23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 12 ARALIK ÇARŞAMBA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER 14 ARALIK CUMA Ekim sonlarındaki bir günlükte, “Bu ‘diyorum’lar, ‘derim’ler nedir? İnsanlar söyledikleri şeyi ‘dediklerini’ haber vermek gereğini niye duyarlar?” diye sormuş; “Nice bayramlar derim”, “Herkese günaydın diyorum” gibi söyleyişleri örnek göstermiştim. Bunlar da İngilizceden gelmiş. A. Tarık Emre: “O televizyon bülbülleri ‘diyorum, demek istiyorum, şimdi, düşünüyorum’ vb. ‘süslemeleri’, az buçuk öğrendikleri İngilizceden dillerine doladılar bence” diye ses verdi. Seçim konuşmalarında Obama ve Romney’nin bile, “Now, What I want to say, I believe” gibi girişlerle söze başladıklarını söyledi ve sordu: “Dünyanın sayılı güzel dillerinden biri olan Türkçemizi niye böyle yapay kalıplara sokuyorlar ki?” 16 ARALIK PAZAR Gülay Hergenç, bir biyokimya profesörü, klinik biyokimya uzmanı, kan yağları ve damar sertliği konularında birçok uluslararası yayını; benim de kendisiyle yıllarca aynı çatı altında bulunmuşluğum var. Yıldız Teknik Üniversitesinin yemekhanesinde ve dost evlerinde birçok kez buluştuk, söyleştik. Şiir yazdığından hiç söz etmedi. Yansımalar adlı şiir kitabı çıkıp geldiğinde bu yüzden çok şaşırmıştım. Yalnız duygulanma anlarını dizelere dökmemiş Gülay Hanım, kendi uğraş alanından, sözgelimi “kan yağları”nı bile öğretici şiirler halinde anlatmış. 17 ARALIK PAZARTESİ Büyük harflerin kullanılışı ile ilgili bir iki sorusu da vardı A. Tarık Emre’nin. “Feyza Hanım yazıyoruz. Akrabalar için de aynı kural geçerli midir? Selim amca / Selim Amca, hangisi doğru? Ağabey (Abi), Abla da aynı kategoriye konulabilir mi? Kemal öğretmen / Kemal Öğretmen. Eğer Kemal Öğretmen doğru ise, bütün meslekler için bu kural mı geçerlidir? ‘Usta’ sözcüğü: Varujan Usta mı yoksa Varujan usta mı?” Yalnızca Türk Dil Kurumu, akrabalık adlarını ayrı tutmuş. TDK’nin Yazım Kılavuzu’nda, “Kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı sözleri, unvanlar, lakaplar, meslek ve rütbe adları büyük harfle başlar” deniyor; ama hemen sonraki maddede, akrabalık bildiren adların büyük harfle başlamayacağı belirtili yor. Oysa Ana Yazım Kılavuzu’nda, Dil Derneğinin Yazım Kılavuzu’nda, Nijat Özön’ün Büyük Yazım Kılavuzu’nda kural tek ve aynı: “Özel ada bağlı saygı sözcükleri, sanlar, meslek adları büyük harfle başlatılır.” Verilen örnekler arasında, Ahmet Amca da var, Çoban Mehmet de, Enver Yüzbaşı da. Başka bir deyişle, A. Tarık Emre’nin sorduğu soruların yanıtları örneklerin arasında verilmiş. Bir soru daha var; ama onu Aydın Arkun’un sorusuyla birlikte yarın yanıtlayacağım. 18 ARALIK SALI Tarık Bey özel addan sonra gelen ‘cığım, ciğim’ ekinin kesme ile ayrılıp ayrılmayacağını, “Şuleciğim / Şule’ciğim” yazımlarından hangisinin doğru olduğunu sormuştu. Kesme ile ayrılmaz. Oradaki “cık, cik”, yapım ekidir. Özel ada gelen çekim ekleri kesme ile ayrılır; yapım ekleri ayrılmaz. Bir yazar arkadaşımın bana “Feyzacım” diye seslenen iletisini ilk gördüğümde bunun gözünden kaçmış olabileceğini düşünmüştüm. Daha sonra da öyle yazmayı sürdürdü. Yüzüne vurmadım ama ayıpladım doğrusu. Epey bir süredir, birçok yerde, “annecim, babacım” gibi yazılışlar görüyorum. Aydın Arkun sormasaydı, yine de günlüklerde üstünde durmaya gerek görmeyecektim. Oysa zihinleri bulandıracak kadar yaygınlaşmış demek. “Eğer bir sakıncası yoksa yanıtını bulamadığım bir yazılış şekli hakkında bilginize başvurmak istiyorum. Konu bir hitap şeklinin yazılışı hakkında; Mehmetcim, Gülaycım, Ahmetcim gibi. Yazı halinde söz konusu hitap şekli bu şekilde doğru mudur, yoksa Mehmetciğim, Gülaycığım, Ahmetciğim gibi mi olmalıdır?” diye sordu Aydın Bey. “‘Mehmetçiğim, Gülaycığım, Ahmetçiğim...’ biçiminde yazılmalıdır” diye yanıtladım onu; ama içime sinmedi. Az da olsa ayrıntıya girmek gereğini duydum. “Ahmet” örneğine yakından bakarsak kök ve eklerin durumu şu: “Ahmet cikim”. Buradaki “cık, cik” küçültme değil, sevgi anlamı katan bir yapım eki. Sondaki de iyelik eki. Ünsüz benzeşmesi ve yumuşamaya uğradığı için sözcük, “Ahmetçiğim” oluyor. Kaldı ki “cım, cim” diye bir ekimiz yok; meslek adı yapan “cı, ci” var; ama bu ekle de “babacım” sözcüğü “baba alıp satan” anlamı kazanır ya da hani babalarına çok düşkün çocuklar için “babacı” denir ya, “Seni babacı seni!” der gibi, o çocuklardan birini sevmek için kullanılabilir. “Bayağı” yerine “baya” yazılışına da çok rastlıyorum. Tamam, yumuşak g’miz, adı üstünde, yumuşaktır; ama bu kadar yok sayılmayı da hak etmiyor doğrusu. ? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com lur olmaz her yerde söze “var ya” diye başlanıp ilgisiz laflar edildiğini konu etmiştik. “Şu Ayşe var ya ne kadar güzel bir kız” dendiğindeki doğal kullanımın yerini, duyduğu zaman tüylerini diken diken eden “Var ya hava bugün ne kadar sıcak” gibi kullanımların aldığını bildirenTacettin Necipoğlu’ydu. Hüseyin Güney, “Tümcenin ortasında olduğu gibi başında da bulunabilir” deyip, “Tümcenin başında olduğunda, karşısındakinde bir merak, bir ilgi uyandırma amacı güdülür. Daha çok, dedikodu yapılırken geçer” diye yazdı “var ya” için. Bir de, “Nevşehir ağzında da sık kullanılan bir meraklandırma öğesidir” dedi. Buna inanmakta zorluk çekerim doğrusu. Çıkışını ve dillere dolanmasını adım adım izlediğimiz bir moda olduğunu düşünüyorum çünkü. Gözlediğim kadarıyla televizyondan, kimi pop arabesk şarkıcıların dilinden duyduk önce. Çok beğenilmiş olmalı ki daha sonra kulaktan kulağa yayıldı, yaygınlaştı. Ağızlarda böyle bir kullanım olduğunu hiç duymamıştım. Şu anda da başka bir kullanım yaygınlaşma sürecine girdi. Fark etmekte gecikmiş bile olabilirim. “Kardeşim” yerine “kardo” deniyor birçok dizide. Yakında sokakta da duymaya başlayacağız. Bu türdeki moda söyleyişler bence artık ağızlardan standart dile girmiyor; “medya”dan ağızlara yansıyor. 13 ARALIK PERŞEMBE Trabzonluların memleketlerine sevdaları bir başkadır. Attila Aşut, Trabzon yazılarını Günlerin Kıyısından (Kıyı Dergisi Yayınları) adıyla bir kitapta toplamış. Benim yaşamıma da çok kısa bir dönem girmişti Trabzon. O dönemdeki edebiyat çevresini oluşturanların birçoğuyla tanışmıştım. Trabzon’un efsanevi dergisi Kıyı o zaman da çıkardı ve benim gitmemden hemen önceki aylarda yarım sayfalık bir fotoğrafımla birlikte iki sayı süren Sabişi adlı öyküm yayımlanmıştı Kıyı’da. Yani Trabzon’un Kıyı’da toplanmış edebiyat çevresi de beni tanımıştı. İşte o günlerle karşılaştım Aşut’un kitabında. Oysa iki yıl önce gittiğimde Trabzon’da o günlere ilişkin hemen hiçbir şey bulamamıştım. Kentleri de insanları da dostlukları da yazarlar yaşatırmış meğer. O BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir yayınevinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı yayınevinden çıkan, Doğan Ergül’ün, Aşkın ve Suların Öğleni adlı şiir kitabından dizeler ortaya çıkacaktır. 10 L 11 21 I 22 1 A 2 M 3 C 4 G 5 B 6 M 7 I 8 M 9 G Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU mumcuogluilker@gmail.com I 12 K 13 I 14 D 15 J 16 C 17 J 18 G 19 I 20 D J. Rus kaderciliğinin simgesi sayılan, “boşver” anlamındaki sözcük. A 23 I 24 I 25 G 26 L 27 M 28 E 29 L 30 M 31 N 48 33 15 50 17 72 K. İletişim dizgesi birliği. 32 L 33 J 34 F 35 E 36 B 37 M 38 M 39 F 40 M 41 C 61 47 12 78 42 L 43 H 44 M 45 E 46 D 47 K 48 J 49 D 50 J 51 E 52 D L. Farsça. 53 M 54 I 55 M 56 E 57 D 58 H 59 B 60 A 61 K 62 M 63 M 75 10 42 32 26 29 M. Duino Elejileri adlı şiir kitabını da yaratan şair. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “Vücudu … kesmişti, elleri titriyordu, alnında ter taneleri belirmişti.” (Peyami Safa). 64 N 65 M 66 D 67 N 68 I 69 D 70 D 71 F 72 J 73 G 74 I 38 62 37 40 27 63 1 60 22 B. Stefan Zweig’ın bir romanı. 65 79 30 2 8 75 L 76 N 77 D 78 K 79 M 80 C 81 B 82 M 6 55 44 82 53 E. Kar ayaklığı. 81 36 5 59 C. Zodyak üzerinde yer alan on iki takım yıldıza verilen ortak ad. 18 4 73 25 9 H. Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana adlı romanı da yaratan yazarı simgeleyen harfler. N. “… Murdoch” (Kesik Bir Baş ve Ağ adlı romanları da yaratan yazar). 28 35 51 45 56 F. Tavlada bir sayı. 64 76 31 67 1192. sayının çözümü: A. GÖLPINARLI, B. ÜS 41 16 3 80 D. “… Bir Yahudi Ailesi” (Brigitte Peskine’in romanı). 58 43 I. “… … esen seher yelleri / Esip esip yare değmeli değil.” (Karacaoğlan) 71 39 34 G. “Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu … kabul ederse, kanun cumhurbaşkanınca yayımlanır.” (Anayasa). KÜDAR’DA SABAH OLDU, C. LP, D. SILA E. ECİNNİLER, F. LUZERN, G. İCRA, H. İŞTİRAKİYYUN, I. NUŞ, J. RUHAN, K. LEM. 66 70 46 77 14 49 57 52 20 69 11 74 24 21 54 13 19 7 23 68 27 Şiir: “narin iplerle kurulmuş yaşam/ köprüsünde/ tenin ulu acısı en anlaşılmaz bilgiydi Chod Raksları” CUMHURİYET KİTAP SAYI 1193 ARALIK 2012 ? SAYFA 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle