23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 11 EKİM PERŞEMBE ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER diye düşüncesini bildirdi. “Koymak” yerine “sokmak” denirse anlam tümüyle değişmez. Sözünü ettiğimiz deyim, Ömer Asım Aksoy’un Deyimler Sözlüğü’nde yok, Vural Sözer’in Dil Haşlama’sında yok, Türk Dil Kurumunun ve Dil Derneğinin sözlüklerinde yok, Kubbealtı Lügatında yok; yalnız Ali Püsküllüoğlu’nun Türkçe Sözlük’ünde var. Orada da “Elini taşın altına sokmak (ya da koymak)” denmiş. Açıklamak gerekir mi? “Sokmak” da “koymak” da kullanılabilir; ikisi arasında anlam farkı yok, demek bu. Elbette sözcüklerin yeri değiştirildiğinde anlam değişir; bu da Türkçenin önemli bir özelliğidir; ancak, belki benim anlayışsızlığımdandır, ben, “Taşın altına elini sokmak” ile “Elini taşın altına koymak” arasında bir anlam farkı göremiyorum. “Anadolu’nun birçok yerinde ‘katmak’ sözcüğü, ‘koymak’ yerine değil, ‘koymak’ anlamında ezelden beri kullanılagelmiştir. Muğla’da geçen güzelim ‘Dondurmam Gaymak’ filmini anımsarsanız, orada ‘dondurma katmak’ sözü, türlü durumlarda sık sık söylenmiştir.” diyor bir de Akın Oyat. Evet; ama ağızlarda öyle olması, bu kullanımın en doğrusu olduğunu göstermez. Anımsanırsa Ahmet Duman da bu kullanımı Anadolu’nun çeşitli yerlerinde duyduğundan söz ederek yakınmıştı zaten. Kısaca ağızlarda en eski ve en doğru biçim korunmuş olabilir; ama ağızlardaki kullanım, standart dilin tek belirleyicisi değildir; o kullanımların daima en doğrusu olduğu da söylenemez. Muğla ağzında standart dile uymayan kim bilir daha ne kullanımlar vardır. “Demek isterim ki, bir yargıya varmadan önce biraz daha fazla araştırıp soruşturmalı ve daha çok düşünmeliyiz.” diye sonuca bağlamış söylediklerini Akın Oyat. Bu, daha fazla araştırın, soruşturun, düşünün, öyle yazın, demek. Peki efendim. Olur, öyle yaparız. 14 EKİM PAZAR “İsmim TAHİR DENİZTEKİN, soyadımın sözlüklerden öğrendiğim kadarıyla ‘Deniz adamı, iyi denizci’ gibi anlamları var. Bu TEKİN takısı (takı mı demek gerekir, yoksa ikinci isim mi?) bende merak uyandırdı ve karşılaştığım TEKİN’li isim ve soyadları not ettim, şimdilik 36 adete ulaştım. İsimlerin hepsini burada saymayayım ancak DİRİMTEKİN, GÜNEŞTEKİN, SUNGURTEKİN, DEMİRTEKİN, TANTEKİN ve sürüp gidiyor. Sizden imdi oralarda göz gözü görmüyor tozdan dumandan, ateşten, ölümden. “Bayram görüşmeleri sırasında Suriye’nin Resulayn kasabasından tel boyuna gelip yedi yıl boyunca Ceylanpınar’a bakarak akrabalarını görmeyi uman o kız, bir amca torunu. Suriye doğumlu ve yurttaşı olan Feryâl, otuzlu yaşlarında, ilk kez 2004 yılı içinde bir bayram günü Urfa’daki akrabalarını görmeye gelebilmiştir. Eyvah ki sınırlar ve devletlerin yol açtığı bir ‘yabancılaşma’dır Feryâl, bir yitik!..” Kemal Gündüzalp’in Tembel Hanımlar Çarşısı (Şiirden Yayınları) kitabındaki “Gözleri Küçülen O Kız” adlı şiir, işte bu kıza yazılmış. O şiirden kitabın adını da açıklayan bir bölüm: “Ürperen ve ürperten tenin boşluğu / Sokulganlığındaki yasak gizemin / Urfa’da parçalanmamış kara tabu / Resulayn’de gözleri küçülen o kız / Feryâl: Çığlığa dönüşecekti az daha! / Oysa Halep’teydi gizemli pazar yeri / Adı kaldı: Tembel Hanımlar Çarşısı.” 12 EKİM CUMA Metin Tükenmez’in sorusuydu. “‘Taşın altına elini sokmak’ deyiminin yerini de son zamanlarda ‘Taşın altına elini koymak’ aldı.” dedikten sonra, “Dil de canlı gibi yaşadığına göre acaba evrim mi geçiriyor, ne dersiniz?” diye sormuştu. Ben de, deyimlerin en temel özelliklerinden birinin kalıp halinde kullanılmaları olduğunu söyleyip, “Anlamsal olarak da değişmez deyim, biçimsel olarak da” demiş, sonra da söz konusu deyimi, Tükenmez’in verdiği biçimiyle alıp oradan da “sokmak, koymak” gibi sözcüklerin “müstehcen” sayılıp yerlerine, anlamı tam karşılamayan başka sözcüklerin kullanılmaya başlanmasına geçmiştim. Akın Oyat, genel olarak deyimlerin evrim geçirmeyeceği görüşüme katıldığını, ancak, deyimdeki sözcüklerin değişmesiyenileşmesinden çok, anlamın değişmesinin önemli olduğunu bildiren bir ileti gönderdi. “Bilindiği gibi Türkçemizin eşsiz bir özelliği vardır: Bir cümlede yalnızca sözcüklerin sırası değiştirilerek değişik anlamlar yaratılır.” dedikten sonra, “Deyim’in doğrusu: Elini taşın altına koymak’ tır; ‘Taşın altına elini koymak’ değil. Buna dikkat edilirse, ‘koymak’ sözcüğü yerine ‘sokmak’ sözcüğü kullanılarak anlamın da tümüyle değiştirildiği görülür.” Ş naçizane öğrenmek istediğim acaba bu TEKİN takısının belirli bir anlamı var mı, yoksa size verdiğim örneklerdeki her isim ayrı bir anlam mı taşıyor?” diye yazmıştı Tahir Bey; epey zaman geçti üstünden konuya bir türlü eğilemedim. “Tekin” takı / ek değil, sözcük. Anlamı Türk Dil Kurumu, Dil Derneği ve Ali Püsküllüoğlu’nun sözlüklerinde benzer biçimde verilmiş. Püsküllüoğlu’nun Türkçe Sözlük’ünden yazıyorum: “1. İçinde kimse bulunmayan, boş, ıssız (yer). 2. İçinde cin, peri gibi doğaüstü varlıklar bulunmadığına inanılan, uğurlu (yer). 3. Eski Türklerde, babanın taşınmazlarının mirasçısı olan en küçük oğul.” Kubbelatı Lügatı, “tek” sözcüğünden araç durumu ekinin kalıplaşmasıyla oluştuğunu şöylece göstermiş: “tek+i+n” ve ek ad olarak ve sıfat görevinde kullanıldığını belirtmiş. Anlamını da “‘Cin, peri vb. tabiat üstü güçlerle ilişkisi olmadığı için uğurlu sayılan yer veya kimse’ anlamında olup özellikle ‘tekin değil’ şeklinde kullanılır.” diye vermiş. Tahir Bey’in kendi soyadı da verdiği örnekler de bu sözcükle “deniz, dirim, güneş” vb. sözcüklerin oluşturduğu bileşik sözcükler. Dolayısıyla her biri, kendisini oluşturan sözcüklerden aldığı anlamı; yani başka başka anlamları taşıyor. 16 EKİM SALI “Tekin değil” diye yazınca mı anımsadım; hep aklımdaydı da sözünü edeceğim günü mü bekliyordum? Sine Ergün’ün ilk öykü kitabının adı buydu: Burası Tekin Değil. Çok beğenmiştim; beğendiğimi de yazdım. İkinci kitabı Bazen Hayat’ı yazın Ayvalık’a götürdüm; ama orada bırakmaya kıyamadım; çünkü burada da örnekler okuyacağım o kitaptan. Kurslarımda, derslerimde öykünün kasılmadan, gerilmeden nasıl yazılacağını ve baymadan, bunaltmadan nasıl su gibi okunacağını göstermek için yararlanacağım. Bütün yaz şekerleme niyetine okudum ben o kitabı. Bitmesine kıyamadan… Çalışmaktan bunaldığım zamanlarda Bazen Hayat’tan bir öykü… Nasıl da iyi geldi. Cumartesi günü verdiğim seminerin öğle molasında neyi beğendiğimi, ne önerdiğimi sorduklarında aklıma ilk gelenler de Sine Ergün’ün bu iki kitabı oldu. Çünkü gözlüyorum. Kitap konusu açıldığında beğenmediklerini söyledikleri kitaplar, hep en çok satılanlar, sözü en çok edilenler oluyor. “Madem beğenmiyorsunuz neden hep aynı yazarların sözü en çok edilen kitaplarını okuyorsunuz? Başka kitaplar arayın, başka yazarlar keşfedin; sonra da keşfinizin tadını çıkarın, gururunu yaşayın.” diyemiyorum. Ancak dünkü gibi sorarlarsa… Bu incecik iki kitap, öykü sevmeyenlere bile öyküyü sevdirmekle kalmaz; okumanın ne kadar keyifli bir uğraşa dönüşebileceğini de gösterir.? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiir kitabından dizeler ve yayınevinin adı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “E/34” harfi ipucu olarak yerine konmuştur. 11 22 1 A 2 I 3 A 4 J 5 H 6 D 7 B 8 C 9 B 10 A Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU mumcuogluilker@gmail.com H 12 J 13 C 14 B 15 E 16 B 17 D 18 B 19 E 20 J 21 A G. XVIII. yüzyılın başında Fransa’da çok geçerli olan, kavisli çizgileri bol, gösterişli bir bezeme üslubu (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). A 23 H 24 C 25 H 26 C 27 D 28 F 29 C 30 B 31 D 81 73 46 32 E 33 A 34 E 35 I 36 F 37 J 38 B 39 B 40 C 41 A 42 C 43 C 44 I 45 A 46 G 47 F 48 A 49 B 50 H 51 C 52 E H. Binnaz ve Yapma Bana Numara gibi şarkılarıyla tanınan Roman şarkıcı. 53 D 54 A 55 H 56 J 57 B 58 B 59 I 60 B 61 F 62 A 63 A 11 23 25 55 5 50 I. “… getirin! Tarih atlaslarını! En geniş zamanlı bir şiir yazacağız” (Ece Ayhan). 64 B 65 F 66 C 67 E 68 J 69 B 70 I 71 I 72 B 73 G Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Enis Batur’un, yazınsal ve eleştirel denemelerini toplayan kitap. 74 B 75 I 76 A 77 I 78 C 79 D 80 I 81 G 82 A 75 35 44 80 2 71 59 70 77 J. Kadın tuvaleti satan mağaza. 41 22 21 33 45 3 58 69 60 49 72 31 79 53 6 27 17 56 12 68 4 20 37 1183. sayının çözümü: A. ADONİS, B. HANGİ 76 1 10 62 54 48 63 82 C. Oza adlı uzun şiiriyle tanınan Rus şair. E. Duino Elejileri’nin şairi. B. “1. Kara bir gülü koklatabilmiştir bir küçün nakış Barbaros’a. 2. Uykusuz sevgilisine ‘… … ….’ der diz üstü.” (Ece Ayhan). 19 67 32 52 15 40 51 42 78 43 8 26 66 29 13 24 D. “Paul …” (Liberte adlı şiiri de olan Fransız şair). F. “… Piaf” (Kaldırım Serçesi). Şiir: “Çıkınca bir gezintiye tarihte/ ne buluyor insan Attika’da?/ Mezar taşından çok/ ipotek taşı” BATI, C. MATTİ, D. ECİNNİ, E. TARÇIN KOKULU KIZ, F. OBEN, G. KAPTAN, H. TEZER, I. AŞÇI, J. YY, K. ATEŞİ, L. DERT M. ARİ. 7 30 38 57 16 18 64 9 74 14 39 65 61 28 36 47 25 EKİM 2012 ? SAYFA 27 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1184
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle