Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T 19 AĞUSTOS CUMA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇ L NG RLER 20 AĞUSTOS CUMARTESİ ızımın Amerika’daki bütün Türk arkadaşları bebeği görmeye geldiklerinde hep “Yiycem seni” diye sevdiler çocuğu. Doğrusu, Amerikalı damat, “Ne demek?” diye sormasa üzerinde düşünmek aklıma gelmezdi. Biz böyle severdik bebekleri. Hiçbirimizin kulağına da aklına da garip gelmezdi. Söz İngilizceye çevrildiğinde damadın gözleri büyüdü. Bunun bir sevme sözü olduğuna zor inandırdık onu. Benim bu söyleyişi şimdi anımsamamın nedeni ise Aziz Naci Doğan’ın iletisi. “Konuşmadaki ses daralmaları” konusuna değindiğim günlükte, “Türkçe yazıldığı gibi okunur / konuşulur, denir ki pek doğru değildir. Batı dillerindeki yazılış okunuş farkı ile karşılaştırmak amacıyla söylenmiş saymalı o sözü” demiştim. Buna ve ‘edebi metinleri okurken veya şiir okurken de’ ses daralmalarını kullanmamız gerektiğini söylememe hiç katılmamış Aziz Naci Doğan. “Öncelikle güzel ve ince dilimizin ‘yazıldığı gibi okunabilir / konuşulabilir olma’ niteliği apaçık ortadadır. Ana sütü gibi Türk ulusuna helal olan Türkçemizin bu başat ve ayırıcı özelliğini hiç tartışma konusu yapmamamız gerektiğini düşünüyorum.” deyip ses daralmaları konusuna geçmiş. “Bunların tümünde Türkçe dilbilgisi yazımı gereklerine ‘okuma’da da, ‘konuşma’da da duraksamasız uyulmalıdır. Kaynaştırma harflerimiz ‘a’ ve ‘e’yi ‘ı’ya ve ‘i’ye dönüştürmemizin üşengeçlik dışında bir açıklaması olamaz. Hele ‘gelecek zaman’ eklerimiz ‘ecek’ ile ‘acak’ı tanınamaz duruma getirmenin savunulabilir bir yönü yoktur. Bu uygulamaları önermek ve özendirmek doğru bir yaklaşım değildir.” demiş. Yukarıda ve şimdi, “Yiycem seni!” sözünü özellikle böyle yazdım. Böyle yazılmaması gerektiğini anımsatmak için. Hoş, biz böyle yazılmaz, dediğimizde gençlerin, çocukların kaçta kaçı uyuyor bu uyarıya? Ahmet Özbek’in “Türkçe bu durumda Feyza Hanım” diye gönderdiği internet yazışması örneğini buraya almanın tam sırası: *aynı yaratıga benziyoo *ne alaka yaratik zaten :D yaratıcı deil K * n€ €nt€r€san ya bu kadunun n€r€sin€ aşık oldun kii :D *Hayallermdekine benzio.d * ya kendı resmını kaysana fceye cnm yaa * bu bır evanescence ıkı artıı duman haykoo Rock ın Krallarııı *kız kendı fotonu koysana mıletı mesur edıyon * şeytanın elçisi heralde yaratıga benzıyo Gençlerin dilindeki Türkçenin durumuna bakıp ağlamadan bebekleri severken kullandığımız şu söze dönelim. Yazarken “Yiyeceğim seni” diye yazmalıyız. Doğru. Peki konuşurken kaçta kaçımız “Yiyeceğim seni” diyor? Ses daralmaları konusunda söylediklerim, söylenmemiş sözler değil. Bu konuda yeni bir yaklaşımı dile getirmiyorum. Halkın nasıl konuştuğuna bakıyor; bununla diksiyon kitaplarının söylediklerini eşleştiriyorum. Kaldı ki diksiyon konusunda yetkili de saymam kendimi. Nedeni ister üşengeçlik olsun, ister dilin tasarrufu sevmesi ve daha kısa olanı, daha öz olanı yeğlemesi olsun, hem resmi, yarı resmi hem de özel konuşmalarda, okumalarda, seslendirmelerde, yumuşak g’yi bastırarak “gelemeyeceğim” diye konuşan biri olağan karşılanır mı? “Gelemiycem” diye yazılması ne kadar yazım yanlışı ise “gelemeyeceğim” diye konuşulması da o kadar konuşma kusuru sayılmaz mı? Aziz Naci Doğan’ı çileden çıkaran açıklamaları Ayşe Gülen’in sorularını yanıtlarken yapmıştım. Gülen’in henüz yanıtlamadığım iki sorusu daha var. Bunlardan biri, ‘r’ ünsüzünün konuşmadaki kullanımını ile ilgili. “Kitaplarda her durumda kullanılmalı deniyor. Ama gerek sunucular gerek tiyatro eğitmenleri bile kullanmıyor. Yine dizilerdeki oyuncular da kullanmıyor. Örneğin bir, bi; bir şey, bişi; bir tanem, bitanem; geliyorsun, geliyosun şeklinde söyleniyor. Bunlar yanlış söyleyişler değil mi? Doğruysa niye?” Bence (korkarak söylüyorum bunu) şimdiki zaman eki “yor”un r’sini bastırarak söylemek konuşmanın doğallığını zedeler. “Bir” sözcüğünün r’sini de tümüyle yutmak doğru değil; ama bastırarak söylemek de konuşmayı ister istemez “kitabi” yapar. Bu konularda yetkililerden ve konuşma eğitimi veren uzmanlardan destek bekliyorum. Attilâ Şenkon 1991’de “Her Gün Perşembe Olsa” adlı kitabıyla Akademi Kitabevi Öykü Özendirme Ödülü’ne değer görülerek başladığı yazın yolculuğunun 20. yılında bu ilk kitabından ve “Uykusuz Gece Düşleri” adlı ikincisinden seçtiği öykülere, dergilerde yayımlanmış, kitaplarına girmemiş öykülerini de katarak oluşturmuş “Bahar Temizliği”ni (Cumhuriyet Kitapları). “Yaşamımın bu yeni döneminde bir bahar temizliği gerek bana. Tozlu sandıklar, eski defterler açılmalı. İçlerinde ne varsa ortaya dökülmeli birer birer” diyor arka kapakta. Kimin böyle bir bahar temizliğine gereksinmesi yok ki! Ama ne zordur o sandıkları, o defterleri açmak, eski kendisiyle yüzleşmek. Ne mutlu yapabilene! 21 AĞUSTOS PAZAR Çocukken okumuştum “Taras Bulba”yı. Aklımda yalnızca bir savaş romanı olduğu kalmış. Oysa Gogol’ün önemli yapıtlarından biri. Everest Yayınları Mehmet Özgül çevirisiyle yayımlamış yeni basımını. Okuduklarımı unutmayabilmeyi nasıl isterdim. Kimi kitapları yalnızca okuduğumu anımsıyorum. Örneğin Pirandello’dan çok söz edilirdi bir zamanlar. Onun da birkaç tiyatro yapıtını okumuştum; ama adlarını bile anımsamıyorum şimdi. “Dışlanmış Kadın” (Everest Yayınları, çeviren: Esin Gören) romanın üzerinde Pirandello adını görünce eski bir dostla karşılaşmış gibi oldum; ama hepsi o kadar… Başkaca hiçbir anı izi yok. 23 AĞUSTOS SALI Aykut Dinç’in iletisine ne zamandır yer vermek istiyordum. İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi Aykut Dinç. Bu yıl içinde bir konferans vermek üzere gitmiştim İstanbul Kültür Üniversitesi’ne. O günden sonra üç kitabımı okumuş Aykut ve onun deyişiyle “dışarıya, sokağa bakışı” değişmiş. Halk otobüslerinden birinde gördüğü uyarı yazısı şöyleymiş: “Yaşlı, sakat ve hamile bayanlara yer veriniz.” Yalnızca kadınlara yer verilmesini istiyor bu yazı; yaşlı kadınlara, sakat kadınlara ve hamile kadınlara. “Bayan” sözcüğüyle kibarlık yapıldığı sanılmış; ama yaşlı ve sakat erkekler ayakta bırakılmış. Erkekler gebe kalmayacağına göre, “hamile” sözcüğü tek başına kadını anlatmaya yeter. Şöyle olmalıydı o uyarı: “Hamileler ile yaşlı ve sakatlara yer veriniz.” İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu uyarımızı dinlese ve düzelttirse yanlışı… Halkımızın gözünü yanlışa alıştırmasak… feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların 10 20 1 I 2 M 3 E 4 I 5 M 6 A 7 J 8 B 9 G Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU G 11 E 12 D 13 F 14 H 15 L 16 M 17 L 18 D 19 D kozu / sokaklarda alanlarda uygun adım / uygun adım / uygun / annem annem / tüm kapıları çivilemek geliyor içimden” (Mehmet Müfit). C 21 D 22 A 23 L 24 J 25 K 26 I 27 A 28 J 29 F 30 J 74 30 34 7 28 77 43 24 57 31 B 32 K 33 D 34 J 35 M 36 C 37 I 38 A 39 K 40 C cak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiir yapıtından bir alıntı ve şairin adı ortaya çıkacaktır. karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şiir kitabının adını oluştura 41 B 42 H 43 J 44 M 45 H 46 M 47 K 48 L 49 A 50 B 51 M 52 A 53 A 54 L 55 B 56 L 57 J 58 C 59 H 60 F 61 B 62 L K. Buhara’da ve Semerkand’da güzel medreseler yaptıran, döneminin tanınmış bilginlerini Semerkand’a getirerek, burayı İslam uygarlığının merkezlerinden biri haline dönüştüren, Semerkand’da 1420’de kurduğu gözlemevinde yapılan gözlemler sonucu hazırladığı ve “Zici Cedidi Sultani” adıyla anılan gökbilim cetvelleriyle bilim tarihinde önemli bir yer alan, Timurlu hükümdarı ve gökbilimci. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Abbas Sayar’ın bir romanı. 63 K 64 A 65 E 66 F 67 B 68 C 69 D 70 K 71 L 72 D 25 39 32 63 47 70 76 73 D 74 J 75 E 76 K 77 J 78 D 79 F 80 I 81 H L. İzolatör. 53 64 22 49 38 27 6 52 B. “Ruşen Eşref ...” (“Diyorlar ki” adlı yapıtı, sanatçılarla konuşmalar türünün ilk tanınmış kitabı olan, Yeni Mecmua’da 1918’de yayımlanan “Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal’le Mülakat” da Türk basınında Mustafa Kemal Paşa ile yapılan ilk ayrıntılı konuşma olan, “Boğaziçi Yakından” ve “Atatürk’ü Özleyiş” adlı kitapları da yaratan yazar). 18 33 78 73 72 69 12 19 21 E. “Thomas ...” (“Buddenbrook Ailesi”nin yaratıcısı). H. Miras. 56 48 54 62 71 23 17 15 M. Louvre Müzesi’nde, onu çocuklarıyla birlikte gösteren iki alçak kabartma olan Lagaş Kralı. 81 59 42 45 14 I. Dil devriminin ilk yıllarında “vali” anlamında kullanılan sözcük. 35 44 16 5 46 51 2 65 75 11 3 F. “... Thomas” (Tanınmış İngiliz şair). 67 41 55 31 61 50 8 C. İki atlı kızak. 4 26 1 80 37 J. “aşağısı uçurum / uçurum aşağısı / annemde ilk yer sarsıntısı / yaprak... / annem annem n’olur kızma / arkadaşların çoğu gitti azı kaldı / annem annem, n’olur kızma / kalanlar işsiz, kupon biriktiriyorlar / yüzbinde bir de olsa, asgari ücretle / iş bulacak çamaşır tozu / annem annem n’olur kızma / kahvelerde oyun falan oynuyorlar / ellerindeki son 8 29 66 79 13 60 68 40 36 58 20 D. Jules Romains’in başlıca temsilcisi olduğu edebiyat akımı. G.Britannica Ansiklopedisi’ni simgeleyen harfler. SEBETLERDEN, B. EZGİ, C. TINI, D. İSTANBUL BİR, E. NİKOS KAZANCAKİS, F. ERGİ, G. LİÇİ, H. ORİON, I. ĞIDI, J. LİRA, K. ULAHÇA. Metin: “Hadi git azıcık İstanbul iste, Kosunlar o denizi bir çanağa, Bir çıkına elesinler o günlerimi” 1124. sayının çözümü: A. MÜNA 10 9 CUMHURİYET K TAP SAYI 1125 EYLÜL 2011 SAYFA 31