04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 10 EYLÜL SALI ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER masın! 2. Konuşma: Lakırdımızı bitirelim de öyle gidelim. 3. Boş söz ve dedikodu, lâf: Lâkırdıdır o, aldırma! Örnek bile değiştirilmemiş, ama durup dururken “lakırdı”, “lakırtı” yapılmış. Garip! 12 EYLÜL ÇARŞAMBA Biz öğretmenlerin yılı, herkesinkiyle aynı değildir. Herkesinki 1 Ocakta başlayıp 31 Aralıkta biterken bizimki eylülde başlar, haziranda biter. Ben de İstanbul’a döndüm ve yeni bir çalışma dönemini başlatmış oldum. Esra Odman İyier’in Boşluk adını taşıyan yeni öykü kitabını Ayvalık’a götürdüm ve orada bırakacağım kitapları okumaya öncelik verdiğim için geri getirdim. Okumadan geri getirmedim ama. Yolda başladım ve bugün, kitabın içeriğine, ruhuna en uygun tarihte, 12 Eylülde bitirdim. Okumadan kitabın sonuna bakanlardan olmadığım için ve zaten bu bir roman değil öykü kitabı olduğuna göre baksam da sonu sayılabilecek bir bölüm bulamayacağım için, önceki kitabına yazdığım paragrafı kitabın arkasına aldığını ancak kitabı bitirince gördüm. Cesur bulmuşum Odman’ı. “Kalemini, her anımsanışta insanın kanını donduracak olaylara büyük bir cesaretle sokuyor, o olayın katmanları arasında korkusuzca döndürüyor.” demişim. Hâlâ öyle düşünüyorum. “Tenin çiyanlar ve böcekler tarafından yenmesini, bedenin çürüyüp toprağa karışmasını, gözlerin yuvalarından fırlamasını, dudakların erimesini ve insanın toprağın altında karanlıkta kalmasının inandırıcı olmadığını düşünürdüm” gibi sert anlatımlardan kaçınmıyor. Cinayet, işkence, katliam, cinsel taciz gibi olayları anlatmayı seçince öykü kişileri doğallıkla işkenceciler, caniler, tacizciler, sapıklar ile masumlar ve kurbanlar oluyor. Anlatım da bu içeriğe uyuyor. Kitabın arkasında dendiği gibi, “… cellatlarla kurbanlarının, sonsuz BOŞLUK’ta yaşadıkları hesaplaşma anları… Belki de bu yüzden şeytanın bile değmediği tek yer BOŞLUK’tur.” Kitabın adı da bu yüzden Boşluk… 13 EYLÜL PERŞEMBE Madem İstanbul’dayım, buradaki kaynaklardan da araştırayım şu “lakırdı lakırtı” sorununu. TDK Türkçe Sözlük’ün 2009 tarihli basımında da “lakırdı”da açıklama yapılmayıp akırtı”… “Tıkırtı, fokurtu” gibi yansıma bir sözcük gibi duruyor; oysa TDK, Türkçe Sözlük’te “lakırdı”nın yanına bir “bakınız” notu koyarak bu sözcüğü kovmuş ve okuru “lakırtı”ya yönlendirmiş. Ne böyle söylendiğini ne böyle yazıldığını gördüm. Bu “lakırtı” nereden çıktı? Kâmil Ali Savaş bildirmese haberim olmayacaktı. Kâmil Bey TDK’nin internetteki sözlüğünde “lâkırdı” ve “lakırtı” diye iki ayrı sözcük, iki ayrı tanım görünce ilgilenmiş. İlkinin anlamı, “BSTS / Dilbilim Terimleri Sözlüğü 1949” kaynak gösterilerek “lâkırdı: *Osm.* kelâm” diye veriliyormuş. “Lakırtı”ya gelince, “Güncel Türkçe Sözlük”ü kaynak gösterip “l ince okunur” notuyla birlikte, “1. Söz, laf: ‘Biz burada lakırtıya başlayalı iki dakika ya oldu ya olmadı.’ – P. Safa. 2. mec. Boş söz, dedikodu, laf: ‘Lakırtıdır o, aldırma!” diye vermiş. Kâmil Bey: “Bu durumda mesela muhatabım boş laf ediyorsa, ‘Bırakın efendim lakırtıyı da sadede gelin...’ şeklinde kuracağım cümle doğrudur diye düşünmekteyim. Geçen gün bu bilgime dayanarak ‘lakırtı’ sözcüğünü kullandım. Herkes pek bir şaşırdı. Hatta, ‘lakırdı demek istedi’ gibi fısıldaşmalar işittim” diye yazmış. Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Adnan Esenyel’in bir yazısında “lakırtı” sözcüğünü kullandığını görünce ona yazmış. Bu konudaki düşüncesini, “Bu arada bendenizin görüşü de her iki sözcüğün de var olduğu ve ayrı şeyleri ifade ettiği yönünde” diye bana da bildirmiş. Aklımdan hiç “Acaba?” diye bir kuşku geçmedi; yine de “Olur a!” deyip önce TDK Türkçe Sözlük’ün (en sağlıklı basımı olan) 1981 tarihli 7. baskısına baktım. Beklediğim gibi: “Lakırtı” diye bir sözcük yok. “Lakırdı” var: “Lakırdı: a. 1. Söz: Bu nasıl lakırdı böyle? Aman lakırdımızı bitirelim de öyle gidelim. 2. Boş söz, dedikodu, laf: Lakırdıdır o, aldırma!” Ne bulacağımı yine biliyorum; ama hazır TDK Türkçe Sözlük’ün 1955 tarihli 2. basımı elimin altındayken ona da bakıyorum. “Lâkırdı: is. 1. Söz: Bu nasıl lâkırdı böyle? Aman, lâkırdı ol “L “lakırtı”ya yönlendirilmiş okur. Deyimlerin tümünde “lakırtı” kullanıldığı gibi, sözcükle ilgili öteki madde başları da “lakırtıcı, lakırtı ebesi, lakırtı kavafı, lakırtısı az” diye verilmiş. Dil Derneğinin sözlüğünde, beklediğim gibi, “lakırtı” yok, “lakırdı” var. Ali Püsküllüoğlu sözlüğünde de öyle. Kubbealtı Lugatı da “lakırtı” diye bir sözcük tanımıyor. Peki TDK, nereden çıkardı bu “lakırtı”yı. Yansıma ya da ses taklidi (onomotope) diye tanımladığımız bir sözcük “lakırdı”; Türkçe. “Laklak etmek, lakır lakır” diye bir ses çıkarmak anlamlarında “lakırdamak”tan geliyor. Niye “lakırtı” oldu? TDK lütfedip bu konuda bir açıklama yapar mı acaba? 14 EYLÜL CUMA Ertan Şahin’in zekâ parıltıları saçan bir şiiri var. Girift adlı şiir kitabında ince ince dalgasını da geçiyor; sitemini de ediyor. Dönüşüm, onlardan biri, bir iğneleme örneği: “afiş yazmış bezlere / şemsiyesiz çıkmazmış eyleme / bilir kurbağa elektrikli teli / tersten okumuş hegel’i / reklamcı şimdi / birikimli hergele / sistemden ne koparırsa kendine”. “Çocuklar” adlı şiirini de çok sevdim: “sek sek oynayın / havadan yansıyan tellerin / yerdeki gölgesinin üstünde // korkmayın / annesi çağırana kadar / güneş / sizin / çocuklar”. 15 EYLÜL CUMARTESİ Yok artık, dedirten bir açıklama... TDK’nin internetteki Güncel Türkçe Sözlük’ünde “Rus” sözcüğü, “Rusya Federasyonu’nda yaşayan Doğu Slav halkı veya bu halkın soyundan olan kimse, Moskof gâvuru.” diye açıklanmış. Moskof gâvuru! Bu kadarıne pes doğrusu! (Bkz. http://tdkterim.gov.tr/bts/) Dil Derneğinin Türkçe Sözlük’ünde “Rus” için ne denmiş peki? “S.S.C.B.’de yaşayan Doğu Slav halkı ya da bu halktan olan (kimse)”. SSCB 1991’de dağılmıştı, sözlüğün basım tarihi 1999. Bu da iyi! 16 EYLÜL PAZAR Sinan Akyüz’ün yazdığı, “Bu kitap tamamen gerçeklere dayanmaktadır” diye sunulan İncir Kuşları (Everest Yayınları) adlı roman, biri Müslüman Boşnak genci, öteki Hıristiyan Sırp olan iki gencin Suada adlı Boşnak kızına âşık olmasıyla başlıyor. Genç kız birini seçiyor. Ancak 6 Nisan 1992’de “beyaz zambakların açtığı yüreklere” bomba yağmaya başlayınca Suada bir zamanlar “hayır” dediği adamın eline esir düşüyor. ? [email protected] [email protected] www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılğı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Marcus’un Lisanı Kalbi adlı şiir kitabının yaratıcısının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şiir kitabından dizeler ve yayınevinin adı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “G/1” ve “R/76” harfleri ipucu olarak yerlerine konmuştur. 1 G 2 E 3 B 4 B 5 B 6 B 7 I 8 H 9 B 10 C 11 B Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU [email protected] 12 I 13 B 14 A 15 G 16 B 17 B 18 I 19 C 20 C 21 I F. Bir kadın giysisi. 22 A 23 I 24 E 25 E 26 B 27 D 28 B 29 B 30 G 31 G 44 42 81 32 E 33 B 34 D 35 B 36 I 37 B 38 B 39 G 40 I 41 E G. “…n Kokulu Kız” (Brezilyalı yazar Jorge Amado’nun bir romanı). 42 F 43 B 44 F 45 E 46 H 47 I 48 B 49 B 50 H 51 B 52 B 53 B 54 B 55 B 56 B 57 B 58 G 59 C 60 B 31 30 58 15 39 H. “Azra …” (Ecce Homo ve Mitoloji Sözlüğü 61 A 62 A 63 B 64 C 65 A 66 B 67 D 68 E 69 H 70 B 71 A adlı kitapları da olan yazar). 72 A 73 B 74 B 75 B 76 R 77 I 78 B 79 H 80 B 81 F 50 8 79 69 46 I. “… ve Oyun” (Ali Nesin’in bir kitabı). Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Ece Ayhan’ın memleketi. 43 33 4 70 16 3 10 19 59 20 64 D. Ortadoğu’da bir göl. 40 18 36 7 47 23 77 12 21 32 72 65 71 61 14 22 B. Selim İleri’nin bir romanı. 49 55 54 52 53 34 67 27 80 29 78 37 6 38 60 63 C. “şimdi gökten … inecek / ve bütün idare E. Dışalım. 13 57 56 5 74 28 66 75 26 9 35 11 48 51 17 73 meclislerinin azasını öpecek” (İzzet Yasar). 2 32 41 45 24 25 68 27 1179. sayının çözümü: A. TUYUĞ, B. AHİLİK, C. YÖNDEŞ, D. FÜG, E. UĞUR MUMCU, F. ROBBİE, G. SUSUZ YAZ, H. AVİ, I. NUBU, J. LALE MÜLDÜR, K. ISLAK GÜNEŞ, L. MUÇO, M. AGONİ, N. NİZİP. Şiir: “bir çocuğun ölüşü gibi/ saf ve günahsız/ dikine uyunmuş uykularda/ bulur musun güzelliği Mezopotamya” CUMHURİYET KİTAP SAYI 1180 EYLÜL 2012 ? SAYFA 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle