Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
D önetim erkini ele geçirenler kültür temeli üzerine çalışma geliştiremezlerse saman alevi gibi parlar, çabuk sönerler. Kültürün yapısı da edebiyatla biçimlenir. Kuşkusuz edebiyatın alanı çok geniştir. Ama şiir başlı başına bir alan kapsar. Şiir geleneği en eskilere dayanır. Çağdaş şiir söz konusu olunca kaç bin ozandan söz etmek gerekir? Kimi araştırmaclıra göre günümüzde 12 bin ozan var. Milletvekilliği adaylığı için başvuranlardan aranan ölçütlerle şiir seçimindeki ölçütler birbirine benzemez. Gene de her seçicinin kendine göre bir ölçütü vardır. Hele şiir yıllıklarını düzenleyenlerin kendileri de ozan olduğuna göre nesnellik anlayışı değişik boyutlar kazanır. 2010 Şiiri üzerine girişilen tartışmalarda yıllıkların hazırlanmasında nesnellik konusu öne geçmiştir. Karşı çıkanlar, şiir seçimindeki kişiselliğin ötesinde değişik anlayışlara yakınlık gösterilmesini yadırgıyorlar. Ama gerçek nesnellik, değişik anlayışları kucaklamak değil midir? NESNELLİK TARTIŞMALARI Şiir yıllığı hazırlamakta en çok deneyimi olan, iyi bir ozan olmasının ötesinde yıllardır yayımladığı “DİZE” dergisiyle şiir sorunlarının ayrıntılarına giren Veysel Çolak diyor ki: “Şair olan hazırlayıcıların kendi şiir anlayışlarını önceledikleri, bir iktidar alanı olarak gördükleri vurgusu yapılıyor sürekli; ama hiçbir nesnel karşılık gösterilmeden sadece söyleniyor bunlar.” “Şiir Yıllıkları Tartışmaları”yla ilgili yazımda Metin Cengiz’in “Zorunlu Açıklama”sına katılan 46 ozanın da görüşünden yola çıkarak, nesnellik konusunun ne gibi tepkilere yol açtığı üzerinde durmuştum (Cumhuriyet KİTAP, 28 Nisan 2011). Nesnellik tartışmaları sürüyor. Nilay Özer ile Gülseli İnal’ın da aralarında bulunduğu 26 kadın ozan, “İşlevi saptırılmış şiir yıllıklarını ve ödüllerini istemiyoruz” diyerek bir bildiri yayımladı. Olay, Bâki Asiltürk’ün şiir yıllığı eleştirisinin ötesinde yeni bir boyut kazandı. “Ozan Kadınlar Bildirisi”nde deniyor ki: “Son yıllarda hazırlanan yıllıklar egemen ideolojinin bir göstergesi, ülkemizde her alanda yaşanan değişimin bir yansıması ve sonucudur. Her geçen yılla birlikte Türk şiirinin köşe taşlarının ‘insafsızca’ ve adaletsizce, şiir dışı gerekçelerle yıllıklardan budanması da yıllıkların eski işlevselliğinin, saygınlığının ve değer kaybetmesinin nedenidir. Bu yıl hazırlanan bazı yıllıklarda ideolojik ayrımcılık her zamankinden daha belirgin hale gelmiştir.” Yazıya başlarken, edebiyatla biçimlenen kültür temeline dayanmayan yönetimlerin başarılı olamayacağını belirtmiştim. Çok partili çalışma düzenine geçtikten sonra Türkiye’yi yönetenlerin hep karşıdevrimci anlayışları olmuştur. Bu anlayış kendi kültürünü oluşturma çabası içindedir. İster gizemci olsun, ister toplumcu, gerçek şiir, belli bir anlayışın izini sürerek mi gelişir? Cumhuriyet kurulalı daha 100 yıl olmadı. Ama karşıdevrim 70 yıldır kültürünü geliştirSAYFA 22 16 HAZİRAN eğinmeler MUSTAFA ŞER F ONARAN Şiir yıllıklarının önemi Y Mayıs 2011). Ozanın takındığı tavırla şiirin yapısal özelliklerinin uyumu üzerine şu görüşlere yer veriyor: “İdeolojik, etik, estetik, sosyolojik vs. konumlanışların hiçbiri, genç şairin Türk şiiri içindeki yerini yurdunun belirlenmesinde tek başına yeterli olamaz.” Çağının sorumlusu olan ozandan şiiriyle örtüşen bir kişilik beklenebilir. Ama Bâki Asiltürk şiirin yapısal özelliklerine bakmayı daha doğru buluyor: “İçerik, biçim, biçem, özgünlük vs. gibi argümanlar ve bunlara bağlı daha pek çok kanıt gerekir şiirin gerçek değerini saptamaya.” Ozanın kişiliğiyle şiirini bir bütün olarak saptayıp yılın şiirinde değerlendirmek olanağı var mı? Bâki Asiltürk bunu sağlayabilmiş mi? Oysa “Şiir Defteri”ni hazırlayan Şeref Bilsel ile Cenk Gündoğdu’nun şiire nesnel bakışı katılımcı bir anlayışla anlam kazanıyor. Kitabın 2010’da ölen ozanlardan Halil İbrahim Bahar ile Ruşen Hakkı’ya adanması ayrı bir incelik. Onların “Şiir ve Hayat” alt başlığını kullanmalarının bir anlamı olmalı. Toplumun değişimi dile, dilin içinde önem kazanan şiire de yansıyor. Bu değişimdeki Yeni İslamcı Anlayış’ın şiiri de yıllıklarda değerlendiriliyor. Mehmet H. Doğan’ın yıllıklarından bu yana gizemci değişim de bu çalışmalarda yerini alıyor. Nesnel olmak bunu görmezden gelmek midir? Bâki Asiltürk’ün “YKY Şiir Yıllığı”nda bir başına üstesinden gelmek istediği işi Şeref Bilsel ile Cenk Gündoğdu bir takım çalışmasıyla değerlendiriyor. “Şiir ve Hayat 2010”a geniş açıdan bakmakla yetinmiyor, değişik görüşte olan nice ozanın değerlendirmesine de yer veriyor. Kuşkusuz şiir yıllıklarının işlevi yalnızca şiir seçmek değildir. Bir şiir kazıbilimcisi gibi Mehmet Can Doğan’ın 2010’daki şiir değerlendirmelerine yer vermesi, “Şiir Defteri”nin özelliklerinden birini oluşturuyor. Hakan Arslanbenzer gibi Mustafa Aydoğan ile Mustafa Fırat’ın ‘şiir yıllıkları’ da yeni ozanların şiire kazanılmasını sağlamıştır. Bu geniş birikim “Çağdaş Türk Şiiri” seçkisi için kaynak olmak özelliklerini taşıyabilir mi? Duygusal davranışlarımızdan kurtularak, siyaset anlayışımızın gerisinde durarak, bunca ozanın tedirginliğine kulak vererek daha nesel bir yıllık düzenlemek olanağı aranamaz mı? Bu yıllıkların birbirini tamamlayan özelliklerinden yararlanılamaz mı? Şiir yıllıklarının yeni kuşak ozanlarına daha çok ilgi göstermesi doğaldır. Yeter ki seçki düzenleyenler mavi boncuk dağıtır gibi gereksiz ozanlara yer vereceklerine gerçek ozanların hakkını yemesin. Bu yapılamazsa yıllıklar ölü ozanlar ormanı olmaktan kurtulamaz. Çağdaş bir Türk Şiiri Seçkisi için güvenilir bir kaynak oluşturulamaz. DÜZELTME: 1112’nci sayımızdaki “Değinmeler” köşesinde “Selim Esen, ‘Papirüs’te çıkan ‘Kendileri’ başlıklı yazıları bir kitapta topladı” cümlesindeki “‘Papirüs’te çıkan” ifadesi, “‘Türkiye Yazıları’nda çıkan” olacaktır. Düzeltir özür dileriz. Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: Şeref Bilsel Cenk Gündoğdu meye bakıyor. Bu değişik anlayışlar içinde “Yeni Toplum”u oluştururken kültür değişimlerinin yansıdığı şiiri de değerlendirmemiz gerekecek. Yeni Toplumcu Anlayış’la Yeni İslamcı Anlayış’ın şiirini ele alırken de gerçek değerlerin öne çıkmasına önem vermeliyiz. Ama nesnel bir anlayışla şiir yıllığı hazırladıklarına inananlar gizemci bir anlayışı görmezden gelirse ya da tersine, Yeni İslamcı Anlayış’tan yana olanlar düzenledikleri şiir yıllıklarında kendi anlayışlarından başka şiir tanımazlarsa, Türk şiirinin 2010 yılı gösterilmiş sayılacak mıdır? 2010 ŞİİRİ Bu yıl, 2010 şiirini değerlendiren 6 “şiir yıllığı” yayımlandı. Bu yıllıkçıların hepsi de şiir yazan, şiirbilim üzerine görüşleri olan ozanlardı. “Şiir Yıllıkları Tartışmaları” yazımda 2010 yılı şiirinde 67 yıllık bir “şiir dönemi” olduğunu da vurgulamıştım. Demek ki 2010 yılında 67 yıllık şiir döneminin değerlendirilmesi yapılacaktır. Bu dönemi kapsayan binlerce ozan arasında yıllıklarda yer alan ozan sayısı çok sınırlıdır. Hakan Arslanbenzer “Türk Şiiri 2010”a 93 ozan seçmiş, Mustafa Fırat “Şair Dağın Doruğunda” adlı yıllığına 176 ozan almıştır. Öteki yıllıklarda yer alan ozan sayısı da hep 100’ün üzerinde, 150 dolaylarındadır. Ancak aynı ozanların seçiminde ortak görüş öne geçtiği için 300 dolayında ozanla 2010 şiirini tanımak zorunda bırakılıyoruz. Bir yılda 70 yıla yakın bir “şiir dönemi” bulunduğuna, binlerce ozanın şiir birikimi olduğuna bakılırsa, şiir yıllığı düzenleyenlerin beğenisine uymak zorunda mı kalacağız? Hele “Zorunlu Açıklama”cılarla ozan kadınların “Dur” demesi, şiir yıllıklarının sınırını daha da daraltmayacak mı? Hakan Arslanbenzer kendi sınırlarını çizerken az sayıda belli dergilerle, bilgisayar ortamlarıyla, kimi şiir kitaplarıyla yetiniyor. “Ara Kuşak”ı dar tutmuş. “80 Kuşağı”na geniş yer açmış. Ozanları belli konular içinde değerlendirmiş. Destansı Yeni Şiir’e, Yeni Hececiler’e, Yeni Biçimciler’e, Yeraltı Duyarlığı’na, Direnişçiler’e, doğayı, zamanı, bireysellikleri değerlendirenlere ayrı yerler açmış. Bu anlayışları özgün yorumlarla değerlendirmiş. Hakan Arslanbenzer değişen şiirin ayrımı2011 na varamayan, kendi anlayışında direnenleri eleştiriyor: “Şiirde olduğu gibi şiir eleştirisinde de zaman ayıklayıcıdır. Ve kendi kuşaklarının şiirinden kopan düzyazı yazarları, özellikle şiir üzerine yazanlar bir yerden sonra kafa şişkinliği yaratmaya ve bu nedenle de okunmamaya başlarlar.” Yeni bir şiir yorumlamak kolay değildir. Hakan Arslanbenzer’in değerlendirmeleri ne kadar gerçekçi olacaktır? DEĞİŞEN ŞİİRİ BİLEN BİR OZAN Veysel Çolak “Şiir Denen Cehennem”de 2010 şiirini değerlendirirken önemli bir gerçeğe ilgimizi çekiyor: “Şiir tarihi; etkilenmeler ve bu etkilerden kurtulma arayışlarının tarihidir. Elbette bu yaklaşım geleneğin gözetilmesini de içeriyor ve öneriyor.” Örtüşen şiirler üzerine tavır koyarken daha acımasız davranan Bâki Asiltürk böyle bir yorumun gereğine de önem vermelidir. Veysel Çolak 2010 şiirini yorumlarken 90 dergiyi incelediğini, şiire ilişkin nasıl bir gündem oluşturduğu sorunlarını ele alıyor. 2010 şiir yılında aramızdan ayrılan Arif Damar, Ahmet Necdet, Aydın Hatipoğlu, Metin Güven, Halil İbrahim Bahar, Fikret Demirağ’ı anarak şu gerçek üzerine düşünmemizi istiyor: “Her ölüm, yaşayanların kendileriyle yüzleşmesini getirir, getirmeli.” Veysel Çolak “Dize”nin önemine inanan bir ozan olarak şu sözü örnek alıyor, biçem anlayışının gücüne inanmamızı istiyor: “Şair kimliğine, toplumun şair algısına, insanın içselliğine, ölü kültürün ne’liğine, Türk şiirindeki liberalleşmeye güzel kavramının içeriğine, şiirde etikayı doğrulama sorunsalına, şiirde duyarlık olgusuna, şiirde etkilenme ve etkilenmenin biriktirdiği sorunlara..” Veysel Çolak değişen şiiri iyi bilen bir ozan olarak bakıyor 2010 şiirine. YILLIKLARIN ÖNEMİ Metin Cengiz, “Zorunlu Açıklama”ya yanıt vermeye kalkarsa yasal yollara başvurulacağını söylediği için mi, ne, Bâki Asiltürk; “Bu, bir cevap yazısı değildir” diye söze başlayıp şiir yıllıkları üzerine bir genel değerlendirmeye girişiyor. Nesnellik ölçütü ile temel ilkeler üzerine görüşlerini anlatıyor (VARLIK Kültür Gündemi, Şiir Yıllıkları II, Mustafa Şerif Onaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1113