26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

edin: Evet, Cırcırböceği Riri’den daha ? başarılı orkestra şefi mi olur? Kitabın son sayfalarında, “Öğrenin” ve “Dinleyin” başlıklı bölümler yer alıyor. “Öğrenin” bölümünde, kitapta kullanılan müzikle ilgili bazı terimlerin ve sözcüklerin anlamları açıklanıyor. “Dinleyin” bölümü ise yaylı çalgılar eğitmenlerinin öğrencilerine dinlemeleri için önerdikleri müzik parçalarını listeliyor. İşçi Karınca, Bach’tan, Mozart’tan, Vivaldi’den keman konçertoları önermiş. Ah, bir de Tchaikovsky’nin Keman Konçertosu’nu katsa ya o listeye, en bayıldığım, dinlemeye doyamadığım… Taklaböceği’nden Viyola Konçertoları, Kırlangıç Kelebeğinden Çellolar, Tespihböceği’nden Kontrabas Konçertoları… Ayrıca caz parçaları da öneriliyor. Kitap, tam bir müzik şöleni… Gökkuşağını Gören Köpek / Mustafa Yoğurtçu / Resimleyen: Bülent Benli / T.İş Bankası Kültür Yayınları / 2012 / 91 s. / 812 Toraman, annesi ve diğer çiftlik hayvanlarıyla birlikte uyum içinde bir çiftlikte yaşar. O, farklı bir köpektir, çünkü bütün köpekler doğuştan renk körüyken, o, renkleri görebilen ve ayırt edebilen bir köpektir. Epelek adlı bir kelebekle arkadaş olur ve onun renklerini gördüğünü söyler annesine. Annesi inanmakta zorlansa da, Toraman sonunda herkese kanıtlar farklılığını. “Diğer canlılardan farklı olduğunu anlayınca, Toraman’ın hayatında büyük değişiklikler olmuştu. Renkler artık daha fazla ilgisini çekiyor, bu sayede doğayı daha iyi algılıyordu.”Toraman, bu özelliğini çiftlikteki canlıları korumak için kullanır. Bir gün, yumurtlamak için uzak bir ağacın altını seçen tavuğu, tilkinin ağzından kurtarır ve tilkinin peşinden koşarken çitlerin ardına geçiverir. Çiftlik sahibi çitleri geçtiğini görünce Toraman’ı cezalandırır. “Onu sürükleyerek depoya kadar getirdi. Elinde bir tasma vardı. Bu tasmayı zorla Toraman’ın boynundan geçirdi. Herkes çok korkmuştu.” Özgürlüğüne düşkün olan Toraman’a bu haksız ceza çok ağır gelir ve çiftlikten kaçmaya karar verir. Sonrasında karşılaştığı ressam, onun renkler konusundaki ayrıcalığını fark edecek, onunla dost olacaktır. Daha sonra… Bundan sonrası kitapta. na da el atan roman, felsefe ve psikolojiye dayanan derinlikli kurgusuyla, Salinger’in Türkçeye Gönülçelen ya da Çavdar Tarlasında Çocuklar başlıklarıyla çevrilen “Catcher in The Rye” adlı, ergen psikolojisinin bunalımlı derinliklerine inebilen kitabını hatırlattı bize. “Hiç Adil Değil”, çocukluktan ergenliğe geçiş döneminin sancılarını çeken karakterleri capcanlı çıkarıyor karşımıza. Adil’in gözünden ve dilinden, o yaşın düşüncelerini, hayatı yorumlayışlarını, aile ve arkadaş ilişkilerine bakışlarını gözlemlerken, büyüklerin de gençleri anlamada ve yönetmede nasıl davrandıklarını nesnel bir bakışla değerlendirebiliyoruz. Hastalıklar hiç de uzak değil yaşamlara. Ama çok yakınımızda biri, belki bir aile üyesi ya da arkadaşımız ölümcül bir hastalığa yakalanmış olsa, davranışlarımıza yansıyan kararlarımız nasıl olur? “Sen çok hasta olsan ve belki de hiç iyileşemeyeceğini bilsen, sana nasıl davranılmasını isterdin?” Bu tuhaf soru, belki de nasıl davranacağımızın da ipucu. Hasta bir arkadaşın olması, Adil’in ailesinde farklı davranışlara yol açar. “Koskoca glioblastomaya karşı üç harflik dua ha? Birden aklıma gelen bu acayip denklem karşısında şaşkın şaşkın gülümsedim.” Annesi, babası, ablası, dedesi, anneannesi… “Büyükler zor konulardan daima kaçarlar zaten.” 21 Ekim’de Ferhat’a neler olacağını merak etmeden duramasak da, romanın akışı, tam da olması gereken yerde duruyor ve derin derin düşündürüyor. Çarpıcı saptamalar mizahi bir dilin ardına gizlenirken, okuru daha ilk sayfalardan romanın içine çekiyor. “Dış görünüşe aşırı bağlı günümüz yargılarını ve önyargılarını eleştiren” bu romanı herkes okumalı. Hiç Adil Değil / Suzan Geridönmez / Günışığı Kitaplığı/ 2012 / 176 s. / 12+ 8. sınıftan 9’a geçiş, bir kurtuluş gibidir çoğu kez. Havalı yepyeni bir kimlik yaratmanın ve sınıftaki arkadaş gruplarına kolayca katılabilmenin fırsatı. Ama “Hayat adil değil” derler ya, Adil için iki kat adil değil. Çünkü o, kısacık boyu, yelken kulakları, öne fırlamış dişleri, pörtlemiş gibi görünen gözleri ve burnunun üzerinde birleşen kıllı kaşlarıyla, ağzıyla kuş tutsa yeni bir kimlik bulamaz kendine. Üstüne üstlük, bunca adaletsizliğe karşın, adı da Adil’dir onun. “Hayat benimle ve o aptal ismimle alay ediyordu.” Adil’in kendini daha ilk günden, okulda “TipsizGerzekŞişko Takımı” diye adlandırılan üç kişilik bir grubun içinde bulması, çok da şaşırtıcı değildir. Adil, “Tipsiz” olandır. Ferhat, “Gerzek”, Mina ise “Şişko”. “Milletin arkadaş olmak için can attığı parlak tiplerden değilsen, ilk ders arasında kime denk gelirsen, koca eğitim yılını da onunla kapatırsın.” Böylece Adil istemeye istemeye, kemoterapi gören Ferhat ve Sumo güreşçisine benzeyen Mina ile kalakalır. Yaşam ve ölüm, güzellik ve çirkinlik, cesaret ve korku üzerine değinmelerin yanı sıra, iletişim, aşk, arkadaşlık ve dayanışma konuları Kıkır Kıkır Fıkralar / Yazar ve Resimleyen: Cihan Demirci / Can Çocuk / 2012 / 102 s. / 8+ Her zaman aynı fıkraları dinlemekten bıktıysanız, işte size özgün fıkralardan oluşan bir kitap. Girişte bunu özellikle belirtiyor mizah ustası Demirci: “Sevgili çocuklar, öncelikle şunu söylemekte yarar görüyorum; az sonra bu kitapta okumaya başlayacağınız fıkralar öyle sağdansoldan derlenmiş ve bir araya getirilmiş fıkralar değildir. Bu fıkraların hepsini bizzat ben yazıpürettim. Yani bu fıkralar özgündür…” Sizi kahkahalarla güldürecek ve kimini başkalarına anlatmak için sabırsızlanacağınız 133 fıkra var kitapta. Temel bir gün… Adamın biri… Papağan… Komiser… Dilenci… Taksici… Hırsızın biri bir gece… Ve işte başlıyor fıkralar. Hemen başlamalı okumaya ve eğlenmeye. Mucizeler Çiftliği / Hüseyin Yurttaş / Say Yayınları / 2012 / 168 s. / 10+ Dora ve Ceren, doğa tutkunu ikiz kardeşler. Anne ve babalarıyla birlikte yaz tatillerini bir çiftlikte geçirirler ve tuttukları günlükler aracılığıyla, çiftlikte yaşananları ayrıntılı olarak okura iletirler. Bir Ceren’in, bir Dora’nın günlüğünü okuruz. Hayvanlar, bitkiler, ağaçlar, kuşlar ve böceklerle geçen günler içinde ikiz kardeşler hem doğayı gözlemleyerek hem de öğrendiklerini Bilge Dede’nin anlattıklarıyla harmanlayarak, her gün doğanın yeni bir mucizesine tanık olurlar. Ceren ve Doğa ile birlikte çiftlikte bir yaz geçirmeye ne dersiniz? Hazırsanız okuyalım hemen. “Bütün gece uyumak için yatakta döne döne bir hal oldum. Kolay değil, burada son gecemizdi. Artık buralardan ayrılacağız.” Ve işte, Dora’nın günlüğüyle Mucizeler Çiftliği’ne doğru yola çıkıyoruz. ? Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No: 1 D: 1 Balçovaİzmir www.maviselyener.com [email protected] CUMHURİYET KİTAP SAYI 1184 25 EKİM 2012 ? SAYFA 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle