Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bilene farklı bir bakış ve sonuç ?^lĞDSĞYZ?Z|Ğ??YsYĞY?YĞwusUslAdT?? ?^l ĞDSĞYZ?Z|Ğ??YsYĞY?YĞwusUslAdT?? ?^ĞlS'ZEsY? ?^Ğ lS'ZEsY?<suslEAw?TY? ?TY?A?A?T Kardelen ve Mum Hasan Eken, Kardelen ve Mum‘da koşulların altında ezilse de, tıpkı bir kardelen gibi sıyrılmayı başaran, bir mum gibi en azından çevresini ışıtan insanları anlatıyor. Ë Korkut AKIN ekonomik ve toplumsal koşullar gözetilerek bir çizgi çekilse, bu haritada görüldüğü gibi yatay değil, neredeyse dik, yokuş aşağı bir çizgi olur. Dünden bu güne kuşkusuz farklılıklar var, kuşkusuz değişimler yaşandı, kuşkusuz iyileşti hemen her şey. Ancak yine de o olumsuz koşullar aşılabilmiş değil. Hasan Eken, Kardelen ve Mum‘da koşulların altında ezilse de, tıpkı bir kardelen gibi sıyrılmayı başaran, bir mum gibi en azından çevresini (ama unutulmamalıdır ki zifiri karanlıkta, biraz da gözleriniz alışmışsa mumun aydınlığı azımsanamaz; dilerseniz “Kardelen ve Mum”u okuduktan sonra bir kez daha düşünün bunu) ışıtan insanları anlatıyor. Hasan Eken Bu, belki de bir bakış açısı… Yazar da benim gibi düşünmeyebilir. Hem zaten okuyanda bir ‘imaj’ yaratan romanın, daha genel tanımıyla yazılı yapıtların asıl işlevi bu değil midir? Zorlu koşullar altında, kendiliğinden de olsa, bilinçsizce ama kararlı bir adım atılması –sonucu her ne olursa olsun kazanım değil midir, ‘böyle gelmiş böyle gider’ mantığına bir isyan(!) değil midir? Kaldı ki, kapak yazısı da “Mardin’in dağ köylerinden İzmir’e uzanan hüzün, hayal kırıklıkları ve umudun birbirine karıştığı farklı bir roman” nitelemesiyle başlıyor. D oğu ile Batı arasında, le çıkmış yola. Devrik cümleleri, ‘virgül’le bağlanan betimlemeleri farklı ve –bana göre gerçekten iyi bir tarz. Sürdürürse, ki sürdüreceğinin ipuçlarını satır aralarında veriyor, kendine özgü ve tutarlı bir dili olan bir yazar kazanmış olacak edebiyatımız. Roman kahramanları, Heci Hesen’den Arıf’a, Letto’dan Meemud’da, Ferso’dan Ehmed’e… Albert’e kadar hepsi sanki bir senaryodan fırlamışçasına elle tutulur bir şekilde betimlenmiş. Hatta tüm romanı senaryolaştırmaya bile gerek duymaksızın filme çekebilecek kadar canlı bir betimlemeyle bezemiş yazar. İNSAN SARRAFI Kahramanların karakterlerindeki farklılık, en çok Heci Hesen’de çıkıyor ortaya. Gördüğü, yaşayıp biriktirdiği deneyimin ışığında nerede nasıl davranacağını, insanlarla nasıl iletişim kuracağını biliyor. Evde, dükkânda takındığı tavrı – her ne kadar Deırık’tekinden pek farklı olmasa da İzmir’de göremiyoruz… Herkese yukarıdan baksa da, İzmir’deki ‘paşa’ seslenişi, bilgi birikiminin ve ‘insan sarrafı’ olmasının sonucu olarak dikkat çekiyor. Yaşayan bir kahraman Heci Hesen ve öyle her yerde karşımıza çıkacak kadar da çok değil. Laf aramızda az da sayılmazlar… Romanın Mardin’den İzmir’e uzanan örgüsünde, okurun kendi imgeleminde yaşatacağı/ yaratacağı sonuç; piyango almış, loto oynamış birinin kurduğu hayallerle eşdeğer. Yazar okuru sadece kendi romanına çekmekle kalmıyor, daha da ileri götürüyor. ?7??Y?A?TYEA???z???TuTYY ?7??Y?A?TYEA???z???TuTYYlUsus<slAdT?Es?ĞAYTuAY|Ğwsu?ZYuA?DA?A??A ?7??Y?A?TYEA???z???TuTYY ?TuTYYlUsus<slAdT?Es?ĞAYTuAY|Ğwsu? lUsus<slAdT?Es?ĞAYTuAY|Ğwsu? Ğwsu?ZYuA?DA?A??A ZYuA?DA?A??A ?uA?AY lUsus7Y?AYuA?TY?uT?UAYuTŒT lUsus7Y?AYuA?TY?uT?UAYuTŒT?YTY? ?YTY?A?A?T^lĞDSĞYZ?Z|Ğ??d??ZYUslAdTYEAe A?T^lĞDSĞYZ?Z|Ğ??d??ZYUsl A?T^lĞDSĞYZ?Z|Ğ??d??ZYUsl ??d??ZYUsl ?d??ZYUslAdTYEAe AdTYEAeA??wA |Ğ?Z??Ye???w?YĞ?ĞD?ĞYsds??AUuA?Tw?YĞ?s?Z?? |Ğ?Z??Ye???w?YĞ?ĞD?ĞYsds??AUuA?Tw?YĞ?s? |Ğ?Z??Ye? ??w?YĞ?ĞD?ĞYsds??AUuA?Tw?YĞ?s?Z? AUuA?Tw?YĞ?s?Z?? ,Ğ?SAYOsds?AYuA?wA?uTUlA??sYDsulĞ?YAOI A??sYDsulĞ?YAOI dĞYsw ?Zu?w? ?Zu?w? ??YDs ??YDs ulĞ?YAOI ulĞ?YAOI EĞ ?ĞYsY ?Zu?YE???< ?Zu?YE???<A|OAOĞYĞuusUuĞUswsY?Zu?Y?YEASAs?sZuE?Œ??Z????YEAYeTUA?? |OAOĞYĞuusUuĞUswsY?Zu?Y?YEASAs?sZuE?Œ??Z????YEAYeTU |OAOĞYĞuusUuĞUswsY? ĞYĞuusUuĞUswsY?Zu?Y?YEASAs?sZuE?Œ??Z????YEAYeTUA? Zu?Y?YEASAs?sZuE?Œ??Z????YEAYeTUA? A?? ? ???YD?ulĞ?YAOI ???YD?ulĞ?YAOI s?Ğ YĞ ?ĞYsY?YĞdĞYsw? ?ĞYsY?YĞdĞY sY?YĞdĞYsw? sw?ds?sw?Zu?w??E??? ?Zu?w??E??? ?Zu?w??E?? dswĞ?EĞ?Os?sYsY?ĞeOŒs EĞ?Os?sYsY?ĞeOŒs ĞY ĞlUsus ĞlUsus ?? wĞ?sUAuT?EAY wĞ?sUAuT?EAY ds?s ZuAY ?? ?? Z|Ğ?? Z|Ğ?? ?? lA?ANA?T UT?T? eĞUs?wĞEĞYU??lA?TD?Usw?ĞYsY?E?Y|Ğ?wĞ?ĞDĞŒs?SĞ?UĞ?sYU eĞUs?wĞEĞYU??lA?TD?Usw?ĞYsY?E?Y|Ğ?wĞ?ĞDĞŒs?SĞ?UĞ?sYU eĞUs?wĞEĞYU??lA?TD?Usw?ĞYsY?E?Y| A?TD?Usw?ĞYsY?E?Y|Ğ?wĞ?ĞDĞŒs?SĞ?UĞ?sYUA?AYADAŒTds??ZY?D AYADAŒTds??ZY?DA O?l??ĞY|ĞU O?l??ĞY|ĞUA?AY?UA?AY?AUuA?TwTYAEA?AYAY???YD?ulĞ?YAOI AY?AUuA?TwTYAEA?AYAY???YD?ulĞ?YAOI AY?AUuA?TwTYAEA?AYAY???YD?ul ?YD?ulĞ?YAOI E???Y???Y?Y sesYEĞ?A?AETŒTwT?E?Y?AsesYĞYd???Uk??A sesYEĞ?A?AETŒTwT?E?Y?AsesYĞYd???Uk??A sesYEĞ?A?AETŒTwT?E?Y A?AETŒTwT?E?Y?AsesYĞYd???Uk??Al ZuE?Œ?Y? O?? O??lĞ?s?Z?? Ğ?s?Z?? Ğ?s?Z? BENZERSİZ ÖYKÜ Bankacılıktan, finansal yaşamdan akademisyenliğe uzanan Doç. Dr. Hasan Eken, belli ki çok iyi bildiği yörede, ayrıntılarını araştırarak öğrendiği bir ailenin 1900’lü yılların ilk 3035 yılını anlatıyor. Farklı yaklaşımı ve akıcı diliyle okurda merak uyandırıyor. Sanki bugünlerde bir televizyon dizisinin girişinde de aktarılan öykü gibi bilinen, hep yaşanan, hep okunan veya izlenen bir olay örgüsü içersindeymiş gibi oluyorsunuz, ama daha birkaç sayfa geçmeden bu arada bir kez daha belirtmekte yarar var; yazarın akıcı dili gerçekten sizi sarıp sarmaladığı için kendinizi kitabın yarısında buluyorsunuz anlıyorsunuz ki, bu anlatılan çok farklı bir hikâyedir. Yazarın dili var mı? Buna bakmak gerekir. Bir atımlık barutu vardı da, onunla mı yetindi, yoksa arkası gelecek mi? Hasan Eken, ilk romanı olmasına karşın, gerek anlatımı, gerek karakterleri ete kemiğe büründürmesi, mekân bütünlüğü sağlaması ve hepsinin üstünde güçlü betimlemeleriyle romanından el alıp söyleyelim ‘kardelen’ gibi çıkan, ‘mum’ gibi ışıtan bir güven BİLİNENE AÇILAN YENİ BİR PENCERE Yazı dilinin farklılığıyla yetinmeyen yazar, okuru romanın içine daha bir çekebilmek, kendi kurduğu düşte bile olsa akışı belirleme özelliği taşımak için geri dönüşlere başvuruyor. Okur, dolayısıyla, sayfalara göz atıp geçemiyor, üzerine düşünmek zorunda kalıyor. Tabii, bu arada, okuduklarını unutmaması gerektiğini baştan siz de kabul etmelisiniz. Bilinene hangi açıdan bakarsanız farklılıkları görürsünüz? Hangi açıdan bakmanız yeni bir olguyu doğurur? Sıra, dile kolay geldiğince, ‘makus talihi’ diye baktığımız ‘ora’nın, karları delerek fışkıran ‘kardelen’lerine geldi demektir. Onlar ışıtacak çevreyi. Ne dersiniz, Hasan Eken, bilinen bir dünyaya yeni bir pencere açtığı ‘Kardelen ve Mum’la, sizi de yeni romanını bekleyenler arasına katsın mı? Ne dersiniz? Umuyor ve bekliyoruz ki kendi dilini pekiştirmek için ikinci yapıtı tezgâhtadır Hasan Eken’in. ? Kardelen ve Mum/ Hasan Eken/ Postiga Yayınları/ 216 s. ????|A?usU?DZw?l? ? ???|A?usU?DZw?l? ?? |A?usU?DZw?l? 18 NİSAN 2013 ? SAYFA 27 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1209