25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

metin ağaçgözgü ve hasan çelikkol’dan “adalet Savaşçısı” Devrimin harbi avukatı “Adalet Savaşçısı”, Metin Ağaçgözgü ve Hasan Çelikkol’un, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin öncesi ve sonrasında binlerce devrimci ve yurtseverin savunmasını üstlenen Harbiyeli avukat Nebi Barlas’ın hayatı çevresinde kaleme aldığı bir çalışma. 1940’tan günümüze, Nişantaşı’nın renkli sokaklarından Harbiye’ye, bir gece yarısı verilen emirle elinde silah Ankara’nın karanlık sokaklarına çıkan, kurmay subaylık hayallerini cezaevinde bırakıp hukukçu olmak için yoluna devam eden idealist bir ismin hikâyesi. GAMZE AKDEMİR olektif bir geçmişten süzülen bir çalışma “Adalet Savaşçısı”. Hazırlamaya nasıl karar verdiniz? n METİN AĞAÇGÖZGÜ Nebi Abiyle geçmişimiz, 12 Eylül 1980 dönemine uzanıyor. Ben ve Hasan, cunta mahkemelerinde yargılananlar arasındaydık. Nebi Abi binlerce devrimcinin olduğu gibi bizim de avukatımızdı. Hem hukuki hem insani anlamda hep yanımızda oldu. Tutukluluğumuz bittikten sonra da İpek Sokak’taki bürosunda kendisini ziyaret ederdik. Yıllar geçti ama kendisini hiç unutmadık. n HASAN ÇELİKKOL Nebi Abiyle hem avukatımız olması hem de dönem itibariyle yargılanmalardaki birlikteliklerimiz dolayısıyla bir yakınlığımız, büyük bir sevgi ve saygımız vardı. Aynı zamanda Kuzguncuk’a sık gelip giden Talat Turhan vasıtasıyla bir tanışıklığımız da vardı. n M.A. 27 Kasım 2014’te kendisiyle bu söyleşiyi de yaptığımız 2021 Mayıs Harbiyeliler Evi’nde aynı davadan yargılanan arkadaşlarla birlikte buluştuk. Orada bu kitap önerisini dile getirdik. n H.S. “Kabul ederseniz biz yazmaya talibiz” dedik. Biraz düşündü ve bizi kırmadı. Nebi Abi ile yaptığımız nehir söyleşinin yanı sıra ailesi, arkadaşları, meslektaşları ve müvekkilleriyle yaptığımız söyleşiler ve onların yazılarından oluşan bir yakın tarih araştırması niteliğindeki kitaba Mart 2015’te başladık, Ekim 2015’in sonunda bitirdik. K “MEĞER SESSİZLİĞİ TIKLATMIŞIZ!” n Önce biyografi gibi başlasa da kitapta aslan payı, Nebi Barlas’ın hukukçu kimliğine, özellikle darbe dönemlerindeki emsal adalet yolculuğu ve harbi mücadelesine ait. n H.Ç. Kesinlikle! 12 Eylül 1980 döneminde neler yaşandığını büyük bir hukukçunun mücadelesiyle anlat n Talat Aydemir davası nedeniyle cezaevinde yatan devrimci bir avukat denilince bilmeyenlerin zihninde, doğrudan darbe girişimine bizzat destek veren biriymiş gibi bir algı da oluşabiliyor. Oysa Nebi Barlas’ın durumu hiç de öyle değil. n M.A. Bu çok önemli. Biz de ilk olarak öyle düşünmüştük fakat araştırdıkça derinlemesine öğrendik ki iki devre olarak toplam 1470 kişinin atıldığı bu darbe girişiminden toplasanız en fazla on kişi bu işten haberdar, Nebi Barlas da haberi olmayan öğrencilerden biri. O gün bir alarm veriliyor öğrenciler de nedenini bilmeden emre itaat ediyor. n N.B. Tabii tabur, bölük komutanları var, takım komutanı var başımızda. Bizim bir darbe olduğundan haberimiz yoktu, emre itaat ediyorduk. n M.A. İsmet İnönü ve bütün yetkililerin de Genelkurmay Başkanı’nın gelişmelerden haberi olduğunu öğreniyoruz. Ama buna göz yumuyorlar, darbe girişimi gerçekleşiyor, engelleniyor ve iki devre tasfiye ediliyor. n N.B. 1990’da Hilton Oteli’nde düzenlediğimiz 21 Mayıs Gecesi’ne gelen emekli Orgeneral Turgut Sunalp bize, “Aranızda elebaşı olan yirmi, otuz kişiyi bulamadığımız için hepinizi harcadık” diye açık açık itiraf etmiştir. Darbe planından haberimiz yoktu. İlk olarak 20 Şubat 1963’te bir alarm verildi. Gece saat üçe kadar dershanelerde bekletildik. Ertesi gün sömestr tatiliydi, eve gönderildik. Ne oldu bitti anlamadık. Fakat döndüğümüzde bize karşı tavırlar son derece kabaydı. Yazın Menteş Kampı’nda da bu böyle devam etti. 14 Mayıs’ta İsmet Paşa’nın bir beyanatı oldu “Üç gün Metin Ağaçgözgü ve Hasan Çelikkol’un Barlas’la geçmişi 12 Eylül 1980’e uzanıyor. Nebi Barlas, içinde her şey olabiikisinin hem hukukî hem de insani anlamda hep yanında olmuş. mak, onun azim ve özveriyle bağlı kaldığı hukuk ilkelerini, kalıcı bir eserle aktarabilmeyi amaçladık. n M.A. Evet, 12 Eylül karanlığında pes etmeyen bu cesur avukatın mücadelesinin adalet ve hukuk kavramlarının altüst olduğu günümüzdeki yeni karanlık dönemde genç kuşaklara umut taşımasını istedik. Kitaba başladıktan sonra sevinçle fark ettik ki çok geniş bir kitleyi, sessiz bir insan kitlesini ve sessizliği tıklatmış gibi olmuşuz. O acılara, haksızlıklara bir ses de biz verebilmişiz. n H.Ç. Evet, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yaşananlar olmak üzere iki dönemi harmanladık. Çocukluğuyla başlayıp askeri okul yaşantısıyla devam ettik. Kuleli’de Harp Okulu’nda 2021 Mayıs 1963’te, 1468 Harbiyelinin 1’inci ve 2’nci sınıfların tamamı, Talat Aydemir ve Fethi Gürcan dönemiyle birlikte Harp Okulu’ndan tasfiye ediliyor, içlerinde yargılanan 69 kişi hüküm giyiyor ve üç buçuk yıl Balıkesir’in çeşitli cezaevlerinde kalarak süreci tamamlı yor, çıktıktan sonra hukuk fakültesine giriyor. evrede okuduğum çağdaş ceza hukukunun kurucusu sayılabilecek İtalyan filozof Marki Cesare Beccaria’nın Suçlar ve Cezalar adlı kitabından da çok etkilenmiştim. O kadar ki hukukçu olmam artık kaçınılmazdı diyebilirim, 1966 Haziranı’nda tahliye olduğumda soluğu hukukta aldım ve hukukla soluk aldım yani. Beccaria kitabıyla insanların dertleriyle uğraşabilen bir hukukçunun hissedebileceği en güzel duyguları hissettirdi bana. “Beni okuyup anlasalardı doğrusu, kendilerinden korkum olurdu, lakin zalimler hiç okumazlar!” gibi pek çok ifadesi hep hatırımdadır. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde de bu kitabı da ithaf ettiğim hocam Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun ve meslekte hâkim Mehmet Karaaslan’ın desteklerini de unutamam. Yolumu aydınlattılar. “TAHLİYE OLDUM VE HUKUKLA SOLUK ALDIM” n Nebi Bey, Harp Okulu son sınıf öğrencisiyken rütbe almasına kısa bir süre kala ordudan atıldınız. n NEBİ BARLAS Evet, 21 Mayıs 1963’te. n Üç buçuk yıl içinde Mamak, Balıkesir, Bigadiç ve Kepsut cezaevlerinde kaldınız. Geleceğinizi belirleyen adalet mücadelenizin mesleğe adım atma anlamında ilk tohumları da oralarda atılıyor değil mi? n N.B. Öyle, Balıkesir Jet Üssü’ne Mamak’tan getirildiğimizde Saffet Oral Paşa bize “Geçmiş olsun aslanlarım, geçmiş olsun Harbiyeliler” sözleriyle güç vermişti. Saffet Ural Paşa, sonradan CHP Bursa Senatörü oldu ve biz mektuplaşıyorduk. Mektuplarında mutlaka hukuku bitirmem gerektiğini yazıyordu. Balıkesir İnfaz Savcısı Feyyaz Oral da aynı şekilde telkinde bulunuyor, beni teşvik ediyordu. Yine o “DARBECİ DEĞİLDİK, EMRE İTAAT ETTİK!” >> 14 4 Şubat 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle