Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kında yaptığı yüksek lisans tezinde rastladım. Bence çok önemli bir gizli itiraf. Ama çok dik kişilikli bir adamdı ve bence o yüzden sonuna kadar pişman olmadığını söyledi. “ELIA KAZAN’IN BEŞ FİLMİ YASAKLANDI, ÇOK DA İYİ OLDU!” Ülkemiz geldiğinde Türk sinemacılarına destek vermek amacıyla sansüre karşı bir protesto yürüyüşünün başını çekiyor Kazan. Orada yaşananları da yazıyorsunuz. Festivalden önce Türk sineması, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun bir kararnameye dönüştürülmüş halinden oluşan Sansür Yasası’ndan sayısız sinemacı fevkalade çekmiştir. Her biri ayrı birer kitap olur. Sinemadan sonra tabii festivaller de nasibimizi aldık sansürden. Elia Kazan’ın geldiği yıl beş film birden yasaklandı. Çok da iyi oldu! Basında ve sanatçılarda büyük tepki oluştu. Kazan da sinemamızın önde gelen yönetmenleri, oyuncuları ve emekçileriyle birlikte Galatasaray’dan Taksim Meydanı’na kadar yapılan sansürü protesto yürüyüşüne katıldı. Bu olaylardan üç dört ay sonra dönemin Kültür Bakanı Tınaz Titiz kanun hükmünde bir kararname çıkararak uluslararası festivallerde filmlerden sansür uygulamasını kaldırdı. Türk sinemasında yapılan filmler ise festivallere ancak Bakanlığın işletme belgesini almak koşuluyla katılabiliyorlardı. Bu da kendi içinde bir ön denetim anlamına geliyordu. GAVRAS’TAN BAŞBAKAN’A “EMEK”E SAYGI MEKTUBU nüşmüş. Pek çoğunun aksine öyle bir tökezlemesi yok. Doğru. Babasından gelen bir solcu çizgi de var tabii. Hatta kitapta yazdım; Gavras, babasının da solcu fikirlerinin pek çok arkadaşını kaybettiği TürkYunan savaşı sırasında oluştuğunu söylemiştir. Yönetmenlerin siyasi angajmanlarından bahsederken Gavras’ın, Çek politikacı Arthur London’ın Çekoslovakya olayları ekseninde kendi hayatını anlattığı kitabından uyarladığı, Stalin’e karşı filmi “İtiraf”a da geniş yer ayrılı. Gavras’ın içinde yaşadığı, üçlemesini çektiği o dönem Avrupa’nın özellikle Fransız Komünist Partisi’nin Fransa’da aydınlar kesiminde çok egemen olduğu bir dönemdi. Hatta ortam öyle gergindi ki Fransız sinemasının solcu aydınları Simone Signoret, Yves Montand ile birlikte filmi yapıp yapmamak konusunda çok da düşünmüşler. Parti filmi beş yıl süreyle yasaklasa da galip çıkan Gavras ve tarihe geçen filmi oluyor. “KİMSE PARAJANOV KADAR ÇEKMEDİ!” Costa Gavras’a gelirsek o da 7 Nisan 2013’te Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı yapılan protesto gösterilerine katıldı. Ne acıdır ki güzel ülkemizde hep bu protesto yürüyüşlerini gerektiren yasaklamalar olur ve de dışarıdan gelen, kendini siyasi olarak angaje eden sanatçılar da bizlere yani daha ilerici sanata, kültürel ve tarihi değerlere saygı gösterilen bir ülkede yaşamak isteyen insanlara el verme ihtiyacı hissederler. Sinemanın tahrip edilmemesi için mücadele veren isimlerin başında gelen Gavras da hem yürüyüşe katıldı, hem de polis müdahalesi üzerine basına verdiği demeçte gayet kibar bir dille Başbakan’a seslendi. Ne yazık ki Emek’in yıkılması engellenemedi. Gavras’ın sinema dilindeki sol öğretisi de vurgulanıyor. Ne kopmuş, ne dö Örselenenler konusunda Ermeni asıllı Gürcü sanatçı Sergey Parajanov’u ayrı bir yere koymalı sanırım. Onun kadar hapislerde süründürülmüş yönetmen az olsa gerek. Bir 9 ay bir de 4 yıl ağır hapsi var ama onun dışında da aralıklarla içeri atılmış. Çok çekmiştir gerçekten. İki nedeni var; biri inandığı sanat anlayışının Sovyetlerin ideolojisiyle uzaktan yakında ilgisinin olmaması. Ancak “Unutulmuş Ataların Gölgeleri“ filminin başarısı uluslararası olunca Sovyet yönetimindeki sinema merkezi YENİ “Kitaptaki pek çok yönetmen ödeyecekleri bedelleri göze almıştı. Yarısından çoğunu siyasi duruşları ve bu uğurda ödedikleri bedeller nedeniyle seçtim. Tarihin tanıklığını yapmaya gönüllüydüler” diyor Hülya Uçansu. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1290 6 K A S I M 2 0 1 4 n S A Y F A 1 7