07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Orhan Bursalı'dan ülkenin fotoğrafı Hey Türkiye Nasılsın? Orhan Bursalı’nın kaleme aldığı “Hey Türkiye Nasılsın?” isimli kitap Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve politik panoramasını sunuyor okura. r B. Ali EŞİYOK rhan Bursalı’nın ifadesiyle “Rakamlar sayılar, yüzdeler, kıyaslamalarla uğraşmak, raporları irdeleyip sonuçlar çıkarmak zor demeyeceğim ama zaman alan bir uğraş!”(s. 9). Yazar, kitap boyunca bu kıyaslamaları, sayıları, ele aldığı olguları desteklemek için kullanıyor ve ortaya ince elenip, sık dokunmuş son derece rafine bir eser çıkıyor. Kitap sadece günümüzü anlamak için değil, yarını anlamak ve bugünden yarını kurgulamak için de son derece sağlam kanıtlar ve argümanlar ileri sürüyor. Kitap boyunca yazarın ısrarla üzerinde durduğu olgular göz önüne alındığında, kitabı daha insani bir düzen için yazılmış bir manifestosu olarak okumak da mümkün. Yazar yaşanan sorunları ekonomik indirmeciliğe kaçmadan olguları insani düzlemde çözümlüyor ve kitap boyunca bu hümanizmi, ışığı ve umudu okuyucuya taşıyor. GELİR VE YOKSULLUK “Hey Türkiye Nasılsın?” da yer alan yazılar, son 3035 yıldır iktisat politikalarının ısrarla görmezlikten geldiği yoksulluk gibi sağlık sistemi gibi gelir dağılımındaki eşitsizlik gibi bir dizi olguyu inceleyerek yeniden insani ve sosyal boyutu olan bir iktisat politikası seçeneğinin Türkiye açısından nasıl ertelenemez, acil bir boyut kazandığını da ortaya koyuyor. Kitabın son derece zengin içeriğini anlamak için kimi başlıkları paylaşalım: “Demokrasi ve Özgürlük Neredeyiz?”, “Dünya Özgürlük Araştırması: Türkiye ‘Kısmen Özgür Ülke’Hak ve Özgürlükler Kötüye Gidiyor”, “Basın Özgürlüğünde Türkiye Nerede?”, “Türkiye Cinsiyet Eşitsizliğinde 120’nci”, “Türkiye Ne kadar Uzun Yaşıyor, Dünya Ne Kadar?”, “Sağlık Harcamaları: Biz Ne Kadar, Onlar Ne Kadar?”, “Küresel Barış Bir Ütopya mı?” Yazar her bir olguyu işlerken salt Türkiye perspektifinde değil, Türkiye’nin göreli pozisyonunu da çözümlemek için dünyaya bakıyor ve okuyucuyu uyarıyor: Sadece bize değil, lütfen dünyada olup bitenlere de bakınız, ancak bu şekilde Türkiye’yi daha yakından anlayabilirsiniz ya da yazarın ifadesiyle “Dünya Nerede Türkiye Nerede”(s. 12) bakış açısını yitirmeden anlamak gerekir Türkiye’yi. Kitaba dönüp yazarın son derece sağlam kanıtlarla ortaya koyduğu kimi çarC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I O pıcı olgulara göz atalım. Yazar, “Gelir Eşitsizliğinde, Gelir Dağılımında Kötü Durumdayız” (s.182185) alt başlığı altında Türkiye’nin gelir dağılımında yaşadığı eşitsizlikleri OECD’nin ve TÜİK’in veri tabanından hareketle çözümlüyor. Bu bölümü izleyen “Yoksullukta Neredeyiz? 20 Milyon’dayız!” alt başlığında ise son derece çarpıcı bulgular yer almaktadır. Kitaptan aktaralım: “12.225.000 yoksul+12.000.000 yoksul olma tehlikesi altında=24 milyon 225 bin kişi. Türkiye içinde Sahra Altı Afrika’nın yoksul ülkelerinin ortalama geliriyle yaşayan bir Afrika var!Türkiye’de günde 5 dolara kadar bir gelirle yaşayan nüfusun sayısı 20 milyonu aşıyor. OECD ülkelerinde yoksulluk oranı en yüksek 5 ülkeden biriyiz” (s.186). Türkiye’de 1980’den günümüze dek kesintisiz uygulanan neoliberal iktisat politikaları bölüşüm ilişkilerini çalışan sınıf ve katmanların alayhine bozarken, bu politikalardan üretimden kopuk rantiyelerin kazançlı çıktığı açıktır. Başka bir ifadeyle, neoliberal politikalar en fazla yoksulları ve çocukları vurmakta, yoksullaşan ve işçileşen çocukların sayısı hızla artmaktadır. Bu bağlamda güncel sosyoekonomik tartışmaların kıyısında kalan ve giderek yoksulluğun en acımasız yüzünü oluşturan çocuk yoksulluğuna ilişkin yazarın ortaya koyduğu kanıtlar (ampirik malzeme) sarsıcıdır: “Ülkede 18 yaş altında kızerkek toplam 7.248.000 yoksul çocuk var. yoksul kişi sayısı 16.569.0000. yoksul bireyler arasında yoksul çocuk oranı yüzde 44” (s. 196197). EĞİTİM VE ÖZGÜRLÜK Yazarın önemle üzerinde durduğu olgulardan birisi de eğitim. Bursalı eğitime ilişkin olguları bir sosyal bilimci titizliği ile ele almakta, Türkiye’ye ve diğer ülkelere ilişkin oldukça ayrıntılı göstergeler sunmaktadır. Başka bir ifadeyle yazar bir kez daha ancak çok daha çarpıcı bir biçimde, eğitimin önemine vurgu yaparak eğitimin yeniden bilinçlerimize çıkmasına katkıda bulunmaktadır. Yazarın eğitim konusunda ortaya 1244 107112), “Basın ÖzgürlüğüSınır Tanımayan Gazeteciler: Türkiye İki Yılda 16 Geriledi ve 154.Sıraya Düştü!” (s.113122), “İnternet ve Elektronik Medya Özgürlüğü: Türkiye Geriliyor, Zaten Yarı Özgür Ülke” (s. 123133). Yazar özgürlük ve basın özgürlüğü konusunda ileri sürdüğü argümanları uluslararası raporlar ve bulgularla desteklemekte, ayrıntılı istatistikler sunmaktadır: Freedom House’un 2013 Basın Özgürlüğü araştırmasına göre Türkiye 56 puan ile 120125.sırada ve “kısmen özgür” ülkeler arasında… Türkiye’nin “mutlu mesut birlikte olduğu” ülkeler ise şunlar: KongoBrazavil, Fiji, Liberya, Makedonya, Seyşeller (s. 102). Freedom in the World araştırmasına göre ise Türkiye “yarıözgür” ülke konumunda, hak ve özgürlükler konusundaki durumu bir puan kötüleşerek, 3’ken 4’e düşüyor (s. 70). Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün Basın Özgürlük Endeksine göre ise 2012 yılında 148’inci ve 2013 yılında ise 154’üncü sıraya geriliyor. Oysa aynı endekse göre Türkiye 2005 yılında 98. sırada bulunmaktadır (s. 113). Türkiye internette de yarıözgür ülke konumunda. Türkiye’den internet özgürlüğü daha iyi olan ülkeler ise şunlar: Angola, Uganda, Kırgızistan, Endonezya (s. 123). KALKINMANIN İNSANİ BOYUTU Yazarın önemle işaret ettiği ve kanımızca kitabın merkezi kavramlarının başında gelen insani gelişme ve bu gelişmeyi nicel olarak ortaya koyan “İnsani Gelişmişlik Endeksi” ne göre de Türkiye’nin durumu hiç de iç açıcı gözükmüyor. Bilindiği üzere IMF, Dünya Bankası gibi kurumlar esas olarak ülkelerin nicel ekonomik büyüklükleri ile ilgilenmekte, gelişmenin nitel (insani) boyutunu ise genellikle görmezden gelmektedirler. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın hazırladığı İnsani Gelişmişlik Endeksi kalkınmanın insani boyutuna dikkat çektiği için Dünya Bankası ve IMF gibi kapitalizmin üst yapı kurumlarının neo liberal yaklaşımından görece uzaklaşmakta, kalkınmanın salt iktisadi (teknik) boyutuyla değil, sosyal boyutuyla da ilgilenmektedir. Bu bağlamda yazar, dünyanın 17. büyük ekonomisinin İnsani Gelişmişlik Endeksine göre 90’ıncı sırada bulunmasındaki çarpıklığa dikkat çekmekte, 134. sayfadan başlayan ve 144. sayfaya kadar uzanan bölümde İnsani gelişmişlik düzeyine ilişkin ayrıntılı bulgular ve çözümlemeler getirmektedir. Sonuç olarak, “Hey Türkiye Nasılsın?”ı her türlü eşitsizliğe, yoksulluğa ve yoksunluğa karşı, ülkesine ve insanlığa çıkarsız bir sevgiyle bağlanan bir aydının çığlığı olarak okumak mümkün. Sadece bir çığlık mı? Kuşkusuz hayır.. Bursalı kitap boyunca, akıcı ve ustaca kullandığı Türkçe ile olguları betimlemekle kalmıyor, çözüm yollarını da gösteriyor hem Türkiye bağlamında dünya örnekleriyle hem de zamanın ruhuna meydan okuyarak. Kanımızca dünyada ve ülkemizde olup bitenleri anlamak ve bunları kanıtlara dayalı sorgulamak isteyen okuyucu için “Hey Türkiye Nasılsın?” tam bir başucu kitabı. n Hey Türkiye Nasılsın?/ Orhan Bursalı/ Cumhuriyet Kitapları/ 360 s. 2 0 1 3 n S A Y F A 1 9 Orhan Bursalı, eğitimin üzerinde önemle duruyor ve eğitime ilişkin olguları bir sosyal bilimci titizliği ile ele alıyor. koyduğu ayrıntılı bulgular ve karşılaştırmalar Türkiye’nin içerisinde bulunduğu zaafları tüm çıplaklığı ile ortaya sermektedir. Yazara göre Türkiye’nin eğitimde gerekli dönüşmeleri sağlamadan ilerlemesi, kalkınmış ülkeleri yakalaması mümkün değildir. Bu nedenle öğrenci başına yapılacak eğitim harcamaları artırılmalıdır (s. 217). Dünya ortalaması olarak milli gelirin yüzde 4.9’u eğitime harcanırken Türkiye’de bu oran yüzde 2.9’dur (s. 215). Yazar eğitime ilişkin kaygı, tespit ve önerilerini şu başlıklar altında çözümlemektedir: “Eğitim Harcamaları: Dünya Durmadan Artırıyor, Türkiye En Düşükler Arasında” (s. 214), “Zenginliğin Temel Ölçütü: Ne Kadarımız Kaç Yıl ve Nasıl Okumuş? Hadi Bir Tahmininde Bulunun” (s. 220), “ Eğitim Düzeyi Düşüklüğünün Nedeni: Politikacıların Zorunsuz Eğitim Dayatması”(s. 228), “Dünyada Büyük Eğitim Devrimi Olurken Türkiye Nal Topladı” (s. 232), “Öğrenci Başarısında Dünyada Neredeyiz?” (s. 236). Kanımızca kitabın en çarpıcı bölümlerinden birisini de genel olarak özgürlük ve özel olarak da basın özgürlüğüne ilişkin yazıların yer aldığı 70. sayfa ile 113. sayfa arasındaki yazılar oluşturmaktadır. Yazar özgürlük kavramını önce “Freedom in the World” araştırmasından hareketle genel bir çerçevede çözümlüyor. İzleyen satırlarda ise daha spesifik olarak basın ve düşünce özgürlüğü üzerinde yoğunlaşıyor: “Basın Özgürlüğünde Türkiye Nerede?” (s. 99107), “Basına Karşı Yakın Tarihin Dünya Çapında En Büyük Saldırısı” (s. 1 9 A R A L I K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle