Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER Akıl Hırsızı/ Brian Falkner/ Çeviren: Berna Yılmazcan/ Akılçelen Kitaplar/ 390 s. Genç bilgisayar korsanı Sam Wilson dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Telecomerica’nın bilgisayarına girerek üç gün boyunca ülkenin internet ağını çökerttiğinde hayatı değişmeye başlar. Sam Beyaz Saray’ın internet ağına girmek üzere iken yakalanınca devlet tarafından korsanları durdurmak için çalışma teklifi alır ve terörist korsanlara karşı çalışmaya başlar. Her şeyin son derece kötü olduğu olası bu yakın gelecekte üzerinde kayma ve düşünce hızında internet olan nörokulaklıklar, bilgisayar klavyeleri yerini almıştır. Ancak bu yeni teknoloji bilgisayarlarda herhangi bir saldırıya karşı savunmasız mı bırakmaktadır? Bilgisayarınız sizin aklınıza bağlanmış olması durumunda ne olur? Saldırıyı nasıl durdurulur? Çözüm bilincin kendisi kesmek mi olacaktır? Artık her şey internette var ve internetteki hiçbir şey ulaşılmaz değildir. Akıl Hırsızı, okurları sanal dünyada bir maceraya davet ediyor. Kara Yürek/ Holly Black/ Çeviren: Yiğit Değer Bengi/ DeX Yayınları/ 276 s. Cassel Sharp, kiralık katil olarak kullanıldığını biliyor ama bütün bunları geride bırakmaya çalışıyor. Dolandırıcılar arasında büyümesine ve insanları aldatmanın onun için nefes almak kadar kolay olmasına rağmen iyi biri olmak istiyor. Âşık olduğu kız ünlü bir mafya üyesi ama Cassel yine de doğru olanı yapmak için savaş veriyor. Devletin düşman olduğu öğretilse de Cassel, federaller için çalışmanın akıllıca bir iş olduğunu kabullenmeye çabalıyor. Cassel, Lanet İşleyiciler arasında en nadir bulunan yeteneğe sahip: O bir Dönüşüm İşleyicisi. Kanun kaçağı annesinin ve sevdiği kızın suç dosyası kabarırken yeni sırlar açığa çıkıyor; doğru ile yanlış arasındaki çizgi gittikçe bulanıklaşıyor. Federaller Cassel’den imkânsızı istediklerinde neyin dolandırıcılık neyin gerçek olduğuna karar vermesi gerekecek. Tehlikeli bir oyunda, aşkını kaybetmek üzereyken Cassel en büyük kumarını oynamak zorunda kalabilir ve bu kez hayatını kumarda kaybedebilir. New York Times çok satanlar listesinin müdavimlerinden Holly Black, Kara Yürek ile Lanet İşleyiciler üçlemesini sonlandırıyor. Foucault ve İran Devrimi/ Janet Afary, Kevin B. Anderson/ Çev.: Mehmet Doğan/ Boğaziçi Üniv. Yayınları/ 120 s. 19781979 yılları arasında, İran halkı, otoriter bir iktisadi ve kültürel modernleşme programı yürüten Rıza Şah Pehlevi rejimini devirdi. Ayetullah Humeyni’nin önderliğindeki militan İslamcı hizip; laik milliyetçilerin, liberallerin, solcuların yer aldığı rejim karşıtı başkaldırıya egemen oldu. İslamcılar için, Şaha karşı verilen mücadele Kerbela Savaşı’nı, Humeyni masum Hüseyin’i, Şah da onun can düşmanı Yezid’i simgeliyordu. Şahın zalim baskısı altında can veren protestocular, Hüseyin’in takipçileri gibi şehit sayılıyordu. Michel Foucault, 1978’de İran’ı iki kere ziyaret etmişti ve devrim hakkında heyecanla yazılar kaleme alıp konuşuyor, devrimi hiçbir şekilde eleştirmiyordu. Hayatı boyunca Foucault, sahihlik kavramını, insanların tehlike altında yaşayıp ölümle flörtleştiği durumlara, yaratıcılığın baş verdiği bu yerlere bakmak anlamında kullanmıştı. Yeni ufuklar açan akıldışılıkları yazılarında büyük bir tutkuyla savunmuştu. Ayetullah Humeyni’nin devrimci şahsiyetinde ve devrim esnasında onun peSAYFA 24 ? 27 EYLÜL 2012 şinden giderek hayatlarını hiçe sayan milyonlarda, sınırları aşan böyle bir güç görmüştü. Foucault’nun, İran Devrimi konusundaki yazıları İngilizce konuşulan dünyada pek bir tartışma yaratmadı zira on beş makalesinden ve söyleşisinden sadece üçü İngilizce olarak basılmıştır. Bu yazılar uzun bir eleştirel incelemeyle birlikte ilk kez bu kitapta bir araya getiriliyor. Bu çalışmada, Foucault’nun İran hakkındaki yazılarının aslında, yazarın, iktidarın söylemleri ve modernliğin tehlikelerine dair genel kuramsal yazılarıyla yakından ilintili olduğu öne sürülüyor. Ayrıca Foucault’nun İran deneyiminin, sonrasında yazdığı tüm eserlerde kalıcı etki bıraktığını ve 1980’lerde Foucault’nun yazılarındaki keskin dönüşte, İran serüveninin ve Şarkla alakalı kaygısının önemi olduğunu iddia ediyor. İyi Güzel Muhteşem Yarın/ Cory Doctorow/ Çeviren: Algan Sezgintüredi/ Versus Kitap/ 164 s. İlerlemenin sonuna varıldığında ne olur? Çağdaş bilimkurgunun önemli isimlerinden Cory Doctorow, tasarladığı Disney motifleri egemenliğindeki karamsar gelecekte, ergen “üstinsan” Jimmy ile düşlerinin kızı ölümlü Lacey’nin öyküsü etrafında, ölümsüzlükten cinselliğe iktidar araçlarından sürü politikalarına günümüzün temel meselelerine de dokunuyor. İlerlemenin sınırlarının nereye varabileceğine dair sıra dışı bir akıl yürütme. Anlatıyı, yazarın 2010 Dünya Bilimkurgu Fuarı’nda yaptığı ve açıkkaynak modellerinde sadece bilginin değil, sanatın da kullanım ve paylaşımını işlediği tarihsel konuşmasının metni ve yine yazarla yapılan röportaj izliyor. Sardunya Kokan Kadınlar/ Mine Ergin Tekay/ Puslu Yayıncılık/ 172 s. Ah o güzel kadınlar! Kahraman ve kırılgan. Yaşamdan biriktirdikleriyle zenginleştiğim, büyüdüğüm, öğrendiğim “Sardunya Kokan Kadınlar.” Sahi, yaşam ne zaman böyle oluyor? İnsan kendinden ne zaman vazgeçiveriyor, hangi kırılma noktasında... Neden geç fark edip geç pişman oluyoruz? Ve neden pişmanlıkla geri dönmek isteyişimiz hep yolların kapandığı zamanla kesişiyor.... Sen de geri dönmek istedin mi, yaşarken kendini hiç hesaba katmadığını geç fark ederek? Ve yollar tam da yeni kapanmışken... Mine Ergin Tekay, Sardunya Kokan Kadınlar’da kadın öyküleri anlatıyor. Umut İlkesi (Cilt 2)/ Ernst Bloch/ Çeviren: Tanıl Bora/ İletişim Yay./ 812 s. Geçtiğimiz yüzyılın en önemli özgürleşme kuramlarından birini sunan Umut İlkesi, hem Frankfurt Okulu ile bağıntısında hem de Sartre’ın da içinde yer aldığı Marksist Hümanizm akımı içinde tanımlanagelen ama her zaman “aykırı” olan bir filozofun, Bloch’un ana eseri. Tanrıtanımaz bir dinin içinden konuşan, zamanla/tarihle peygamberane bir ilişki kuran, bir umut ve gelecek felsefesini, gelecek bir özgürlük krallığı düşünü sunan Bloch’un ütopyasının sosyalist bir ütopya olduğunu biliyoruz. Bloch’un ütopya kavramında sadece politik bir dönüştürme/ değiştirme arzusunu değil, aynı zamanda insanın değer yaratma kapasitesini de görmesi, onun gerçeklik kavramını pozitivist bir zeminde değil, yani olgusallık zemininde değil, hakikilik/sahicilik kavramının işaret ettiği zeminde yani ahlaksal alanla ilişkisinde tanımladığının göstergesidir... Sahicilik, özgürlük bilincinin eylemin kılavuzu olmasında değil, eylemin bizzat kendisinin bu bilinci görünür kılan şey olmasında bulunur... Gelecek kategorisinin epeydir insanlığın ufkundan çıktığı, insanlığın fasit bir şimdiye kapandığı zamanlarda Bloch’u okumak, daha iyi bir yaşam arzusunun, aslında geleceğe açılan kapının kendisi olduğunu görmeyi/hatırlamayı sağlayabilir. Edebi, hatta şiirsel, kimi zaman da “sırlı” bir dille kelimelere dökülen bir insanlık hikâyesini, tarihe tanıklığın felsefi tarzının büyük örneklerinden birini okurken, bu “sırlı” dilin Türkçede dile gelmesinin zorluğunu aşmanın da büyüklüğü fark edilecektir. Aklın Çıkmazları/ Douwe Draaisma/ Çeviren: Erhun Yücesoy/ Yapı Kredi Yayınları/ 354 s. Sergey Korsakov, Alois Alzheimer, James Parkinson, Hans Asperger… Hepsi de ismi bir hastalıkla, sendromla ya da otistik bir bozuklukla eşanlamlı olmuş saygın bilim adamları. Bu psikiyatr ve nörologların isimleri kulağa aşina gelse de, bizzat kendileri ve keşifleri sırasında içinde bulunulan koşullarla ilgili çoğunlukla pek az bilgiye sahibiz. Bu kişiler tam olarak neyi keşfetmişlerdi? Hastaları kimlerdi? Douwe Draaisma, “Aklın Çıkmazları”yla beyin üzerine yapılan araştırmaların tarihçesini sürükleyici, aydınlatıcı ve zaman zaman dokunaklı bir anlatımla ele alıyor. Draaisma’nın isabetli tespitleri ve incelikli üslubu sayesinde, Asperger, Bonnet, Capgras, Clérambault, Korsakov ve Gilles de la Tourette sendromları; Alzheimer ve Parkinson hastalıkları; Broca ve Brodmann alanları; Jackson epilepsisi ve Gage matrisi hep birlikte gözlerimizin önünde canlanarak unutulmaz hikâyelere dönüşüyor. Kendime Yazılar/ Mahfi Eğilmez/ Remzi Kitabevi/ 256 s. Mahfi Eğilmez’in “Kendime Yazılar” adlı kitabında, felsefe, siyaset, edebiyat, tarih ve yaşam gibi farklı konulardaki görüş, izlenim ve değerlendirmelerini paylaşıyor. Yaşadığımız çağı derinlemesine kavramak için birer yol gösterici olan yazıların bir bölümü ilk kez gün yüzüne çıkıyor. Talmud ve Hadîs/ Mehmet Sait Toprak/ Kabalcı Yayıncılık/ 500 s. Mehmet Sait Toprak Talmud ve Hadîs adlı kitapta, binlerce yıl nesilden nesle aktarılagelen, “sözlü” olarak rivayet edilmelerine karşın Yahudilik ve İslamdaki “Yazılı Kitap”ı insanlara daha anlaşılır ve yaşanılır kılan metin değerlerinin kanoniklikleri tartışmalı olsa da Yasa’nın ve Teoloji’nin en temel dayanağı olan iki kaynağı Yahudilerin Talmud’u ve Müslümanların Hadisleri, Teolog ve kadim diller uzmanı Mehmet Sait Toprak tarafından cesaretle ve büyük bir özgüvenle ele alınıyor. Yazar, Talmud ve Hadis etrafında örgülenen anlayışın arka planını metodolojik ve tarihsel bağlamıyla ve sözlü’den yazılı’ya aktarılması evreleriyle düşünülmesini önerirken aynı zamanda insanlık birikiminin bu muazzam kalıntılarının anlaşılmasına da giz(em)li bir kapı aralıyor. Yazarın İbranice, Aramice ve Arapça dillerindeki uzmanlığını sergilediği bu kitabıyla Yahudilik ve İslamiyet’te “Yazılı Kitap”ın dışında kendisine kutsallık atfedilen Talmud ve Hadisleri benzerlik ve yakınlıklar çerçevesinde karşılaştırarak bu alanda bir ilk adım atılıyor. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1180