Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Osman Özçakar’la ‘Buz’ gibi bir söyleşi ‘Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işi’ Temenniler, hesaplaşmalar ve sorgulamalarla bezeli ve temelinde tezatlarla harman bir şiir. Sıcacık buz, kaynar duyguların üzerine serpili hasret, aşkı közleyen tedirginliklerin yoluna serili soğuk damlalı kadere adımlanan uzun ince yollar gibi bir şiir. Çorak pusların tipisinde serin mola yeri gibi; Konuşan, anların kaydını tutan ve o kayıtları okurla paylaşan. Osman Özçakar ile 2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görüldüğü kitabı Buz‘u konuştuk. Ë Gamze AKDEMİR “Uzun hikâyeli bir beyazdı yurdum/ yurdum ağlamaklı ama zordu/ bir trenin donup kaldığı bir yoldu// rüyaydım, rüzgârdım/ ruhum yazılı bir taştı avcumda/ avcumda kehribar kadar sıcak bir buzdum.” “Eskimo’nun Oyunları” adlı şiirinden asıl başladı şiir? Şiirle tanışmam lise yılları. Daha doğrusu o zamanki müfredat dışı şiirle tanışmam lise yılları. O zamanki müfredatta bol bol divan şiiri okuyorsunuz. Bunu bir şikâyet gibi söylemiyorum ama çağdaş Türk şairlerinden herhalde bir iki isim var onlarında bir iki şiiri. Sonra diğerleriyle tanışmaya başlayınca şiirin ne kadar başka ve büyülü bir anlatım şekli olduğunun keşfetmemle ufak ufak yazmaya başladım. Kabataş’ta okuyorum. Behçet Necatigil, Tevfik Fikret eski hocalar ama ben ancak Kabataş’tan mezun olunca anlayarak okuyorum Necatigil’i. Sonra Teknik Üniversite, mühendisim. Bu arada yine şiir devam ediyor. Ama kendime yazıyorum hep. Dergileri takip ediyorum ama göndermiyorum şiirlerimi. Tam Turgut Uyar’a götüreceğim, Turgut Uyar’ın ölüm haberini alıyorum. Bir dosya hazırlamıştım hâlâ klasörlü durur. Sonra Edip Cansever’e götürmek için cesaretleniyorum. Onun da ölüm haberini okuyorum gazetede. Yıllar sonra Turgut Uyar adına düzenlenen yarışmaya gönderiyorum şiirlerimi. şatından sonu sezilmiyor, mutlu son ve bilinç fırtınasını odağa olan şiirinden Onun için tezatları fazlaca kullandım. için bekletiyor dizeler kimi zaman biraz etkilenişler seziliyor.. Sizdeki Turgut Diğer ana imgeler de birbiri etrafında daha uzayarak... Yükleme kolay gelmiUyar imgesi nasıl ve şiirinizdeki Uyar kenetlendi; soğuk, buz, beyaz, anne. Şiyor dizeler... Öykü anlatır gibi ilerliyor referansı? ir biraz da sözcüklerle manipülasyon zaman zaman... Şiire tam anlamıyla ba Evet şiirlerimi bir yerlere göndermeyapma işi. Okuyucu oradaki şifreleri çözen orta yerinde dönüşüyor gibi... Komemin en baş nedeni. Hep şiirimdeki zerek ulaşıyor şiirin içine, oradan da şainuşan bir şiir bu, anların kaydını tutan, etkileri azaltmaya çalıştım. Biraz hırpalırin içine. o kayıtları okurla paylaşan bir şiir... yorum yazdıklarımı bu anlamda. Turgut “İç, bir su gibi kaçar gider zaman” diyen Buz’un“an”lara dayalı zaman kavUyar bendeki iki önemli insandan biri. Bahsettiğiniz gibi kayıt tutan ve ramı ile ilişkisini de sormalı... Diğeri de Edip Cansever. İkisini de arbunları gösteren bir şey söz konusu. Faka arkaya tanıdım. Edip Cansever’in Evet orada da bir donukluktan başkat tabii burada okur olan sizsiniz. Bu “Ben Ruhi Bey Nasılım?”ı ve Turgut lıyor her şey. Hep bir öteki hayatın içinnoktada biraz ketum kalmayı seviyoUyar’ın “Akçaburgazlı Yekta”sını okudeyken ki diğerini isteme hali. Hatırlarum. Çünkü şiirin yazıldıktan sonra saduktan sonra benim için bütün şiir yolmalarla veya elde ne varsa onlarla avunhipliğinin okuyana geçtiğini düşünüyoculuğu değişti. Turgut Uyar sizin de ma durumu. Böyle olunca geniş zamanrum. Onun için şiir kaç okuyan varsa o söylediğiniz bilinç fırtınası ile çok görlar yerine fotoğraf gibi anlar ortaya çıkıkadar çok biçimli. Siz nasıl okuduysanız kemli şeyler yazıyor. Okuduğunuz şiiryor. Demin de söylediğim gibi o etrafıno şiirler öyle. Ustalık veya şairlik dediğide hemen sizin dünyanızı belirlemeye da dolanılan varoluşçu, içe dönük bir miz şey de istediğiniz gibi okutabiliyorbaşlıyor. O dünyadan dönüp sürekli durum. Zaman, zaten anlaşılması olsanız orada başlıyor herhalde. Diğer yakendi dünyanıza bakıyorsunuz. Bu herdukça zor bir kavram. İnsanın değiştirezım biçimiyle ilgili sorduğunuza gelince, halde beni en fazla etkileyen tarafı. Dimediği tek şey. Hatta değiştirmeye yelevet, yükleme kolay gelinmesin istedim. ğer taraftan sorgulamalar herhalde biraz tenemiyor bile. Onun yerine zamanı taUcu olabildiğince açık kalsın istedim. O varoluşçu çizgiye yakın durmakla ilgili. nımlayıp, hem matematik olarak hem arada oldukça uzun bir yolculuk var asİkinci Yeni’nin tümünde bu hava hâde duygu olarak, zamanı kuşatıyor, sonlında. Bir sürü detay, bir sürü küçük, o kim zaten. Bir de Turgut Uyar’ın o meşrada o tanımlamalar arasında oyunlar gündelikliğin içinde fark etmeden atlahur “Efendimiz Acemilik” yazısı var. icat edip oyunlar oynuyor. Artık zamayıp geçtiğimiz şeyler var. Onlar görülTurgut Uyar şiirinin özü. O zaten çok na hükmetme arzusu mu yoksa zamana sün istedim. Biraz sekerek onların araönemli. Onu okuduktan sonra her defahükmedememenin ezikliği mi deriz busında dolanılsın istedim. Uzunluklarına sında hep başa dönüyor gibi hissediyorna, bununla uğraşıp duruyor. Evet, gelince valla okudukça hala kısaltasım sunuz kendinizi. Benim için önemli bir Buz‘da da böyle bir durum var. gelen yerler var ama artık o şiirler günıyazı. Önemli bir referans şiir için. Bunşığına çıktı ve bitti. Öykü gibi ilerlemesi dan sonra da böyle olsun istiyorum. “ŞİİRİN SAHİBİ OKUR” deyince de Cansever etkisi olabilir diye Uyar’ın o yazısı kısa ama çok. Özünde “(...) Sorsanız söyler miyim/ baksanız düşündüm. gözlerimin içine, öper miyim/ bir uzak tek bir cümleyle şiir nasıl açılır, neden Var mı yeni şiirler, belki yeni bir kiülkeyi böler miyim rastgele haritalartap? yazılır hepsini içine saklada/ sonra ben bu çocuk gibi gider mış. Uzun uzadıya düşüne Var tabii. Ama artık Buz gibi olmamiyim bir gün/ gider miyim/ beni biliyorsunuz. Hâlâ Turgut yacak. Olmaması lazım. “Efendimiz sevse annem/ allah beni sevse/ ben Uyar’ın şiiri araştırılıyor, Acemilik” demiştik ya bu önemli bir hep rakı içer miyim?” (Üç Gün, Üç üstüne kitaplar, yazılar çışey. Bir de artık eskisi gibi değil. Dergikıyor. Sanırım herkes buraVakit, Üç Yüzyıl adlı şiirinden) lere gönderilmeli, sonra kendini bulursa dan bir pay biçiyor kendisi İklimlerin art arda devrildiği bir bir kitap daha. şiir, soğutmalı bir pencereden mevne. Ben de biçtim. Sonra gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr simler boyu hayata, hayatlara baködül geldi. Hem onurlandıBuz/ Osman Özçakar/ Bencekitap/ mak gibi Buz... Kimi zaman hayli de rıcı hem ürkütücü bir yanı tropik... Şaşırtan bir şiir çünkü gidi108 s. var benim için. Temennilerle yüklü bir şiir, hesaplaşmalar, sorgulamalarla bezeli... Temelinde tezatlarla harman imgeler, sıcacık buz, kaynar duyguların üzerine serpili hasret, aşkı közleyen tedirginliklerin yoluna serili soğuk damlalı kadere adımlanan uzun ince yol. Çorak pusların tipisinde serin mola yeri gibi bir şiir. Evet, hesaplaşmalar, sorgulamalar var. Hatta sorgulama daha çok ama o sorguları sonuçlandırma hiç yok. Tezatlar sıklıkla kullanıldı. Çünkü denizciler üzerinden anlatılarak, bir orada bir buradaki hayatları göstermeye çalıştım. Oradayken burayı özlemek, buradayken orada olmak istemek. Araf’ta kalmış hayatların sorgusu. Osman Özçakar’ın çok önem verdiği iki şairden biri Turgut Uyar diğeri Edip Cansever... CUMHURİYET KİTAP SAYI 1125 N “CANSEVER VE UYAR’I OKUMAK ŞİİR YOLCULUĞUMU DEĞİŞTİRDİ” 2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’nü kazanıyorsunuz... Şiirlerinizde Turgut Uyar’ın acıyı, aymazlığı, sorgulamaları SAYFA 10 8 EYLÜL 2011