25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

smet Arasan’ın şiirleri Zelenika İsmet Arasan ilk şiir kitabı Zelenika‘yla şiirseverlerin karşısına çıktı. İsmet Arasan, kitaptaki dizeleriyle yaratıcılığın o ele avuca sığmaz yeteneğiyle birey olmanın, kendisi olmanın tadını çıkarıyor. Sadece doğaya ve doğal olana bakıyor. Ë Engin TURGUT “Film yapmak, şair olmaktır.” Pasolini smet Arasan aslında film yönetmeni. Belgeseller çeken, bu konuda haklı ödüller de almış, çok başarılı, oldukça yetenekli ve birikimli gerçek bir aydın, umut ve aşk yüzlü bir sanatçı. Geçen günlerde bir şiir kitabıyla karşıma çıkıverdi. Şiire ciddi bir emek verdiğini, şiir sanatıyla uğraştığını ve şiire olan bağlılığını biliyordum ama böylesine harika bir şiir kitabıyla da var olduğunu görmek, beni olduğu kadar şiirin de yüzünde çiçekler açtırdı. Evet, bu ilk şiir kitabıyla İsmet Arasan, gülistan şehrinin o temiz, titiz ve dürüst bahçıvanı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Kitabın adı Zelenika. “Zelenika”, “mor orman gülleri” demek. Kitabını okuduğum zaman, Istranca dağlarının o yeşil sessizliğinin kokusu geldi burnuma. Dereler gülümsedi, patikalar şarkı söylüyordu, ışıklı tepelerde yıldızların dansını hissedip, bulutların falına baktım ve Çingenelerin ve Balkan göçmenlerinin o evrensel coşkusunu ta içerimde duydum. İsmet Arasan için şiir her şeyden önce hayatın köklerindeki nefes ve bütün kültürlerin derinliği, “bilgi kaynağı” demek. Kendisinin bu incelikli saptamasına ben de katılıyorum. “Bir dizeyi bile hayata ödül saymak gerekir” demesindeki o vicdani sözünün elinden tutup alnıma kadar taşırım. Şiir, İsmet Arasan’ın öykülerinde ve filmlerinde içimize sızarak nüfuz eden bir yaşam, bir felsefe pınarı adeta: “Orada sabrın suyunu içirdiler/ nefesimde bir tohum toprakla güneş/ fidan olmak için/ ne çok bekledi/ orada biçtim endazesini kaderimin/ yusuf oldum gördüm.” KAPALI BİR KAPI Bu güzelim şiir kitabının kapağını çok sevdiğim ressam arkadaşım, dostum Yüksel Aydın yapmış. Harika mor orman gülleri çizmiş. Güller “Zelenika” olmuş. Dağın eteğinde, sanki uçurumun dibinde açan güller, kitabın adına da şiirlere de ne güzel uymuş. Zaten, ressam Yüksel Aydın, “yaradılışın büyük gizemini” hisseden, sezen, anlayan bir gönül ustası ve renk fırtınalarını estetik bir şölene dönüştüren, sıkı bir bilge ressam. Ayrıca sizin onu değil; onun sizi sevmesi de çok şey demek. İşte bu anlamda da her şey; yani kitabın kapağından tutun, şiirlerin sahiciliği ve nite İ konan sineğe dokunma/ o misafiri ağırla/ Pan! Zeus! Heraklia/ ve Pegasus ve Hızır/ Zelenika! Zelenika!” İsmet Arasan ne güzel bir şiir kitabı yazmış. Sanki dünyanın gen haritasını çıkarıp, insanın tamir edilmesini istiyor. Şair bir incir olsaydı dallarına sarılırdı akşam güneşi. Okyanus eğilimli bir yüzü var bu şiirlerin, sanki kozmik bir takvimin düşen yapraklarını yerine takıyor. Sanki ağaçlardan düşen kuş cıvıltılarını ışığın kalbine ilikliyor. İsmet Arasan “gökteki çobanı dinleyen” bir derviş, bir devrim adamıdır ve güz ve elbette güz bir “şaman fısıltısıdır.” Benim kalbimi ve hayatımı alıp götüren bir iki akorla akkor bir derdim var. Devleşen bir derdim var. Gözlerini ve parmaklarını kenara çek! Tükenmeyen bir iştahla şiir meleklerini çağır. Öyle bir son atın ki bana, bana öyle bir sonat dinletin ki, birilerimiz kahpe rüyalarından uyansın ya da suçsuzluğundan taburcu olsun! Bu şiir kitabının içine girmek tenhada durmak değil; düpedüz rüzgârın ve güllerin içinden geçmek demektir. Bu kitabı okurken kulağınıza Vivaldi değiyor. Bu kitapta semboller kol geziyor. Keder denilen o büyük coğrafyada bireyi dramatize etmekten korkmuyor. DAMITILMIŞ ŞİİRLER İsmet Arasan zaten kıymetli bir belgeselcimizdir. Bir demdir bu adam. Ah, o şiirin “kazı çalışması” yok mu? Bu şairin hudutları çok şey anlatıyor. Büyük bir olasılıkla bu şair daha önceki hayatında Beatrice yüzlü bir Dante olmalıydı! Bütün bu yazdıklarımı abartı sanmayınız. Avare sandığımız, göğün ve denizin özgür ve çalışkan martıları kadar ciddi bir şairdir. Şiirleri “şiir yazıyorum” taklidi yapanlardan daha yürekli: “Üşümek zor Temmuz’da/ Reva eczanesine yolum düştü/ acının balındaki şifadan/ biraz ilim, biraz hüzün bitirdim.” İyi bir şiir kitabı okumanın tadı bir başka. Tekrar güllerin arasındaki o derin makama geçtiğimde Zelenika’dan kulağıma üflenen şu fısıltıyı yeniden duyuyorum: “Her şeyi aklına sorma delirirsin; kalbine sor, o bilir…” Şair, iyi bir şiir yazarsa şiir bir sığınak ve ilaç değil de nedir? Şair, “Ne zaman gün ışır, görülür benim de defterim” dese de Montaigne haklı. Başo, Buson, İssa haklı. Aristo fazla haklıdır. Nabokov yerden göğe haklıdır. Rilke haklı, Schopenhauer kalbime kadar saklıdır! Bana yaralı ve ihanet kokan bir şiir getirin. En kısa zamanda acil’e yetiştirin. Bu kanama ‘faust’tan daha beter! Kalbin rüyası zamansız öldü! En güzel şiir bir hayal kırıklığından çıkar. Ey eşyanın zarif ve zalim tabiatı, sen de bil bunu! Zelenika adlı kitapta tanıdık sesler ya da taklitler bulamazsınız. Çünkü damıtılarak yazılmış bu şiirler. İmge istiflemeleri ve kelime oyunları da yok! Çünkü şairin bunlara karnı tok, ihtiyacı da yok! Bakmasını, görmesini iyi biliyor. Gözleri bir kamera olmuş adeta! Şair şiirine de hayata da iyi davrananlardan. Politik bir duruşu olsa da, şiirinde keskin seslere yer vermemeye özen gösteriyor. Acıyla, hüzünle, hayal kırıklıklarıyla yaşamasını becerebilenlerden İsmet Arasan ve yarası Zelenika kokuyor! Lamı cimi yok! Bu adam “şair” geçinen, “şiir” yazdığını sanan birçok tayfadan daha iyi bir şair: “Yavrum, benim saatim on bir buçuk/ öldüm mü, say ki bir bardak su devrildi…” Zelenika/ İsmet Arasan/ Artshop Yayınları/ 80 s. 8 EYLÜL 2011 SAYFA 13 liğinin zarafetine kadar yolculuk yapıldığında bu şahane kitap benim hayatıma yeni zenginlikler kattı. İnsan şiir için özenli ve daha bir yaratıcı olmalı. İlk kitap çok önemli. İsmet Arasan ilk kitabıyla bile şiirin nasıl da aslında kapalı bir kapı olduğunu ve yeteneğin bir anahtar olabileceğini ve herkeste bu yeteneğin bulunamayacağını da vurguluyor. Sözgelimi bir ağaçtan bir yaprağın yere düşerken o coşkuyu ya da hüznü bir romancı tavrıyla değil de, bir “şair” duyarlılığıyla şiir ya da bir film olarak kayda geçmek istiyor. “Zelenika” bir ışık çiçeği adeta! Bu nefis şiir kitabı bana neler anımsattı, beni hangi diyarlara götürdü bir bilseniz? Kalbimiz nasıl da benziyor şu orman gülüne. Kışın hüzünlü yüzlü, yazın cıvıldaşırız kuşlarla. Her şey kendi kökünde kalmalı. Kalp sökülür müydü hiç yerinden? Derin ve yeşil bir kayın ormanının içinden geçiyorum. Yol kenarlarında doğal bir çit gibi yükseliyor güller. Mavi çiçekleriyle orman gülleri yani “Zelenika” hayata gülümsüyor. Bu kitap bir şenlik ateşi olmalı. Kızlı erkekli geniş bir halay çemberi kurulmalı ve “saf sözler” çarşısında “tertemiz hayal işleri”ne devam etmeliyiz: “Bir yol bulur kendime gelirim/ kedinin gözü açılır/ sen yine rüyama gel/ dalların arasından/ fırlayan geyik ol/ gökkuşağı ol/ yağmur ol/ rüzgâr ol/ ışık ol/ karşıma geç susalım.” Bu şiir kitabından daha nice uygarlıklar akıyor kalp denizine. Zelenika adlı kitaptan yaralı ruhlarımıza çocukluğumuz değiyor. Bu şiirlerde sahici olmanın aşk izi var. Şair ruhunu takip ederken, ruhunun da önüne geçmiş. Kelimeler dünyasında güllerin diliyle konuşuyor. İsmet Arasan yaratıcılığın o ele avuca sığmaz yeteneğiyle birey olmanın, kendisi olmanın tadını çıkarı İsmet Arasan için şiir her şeyden önce hayatın köklerindeki nefes ve bütün kültürlerin derinliği, “bilgi kaynağı” demek. yor. Sadece doğaya ve doğal olana bakıyor. Şairin her türlü imajlara, iktidar duygusu ve dayatmasına karnı toktur! Bu kitapta umutsuzluğa asla yer yok! “Aşk ol, âşık olmana gerek kalmasın” demenin o deruni nefesi var: “Otları saran rüzgâra/ havalanan kuşlara bak/ yol gösterir/ alabalığın çiğ etine güven/ bana güven/ eğil ve su iç yılanla/ yaban yemişlerini/ ve Kuzey Yıldızı’nı sev, iyidir.” UMUTLU BİR ŞAİR Yıllar içimizden, yanımızdan geçse de hayata nanik yapsa da, bu sahici ve kalben yazılmış Zelenika her daim genç kalacak. Şiirden anlamayanın, şiiri bilmeyenin, şiiri sevmeyenin ruhu kilitlenmiştir. Bu kitabın kendisinden başka inceliğe ihtiyacı yok. Bu şiirlerden bahçesi bereketli bir güneş damlıyor. Şair çalışıyor. Şair açmadan önce solmayı öğrenmiş bir rüyanın gurbete bakan gülümsemesidir. Şair hüznün derin sularında yüzerken, gökteki afacan martılarla yarenleşip derinleşir. Şair, dem olmuş gizemli bir düş evi. Şair pas tutmayan kelimelerin lirik ama isyancı bir masalcısı da. Masalı aşmış bir meselci. Çünkü şairin her zaman bir meselesi var. Şair çocukluğunu ağzına alıp ısırır. Şairin kederi azarlaması bile şiir. Şair kendisiyle oynar ama insanın kalbiyle oynamaz! Şair kelimeleri dansa davet ediyor. Şair kiraz ve yaz olmak istiyor. Yağmur avazı çıktığı kadar ruhumuza yağsa da güneş kendi göğünü terk edip kalbimize konmasını bilir! Şair aydınlık, çağdaş bir geleceği özlüyor. İsmet Arasan şiirinde yapay bir duyarlılık bulamazsınız. Hakikat olanın içtenliğiyle yazıyor. Şiirde belli bir ustalığa ulaşsa da, bırakın ustalarını yok saymayı, onlara saygı duruşunu esirgemiyor. Şair asla umutsuz değil ve şair biliyor ki, çalışmayana aşk ve şiir yoktur: “Alnına CUMHURİYET KİTAP SAYI 1125
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle