Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Onur Bilge Kula’dan “Avrupa(lılık) Nedir? Türkiye Ne Kadar Avrupalıdır?” ‘Avrupalılaşmak için Türkiyelileşmeliyiz!’ Avrupalılık veya Avrupalılığı oluşturan özellikler ne? Avrupa, tümlenmiş ve kesinleşmiş bir yapı mı, yoksa devam eden bir oluşum mu? Türkiye’nin toplumsalkültürel yapısıyla Avrupa’nın toplumsalkültürel yapısı arasında benzerlikler veya benzemezliklerinin tarihseltoplumsal nedenleri ne? Onur Bilge Kula, tüm bu soru ve sorunları incelediği “Avrupa(lılık) Nedir? Türkiye Ne Kadar Avrupalıdır?” adlı kitabında, Türkiye’nin yılan hikâyesine dönen Avrupa Birliği’ne ortaklık konusunu felsefi anlamda ele alıyor. Kula’yla yeni incelemesini konuştuk. r Gamze AKDEMİR vrupalılığın oluşturucu ve belirleyici kökleri nedir? Bu köklerin yarattığı refleksler, Doğu’yu, dolayısıyla Anadolu’yu nasıl tasarımlar? Kültür tarihi bakımından Avrupalılığın başlıca kökleri, Helen kültür birikimi ve Hıristiyanlık. Helen sanat ve felsefe birikiminin geliştirildiği yer, asıl olarak Batı Anadolu. Helen kültür birikimi ve Hıristiyanlık, Anadolu üzerinden Avrupa’ya geçer. Antik Yunan felsefe birikiminin Avrupa’ya aktarılmasında İbn Sina ve İbn Rüşd gibi eleştirel filozoflar etkin. Bu yüzden, Alman filozof Ernst Bloch Aristotelesçi Sol kitabıyla İbn Sina’yı kalıcılaştırır. İbn Rüşd ise Hegel dahil Batı felsefesinde “yorumcu” adıyla tanınır. Tarihin her döneminde Anadolu üç temel özellik ve işlev taşır: “Batı yönelimi”, “halkların karışımı” ve “köprü işlevi”. Kendisini Batılı veya Avrupalı olarak konumlandıran yazar, düşünür ve sanatçıların çoğu, Avrupa’nın kökenini oluşturan Anadolu’yu Doğulu veya Asyalı olarak kurgular. “HERDER, TÜRK KARŞITLIĞINI FELSEFİLEŞTİRDİ” Herder’in (Johann Gottfried) Doğu despotizmi konusundaki görüşleri OsmanlıTürk yönetimini çağrıştırıyor olmasını açıklar mısınız? Herder için Türkler üç yüz yıldan S A Y F A 1 8 n 2 5 despotizm egemen. Doğu’da düşünce ve birey özgürleşmemiş; burada tek kişi özgür, o da aklına geleni yapan despot. Tek kişinin özgürlüğüyse keyfilik; haksızlık ve hukuksuzluk. Doğu ve İslam’ın tipik özelliği, sınırı ve işlevi belirsiz düşünsel genellik ve saflık. Burada hiçbir siyasal hak yok; sadece inanan insan var. Bunun sonucu olarak da en yüce kazanım, inanç için ölmek. Batı Felsefesinde Oryantalizm kitabımda Hegel’i, İslam’ı şiddet ve despotizmle ilişkilendirdiği için eleştirdim ancak El Kaide, IŞİD ve diğer terör örgütlerinin vahşeti ve Arap ülkelerinin despotik yönetimleri Hegel’i doğrulamıyor mu? “MARX VE ENGELS, OSMANLI’YI ÜÇE AYIRARAK İNCELER” Marx ve Engels’in, Türklerin Avrupa dışı bir halk olduğu ve Anadolu köylülüğüne ilişkin belirlemelerini nasıl incelediniz? Bu iki eylemci düşünürün toplu yapıtları arasında yaklaşık on cildi kapsayan “Doğu Sorunu” hakkındaki yazılarının büyük çoğunluğu Osmanlı İmparatorluğu’nun durumu, Türk ve İslam’a ilişkin. Marx ve Engels, Herder ve Hegel’in geliştirdiği Doğu, Türk ve İslam’ın barbarlığı savını üstlenir. Osmanlı İmparatorluğu’nu, Avrupa Türkiyesi, Asya ve Afrika Türkiyesi diye üçe ayıran Marx ve Engels’e göre, Avrupa Türkiyesi uygarlaşmada öne çıkarken Anadolu’yu simgeleyen Asya Türkiyesi’nde İslam fanatizmi başat. Aynı Hegel gibi bu düşünürler de Arnavutlar, Boşnaklar ve Slav kökenli Müslümanları fanatizm kapsamında değerlendirir. Bununla birlikte, her ikisi de Osmanlı’nın Avrupa devletler düzenini sürekli birlikte biçimlendirdiğini, Avrupalı bir orduya sahip olduğunu, Anadolu köylüsünün Avrupa’nın en çalışkan ve ahlaklı halkı olduğunu dile getirir. “ANADOLU KÜLTÜRÜ VE TÜRKİYE, BELİRGİN BİR SEKÜLER ÖZ TAŞIR” Kitabınızda Anadolu kültür birikiminin içerdiği “sekülerleşme”yi olanaklılaştıran tarihselkültürel öğelerin önemine de pek çok yerde dikkat çekiyorsunuz. Sayısız uygarlığın katkılarının bir bileşimi olan Anadolu kültürü, belirgin bir seküler öz taşır. Sekülerizm, hem aklın ve bireyin özgürleşmesini, toleransı, dünyasallaşmayı ve bilimselleşmeyi geliştirir hem de bu etmenler, sekülerleşmeye uygun ortam hazırlar. Anadolu’da bu gelenek bazen güçsüzleştirilir ancak hiçbir zaman yok edilemez. Oluşturucu öğelerinin Anadolu kökenli olduğunu vurguladığım Avrupa kültürünün belirgin özelliği, bireyin özgürlüğü ve özerkliği, eşitlik, eleştirel düşünce ve temel insan hakları. Anadolu insanı da bu değerleri geliştirir ve toplumsalbireysel yaşamda edimselleştirmeye uğraşır. Anadolu halkının bu özelliği, ne yazık ki hem dışta hem de içte yeterince anlaşılamaz. En koyu dinselleştirmenin söz konusu olduğu son yıllarda da Anadolu halkı bu özelliğini korumayı sürdürür. İdris Küçükömer’e göre Türkiye kapiK İ T A P S A Y I 1 3 2 3 A uzun bir süredir Avrupa’da yaşamasına karşın, Asyalı barbarlar olarak kalır. Dolayısıyla, Avrupa’ya yabancı. Filhelen olan Herder, Yunan hayranlığını ve Türk karşıtlığını felsefileştirir. Herder çizgisini sürdüren Helmut Schmidt’in tavrını nasıl inceliyorsunuz? Güncel Avrupa’da Türkiye karşıtlığını sürdüren etkili politikacılardan biri olan Helmut Schmidt’e göre de Türkler Avrupalı değil çünkü Rönesans, Aydınlanma ve dinsel ve dünyasal yetkenin ayrımlaşması, İslam’da yok. Bu nedenle İslam, Avrupa’da yerleşemez. “KANT’A GÖRE AVRUPALI, AKIL VE KAVRAYIŞIYLA ÜSTÜN!” Düşünceleriyle Avrupa Birliği’nin H A Z İ R A N 2 0 1 5 oluşumuna öncülük etmiş Immanuel Kant’a göre Avrupalılar “üstün”. Bu savını nasıl gerekçelendirir Kant? Evrenselci filozof Kant’ın değerlendirimi uyarınca uygarlaşma alanında ilerlediğinden Avrupalılar, akıl ve kavrayış bakımından üstün. Uygarlaşmaysa hakhukuk ve özgürlük ile olanaklı. Doğu’da özellikle kadın her türlü hak ve özgürlükten yoksun. İncelemenizde, Batı felsefesinde en belirgin Doğu ve İslam karşıtlığını sergileyen filozof olarak Hegel’e ayrı bir önem veriyorsunuz. Despotizm kavramına nasıl yaklaşıyor Hegel? Hegel’e göre, Doğu’da istenç bitimli ve henüz genelleşmemiş. Bu yüzden, burada efendiuşak anlayışı, korku ve C U M H U R İ Y E T