Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Bir Fasit Daire / Berna Durmaz / Can Yayınları / 120 s. Daha önce Tepedeki Kadın ve Bir Hal Var Sende adını taşıyan öykü kitaplarıyla tanıdığımız Berna Durmaz, özellikle kasaba ve kenar mahallelerden insanları, onların konuşma diline yakın bir anlatımla, kendi özgün dilini de oluşturarak yazan bir öykücü. Yoksul kadınlarla çocukları, emeğiyle geçinen, tüm ezilmişliğine karşın neşesini yitirmeyen halktan insanları güçlü gözlemlerle anlatıyor. Yien bu doğrultuda ilerleyen yazarın yeni öykü toplamı Bir Fasit Daire’de on üç yeni öykü yer alıyor. Durmaz, bir Roman mahallesinde olup bitenleri ele aldığı öykülerinde ortak karakterleri kullanıyor. Bu karakterlerin kimi özellikleri, okuru Bir Fasit Daire’nin içine kolayca alacak nitelikte. Ufacık Bir Peygamber / James Bernard Frost / Çeviren: Gizem Şakar / Ayrıntı Yayınları / 390 s. “Ve sayın seyirciler, elinizde tuttuğunuz kitap aslında ucubelerin, hipnotize lezbiyenlerin, süt kasalarının ve Kayıp Thomas İncili’nin anlatıldığı bir Pazar ayininden arta kalan her şeyin kolajlandığı bir fanzine ait. Hepimizi yirmi iki yaşında Mekke yolunda pedal çevirmeye çağırıyor bu fanzin; ama bir şartla: Yaymak lazım!” Ufacık Bir Peygamber, yakın dönem Amerikan yeraltı edebiyatının önemli yapıtlarından biri. James Bernard Frost’un bu eğlenceli metni, “iki tekerlek candır” mottosuyla eski bir bisiklet üzerinden başlıyor. Patlayan tekerlek, imdada yetişen cücenin uzattığı pompa ve din karşıtı bir kilisenin kutsal su yerine kahve dolu kasesinden tüten kokuları eşliğinde Bush karşıtı seçim kampanyasına sürüklüyor okurunu. Pireneler’deki Şato / Jostein Gaarder / Çeviren: Dilek Carelius / Pan Yayıncılık / 200 s. Romanın kahrmanları Stein ve Solrunn, birlikte oldukları 70’li yıllardan bu yana görüşmemişlerdi. Bir gün 30 yıl önce kaldıkları otelin ahşap balkonunda karşılaştılar. Otuz yıl önce başlarından geçen sarsıcı bir olay, sonunda ayrılmalarına neden olmuştu. Bu olayı aralarında bir sır olarak saklamaya karar vermişlerdi. İkisinin dünya görüşleri farklı olduğu için bu sırra bakışları da farklıydı. Karşılaşmaları bir tesadüf müdür? Bilim dünyayı açıklamaya yeter mi? Dünyayı yöneten başka güçler var mıdır? Türkiye’de de bilinen Sofienin Dünyası’nın yazarı Jostein Gaarder’in yeni romanı Pireneler’deki Şato, dünyayı anlamaya yönelik felsefi sorularla örülmüş bir aşk hikâyesi sunuyor. Babaannemin Usturası / Esra Pekin / Sel Yayıncılık / 92 s. Yalnızlığını kabullenmiş ve bir şekilde hayatta varolma çözümü bulmuş iki mutsuz insan karşılaştığında birbirinin sığınacak limanı mı olur, yoksa alabora mı? Hayatta bir iz bırakmaya çalışmak, var olduğunu gösteren bir direniş midir yoksa yenilgiyi kabulleniş S A Y F A 2 6 n 1 9 A R A L I K 2 0 1 3 misali kahramanını kavrayamadığı bir dünyaya atıyor; bir sabah kendini bir otel odasında sırtüstü dönmüş böcek olarak bulan kahraman gibi. Edebi Karakterlere Neden Önem Veririz? / Blakey Vermeule / Çeviren: Müge Sözen / Alfa Yayınları / 402 s. Blakey Vermule, kurmaca karakterlerin insanların hayatına nasıl sızdığını sorguladığı bu kitabında okuyucuların duygusal olarak etkilendikleri edebiyat deneyimlerini inceliyor. Bu deneyimlerle kurmaca karakterleri nasıl algıladıklarını ve bunun gerçek hayattaki toplumsal ilişkilerini nasıl etkilediğini araştırıyor. Edebi karakterlere duygusal olarak bağlanma fenomenini İngiliz kurmaca edebiyatının temel kavramlarıyla tartışırken Thomas Mann, J. M. Coetzee, Ian McEwan ve Chinua Achebe gibi yazarları da incelemesine dahil eden Vermuele, edebi karakterlere önem vermenin aslında diğer insanlara, özellikle de yabancılara önem vermekten pek farklı olmadığını ortaya koyuyor. Koşar Adım Bir Hayat – Server Tanilli / Fevzi Karadeniz / Belge Yayınları / 388 s. Kitabın yazarı Fevzi Karadeniz’in yirmi yıldan fazla kapı komşusu olduğu, öğrenci hoca, ağabey kardeş, eşit hukuklu iki dost durumunu, duygusunu paylaştığı Server Tanilli üzerine bir çalışma elimzdeki. Tanilli’nin sürgündeki yalnızlığını da paylaşan Karadeniz, onun çok bilinen bilim insanı kimliğinin dışında farklı şeyler söylemeyei amaçlıyor kitabında. Öncelikle de insani yönünü öne çıkarmaya çalışıyor. Kitapta başta Server Tanilli olmak üzere daha birçok aydın, gazeteci ve yazarın görüşlerine de yer veriliyor. Server Tanilli’yi daha yakından tanımak isteyenlere... Edebiyatımızda Bireyselleşme Serüveni / Derleyen: Fatma ErkmanAkerson / Ayrıntı Yayınları / 216 s. Edebiyatımızda Bireyselleşme Serüveni, 20. yy’da, Türkiye’de yazılmış otuz romanı bireyselleşme açısından incelemeyi hedefliyor. Çok genel olarak, ilk söylenebilecek, kadın romancıların da erkek romancıların da kahramanlarında, dışsallıktan içselliğe doğru ortak bir akışın gözlemlenebildiği. İlk romanlar daha çok dışsal ve somut sorunların çözümlenmesiyle uğraşırken, zaman içinde ilerledikçe kahramanların kendi içlerine daha derinden baktıklarını, varoluşlarını sorguladıklarını görebiliyoruz. Kadın romancılar, ilk başlarda çok somut koşullarla hesaplaşıyorlar. Kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmaları, toplumda hem bir kadın hem de bir birey olarak yer edinmeleri başlıca temalar. Bu mücade, ilk başlarda dar bir çevreden anlayış bekleme şeklinde gerçekleşiyor, daha sonra toplumsal, kültürel ve siyasi çevrelere doğru genişliyor. Son romanlarda, karşımıza artık, varoluş sorunlarıyla baş etmeye çalışan bireyselleşmiş kadın kahramanlar çıkıyor. Edebiyat meraklıların dikkatini çekecek bir çalışma... Pek Saygıdeğer Ptolemy Grey / Walter Mosley / Çeviren: Merve Balcık / Dedalus Kitap / 304 s. Bu romanda, her adımınızla böcekler kaçışıyor, yarasalar kanatlanıyor. Tozlar uçuşuyor. Kelebekler değil. Çok eski fotoğrafların hepsi yerde. Her adımzda Ptolemy Grey’in evinde bir pencere açılıyor. Bu pencereleri okur için C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1244 mi? İnsanın kendini yaralaması daha mı iyidir başkasında yaralar açmaktan? Babaannemin Usturası tüm bu soruların cevabını arayan iki kişinin hikâyesini anlatıyor. Esra Pekin’in kendine has diliyle, oyun, sinema ve müzikle yoğurulmuş anlatısı sürpriz sonuyla iddialı bir kitap. Kutup Dairesi’nde Bir Ev / John Burnside / Çeviren: Özlem Yüksel / Yapı Kredi Yayınları / 302 s. Kutup Dairesi yakınlarındaki ıssız bir adada annesiyle tek başına yaşayan Liv’in tek arkadaşı, cinli perili öyküler anlatarak ona hoşça vakit geçirten yaşlı bir adamdır. Fakat adamın anlattığı öykülerin bazılarında ortaya çıkan huldra hepsinden farklı ve ürperticidir. Büyüleyici güzellikte bir genç kız olarak görünüp erkekleri ölüme sürükleyen bu vahşi ruha ilişkin öyküler, Liv’i bir sebeple ürpertmiştir daima. Ve bir yaz, Liv’in okul arkadaşları arasından iki genç erkek birkaç gün arayla boğularak ölür. Boğulmalarına neyin yol açtığı anlaşılamaz. Herkes bir biçimde yaşamın alışıldık ritmine dönerken, kazaların yaşandığı durgun denizin kıyısındaki evinin çevresinde bulunan her şeyi, herkesi suskun ve derin bir dikkatle gözleyen Liv, cevapları ararken yepyeni sorular keşfedecektir. Türkçede daha önce Şeytanın Ayak İzleri adlı romanıyla tanıdığımız John Burnside, Kutup Dairesi’nde Bir Ev’le tekrar okuyucu karşısında. Kraken / Chine Miéville / Çeviren: Mehtap Gün Ayral / Yordam Kitap / 512 s. Londra Doğal Tarih Müzesindeki Darwin Merkezinde, uzman olarak çalışan Billy Harrow, merkezin en değerli, nadide türü olan Architeuthis duxu bilinen adıyla Dev Mürekkep Balığını tanıtma amaçlı bir müze turu yapmaktadır. Ancak Billy’nin turu, Dev Mürekkep Balığı’nın aniden, akıllara durgunluk vererek sırra kadem basmasıyla, beklenmedik biçimde yön değiştirir. Fantastik edebiyat alanının en saygın ödülü olarak kabul edilen Arthur C. Clarke Ödülü’nü üç kez kazanan tek yazar olan China Miéville, Kraken’de garip, karanlık, ürkütücü bir kent öyküsü anlatıyor. Kraken’deki Londra, suçluların, polislerin, tarikat üyelerinin, büyücülerin ve kâhinlerin, yaklaşan sonun gölgesinde mücadele ettiği, efsane ve büyülerin gizemli sularında yüzen tekinsiz bir metropol olarak karşımıza çıkıyor. Hastalıksız Adam / Arnon Grunberg / Çeviren: Gül Özlen / Alef Yayınevi / 192 s. Samarendra Ambani İsviçrelidir, bir Hintli göçmen çiftin oğlu, kendini başkalarının mutluluklarını yöneten meçhul manipülatör olarak gören meşhur bir mimar. Güzel bir işi, tatlı bir kız arkadaşı vardır. O küçük mükemmel hayatı, meşum bir finansörün onu bir opera binası tasarlamak üzere Bağdat’a davet etmesiyle geri dönülmez şekilde altüst olur. Sürükleyici kurgusuyla adalet, aşağılanma, boş bir güvenlik duygusu, modern mimarinin aşırılıkları ile felsefi düşünümler iç içe. Arnon Grunberg, çağdaş bir Kafka