Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş 941’de doğan şair uzun süre Essex, Dunmow’da yaşamış, 1984 Stroud Festivali birincilik ödülü olmak üzere birçok önemli ödül kazanmıştır. “Şiirleri hiç kimseninkilere benzemez; öyle güçlü ve durudurlar ki, zamanında göz ardı edilmiş, acı bir biçimde duygulu ama çetin Amerikan metafizikçisi Emily Dickinson’u akla getirirler. Gerçi Stainer çok İngiliz’dir ve pek çok kaynaktan beslenir: ortaçağ lirikleri, Batılının yanı sıra Doğulu sanat, Hıristiyan litürjisi ve kimya ile optiği şaşırtıcı derecede iyi tanıma. Ama onun ilgisini çeken konuların dinsel ya da bilimsel olduğu ima edilse de, hep insana ilişkindir” Anna Stevenson. Pauline Stainer iir Atlası CEVAT ÇAPAN Pauline STAINER/ Şiirler/ Çeviren: Nice DAMAR 1 ‘Sakin bir evren durdu, bellek gibi bir su toplamında’ mukoza boyunca nabız. Kan kürecikleri uyarıcı büyü; çarmıha gerilme kan kırmızı bir karışım; tanrıdan gelen tatlı bir habercicinsiyetini belirledi peri. ASLANAĞIZLARI Kız tırmanırken katedralin kulesine, Evlendirildi koro bölümünde Papazın kızlarından biri. Tepeden baktı şaşkınlıkla; Gelin takmıştı saçına Balmumundan bir çiçek. Kapıdan çan kulesine geçti; ‘Altın ve Gümüş kumaşı’ söyledi koro. Baca eteğine çıktı. Nef çatısının üstü kurşundu Öyle gümüş rengi ışıldayan. Aşağıya bakarken Piskoposun gül bahçesindeki Resepsiyonu gördü. Jakarlı keten örtülü titiz masalar; Su borusunun içinden Gözüne çarptı şarap servisi yapan garsonlar. Ve onlar geç öğleden sonra ışığında göz gezdirirken, Ansızın fark ettiler aslanağızlarının pırıltısını O atlamadan önce. KAR SINIRINI GEÇMEK Hâlâ görüyorum onlarıKilpeckli oymacıları Santiago de Compostela yolunda, geçiyorlar Roma köprüsünü geç saatlerinde gecenin batıya doğru, hep batıya doğru, Finisterre değiniyor kendi gök mavisine, coşkusu kurtların dökülüyor manastırın içine. Ama kimileri hiç geri dönmedi bakir doğanın içinden, yontmak için uyuyan İsa’yı canlı bir ağaçtan ve dinlenmeye geçti karaçam bir tavan altında hayran bırakılmış gibi önüne geçilemeyen bir ışıkla 27 ARALIK 2012 ? SAYFA 23 cenaze töreninde yıldızların. NUH’TAN SONRA Nasıl kalıyor su böyle çok bilinmedik? Roni Horn anlatılmadı hayvanların nasıl indiği, ama karaya çıkmayı beklerken solumaları oluşturdu bir bulut ve indi hafif bir yağmur gibi. Toplandı gözlerinin altındaki boşluklarda, sakin bir evren durdu, bellek gibi bir su toplamında ve inişten çok sonra izlenirdi hortumlar ve o anlaşılmaz dökülmesi balıkların gökyüzünden. ? BALPETEĞİ Önce seviştiler ranzada, Bilmeden bal peteğinin gerildiğini Dış duvarın bağdadi sıvasının arasında. Bir yüzyıldır Arılar kışladı orada, El değmemiş balmumunun şekerini hapsederek. Geçiş zamanlarında, İlkbahar ve sonbahar, Onların vızıltısı doldururdu odayı. Elini sıvaya dayayarak, Mayıs gündönümünde, Duyumsadı onların uyanışının hafif titreşimini, Ve ne de sonraki kışlarda, balmumunu yakarken Unutabilir mi coşkulu ilk sevişmesini Uğultulu şafakta. GEMİ ASLANI Tuhaf bir şekilde karşılaştı onunla, Gecenin sisi içinden sürerken: Elma ağaçlarının altında bir gemi aslanı Ayrıldığı yerde köy yolunun. Eğilmiş ay Dokundu göğüslerine serpintisiyle, Ağarmış saçları Yayılmış geriye alnından. Çıplaklığı Öylesine ürkütücü bir biçimde pırıldamıştı ki meyve bahçesinde, Hiçbir şey göremedi, Şafağa dek sürerken, Sahile vurmuş gövdesi dışında, Ve gözlerinin içinde Oyulmuş gözbebekleriyle, Yabani tereler dalgalanıyordu hayalet limanlarda. SUYU YÜRÜMEK Ayaklar hızla yürüyor zarıdoğumdan önce çocuk yürüyor suyu. Keseden bir sifon; amniosis lam üstünde bir hayalet. X ışını bir seyir feneri; aydınlanmış filigranı etin. Tanrısaldır kalp atışı ceninin, CUMHURİYET KİTAP SAYI 1193