanrıçası yapan bir hizmetçi, herkese bir müzik akoru gözüyle bakan gitarcı ve çok daha fazlası… Bütün bu insanların iç içe geçen hikâyeleri bize varlığımıza her daim dışarıdan bir şahit gerektiğini hatırlatıyor. Bazen bir başka insan, bazen aşk, bazen ölümüyle hayatımıza damgasını vurmuş bir arkadaş ama varlığımız mutlaka “başka”nın varlığıyla anlam kazanıyor. Cinlerin İstanbulu / Enis Batur / Remzi Kitabevi / 198 s. “İstanbul beni dağladı, delik deşik etti, tek memesinden emzirdi, zehrini şırıngaladı içime, beni büktü, kırdı, canlı canlı yaktı, pıhtılaştırdı, uçurdu, itti, geri çekti yarım yüzyıl boyunca içinden geçerken içsesi kıldı. Kuşluk vakti, öğlen, gecenin dibi, dinledim onu, nefesi nefesime karıştı, emdim ve kustum onu. Damarları gövdemde yolalmayı sürdürdü. Düşümde düşlerini gördüm. Uç noktalarında, kuytu derinliklerinde, kıyılarını kateden ve onu kemiren, istilâ etmeye hazır dev su kütlesine karıştım. Sonsuza ayarlı bir valsin girdabındaydı İstanbul: Ben, siz, hepimiz zamanlarının, hareketlerinin, arızalı nabzının kurbanlarıydık...” Enis Batur, Paris, New York ve Bordeaux’dan sonra içinde yaşadığı şehrin uçlarına, ortasına ve arkasına doğru bir seyahate çıkıyor. Osmanlı’ya Bakmak / İlber Ortaylı / İnkılâp Kitabevi / 320 s. “Osmanlı’ya Bakmak”ta Haçlı birliğini dirilten Fetih’ten, Osmanlı tarihinin tartışmalı pek çok olay, kavram ve kurumu ele alınıyor. Mohaç’tan Kırım Savaşı’na, Osmanlı tarihi boyunca hep bir muamma olarak kalan Ortadoğu’dan Mısır ile olan ilişkilere, Kavalalı Mehmet Ali Paşa sorunundan sürgündeki Şehzade Cem Sultan’a, kadınlar saltanatının en güçlü ve simge ismi Kösem Sultan’dan II. Abdülhamid’e, Osmanlı’daki milletler ve dinler mozaiğinden Balkanlar’daki milliyetçilik hareketlerine… Osmanlı Batılılaşması, diplomasi, dışişleri, Tanzimat ve Meşrutiyet dönemine kadar pek çok konu İlber Ortaylı’nın akıcı kalemiyle hayat buluyor. Gazze Cevap Yazıyor / Yayına Hazırlayan: Rifat elArîr / Çeviren: Emrah Saraçoğlu / İntifada Yayınları / 228 s. “Gazze Cevap Yazıyor”, Gazze’den on ikisi kadın on beş genç Filistinli yazarın tüm Filistin’i tek bir anlatı altında birleştiren kısa hikâyelerinden oluşuyor. İsrail işgali ve ablukası altında, özellikle İsrail’in 20082009 Kışı’ndaki “Dökme Kurşun Operasyonu” adını verdiği saldırısı sırasında ve sonrasındaki deneyimleri bu genç yazarların yazılarını ve yaşamlarını derinden etkiledi. Bu hikâyeler, direniş ve başkaldırının, Filistin belleğini korumanın ve onları susturma girişimleri ve mevcut zorluklar karşısında yaratıcılığın hikâyeleri. Toprağın, zeytin ve limon ağaçlarının, mülteci kamplarının, tünellerin, Apartheid Duvarı’nın, Kudüs’ün ve Geri Dönüş Hakkı’nın hikâyeleri… KItap Can Pazarı / Curzio Malaparte / Çeviren: Neyyire Gül Işık / Can Yayınları / 420 s. İkinci Dünya Savaşı’nın yakın tanıklarından Malaparte, Avrupa tarihinden trajik bir kesit sunuyor okuruna. “Can Pazarı”nın odağında İtalya, Napoli var: İtalya’da savaşın son evreleri, 1943 Eylülü’nden 1944 Mayısı’na kadar olup bitenler... Malaparte, bir yandan tarihin trajik akışına müdahale edemeyen subay kimliğinin, diğer yandan acımasız gözlem ve çıkarsamalarını esirgemeyen yazar kimliğinin yarattığı ikircikli konumundan hareketle Alman ordusu ile “kurtarıcı” Amerikan ve İngiliz ordularının arasında sürüklenmiş bir halkın yazgısını öykülüyor. Bunu yaparken de bir savaşı kazanmak ve kaybetmekle, mağluplar ile galipler arasındaki belirleyici sınırların aslında ne denli kaygan olduğunu, savaşın neticesi olarak ortaya çıkan sefaletin daima her yana sızdığını kendine özgü çarpıcı anlatımıyla anımsatıyor. Lacivert Taşından Tabletler / Armağan Ekici / Everest Yayınları / 286 s. Armağan Ekici, Türkçe’ye kazandırdığı Joyce, Queneau ve Carroll’ın yapıtlarının ardından, bu kez de dünyayı kendi bildiğince okumaya girişiyor. “Lacivert Taşından Tabletler”de gezgin ve müziksever olarak antikiteden yirmi birinci yüzyıla ulaşan kişisel atlasında gerçekleştirdiği yolculuklarda, dünyanın kaybolan büyüsünü yeniden keşfediyor, zamanlar ve mekânlar arasında gezinerek şaşırtıcı bağlantıların izini sürüyor. Küçük Paris Fena Öksürüyor / Sedat Demir / Dedalus Kitap / 112 s. İçinde, Kraliçe Belkıs ile Süleyman Peygamber meselinin kaybolduğu bir bataklığı saklıyor bu kitap. Her şey bu şifalı bataklıktan çıkıyor. Meksika söylenceleri ve tüm anlatılanlar. Bu anlatıların da hakkı, cemiyette en çok pişen üç yaşlı kadına verilmiş. Ülkemiz tarihi kadar derin, dertli hikâyesi var üçünün de. Okura çeşitli imkânlar, dolayısıyla güçlükler sunan “Küçük Paris Fena Öksürüyor”, sıklıkla anlatıcının da yerini soruşturan bir kurmaca deneyimi. Gece Kuşu Uzun Öter / Sevinç Çokum / Kapı Yayınları / 136 s. “Gece Kuşu Uzun Öter”, yaşamı keskin gözlerle izleyen ve insan tahlilleriyle perdeleri zorlayan öykülerden oluşuyor. Gece kuşu, Sevinç Çokum’un gözlemciliğindeki aşamayı yansıtan bir sembol. Şehirde ve kırsalda, iç veya dış göç insanları arasında daha çok kadın kahramanlara yoğunlaşıyor bu öyküler. Kimisi kınalı gelin olmayı çoktan yitirmiş, geniş aile içinde ezilip çarçabuk yaşlanmış, kimisi taşradan büyük şehre geldiğinde toprakla uğraşısını hayatla savaşıma döndürüp modern hayata uyabilmiş kadınlar... Beyoğlu’nda Büyülü Geceler / Salâh Birsel / Agora Kitaplığı / 296 s. Türk edebiyatının sayılı isimlerinden Salâh Birsel’in 1950’lerde Vatan ve Yeni Sabah gazetelerinde yazdığı sinema eleştirilerinden oluşan ve “1950’lerde Sinema” alt başlığıyla okura sunulan “Beyoğlu’nda Büyülü Geceler”, yazarın gözüyle Beyoğlu sinemalarına, Türk sinemasının o dönemki haline ve İstanbul’dan seyredilen dünya sinemasına ışık tutuyor. Gazza Sokağında Sekiz Ay / Hilary Mantel / Çeviren: Müge Çavdar / Alfa Yayınları / 384 s. Bir haritacı olan Frances Shore, eşinin işi nedeniyle onunla birlikte Suudi Arabistan’a gelir. İngiliz çift, Gazza Sokağı’nda, firmanın onlar için tuttuğu daireye yerleşir. Ama Krallık kadınların ev hapsinde tutulduğu, kapalı kapıların arkasında rüşvetle idare edilen, çalışan yabancıların içki ve paradan başka bir şey düşünmediği karanlık bir labirenttir. Yabancı, baskıcı Müslüman kültüre uyum sağlamaya çalışan Frances hapsolduğu dairede giderek kimliğini, kadın benliğini yitirirken, üst kattaki boş daireden duyduğu sesler yaşamını bir anda altüst edecek bir şiddet ve felaket fırtınasını beraberinde getirir. Acıyan Beden – Psikosomatiğe Psikanalitik Bakışlar / Derleyen Yasemin Cengiz / İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları / 156 s. İstanbul Psikanaliz Eğitim, Araştırma ve Geliştirme Derneği (Psike İstanbul) tarafından düzenlenen “Acıyan Beden: Psikosomatik” başlıklı sempozyumda sunulan bildirilerin yazılı hâle getirilmesiyle ortaya çıkan bu kitapta, psikanalitik kuram ve uygulamalardan yola çıkarak beden ve ruhsallık ilişkisi hakkında süren tartışmaları takip edecek okurlar. n 24 4 Şubat 2016 KItap