Katalog

bu öykülerde bir tuhaflık var sanki. Biraz uyduruğa mı benziyor acaba? Beter amcayla babası, Beethoven’le tanışmış olabilirler mi? Amerika’nın keşfinde rol oynamış olabilirler mi? Francola ekmeği bu iki yaramaz icat etmiş olabilir mi? Hele hele, Ay’a ilk ayak basan, Deniz’in o yaramaz babası olabilir mi? Bilmediğimiz ne çok şey varmış meğer. Beter amcada eğlenceli öyküler çok. Hepsini de sanki Deniz’in babasıyla başlarından geçen maceralarmış gibi, allayıp pulluyor ve tatlı tatlı anlatıyor. Örneğin, İskoçya’da erkekler neden etek giyiyor hiç aklınıza gelir miydi? Meğer Kral Arthur’un düğünü için onun giyinmesine yardım ederken yaramaz baba… En iyisi siz bu kitabı alın ve başlayın okumaya. Pisa kulesinin neden eğik olduğunu, Viyana’nın neden fethedilemediğini, Picasso’nun resimlerinin neden eğri büğrü olduğunu bile öğrenebilirsiniz belki… Düş Deposu / Tufan Aşcıoğlu / Resimleyen: Uğur Altun / TUDEM / 2015 / 116 s. / 8+ Arda ile Efe aynı apartmanda oturan iki yakın arkadaş. Apartmanlarına yeni taşınan komşularının çocuklarıyla tanışırlar. Onur ve Elif… Elif’teki farklılık dikkatlerini çekince, Onur, kardeşinin otistik olduğunu açıklar. Arda ve Efe, Onur’un kardeşine nasıl sevecen davrandığını gözlemlerler. Kitap, okurların da bu konuda kendi bilinç ve farkındalıklarını geliştirebilecekleri bir öykü koyuyor ortaya. Onur’un da aralarına katılmasıyla, çocuklar bir müzik grubu oluşturup yarışmaya katılmaya karar verirler. Apartmanın kullanılmayan deposunu temizleyip çalışmalarını kimseyi rahatsız etmeden orada sürdürmeye karar verince de, deponun düşlerini gerçekleştirecek mekân olması, gruplarının adı konusunda onlara ilham verir: Düş Deposu… Romanda Kamil Dede, Hüseyin Komutan, İpek Öğretmen, Ali Usta, Bakkal Mustafa, Mert gibi tipleri de tanıyoruz. Mahallenin bisikletçisi Ali Usta’nın kaçırılışı ile yaşanan korku dolu maceranın başarıyla sonuçlanmasında, Arda, Efe ve Onur’un büyük rolü vardır. Karganın Rengi / Arslan Sayman / Resimleyen: Deniz Üçbaşaran / Yapı Kredi Yayınları / 2015 / 80 s. / 911 Kitapta, “Karganın Rengi”, “Nikbin’in Gece Gezmesi” ve “Ilgın’ın Fili ve Afili” başlıklı üç öykü yer alıyor. İlk öyküde, iki yakın arkadaş olan Cenk ile Emre, kargaların rengi üzerine iddialaşır. Ancak içlerinden birinin anne ve babasının boşandıkları, bu nedenle başka bir şehre taşınacakları ortaya çıkınca, iddialaşmanın ve dargınlığın saçmalığı anlaşılır. Neyse ki iki arkadaş, farklı şehirlerde de olsalar, birbirleriyle haberleşmenin yolunu bulurlar. İkinci öyküde, Selin’in oda kapısını tıklatan bir gece konuğu vardır. Palyaçodan aldığı giysileriyle komik bir görünüşü olan Nikbin’in nereden gelmiş ve nereye gitmekte olduğu bilinmez ama kocaman şapkasında barındırdığı ormanda küçücük fillerin, zürafaların, aslanların yaşadığını görmek Selin kadar okuru da şaşırtır… Üçüncü öyküde arkadaşı Ilgın, Ulaş’a oyuncak bir fil armağan eder. Ama Fil’e isim koymak konusunda aralarında anlaşmazlık çıkar. Afili çıkıp gelince, durum değişir. Afili kim mi? O bir sürpriz… Okumayı Sevmeyen Çocuğun Hikâyesi / Miriam Dubini / Resimleyen: Francesca Carabelli / Çeviren: Filiz Özdem / YKY / 2015 / 48 s. / 69 Ailede yalnızca Anna, kitap okumayı sevmiyor. Anne babası, ablası, ağabeyi, farklı türlerde okuyor. Kimi aşk, kimi tarih, kimi vampirli kitapları seviyor. Ama Anna hiçbir türde okumak istemiyor. Sıkılıyor çünkü uykusu geliyor. Öğretmeni ona kütüphaneden bir kitap seçip okumasını söyler. Anna, ince kitaplar bölümüne gidip en ince kitabı seçer. İçinde sadece sararmış iki sayfa vardır. Yani, okumayı sevmeyen çocuklar için harika bir kitap! Anna kitabın ilk sayfasını açıp okur: “Her kitap, unutulmaz bir maceraya açılan bir kapıdır. Bu sayfayı çevirdiğinde, düşlerin dünyasına gireceksin.” Anna, ikinci sayfaya geçer ki o da ne! Sayfa boştur. Anna aklından dileğini geçirir veee, olanlar olur! Neler mi olur? Yooo, bunu söyleyemeyiz. Sürpriz. Kitabın ilginç bir yönü de öyküyle içiçe bulmacaları… Hem okumak hem eğlenmek için. Pire ve Diken / Pieter Koolwuik / Resimleyen: Linde Faas / Çeviren: Ufuk Güngör / Büyülü Fener / 2014 / 128 s. / 8+ Piero’ya Pire adını Diken takmış. Ama bir dakika, Diken’in adı da bu değil ki. O, diken gibi kırmızı saçlarıyla sınıfa gelen yeni kız… Boyu, Piero’dan da kısa, öyle ki, üç yaşında bir çocuk sanabilirsiniz onu. Asıl adı Pien ama o, herkesin ona Diken demesini istiyor. Boyunun kısalığıyla sınıfta alay konusu olan Piero, artık yalnız değildir. Ah ama o zorba Arjan yok mu! Diken’in sıradışı bir kız olduğu su götürmez. Pire, onun sayesinde zorbalıkla baş etmenin yollarını keşfederken, kimseye aldırmadan canının istediği gibi davranmanın da keyfini sürmeye başlıyor. Hele Arjan’ın herkesten gizlediği büyük sırrı öğrenince… Pire ile Diken’in eğlenceli maceraları başlıyor… Bu bir ilk kitap. İkinci kitabı heyecanla beklemeye başlayanlar için haber verelim: “Pire ve DikenGeveze Sinekler” de okurlarını bekliyor. Sıkı Arkadaşlar ve Spagetti Canavarı / Andreas Steinhöfel / TUDEM / 2014 / 144 s. / 8+ Biri altı diğeri yedi yaşında iki kardeşin maceralarını, büyük kardeşin ağzından dinliyoruz. Kimi maceralara, arkadaşları Susanne, Christiane ve Richard da katılır. Neredeyse yerlerinde duramayan bu iki afacanın yaptıkları akıl almaz yaramazlıklara anne ve babalarının nasıl da hoşgörüyle yaklaşabildiklerini okumak bile ayrı bir heyecan… Evin içinde yaşanan karmaşaya bir de yeni doğan kardeş katılırsa neler olur acaba? İki kardeş, yeni gelen Björn adlı bebeği önce kuşkuyla karşılarlarsa da, kısa zamanda alışırlar. Amcam ve Ben: Havaalanında Bir Zebra / Genç Osman Yavaş / Resimleyen: Nalan Alaca / Final Kültür Sanat Yayınları / 2015 / 64 s. / 7+ Herkesin böyle “hafif çatlak” amcası olmaz. Olursa da, böyle hoş bir kitap yazılır elbette. Çocuk, amcasının anlattığı öyküleri uydurduğunun farkındadır. Öyle ya, havaalanında zebrayla karşılaşmışmış, onu akvaryuma koyup uçakla İsviçre’ye uçmasını ve orada akrabalarını görmesini sağlamışmış. Sonra da arkadaş olmuşlarmış falan filan. “Yalaaaan!” diye bağırır çocuk. Yine de amcanın anlattığı öyküleri merakla dinler. Ya doğruysa? Eeee, sonra ne olmuş, anlatsana amca… Kalın cilt kapaklı kitabın arka sayfalarında iki de şarkı yer alıyor. “Karekod”ları akıllı telefona okutarak şarkıları dinleyebiliyorsun. Ya da web adresleri yazarak bilgisayarda da dinlenebiliyor. “Yolda bir zebra görürsen şaşırma, / Anla ki amcam yine dalmış masallara.” Ayça’nın Yeni Evi / Yazan ve Resimleyen: Yin Chien / Çeviren: Çiğdem Kaplangı / Final Kültür Sanat Yayınları / 2015 / 40 s. / 4+ Ayça üzgündür. Ailesiyle yeni bir eve taşınmışlar, sevdiği her şeyi ardında bırakmak zorunda kalmıştır. Eski evin bahçesini, yol kenarındaki ağaçları, gökyüzünün mavisini, en çok da yakın arkadaşı Ceren’i özler. Ayça, anlaşamayacağını düşündüğü sıra arkadaşı Balçiçek’le, elinden uçan kırmızı şemsiyesini aramaya çıkar. Artık önlerine çıkan her şey, onlar için bir maceradır. Küçük bir kızın, ev, okul, arkadaş, çevre değişikliği karşısında hissettiklerini anlatan, ancak küçük bir olayın bile onu nasıl değiştirebileceğini örnekleyen sıcacık bir öykü. Kiralık Canavar / Andreas Steinhöfel / Çeviren: Suzan Geridönmez / TUDEM / 2015 / 104 s. / 8+ Gianna, operayı ve korku filmlerini çok seviyor. Sesini korumak istediğinden, yaz kış boynunda sürekli bir atkıyla dolaşıyor. Çünkü o, büyüyünce opera sanatçısı olacak… Her fırsatta avazı çıktığı kadar arya söyleyerek günün birinde sesiyle bir bardağı kırabilme umudunu taşıyor. Korku filmlerine gelince… Annesiyle ba basının izni yok tabii, ama onlar alt kattaki lokantalarında çalışırken, Gianna gizlice korku filmleri seyrediyor. Bir sırrı daha var onun… Geceleri herkes uyurken, evden çıkıp ay ışığında nehir kenarına kadar yürümek ve orada arya söylemek… Zaten canavarla karşılaşması da işte bu gece gezmeleri sırasında gerçekleşir. Canavar ne istiyor acaba? Üstelik Gianna, arkadaşlarında bazı değişiklikler sezinlemeye başlıyor. Okul da hiç eskisi gibi değil. Garip bir şeyler dönüyor. Neler oluyor? Gianna, bu gizemi çözmeden durabilir mi sizce? Orman Macerası / Cahit Kaya / Bu Yayınevi / 2015 / 112 s. / 10+ Oylum, ailesiyle çıktığı yolculuktan hoşnut değildir. Yol boyunca cep telefonunun çekmediğinden yakınır durur. Üstelik dağların doruklarına çıkıp yayla havası alacaklardır. Uygarlıktan, teknolojiden uzak bir tatil… Onlar dağ yollarında tozu dumana katarak ilerleyedursun, yakın çevredeki ormanda yaşlı bir kurt yiyecek bulmak için dolanmaktadır. Yaylaya gitmek için yayan yola çıkan küçük çocuğu kestirir önce gözüne. Başaramayınca, mola veren aileye diker gözünü. Sönmez Bey beklenmedik bir şekilde, arabanın anahtarlarını içine koyduğu yiyecek torbasını yaşlı kurda kaptırınca, macera başlar. Aileyi güç durumdan kurtaran, yolda yayan görüp arabaya almadıkları Deniz adlı çocuk olur. Aile, Deniz’in insanlığı karşısında şaşırır ve kendi davranışlarını sorgular. Dalların çıtırtısını duymak, böğürtlenlerin kokusunu almak, ormanın serinliğini hissetmek, yağmurda sırılsıklam olmak için, doğanın tam göbeğinde geçen bu maceraya buyurun… Hop Dedik Biz de Varız / Asuman Portakal / Resimleyen: Ayda Ataman / Asuman Portakal / Top Yayıncılık / 2015 / 128 s. / 9+ Resim öğretmeni olan Asuman Portakal’ın hazırladığı kitapta ne söz resmin önüne geçmiş ne resim… El ele verip öyküler anlatmışlar. Resimli bir öykü ağacı çıkıyor karşımıza ilkin. Meyvesi resim olan bir ağacı kesmeye kalkan eli baltalı biri, karşısında mahalleliyi buluyor. Ama adam da inatçı, Nuh diyor peygamber demiyor. Kesersin kesemezsin derken… İşte böyle doğuyor “Resimli Öykü Ağacı”. Asuman Portakal, resim bilgisinin verdiği avantajı da kullanarak bu ağacın dallarından sarkan birbirinden değerli ve ünlü tablolardan öyküler yazmış. Bir kız çocuğu ile tabloların rengine karışmak, her birinin büyüleyici, ilginç ve gizemli hikâyesini dinlemek ve bu arada da resim tarihinin vazgeçilmez eserlerini öğrenmek ister misiniz? Tabloların öyküsünü merak ediyor musunuz? O zaman iyi okumalar! n Mavisel Yener n Ata Cad. Defne Sok. No:1 D:1 Balçovaİzmir n www.maviselyener.com n [email protected] C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 2 2 1 8 H A Z İ R A N 2 0 1 5 n S A Y F A 2 1