Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Haluk Şahin’den ‘Kim Korkar Soruşturmacı Gazeteciden?’ niz? Bu kavramları biraz açabilir misiniz? Kimlere ‘soruşturmacı’, kimlere ‘karıştırmacı’ diyebiliriz? “Araştırmacı gazetecilik” terimi dilimize 1970’li yıllarda daha çok Uğur Mumcu’nun yaptıklarıyla girdi. “Mobilya dosyası” olarak da bilinen ve “hayali ihracat” adı verilen dahiyane devleti soyma operasyonunu belgeleriyle gözler önüne seren, fikri takip harikası haberler, ki Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştı, basın tarihimizde bir eşik oluşturdu. Başkaları da böyle haberler yapmak istedi, zaman zaman başaranlar da oldu. Ancak o zaman tutan “araştırmacı gazeteci” terimi her çeşit araştırma için kullanılınca netliğini kaybetti. Meteorolojinin kayıtlarına bakarak İstanbul’da son 50 yıllık yağmur durumunu araştırarak haberleştiren ile adı yolsuzluklara karışmış bir politikacının İsviçre bankalarındaki hesaplarının belgelerini bulmaya çalışanlar aynı potaya konur oldu. Bir uzmanlık alanı olarak güçlülerin çevirdiği dolapları ele alan, Batı’da “investigative reporting” denilen habercilik alanına bir ad gerekiyordu. Ben “soruşturmacı gazetecilik” denmesini önerdim. Uğur Dündar’ın da desteğiyle, büyük ölçüde tuttu. Her muhabir elbette araştırmacıdır. En basit trafik kazası haberini yazarken bile bazı şeylerin araştırılması gerekir. Ancak araştıran her gazeteci soruşturmacı haberci değildir. Tıpkı, haberinde bir şarkıcının adı geçen her muhabir magazin muhabiri olmadığı ya da şike yolsuzluğunu araştırırken futbolcu adı veren herkes spor muhabiri olmadığı gibi. Soruşturmacı haberci bir uzman gazetecidir; diplomasi, futbol, moda uzmanı muhabir gibi. Onun uzmanlık alanı, yukarda da dediğim gibi, güçlülerin çevirdikleri dolaplardır. Ben yıllardır derslerimde şu tanımı veriyorum: “Güçlülerin bilinmesini istemedikleri olguları sistematik bir araştırma ve belgeleriyle ortaya koyup kamuya sunmayı görev edinmiş uzman muhabirin yaptığı işe soruşturmacı habercilik denir.” Uğur Mumcu’nun, Uğur Dündar’ın, Nedim Şener’in, Ahmet Şık’ın, İlhan Taşçı’nın çoğu kez yaptığı gibi. Evet, her soruşturmacı gazeteci iyi bir araştırmacıdır ama her araştırmacı soruşturmacı haberci değildir! “Karıştırmacı gazeteci” derken ise gazetecilik kisvesi altında güç odaklarının değirmenlerine su taşıyan, kendilerine verilen doğru/ yanlış belgeleri kafaları karıştırmak ya da yapılacak operasyonlara zemin hazırlamak için pazarlayan, artık ifşa olmuş nevzuhurları kastediyorum. Bunların amaçları gerçekleri ortaya çıkarmak değil, kafaları bulandırmaktır. Onlar gerçeklerin değil yalanların hizmetindedirler. Yani aslında gazeteci sayılmazlar. Kitabınızın en ilgi çekici bölümle rinden biri ‘Soruşturmacı haberciler niçin altın madenleri konusuna kolay kolay giremezler’ adını taşıyor. Bu bölüm hem bir sistem, hem iktidar, hem de gazetecilik eleştirisi olarak okunabilir. Okurlarımız için ‘gazetecilerin neden altın madeni haberi yapamadığını’ açabilir misiniz? “GERÇEKLERİN ORTAYA ÇIKMAK GİBİ BİR HUYU VAR” Soruşturmacı haberciliğin temelinde, demokrasilerde basının Dördüncü Güç olarak bir “denetim işlevi” olduğu varsayımı yatar. Basın, güç sahiplerini halk adına sürekli izleyen bir “gözcü”dür. Güç sahipleri derken yalnızca siyasal erk sahiplerini kastetmiyorum. Büyük şirketler, gizli servisler, ordular, tarikatlar, mafya ve hatta büyük medya da bu kategorinin içindedir. Medyanın bu işlevi yerine getirebilmesi için bağımsız ve özgür olması gerekir. Bağımsız olacak ki, çıkar çatışması ve otosansür tuzaklarına düşmesin, özgür olacak ki sansür tarafından susturulmasın. Medya sahiplerinin kendilerinin madencilik yaptığı, aynı zamanda medya patronu olan dinsel cemaatlerin altından çıkar sağladığı, siyasal iktidarı rahatsız edebilecek en masum haberlerin dahi çöp sepetini boyladığı bir medya ortamında Kazdağları’nda madencilik faciası haberine kim hangi ölçüde girebilir? Kitapta anlatıyorum: Böyle bir haberin gazete sayfalarına ulaşması için pek çok engeli aşması gerekir ve bu sanıldığından çok daha zordur. Ta ki, günün birinde felaket haberleri saklanamaz hale gelinceye kadar... O zaman da iş işten geçmiştir. Soruşturmacı habercilik demokrasinin alarm sistemlerinden birisidir. On beş yıldan beri Bilgi Üniversitesi’nde soruşturmacı gazetecilik dersi veriyorsunuz? Öğrencilerin ilgisi nasıl ya da şöyle sormak gerekirse kitabınızda da anlattığınız, zorluklar ve tehlikeler içeren bu mesleği neden yapsınlar? Dijital teknolojiye geçişle birlikte iletişimde büyük bir değişim yaşanıyor. Artık medyayla ilgili her türlü tartışmanın dijital ortam çerçevesinde yapılması gerekiyor. Şu anda üniversitede okuyan öğrencilerin ilgileri benim kuşağımdan farklı; onlar dijital çağın has çocukları; bizim gibi oraya sonradan göç etmeye çalışanlardan değiller. Soruşturmacı habercilik de değişen koşullara uyum sağlamanın sancıları içinde. Bu çaba, dönem dönem, şimdi olduğu gibi parlaklığını yitirebilir ama tümden sönmez. İnsanlarda haksızlıklara isyan geni var olmaya devam ettiği sürece birileri her şeyi göze alarak doğruları söyleme çabasını sürdürür. Ama nasıl? Şu sıralar bu sorunun yanıtı aranıyor. Sosyal medya, Twitter, Facebook bazı yeni olanaklar sağlıyor. YouTube var. Yurttaş Gazeteciliği olanakları var. Kitaplar var. Cumhuriyet gibi gazeteler var. Sık sık söylendiği gibi gerçeklerin önünde sonunda ortaya çıkmak gibi bir huyu var. Bakarsınız yarının “Doğrucu Davut”larının bazıları benim dersi aldıktan ya da bu kitabı okuduktan sonra akacakları dere yatağını bulur, yarının Uğur Mumcuları olurlar. ? Kim Korkar Soruşturmacı Gazeteciden?/ Haluk Şahin/ Say Yayınları/192 s. Haluk Şahin Kim Korkar Soruşturmacı Gazeteciden? adlı kitabında derslerine konu ettiği gazeteciliğin geldiği noktayı ve gerçek araştırmacı gazeteciden kimlerin çekindiğini anlatıyor. Sahin’le kitabı üzerine söyleştik. ‘Soruşturmacı habercilik demokrasinin alarm sistemlerinden biri’ ? Nuriye BİLİCİ im Korkar Soruşturmacı Gazeteciden?’ isimli yeni kitabınız yayımlandı. Bu vesileyle sorabilir miyiz, kim korkar soruşturmacı gazeteciden? Kapalı kapılar arkasında dolaplar çevirenler, halkın parasını yiyenler, kamusal yetkilerini kötüye kullananlar korkar örneğin. İsviçre bankalarında gizli hesapları olanlar korkar. Sattıkları ilaçların berbat yan etkilerini saklamaya çalışanlar korkar. Tehditle ya da rüşvetle ihale alanlar korkar. Halkın sağlığını hiçe sayanlar korkar. Haksızlıkları örtbas etmeye çalışanlar korkar. Özetle, kötülük yapan güçlüler korkar. Kitabınızı Nedim Şener’e ve “halkın gerçekleri öğrenme hakkı uğruna canla başla çalışan diğer soruşturmacı habercilere” ithaf ediyorsunuz. Size göre bu gazeteciler kimler? Türkiye dahil dünyanın her yerinde, SAYFA 4 ? 27 ARALIK ‘K gazeteciliği ve haberciliği “halkın gerçekleri öğrenme hakkı”na dayanan bir misyon olarak yapanlar var. En çok öldürülenler de onlar, en çok ödül alanlar da. Kitapları en çok satanlar da onlar, en çok işsiz kalanlar da. Ben bunlara “Doğrucu Davut’luk geni büyük olan haberciler” diyorum. Güçlülerin yaptıkları haksızlıklar, söyledikleri yalanlar, kurdukları tuzaklar onları herkesten çok rahatsız ediyor. Güçlü kötülerin içyüzünü belgeleriyle anlatmayı görev sayıyorlar. Gerçekleri ortaya çıkarmak için çırpınıyor, gerekirse hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Mahkemelere, zindanlara düşseler de durmuyorlar. Şu anda Türk basınında sayıları çok fazla değil ama varlar. İsim verecek olsam, kimilerini unutur, kalp kırarım. İyi ki varlar. “UĞUR MUMCU, ARAŞTIRMACI GAZETECİLİK KAVRAMINI DİLİMİZE KAZANDIRDI” ‘Araştırmacı gazetecilik’ genel olarak yaygın ve oturmuş bir tanımlamaydı, siz ‘soruşturmacı’ ve ‘karıştırmacı’ gazetecilik gibi iki yeni tanım önerdi2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1193