25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

H. Nur Beyaz Erkızan’ın kitapları H. Nur Beyaz Erkızan Aristoteles ve Aristotelesçilik üzerine felsefeden çok filozoflara yönelten Erkızan’a göre “Kant’a kadar birçok filozof, kadının rasyonel düşünme yeteneğine sahip olduğunu inkâr ettiler. Bu söylemin daha sert yansımaları kendini gerek geleneksel görüşlerde ve gerekse de dinlerde çok daha açık bir biçimde gösterdi” (s. 38). Kadının akıldışı bir varlık olduğu mitosunun düşünsel dayanaklarını irdeleyen Erkızan, bu konuda nasıl bir anlayışın rol oynadığını ortaya koyar. Ona göre, “Kadının toplumsal yaşamdan silinmesi için onun akılsal değil de duygusal bir varlık olduğu mitosunun yayılması gerekirdi. (…) Kadının akıldışı bir varlık olduğu yani irrasyonel olduğu mitosunun gerisinde onu edilginliğe yazgılı kılmak isteyen bir anlayış yatar” (s. 38). Erkızan, kadının akıl varlığı olduğunu yadsıyan söylemin ve anlayışın yalnızca belirli bir tarihsel dönem ve kültürle sınırlı olmadığına dikkati çeker: “Çağlar boyunca çeşitli biçimlerde varlığını sürdürmüş olsan asılsız ve yanlış inançların başında kadının bir akıl varlığı olmadığı gelir. Bu temelde yükselen köleleştirme ideolojisi hemen hemen Doğu’dan Batı’ya tüm kültürlerde kendini farklı biçimlerde meşrulaştırma çabası içinde olmuştur” (s. 24). Kadının kendini bilen varlık, epistemik bir özne olarak yaratmasının özellikle istenmemesi ve sürekli bir biçimde engellenmesi, düşünce ve kültür tarihinde sıkça karşılaştığımız bir olgudur. Bu olgunun bir sorun olarak algılanması ve anlaşılması ise ancak felsefe ve kültür tarihine yönelik feminist okumalarla mümkün olmuştur. Bu noktada tarihe bakmanın ve tarihi yeniden düşünmenin vazgeçilmez bir önemi olduğu açıktır. Tarihten ve kültürden gelen ayrımcı ve yadsıyıcı söylem ve anlayışlara karşı, yine tarihten aldığı gerekçe ve örneklerle karşılık vermeye çalışan Erkızan’a göre, “Kadının bilim ve felsefe tarihindeki yokluğunu öne sürerek ve buradan hareketle onun epistemik özne oluşunu evrensel bir inkâra dönüştürmek isteyenlere yanıt yine tarihten gelmektedir” (s. 26). 2012 Aristoteles konusundaki çalışmalarıyla tanınan Hatice Nur Erkızan, söz konusu filozof ve Aristotelesçilik hakkındaki yazılarını dört kitap olarak yayımladı: Aristoteles YazılarıMetafizik ya da “İlk Felsefe” Üzerine, Aristoteles YazılarıEtik ve Politika Üzerine, Aristoteles YazılarıFeminizm ve Aristotelesçi Feminizm Üzerine ve Aristoteles’ten Nussbaum’a İnsan. ? Mustafa GÜNAY rkızan’ın daha önce de Özne dergisinin “Aristoteles Özel Sayısı”nın editörlüğünü yaparak bu büyük filozofun kapsamlı biçimde düşünce dünyamızda ele alınmasına önemli bir katkıda bulunduğunu hatırlamak yerinde olur. Aristoteles ve Aristotelesçilik hakkındaki dört kitapta yer alan yazılar felsefe tarihine eleştirel açıdan bir yönelimin ürünleri olarak dikkati çekmektedir. Bu yazıda daha çok Erkızan’ın felsefe tarihinde kadının durumuna ilişkin düşüncelerine değinmeye çalışacağım. E Felsefe tarihinde kadın filozofların izlerini aradığımızda ilk akla gelen filozoflardan biri hiç kuşkusuz Hypatia’dır. Erkızan, bu kadın filozofun bilim ve felsefe alanındaki yerini, örnek bir kişi olarak taşıdığı önemi şöyle ifade eder: “İ.S. 370415 yılları arasında İskenderiye’de yaşamış olan Hypatia, Hıristiyan dininin yanında yer almayıp felsefeyi dogmalara karşı savunmasından dolayı Hıristiyan rahip Cyril’in entrikaları sonucu kimilerine göre kırık çömlek parçalarıyla kimilerine göre de midye kabuğu ile paramparça edilerek öldürülmüştür. Oysa bugün hemen hemen hiçbir felsefe tarihi kitabında onun adı geçmediği gibi bilim ve felsefe ile uğraşan kadınların modern zamana ilişkin bir olay olduğuna da gönderme yapılır. Sanki kadınlar ancak iki binli yıllarda birdenbire epistemik özne olarak ortaya çıkmışlardır. Oysa Sokrates felsefenin ilk şehidi olarak ölümsüzleştirilmiştir. Çünkü yok saymanın en önemli araçlarından biri tarihsizleştirmektir. Felsefede ezeliebedi doğruların varlığı ya da yokluğu tartışılabilir ama tarihsel gerçekliğin inkârı en azından bağışlanabilir bir şey olarak görülemez” (s. 2627). DEMOKRATİK VE HÜMANİST BİR İNSAN ANLAYIŞI Kadına yönelik yanlış düşünce ve anlayışların, tarihsel gerçekliğin çarpıtılmasından da beslendiğinden dolayı Er KADINLAR HAKKINDA YALAN YANLIŞ KANILAR Kadının bir akıl varlığı olmadığı anlayışının yanlış ve yanlı inançların ve önyargıların başında geldiğini belirten ve çağlar boyunca çeşitli biçimlerde etkisini sürdürdüğüne dikkati çeken Erkızan, birçok filozofun kadının akılsal bir varlık olmadığından hareketle onun ikinci sınıf bir insan olduğu görüşünü savunduklarını ifade eder: “(…) Bugün felsefe tarihini eleştirel açıdan ele alıp inceleyenler kadına ilişkin birçok yanlış düşünce ve önyargının bizzat felsefenin içinden, onun tarihini oluşturan ve yazan erkeklerden kaynaklandığını görmektedirler. Bu ise bizi yanıtlanması hiç de kolay olmayan bir soru ile karşı karşıya getirip bırakıyor: Kadına ilişkin yanlış kavrayışın sorumlusu felsefe mi yoksa felsefe yapan erkek filozoflar mı?” (s. 22). Bu noktada eleştirilerini SAYFA 18 ? 27 ARALIK kızan, Hypatia örneğine epistemik bir özne olarak dikkati çeker. “Hypatia’nın ölümü birbiriyle bağıntılı iki önemli gerçeğin altını çizer ki bunlardan birincisi kadına yönelik şiddet ikincisi de epistemik özneye karşı dogmanın yönelttiği şiddettir. Hypatia örneği, kadının aklın alanı dışında olduğunu, kaldığını felsefi, bilimsel ve dinsel temelde kanıtlamaya yönelen her türlü söylemin nasıl tarihseltoplumsal gerçekliğe aykırı düştüğüne ilişkin somut bir kanıt teşkil ederek esasen onun özünde ideolojik bir kavram olduğunu apaçık ortaya koyar” (s. 27). Erkızan’ın felsefe tarihine, Aristoles’e ve onun düşünce çizgisini sürdürenlere yönelik incelemeleri yalnızca geçmişteki felsefeye odaklanmamakta, aynı zamanda günümüzde yaşanan sorunlara ve bunlar hakkındaki tasarımlara felsefi eleştiri ve önerilerle de yönelmektedir. Bu noktada onun felsefe tarihinden özümsenen düşünce ve kavrayışlarla, çağın ruhuna (zeitgeist) eleştirel aklın ışığını tuttuğunu söyleyebiliriz. Burada demokratik ve hümanist bir etiğin olanaklarının incelendiğini de görebiliriz. Erkızan’a göre, “Demokratik etik düşünsel yani felsefi temellerinden ayrı düşünülemez ki bu da her insanın ontolojik ve epistemik bir bütünlük olduğu varsayımıdır. Yani insan bir akıl varlığı olarak özgürdür ve böyle olması bakımından da demokrasinin öznesi olarak bölünemez atomik bir bütünlüktür.” (s. 37) Demokrasinin varlığını korumasının ve geliştirmesinin de ancak demokratik ve hümanist bir insan anlayışına dayanmakla mümkün olabileceğini savunan Erkızan, cinsiyet ayrımının, insana yönelik baskı ve tahakkümümün gerçeğe aykırı ve akıldışı olduğunu vurgular. Erkızan’ın Aristoteles ve Aristotelesçilik hakkındaki kitaplarının, ülkemizde felsefe kültürünün gelişimi doğrultusunda değerli bir katkı olarak hak ettiği ilgiyi göreceğini umuyorum. ? Aristoteles YazılarıMetafizik ya da “İlk Felsefe” Üzerine/ H. Nur Beyaz Erkızan/ Sentez Yayınları/ 216 s. Aristoteles YazılarıEtik ve Politika Üzerine/ H. Nur Beyaz Erkızan/ Sentez Yayınları/ 204 s. Aristoteles YazılarıFeminizm ve Aristotelesçi Feminizm Üzerine/ H. Nur Beyaz Erkızan/ Sentez Yayınları/ 188 s. Aristoteles’ten Nussbaum’a İnsan/ H. Nur Beyaz Erkızan/ Sentez Yayınları/ 180 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1193
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle