28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 30 MAYIS PAZARTESİ ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇ L NG RLER den hediye etmek için adresimi de istiyordu Turgut Bey. Benim için bu muştu, herhangi bir bebek giysisinden çok daha değerliyken hediyeye niye gerek olsun? Daha geçen gün Canan, bir yüzme havuzunda gördüğü Denizli ya da Buldan işi yerli dokuma bir peştamalın üzerinde “English Home” diye bir marka gördüğünden söz etmişken hele… Nilgün’ün (Dolay) şu saptaması çok hoşuma gitti. Günlüklere aktarmadan yapamayacağım: “Eğer o minik varlık ailedeki ilk bebekse (ki sanıyorum sizde de öyle) yalnızca bir bebek doğmuyor, bir anne doğuyor, bir baba doğuyor, bir anneanne doğuyor, bir babaanne doğuyor, dedeler doğuyor, teyzeler, dayılar, amcalar, halalar, kuzenler doğuyor, o minicik varlık doğduğu anda koskocaman bir aile yaratıyor kendisine.” Meltem Baslo, “Yetmişli yılların sonunda ilkokulda eğitim görmüş biri olarak günümüz Türkçesi, dilbilgisi ve öğrencilerin konuştukları dil hakkında hayretlere düşüyorum. Ayrı yazılacak de’leri ki’leri bir tarafa bırakalım, çocukluğumuzdan beri bileşik bildiğimiz kelimeler ayrılmış, tuhaf birleşmeler türemiş, noktalama işareti kullanımı bile değişmiş” diye içini birazcık döktükten sonra sözü, haftalardır üzerinde durduğumuz “kadın – bayan” konusuna getiriyor ve şunları söylüyor: “Sanırım seksenli yıllarda bu kavramlarda bir karmaşa görülmeye başlandı. Er kişiler yaşamlarının her döneminde ‘erkek’ olarak nitelendirilirken hatun kişiler doğumlarından itibaren cinsellikleri, sosyal konumları, namusları vs. üzerinden tanımlanır oldu. Sizin belirttiğiniz karşılıklı kullanım listesinde ben sol sütunda hep erkek kelimesini duyuyorum konuşmalarda. Çocukluğumuzda bu kullanımlar daha çeşitliydi. En azından erkek çocuğuna ‘oğlan’ denebiliyordu. Günümüzde bu da kalktı; herkes erkek oldu. Bu duruma oldukça kızarak ‘er kişi hatun kişi’ ifadelerini tercih eder oldum artık. Her ne kadar Osmanlıcaya öykünmek gibi gözükse de bu kavramlarda modern bir hinlik, bir şaka etkisi var bence. Ayrıca yine listenizde verdiğiniz erkekkadın karşılıklarına da küçük bir itirazım olacak: Türkçe, edebiyat ve dilbilgisi uzmanı olmamama rağmen, birikimime dayanarak erkek kavramının M urat Sabuncu’nun “Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi” alt başlığını taşıyan “Gazze”si (Alfa Yayınları), bir gezi kitabı gibi de okunabilir, bir tarih kitabı gibi de. Günümüzün en acılı coğrafyalarından birinde dolaşmak, oralarda neler olup bittiğini, şu anda neler yaşandığını öğrenmek isteyenler için bir el kitabı… karşılığını dişi olarak görüyorum. Erkek ne kadar cinsellik ve güç içeriyorsa dişi de bu ölçütte hiç de geri kalmıyor. Adam kadın karşılığına ise gönülden katılıyorum. Hatta birçok yerde adam kelimesini erkek yerine kullanmayı seçiyorum. Ayrıca oğlan kelimesinin de yeniden küçük çocuklarda geçerli olmasını bu tür kullanımları mümkün kılacaktır diyorum. Artık bence hatun kişileri nasıl tanımlayacağımızı değil, er kişileri, eskiden olduğu gibi, hayatlarının her dönem ve konumunda nasıl farklı tanımlayacağımızı düşünmeliyiz” diyor; “Baybayan ise hitaplarda kalmalı sadece...” diye de ekliyordu. “Oğlan” sözcüğünün günden güne kullanımdan düştüğünü ayrımsamış; ama üstünde duracak kadar önemsememiş olduğumu düşündüm. Ayşe Gülen’in sorularını unutmadım; ama sözü bir türlü onlara getiremiyorum. “Konuşmadaki ses daralmalarını edebi metinleri okurken veya şiir okurken de kullanacak mıyız?” diye soruyor; “Örneğin ‘geleceğim’ mi ‘gelicem’ mi; ‘ağlayarak’ mı, ‘ağlıyarak’ mı; ‘parlayacak’ mı ‘parlıycak’ mı; ‘arayıp’ mı, ‘arıyıp’ mı; ‘arayacağım’ mı, ‘arıycam’ mı, ‘ari:ca:m’ mı; ‘korkmayacağız’ mı, ‘korkmi:ca:z’ mı?” diye de örnekleri sıralıyordu. Türkçe için yazıldığı gibi okunur / konuşulur, denir ki pek doğru değildir. Batı dillerindeki yazılış okunuş farkı ile karşılaştırmak amacıyla söylenmiş saymalı o sözü. Yoksa, “geleceğim” yerine “gelicem” yazmak ne kadar yanlışsa “gelice:m” yerine, yumuşak g’yi vurgulayarak “geleceğim” demek de o kadar yanlış. (Sözcük içindeki iki noktaları [:] uzatmayı göstermek için kullanıyoruz.) Ayşe Gülen’in sorusuna dönersek… Eğer “kitabi olmak” gibi özel bir amacımız yoksa konuşmadaki ses daralmalarını edebi metinleri okurken veya şiir okurken de kullanırız. Heyamola Yayınları’nın İstanbulum dizisinden iki kitap… Eray Canberk’in bana, “Değerli Okuldaşım, sevgili hikâyecim…” diye imzaladığı kitap, Feneryolu’nu anlatıyor: “Fener’e Giden Yol – Feneryolu”. “Değerli okuldaşım” deyişi ne güzel! Birkaç yıl önce, birkaç yıl sonra, fark etmez. İkimiz de İstanbul Yüksek Öğretmen Okulundanız, kökü kurutulan yüksek öğretmenlilerden. Kiminde kendisinin de bulunduğu fotoğraflar, daha da canlandırmış kitabı. İkinci kitap da sevgili bir arkadaştan: Anais Martin’den: “Her Yeri Resim Gibi – Küçük Moda”. Anais’in kitabındaki fotoğraflar tarihi de yansıtıyor. “Takıp seni koluma Moda burnuna yürümek…” demiş o da imzalarken. Ah, keşke! [email protected] [email protected] 4 HAZİRAN CUMARTESİ 2 HAZİRAN PERŞEMBE Dr. Mehmet Ali Işıksoluğu’nun, Tavas / Denizli yöresindeki köylerde, şimdiki zaman kipinin farklı çekimlerine değindiği iletisine Sevim Eser’den katkı geldi. Kendi köyü olan Ankara Beypazarı Saray köyünde de şimdiki zaman çekiminin “gelibatu – gidibatu” biçiminde yapıldığını bildirdi Sevim Hanım. Birkaç yıl önce Türkiye’de, üzerinde Türkçe yazı bulunan, Türkiye’ye özgü bir simge taşıyan giysi bulmanın olanaksızlığından söz etmiştim. Daha sonra, “İstanbul” sözcüğünün başıyla, sonuyla oynanarak oluşturulmuş sevimli yazılarla, ince belli çay bardağı ya da bir simitle süslenmiş tişörtler yapıldığını sevinerek gördüm. ABD’ye gelirken, doğacak torunuma Türkiye’den, üzerinde İngilizce yazı olmayan bebek giysisi getirmek için arandığımda aynı düş kırıklığını yaşadım. Bebek giysilerinin çoğunun üzerinde yazı vardı ve bunların hiçbiri Türkçe değildi. Arkadaşım Nilgün Dolay pek umut vermedi; “… üzerinde İngilizce yazı olmayan bebek giysisi, oyuncağı, biberonu, maması, su bardağı, bebek arabası vb. vb. aramaktan vazgeç, ben bir yıldır bulamadım, çünkü yok” diye haber saldı. Ancak Ankara’dan gelen haber sevindiriciydi: “Biz Ankara merkezli ‘KARAMELA’ markası ile bebek ve çocuk giyim üretimi ve mağazacılığı yapan bir firmayız” diyen Turgut Öztekin, yıllarca İtalya pazarına ihracat yaptıklarını, sonunda özellikle Türkçe bir marka ile kendi ürünlerini yapmaya başladıklarını, Ankara’da iki, Eskişehir ve Antalya’da birer mağazaları olduğunu anlattıktan sonra, “Bebek ürünlerimizi ‘O’piti piti’, çocuk ürünlerimizi de ‘Karamela’ markası ile satışa sunuyoruz” diyordu. Üzeri Türkçe yazılı bebek ürünlerin 31 MAYIS SALI 1 HAZİRAN ÇARŞAMBA 3 HAZİRAN CUMA 7 HAZİRAN SALI BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir karitaristyazarın adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı yazarın Küllenmiş Zamanların Ardından adlı anıöykü kitabından bir alıntı ortaya çıkacaktır. Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 1 I 2 B 3 H 4 M 5 A 6 L 7 D 8 K 9 H 10 A 11 A 12 A 13 L 14 A 15 J 16 M 17 M 18 J 19 G 20 L 21 N J. “... Kar Yağıyor” (Şule Gürbüz’ün bir şiir kitabı). 22 A 23 G 24 D 25 L 26 I 27 A 28 J 29 N 30 J 31 N 32 J 38 32 28 55 43 65 15 30 18 K. “İç imdi iç şarabını / ... bir yara hicabını” (Recaizade Ekrem). 33 F 34 F 35 F 36 C 37 F 38 J 39 A 40 A 41 A 42 K 8 42 43 J 44 M 45 N 46 E 47 H 48 L 49 A 50 C 51 B 52 L 53 A L. Yaşar Kemal’in bir romanı. 54 I 55 J 56 D 57 H 58 I 59 C 60 L 61 A 62 C 63 I 64 A 25 6 52 20 48 76 13 60 65 J 66 G 67 A 68 C 69 I 70 D 71 A 72 E 73 A 74 A Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Bertolt Brecht’in bir öykü yapıtı. 10 53 1 M. Bir tür fasulye. 75 I 76 L 77 E 78 D 79 B 80 B 81 G 82 B 83 H 84 G 85 I 4 16 17 44 N. “... İrtem” (“Araf’tayım istikbal vaadediyorum / Selamünaleyküm ey zehirli manzara / Artık yolundan çekildim” diyen şair). 49 11 74 12 22 71 40 41 67 73 61 27 39 5 64 14 B. “... Oskay” (Müzik ve Yabancılaşma ve İletişim ABC’si adlı kitapları da olan, yitirdiğimiz iletişimbilimci, yazar). 70 56 24 7 78 E. Büyük Elma da denen ABD kentini simgeleyen harfler. olarak izini sürmek imkânı pek kalmamış görünmektedir” (Mesut Hastürk). 23 84 19 66 81 H. Knut Hamsun’un bir romanı. 31 21 29 45 1112. sayının çözümü: A. KONUK KIZ, B. 2 82 80 79 51 C. “Bilinçdışı bir dil gibi kurulmuştur” diyen Fransız psikanalist, yazar. 46 77 F. “Atinalı ...” (William Shakespears’in bir oyunu). 9 57 83 47 3 I. “Edmond ...” (Cyrano de Bergerac’ın yazarı). 62 50 59 36 68 D. “... Turgut” (şair). 37 33 34 72 35 G. “Sanıt’ın, özellikle şiir ve edebiyatta bir ... 85 58 54 26 63 75 69 16 İNSANCIKLAR, C. MİNA, D. SUÇSUZLAR, E. EPİK, F. LOST, G. EDİP, H. RONİ, I. İO, J. NARA, K. ADAK, L. KASK, M. ŞİKE, N. ARPAÇAY, O. MEG, P. İBSEN. Şiir: “Annesiz çocuk kedileri kapına bırakıp kaçan sokak, / girip otursan, / yaslansam dizlerine / konuşsak.” Oya Uysal. HAZİRAN 2011 SAYFA 31 CUMHURİYET K TAP SAYI 1113
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle