23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sonsuz erdemi var her satırında. “‘YAPISALCILIKLA ONLARCA DİLBİLİMCİYE YOL GÖSTERDİ” Berke Vardar’la birlikte Türkiye’de yapısalcılığın, dilbilim ve göstergebilimin tanınmasında öncülük etmiş olan Tahsin Yücel, en önemli yapıtlarından biri olan “Yapısalcılık”la da pek çok algıyı kökten değiştirdi. Öncelikle “yazar romanda şöyle diyor” demeyi bıraktı eleştirmenler, “anlatıcı” demeye başladı. Yazarla roman kişisini biraz olsun ayırabildiler. Yazarın yaşam öyküsünden bağımsız kalarak yapıtı anlamlandırabilmeyi, yapıtta “anlam katmanları”nın, “derin yapı”nın bulunduğunu, “çoğul okuma” diye bir kavram olduğunu öğretti yapısalcı yöntem. Tahsin Yücel, tıpkı Berke Vardar gibi alanla ilgili temel kaynaklara birinci elden ulaşmıştı, son derece egemendi, onun okuduklarından da modern anlamda eleştiri, inceleme, araştırma yapmak isteyenler kendilerine bir yol çizdi, tıpkı Berke Vardar’ı okumuş onlarca dilbilimci gibi. İlginçtir gençler daha çok sevdi bu modern bakışı, hocalarıysa tepki göstermekten öteye gidemedi, matematiksel buldular bu yaklaşımı, okumayınca etiketlemek kolay oluyor. Belirtmekte yarar var, yalnızca edebiyatta değil, insan bilimlerinde de devrimsel bir yenilenme getirmiştir yapısalcı düşünce. Tahsin Yücel deneme ve incelemelerinde yapısalcı ilkelere bağlı. “ELBİSTAN’IN DİLİ, ANASININ VE GÖNLÜNÜN DİLİ” “Ne olursa olsun, ben dilimize, özellikle Anadolu’nun, doğduğum kasabanın diline hep bağlı kaldım.” Böyle diyor Tahsin Yücel. Gel de sorma Türkçesini, Elbistanı’nı, ötegeçesi’ni... Tahsin Yücel dostu Berke Vardar gibi TDK’nin bir anlamda neferiydi. Dil bilinci olmadan insan eksik kalır. Öztürkçe kullanırdı ve epey eleştirildi. Ancak Elbistan’ın dili, anasının dili onun gönlünün dilidir. Anadolu Masalları’yla bu gönül borcunu dile getirir. Bu dilin çağlayan bir kaynak gibi ruhunda yer bulduğunu hep hissettim, duyumsayışla, sezgiyle, var olmanın halleriyle ilişkili bir dil. Tahsin Yücel’in gerçeği yansıtmayan ama gerçek etkisi yaratan söylemleri dert edinmesi yapıtlarında ifadesini nasıl bulur? Tahsin Yücel’in “söylem” tanımı da önemli. Burada da anımsatalım isterim. Bir başyapıt olarak Tahsin Yücel r Ayşe Eziler KIRAN dnan Benk’in 1988’deki ölümünden sonra Tahsin Yücel hocası ve dostu için yazdığı benzersiz makalesinde “Adnan Benk’in başyapıtı Adnan Benk’in kendisidir” diyordu. Bu yazıyı okuduğumda “Tahsin hocam siz de bir başyapıtsınız” diye geçirmiştim içimden. Bu düşüncem bugüne dek hiç değişmedi, hatta daha da güçlendi, derinleşti. Tahsin Yücel’in yazdığı her şey ama her şey, bilimsel araştırma, çeviri, eleştiri, çözümleme, roman, öykü, masal, makale olsun; Türkçe olsun, Fransızca olsun hepsini büyük bir yetkinlikle, titizlikle, okuyucuya saygıyla, dürüstlükle yazılmıştır. Her sözcük, her tümce, her sayfa yazarın o bilge, o bilgili, o iyi insan, o alçak gönüllü kişiliğinin göz kamaştırıcı yansımasıdır. Tahsin Yücel bilimsel kişiliğiyle, dürüstlüğüyle, titiz çalışmalarıyla araştırmacılara; yaratıcılığıyla, kusursuz Türkçesiyle günümüzün iyi yazarlarına örnek olmuş; kurgusal yapıtlarıyla roman, öykü ve masallarıyla okuyucularına yazının o sonsuz düş evreninin kapılarını açmıştır. İstanbul Üniversitesi’nde AlgirdasJulien Greimas’ın asistanı olan Tahsin Yücel’in doktora tezinin (L’imaginaire de Bernanos, 1965) önemli bir bölümü, hocasının bugün bile aşılamamış Yapısal Anlambilim (La sémantique structurale) başlıklı araştırmasının önemli bir bileşeni. Bu önemli çalışmasıyla hocamız ilk olarak anlamın dilden söylem boyutuna geçişini; biçimin anlamı, anlamın da biçimi nasıl oluşturduğunu yansız, nesnel ve mantıksal bir biçimde gösterir. İkinci olarak da anlamın yazınsal (ve kurgusal) metinlerin çözümlenmesinde araç olarak kullanılabileceğini, örnekleriyle ortaya koyar. Günümüzde Tahsin Yücel’in anlambilimin gelişimine yaptığı bu önemli katkı sık sık vurgulanır. Son yıllarda Mikhail Bakhtine’in “keşfiyle” Türkiye’de gündeme gelen söyleşimlilik, çokseslilik, kimlik, ben ve başkası gibi konuları Tahsin Yücel daha 1983’te Ben ve Öteki başlıklı öykü kitabında ince bir duyarlılıkla işlemiştir. Onun hemen hemen tüm kahramanları ben(ler) ve öteki(ler) olarak parçalanmışlarsa da çoğu bunun bilincinde değildi. Bu kahramanlar dış görünümleri, ruhsal yapıları, düşünceleri ve davranışlarıyla öylesine gerçekçi bir biçimde verilir A ki kimi okurlar, Peygamber gibi kahramanların mezarını bile aramak istemiştir. Edimbilim ve anlambilimcilerin değişik bağlamlarda çözümlediği, tersinleme (ironi) ya da Tahsin Yücel’in kendi anlatımıyla “incecikten” alaylı anlatım” yazarın pek çok araştırma ve anlatısının oluşturucu öğesi. Ama bu anlatım öylesine zekice, öylesine muzip ve öylesine sevimlidir ki okur hayranlıkla gülümsemeden edemez. Hocamızın doktora, doçentlik ve profesörlük tezleri yazınsal göstergebilim ya da yazın alanında araştırma yapanlar için vazgeçilmez, örnek başvuru kaynağı. Çoğumuz onun öğrencisi olma şansına ulaşamadık ama kendisi konferansları, bildirileri, sohbetleri, ince şakaları, hoşgörülü, düşünceli ve kırıcı olmayan eleştirileriyle, bilgece katkılarıyla bizlerin akademisyen olarak yetişmemizde yol gösterici oldu. Prof. Dr. Nedret Tanyolaç Öztokat’ın hazırladığı ve yazarlarından biri olduğu Söylem, Söylen, Yazın: Tahsin Yücel’e Armağan başlıklı ortak kitap hocamızın zengin çalışmalarını, Türk yazınına ve bilim dünyasına katkılarını açıklıkla ortaya koyuyor. Tahsin Yücel’in dostlarının, onun çalışmalarıyla beslenen yazarların değerli katkıları bu ortak kitabı çok değerli kılıyor. Ortak kitaptaki çalışmalar üç öbekte incelenebilir. Birincisinde Tahsin Yücel’i yakından tanıyan dostlarının Prof. Dr. Nuran Kutlu, Prof. Dr. Nilüfer Kuruyazıcı, Turgay Fişekçi ve Prof. Dr. Emel Ergun’un tanıklıkları, anıları ve yapıtları konusundaki düşünceleri sergileniyor. İkinci öbekte Prof. Dr. Osman Senemoğlu, Prof. Dr. Bahadır Gülmez, Feridun Andaç ve Prof. Dr. Nedret Tanyolaç Öztokat Tahsin Yücel’in yapıtlarını toplu bir bakışla inceleyen araştırmalar sunuyor. Son öbekte Prof. Dr. Kubilay Aktulum, Prof. Dr. Hanife Nalân Genç ve Doç. Dr. Ali Tilbe, Yard. Doç. Buket Altın Büken ve Dr. Selin Gürses Şanbay, Tahsin Yücel’in kurmaca yapıtlarından birini çözümlüyor. Bu çözümlemelerin yöntemini, araçlarını ve üstdilini büyük bir ustalıkla sunan “öncü yapıt”, Anlatı Yerlemleri ise Prof. Dr. Sündüz Öztürk Kasar tarafından irdeleniyor. Tahsin Yücel’e Armağan kitabı bitirildiğinde hocamızın tüm yapıtlarının yeniden ve çok dikkatle okunması gerektiği bir kez daha daha anlaşılıyor. Sevgili Hocam, canım hocam bizlere yol gösterdiğin, örnek olduğun için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Sizden daha öğrenecek çok şeyimiz var. n Söylem bizim kendimizi ortaya koyma biçimimiz. Davranış, giyim, duruş, yürüyüş, sözel söyleme katılan diğer süreçle. Tümü anlam üretmede başvurduğumuz araçlar. Biz bir anlam kurgularız söylemimizle, tabii doğru olanı aktarmamız beklenir ama çoğu kez “gibi olanı” yansıtırız. “Gerçeklik etkisi” Roland Barthes’ın yazınsal yapıt için kullandığı bir terim. Yaşamlar roman gibi olunca bizler de gerçekten çok gerçek gibi durana yakınlaşırız. Göstergebilimin çok kullandığı bir kategori “gerçek”: “Yanılsama”, “yalan”, “sır”, vb. anlamlarla birlikte var olur. Yücel’in romanlarında kişilerin gerçeklikle sınavı bu “olma ve yapma” ikilemini gösterir. “ROMANCI YANI İRONİDEN YANA” Tartışmalar’ı da sormadan edemem. Tartışma kültürü üzerine emsal bir tanıklık ve belge gibi. Kitabı hazırlarken tekrar okudum, yine aynı izlenim: Tartışma bir kültür durumunu yansıtır. Düşünsel, toplumsal, “Tahsin Yücel’e Armağan” kitabı bitirildiğinde, yapıtlarının yeniden ve çok dikkatle okunması gerektiği bir kez daha daha anlaşılıyor. felsefi ve bireysel bir duruşunuz olacak, karşı tarafın da sizinle aynı donanımda olduğunu unutmayacaksınız. Tahsin Yücel işte bu çerçevede yazar, eleştirir, görüş bildirir, titiz gözlemlerle de destekler görüşünü. Tahsin Yücel’in romanlarının toplumsal değişimin, altüst oluşun, dönüşümün izlerini taşıdığı, gündeş olanın sorunlarını söylemleştirdiği imleniyor incelemede (Peygamberin Son Beş Günü, Yalan, Bıyık Söylencesi, Kumru ile Kumru, Sonuncu, Gökdelen…) Tahsin Yücel’e göre roman nasıl bir eleştiri? Romanları Tahsin Yücel’in yaşama bakışını örnekler ancak bu bakış kesinlikle bir bilim adamının, yetkin bir insan bilimcisinin keskin bakışı; dizgeyi yakalar. Gösterge dediğimiz şey anlamını dizge1 8 H A Z İ R A N den alır. Hep bir “kod” içinde anlamları okuruz, tüketir ya da kurgularız. Tahsin Yücel göstergenin izini sürer romanlarında, hangi bağlamda hangi anlamlar ürer? Stendhal romanı bir aynaya benzetir, yol boyunca gezdirilen bir ayna. Tahsin Yücel de insanlara ve topluma tutar aynayı, hızla değişen bir toplum ve değer yargılarını da göstergebilimcinin eleştirel bakışıyla yansıtır. Romancı yanı ironiden yana. İronisiz Tahsin Yücel anlatısını düşünmek zor. Çok derinden kavrar insan gerçeğini, dile getirirken de kimi zaman inceden takılır, kimi zaman açık açık alaya alır. Keskin bir zekâ yansır söyleminden; Fransız düşünür ve yazarlarını çağrıştırır, Voltaire, Montesquieu, Rabelais, La Rochefoucauld, ilk aklıma gelenler, iyi bildiği bir damardan beslendiğini düşünüyorum. n gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Söylem, Söylen, YazınTahsin Yücel’e Armağan/ Yayına Hazırlayan: Nedret Tanyolaç Öztokat/ Can Yayınları/ 190 s. 2 0 1 5 n S A Y F A 1 5 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1322
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle