Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KİTAPÇ I M. YENER, A. AKAL, Ç. GÜNDEŞ Annem Bıyık Bıraktı / Fatih Erdoğan / Resimleyen: Fatih Erdoğan / Mavibulut Yayıncılık / 2015 / 96 s. / 9+ Bir sabah uyansanız ve annenizin bıyık bıraktığını görseniz… Tepkiniz ne olurdu? Anneniz ne yapardı? Önceleri biraz şaşırır, halâ rüya görmekte olduğunu sanırdı herhalde. Ama biraz çekiştirip de bıyıklarının gerçek olduğunu anladığında ne yapardı acaba? Hemen bir doktora giderdi, değil mi? Ama doktor da çare bulamazsa… Bıyıklarına alışmak zorunda kalırdı. İlk anda korkunç geliyor kulağa ve hatta göze de ama biraz düşününce pek de fena bir fikir sayılmaz. Nasıl mı? Bir düşünün, sırf bıyıkları var diye yani başka bir deyişle sırf erkek olduğu için daha iyi iş olanakları bulan, daha fazla maaş alan, dolmuşta, otobüste dilediği gibi oturabilen, hiçbir şekilde ev işiyle ilgilenmeyen hatta meyve soymaya bile zahmet etmeyen biri olmak hiç de fena fikir değil, ne dersiniz? Fatih Erdoğan’ın yazdığı Annem Bıyık Bıraktı aynen böyle bir durumu anlatıyor. Fatih Erdoğan’ın gülmece unsurlarıyla zenginleştirdiği bu kitap aslında tüm kadınların ortak ve görünmeyen, günlük koşuşturma içinde fark edilmeyen sıkıntılarını anlatıyor. Siz kanepeye yayılmış bu kitabı okurken başınızı kaldırıp annenize bir bakın ya da teyzenize halanıza… Ya yemek hazırlıyordur ya etrafı topluyordur. Etrafı toparlamak kolay mı diyorsunuz? O halde, Annem Bıyık Bıraktı isimli kitabın “Kesme Kalsın” isimli bölümünü okuyun dikkatle (sayfa: 6572). Okurken bile başınız dönecek, inanın. Nedense evin tüm sorumluluğu kadınların üzerindeymiş gibi yaşıyoruz. İşin tuhaf ve kötü yanı ise buna kadınlar da alışmış, bu zorunlulukları kanıksamış görünüyor. Bu sorunları aşmak, kadın ve erkeğin önce insan olduğunu, yasa önünde ve sosyal hayatta eşit olduğunu göstermek, anlamak için tüm kadınlar bıyık mı bırakmalı acaba? Buna gerek kalmadan, daha eşit ve eşitlikçi günlerde iyi okumalar diliyoruz. Seke Seke Uçtu Öyküler / Gürsen Özen / Resimleyen: Mustafa Delioğlu / Günışığı Kitaplığı / 2015 / 180 s. / 9+ Edebiyat öğretmeni olan Gürsen Özen’in ilk kitabı Seke Seke Uçtu Öyküler, çocukluğun varsıl ve renkli dünyasına götürüyor okuru. Birbirinden sıcak on beş öykü, çocukların düşlerini, sevinçlerini, özlemlerini anlatıyor. Birkaç öyküye göz atalım. “Okyanusta Deniz’i Özlemek” isimli öyküde, denize yakın bir köyde yaşayıp denizi hiç görmemiş, ayaklarını suya hiç sokmamış iki genci anlatıyor. Deniz kokusu sarıyor okuru… “Çeyrek Altın Günü” isimli öyküde, evdeki sıradan işlerden bunalan iki çocuklu bir annenin altın günü macerası anlatılmış. Komşularıyla altın günü düzenleyen bir ailenin başına neler gelir acaba? Sıcacık ve içten öyküleri seveceğinizi umuyoruz. İyi okumalar! Darmaduman / Pierdomenico Baccalario & Alessandro Gatti / Resimleyen: Andrea Castellani / Çeviren: Nükhet Amanoel / Can Çocuk/ 2015 / 98 s. / 8+ Ciccio bir mucit. Ya da en azından şimdilik başarısız icatlar yapan, ama ilerde Altın Ampul ödülünü alıp dünyaca tanınmış bir mucit olmaya kararlı bir çocuk… O güne kadar bütün buluşları, başkaları için kabusa dönüştü. Ama sonunda, yapması gerekeni buldu: Babaanne ve dedesi için bir hırsız alarmı! Bu kez başaracak mı? Yoksa her şey yine koca bir curcunaya mı dönüşecek? “Ciccio’nun fazlasıyla yaratıcı bir zihni var,” diyen sanat tarihi öğretmeni sizce övgü mü yağdırıyor, yoksa eleştiri mi? Sara’ya kendini göstermek isterken, gülünç duruma düşen Ciccio, düşlerinden vazgeçmek niyetinde değil. Sonuçta gerçek bir mucit asla pes etmez, öyle değil mi? Kahkaha dizisi devam edecek. Bu, dizinin ilk kitabı. Yalancı Portakal / Miyase Sertbarut / TUDEM Yayınları / 2015 / 103 s. / 9+ Elif, altı çocuklu bir ailenin kızıdır. Henüz okula başlamamıştır. Yaşına göre zeki, sevecen ve duyarlı bir çocuktur. Ah bir de şu yeni kardeşi Şükran olmasa… Öyle kıskanıyor ki kardeşini Elif; başına gelen her şeyin sorumlusu sanki bu bebek. Ailesi onu köyde yaşayan halasının yanına gönderince iyice üzülüyor. Her zaman yaptığı gibi dut ağacına tırmanıp akşama dek ağacıyla konuşuyor, dertleşiyor. Şaşırmayın sakın, Elif ağacıyla konuşur her zaman. Onun ne hissettiğini anlar ağaç, üzgünse teselli eder, kızgınsa sakinleştirir. Elif’in yaşadıklarını merak ettiniz mi? O halde hepinize iyi okumalar! Alya’nın Kardanadamı / Gülseren Delibaş / Resimleyen: Filiz Kaya / Ulusal Eğitim Derneği İktisadi İşletmesi Öğretmen Dünyası Yayınları / 2015 / 72 s. / 8+ Kitapta yer alan on öykü ile birlikte Alya büyür, okula başlar. Okulda da çeşitli şeyler yaşar elbet. Kimi zaman üzülür kimi zaman çocukça yaramazlıklar yapar. Ama her seferinde hatasını anlar ve uslu bir çocuk olup özür diler. Alya’nın korkuları da vardır sevinçleri de… Denizden çok korkar örneğin. Yaşadığı talihsiz bir olay nedeniyle asla denize girmek istemez. Anne ve babası bu durumu çözebilmek için hemen bir psikologdan yardım alırlar. Kısa süren bir konuşma sonunda Alya sanki bir sihirli değnek değmiş gibi korkusundan kurtulur. Öyküler boyunca çocukların gerek okul içi gerek okul dışı sorunlarının çözümünde mutlaka bir rehber öğretmen ve / veya psikoloğun devreye girdiği görülüyor. Anne babalara bir ileti niteliği taşıyan bu kurgu sayesinde Gülseren Delibaş sadece çocuklara değil ailelere de bir şeyler öğretme tutkusunu yansıtmış metinlere. Kendisi de emekli bir öğretmen olan Delibaş’ın öykülerini okurken okulda işinize yarayacak pek çok bilginin yanı sıra ahlaklı, terbiyeli ve çalışkan bireylerin nasıl olması gerektiğini de öğreneceksiniz. Yazmayı Sevmeyen Çocuğun Hikâyesi / Miriam Dubini / Resimleyen: Francesca Carabelli / Çeviren: Filiz Özdem/ Yapı Kredi Yayınları / 2015 / 72 s. / 7+ Samuele, önündeki beyaz sayfaya bakıp sıkılıyor. Çok ama çok sıkılıyor. Çünkü öğretmeni kompozisyon yazmalarını söyledi ama Samuele ne yazacağını bilmiyor, tükenmezkalemini kemirip sırasında boş boş oturuyor. Bu, kompozisyon yazması beklenen pek çok çocuğun başına gelmiş olabilir… Ama Samuele’den başka kimin kalemi konuşur ki? Sıranın üzerine, “Yeter artık! Beni kemirip durmaktan vazgeç,” diye yazınca, Samuele kaleminden özür diler. İşte, o andan sonra arkadaş olurlar ve kalem kompozisyon yazmasında ona yardım edeceğini söyler. Meğer işin sırrı mürekkepteymiş, kalemler mürekkebin titreşimlerini dinleyerek, onu tutan elin sahibinin neler düşündüğünü anlayabilirmiş. Böylece aklından geçenleri kolayca kâğıda döküverirmiş. Ne kolay değil mi? Kalemiyle arkadaş olduktan sonra maceralarla dolu olağanüstü bir dünyayla tanışan, okurlarını da bu dünyaya davet eden Samuele’in büyüdüğünde yazar olduğunu öğrenmek, hiç de şaşırtıcı olmasa gerek. Gerçi artık bilgisayarla yazıyormuş ama kalemi Gigia hep yanında. Kitabın sonunda “Niçin Niçin Niçin” başlığı altında, ilginç bilgiler yer alıyor. Yatağımın Altında Bir Timsah / Yazan ve Resimleyen: Ingrid Dieter Schubert / Final Yayınları/ Çeviren: Gül Özden / 2015 / 31 s. / 5+ Timsah Timba yaramaz bir timsahtır. Korkunç şakalar yapmaya bayılır. Sonunda arkadaşları onu yalnız bırakınca o da uzaklara gider, taa Loti’nin yatağının altına… Loti, uyumak için odasına girince hemen görür Timba’yı. Eyvah! Loti korkarsa… Yatağınızın altında bir timsah görseniz siz korkmaz mısınız? Ya timsah ne yapar acaba? Hepsi ve dahası yaramaz timsah Timba ve Loti’nin hikâyesinde. Hollanda’nın en ünlü çizerlerinden olan İngrid ve Dieter Scubert tarafından yazılan ve resimlenen bu kitabın özellikle resimleri çok güzel. Her sayfa birbirinden hareketli ve canlı… Hayal Kasabası / Yeşim Keleş / Resimleyen: Kaan Bağcı / Elma Çocuk / 2015 / 53 s. / 9+ Hayal kasabası Değerli şehrindedir. Bölgedeki tek yayınevi olan Hayal yayınevi de bu kasabadadır ve kasabalılar bu yüzden çok gururludur. Hayal Yayınevi’nin yöneticisi Hayaltoplayan isminde çok sevimli yaşlı bir kadındır. Ona gelen tüm hayalleri toplar, hepsini özenle okur ve beğensin beğenmesin hepsini basar. Bundan etkilenen kasaba halkı de sürekli yeni hayaller getirir yaşlı kadına. Derken yayınevi fakirleşmeye başlar. Çünkü artık kimse eskisi gibi hayal peşinde değildir. Bilgisayar oyunları, oyun salonları hayallerin yerini almıştır. Durum böyle olunca yaşlı kadın yayınevini satmak zorunda kalır. Yayınevinin yeni sahibi biraz tuhaf bir adamdır. Hayallerle de pek ilgilenmemektedir. Üstelik hiç birisini de beğenmez, çok seçicidir. İşte bu yüzde ona “Hayalseçici” derler. Yayınevini satın alan bu sevimsiz adam işe adını yayınevinin adını değiştirmekle başlar. Artık şirketin adı “Kaliteli Hayal” olmuştur. İyi de gerçekten kaliteli mi acaba? Hem “kalite” deyince ne anlıyorsunuz? Hayallere, kitaplara değer veren, gerçekten iyi işle yapmaya çalışan biri geldiyse aklınıza, acele etmeyin. Sabırla okuyun kitabı. “Hayal Kasabası” kitap okumanın önemini, okumanın verdiği keyfi, hayal kurmanın güzelliğini anlatıyor. Bu kasabaya gitmek eğlenceli olmaz mı? Hem belki siz de yeni hayallere rastlarsınız, hayallerinizin peşinde yepyeni yolculuklara düşersiniz! Kısa Kulaklı Tavşancık / Julia Liu / Resimleyen: Leo Tang / Çeviren: Çiğdem Kaplangı / Yapı Kredi Yayınları / 2015 / 36 s. / 4+ Bonbon’un kulakları yuvarlak ve kısacık. Yavru bir tavşan için bile çok kısa. Bonbon her gün kulaklarını ölçer ama bir milim bile fark göremez. En iyisi kulaklarından mandalla bir ipe asılmak, belki böylece biraz uzatabilir. Hayır, bu da çözüm değil. Kendini toprağa gömse, kulakları çiçekler gibi her gün sulansa, uzar mı? Yooo bu da işe yaramaz. Ne yapsın Bonbon, nasıl uzatsın kulaklarını? Şöyle leziz “Tavşan Kulağı Ekmekleri” pişirse ve onları kulaklarına taksa? Oooo, kartal Bonbon’u kapıp götürmeye kalkıştığına göre, bu da çok tehlikeli bir yöntemmiş. Bonbon bu arayış sırasında, öyle bir şey keşfeder ki, kulaklarının kısalığını unutur gider. Ne mi? Bu sürprizi, kitabı okuyanlar öğrenecek. Mavisel Yener n Ata Cad. Defne Sok. No:1 D:1 Balçovaİzmir n www.maviselyener.com n sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 2 3 2 5 H A Z İ R A N 2 0 1 5 n S A Y F A 2 1