Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TÜYAP 33. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı Onur Yazarı Atilla Dorsay ‘Hayat ve sinema tutkum beni ayakta tutuyor!’ Rahime ve babam Hüseyin Avni Dorsay sinemayı çok severdi. Sekiz yıl boyunca tek çocuktum ve 45 yaşlarımdan itibaren beni de sinemaya götürdüler. Babam frankofondu ve beni kesinlikle Galatasaray Lisesi’nde okutmak istiyordu. Bunun için 1949’da Karşıyaka’daki kurulu düzenlerini bozarak İstanbul’a taşındılar. Galatasaray’a girince hayatımda tabii çok şey değişti. Özellikle on yaşımdan itibaren filmler dahil yazı gibi çeşitli alanlara daha bilinçli yaklaşmaya başladım. Yazı yazma yeteneğim de o yıllarda ortaya çıkmaya başladı, özellikle de ilkokulun dördüncü sınıfından itibaren gelişti. Galatasaray’da edebiyata çok teşvik ettiler. İlkokulda bile iki grup oluşturarak münazaralar yapılırdı. Tüm bunlar hem Türkçemi hem de yazıya olan yeteneğimi ve arzumu çok geliştirdi. Onon bir yaşlarımdan itibaren sinema defterleri tutmaya başladım. dört ve beşinci sınıfında okuduğum yıllarda, ailem, arkadaşlarım, günlük hayatım hakkında günlük tutmaya da başlamıştım. Şu kesin ki bu iki yetenek, yazı ve sinema bende paralel biçimde oluştu. Bunda ailenizin ve hocalarınızın payı, katkısı nasıldı? Ailemden gelen yetenekler kuşkusuz vardı. Babamın İzmir’deyken o dönemin Demokrat İzmir gazetesinde Atilla İlhan’ın da ilk yazdığı gazetedir “Menekşe” adlı bir romanı tefrika edilmişti. O romanın kupürleri hâlâ bir zarf içinde bende durur. Babam bir gün kitap olarak bastırmaya çalışmamı vasiyet etmişti ama maalesef yapamadım. Sonra yatılı okuduğum Galatasaray’da liseye geçtiğimde dönemin ünlü ve popüler edebiyatçılarından oluşan öğretmenlerim oldu; Ahmet Kutsi Tecer, Zahir Güvemli, Esat Mahmut Karakurt gibi. Beyoğlu’nun göbeğinde olmak da zaten başlı başına kültürün ortasında olmak demekti, tiyatro ve sinema son derece canlıydı. Bu kişiliğimin gelişmesinde çok önemli olmuştur. Beyoğlu’na birçok kitabımda bu nedenle de eğilmişimdir. “DİPLOMAT OLMAK İSTERKEN ÖNCE MİMAR SONRA YAZAR OLDUM!” Başlarda sinema yazarı olmaya ise hiç niyetiniz yokmuş öyle mi? Diplomat olmak istiyordum ben. Liseden sonra sınava girdim çünkü o Ana teması “Sinemamızın 100 Yılı” olarak belirlenen 33. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın bu yılki Onur Yazarı Atilla Dorsay. Kırk sekiz yıllık kariyerine, mimarlık, gazetecilik, sinema ve müzik yazarlığı, başta sinema olmak üzere pek çok alanda yazdığı 50 kitabı, dünyaca ünlü sinemacılarla yaptığı söyleşileri, televizyonda sinema ve müzik programları, Legion d’HonneurPalmes Academiwues Nişanı, TDK Basın Ödülü, İstanbul, İzmir ve Antalya festivalleri Emek Ödülü gibi sayısız ödülü, birçok festival ve yarışmalarda jüri üyeliği sığdıran bir emekçi Dorsay. Ömrünü sansürü ve diktayı eleştirmek, bu yolda mücadele vermeye adamış aktivist bir aydın. Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, Yeni Yüzyıl, Sabah gibi ulusal gazetelerde sayısız eleştiri yazısına imza atmış bir tükenmez kalem ve basın ve sinema sektörünün Atilla Ağabey’i. Dorsay’la geniş kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. S A Y F A 4 n 6 r Gamze AKDEMİR izin için yazının çok az öncesinde başlıyor sinema. Tabii, ilkokulda tutmaya başladığım sinema defterlerim vardı. Sevgili Sadık Karamustafa’ya teslim ettiğim bu defterlerin büyük bir bölümü, TÜYAP’ta benim için açılan sergide sunuluyor. İlk önce İzmir’in Karşıyaka semtinde oturuyorduk. 1940’ların bu ilkyarısında insanların neredeyse tek eğlencesi sinemaydı. Annem İkbal Fotoğraflar: Kaan SAĞANAK S “YAZI VE SİNEMA BENDE PARALEL OLUŞTU” Neler yazıyordunuz o defterlere? Filmin orijinal ve Türkçe adını, renkli olup olmadığını, rejisörünü, oyuncularını yazıyordum. En son bölümde de o yıllarda “fevkalade”, “çok güzel”, “orta”, “kötü”, “çok kötü” gibi değerlendirmeler ve bir iki cümleyle başlayıp, üç beş yıl sonra yedi sekiz cümleye dönüşen ilkel, çocuksu eleştiriler yer alıyordu. Bir eleştirmenin fiilen nasıl yetiştiğini o defterlere bakarak görmek mümkün. Yine Galatasaray’ın K A S I M 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1290