29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Onur Bilge Kula’yla ‘Oryantalizm ve Avrupa düşününde Türkiye ve slam mgesi ‘Oryantalist söylemin kökeninde Türk ve İslam korkusu var’ Ë Gamze AKDEMİR atı Felsefesinde Oryantalizm ve Türk İmgesi’yle iki ciltlik Batı Edebiyatında Oryantalizm kitabınızın ortak yönlerini sorarak başlayalım söyleşimize? Edebiyat ile felsefe arasında yakın bir ilişki vardır. Denis Diderot’nun Yazgıcı Jack yapıtı buna örnek olarak gösterilebilir. Bu kitap, Hegel’in “efendiköle diyalektiği” üzerinden Marx’ta “Yabancılaş(tır)ım Kuramı”na esin kaynağı olur. Batı Felsefesinde Oryantalizm, yazınsal ve tarihsel okuma ve yorumlama açısından kuramsal bir çerçeve özelliği taşır. Oryantalizm konusunda ölçütleri belirleyen Edward Said’in aynı adı taşıyan yapıtının, OsmanlıTürk geçmişi bağlamında eleştirel bir değerlemesini yaptım. Felsefi yönünden çok, yazınsal yönüyle öne çıkan Voltaire de burada irdeledim. Batı felsefesinde ve edebiyatında ortak payda olarak görülen “Muhammedanizm”, “Avrupalı akıl üstündür”, “filhelenizm” gibi oryantalist birikimi biçimlendiren anlatımlar, edebiyattan felsefeye, felsefeden de dizgeli olarak edebiyata geçmiştir. “ORYANTALİZM, BATI’NIN KURGULADIĞI BİR DOĞU TASARIMI” Özellikle Pierre Loti’nin yaklaşımını eleştiren Nâzım Hikmet’e göre oryantalizm tek yanlı ve kibirli bir yaklaşımla oluşturulmuş bir Batı kurgusudur. 1836’da İstanbul’a gelen İngiliz yazar Julia Pardoe’ye göre de Batılı gezginler Doğu’yu anlamak yerine bilgisizlikle örülü keyfi, inli cinli, büyücülü, sözüm ona büyülü bir Doğu kurgular. Her iki kitabınız da bu noktada Batı’nın oryantalizmi, öz çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla kasıtlı olarak nasıl kurguladığını tarihselliği içerisinde örnekleriyle ortaya koyuyor. Bunu biraz açar mısınız? Nâzım Hikmet, Şeyh Bedreddin Destanı’nda tarihsel bir başkaldırı önderini olağanüstü bir yazınsalşiirsel yetkinlikle estetikleştirdiği gibi, “Piyer Loti” şiirinde de oryantalizmi büyük bir kuramsal yeterlilikle şiirselleştirmiştir. Nâzım Hikmet’in Pierre Loti’yi bütün Batı emperyalizminin temsilcisi olarak betimlemesinin hakka2011 B Doğu’nun dil ve dinlerini, gelenek ve yaşam biçimlerini öğrenip inceleme isteği Batı’da çok eskilere dayanır. Doğu dünyasını irdeleme tutkusu günümüze kadar sürdü ve Batı yazınının başlıca uğraş alanlarından biri oldu. Bu irdelemelerin içeriğinde de en çok Türkler yer aldı. Çünkü Haçlı Seferleri’yle Doğu’ya açılan Batılıların yolu üzerinde Selçuklular vardı. Daha sonraki yüzyıllarda ise Avrupa içlerine doğru yayılan Osmanlılarla karşılaştılar. Onur Bilge Kula, Batı Felsefesinde Oryantalizm ve Türk İmgesi ve iki kitaplık Batı Edebiyatında Oryantalizm adlı çalışmalarında Türkleri farklı bakış açılarıyla değişik biçimlerde betimleyen Batı yazınından örnekleri titiz bir araştırma ve incelemeyle gözler önüne seriyor. Başta Almanya olmak üzere, Avrupa düşüncesini değişik yoğunlukta etkilemiş Kant, Herder, Hegel, Marks ve Engels gibi düşünürlerin yapıtları bağlamında Avrupa düşüncesinde, Türkiye ve İslam imgesini irdeliyor. Kitaplarında, AB’yi oluşturan ülkelerin siyasal yönetimleri ve etkin çevrelerinin ortaya koyduğu ve çoğunluğu Türkiye’nin adaylığına karşı çıkan savların olası tarihsel köklerini açığa çıkarıyor ve tarihselkültürel açıdan tartışmanın nesnel bir biçimde yürütülmesine ortam hazırlıyor. Kula’yla kitaplarını konuştuk. SAYFA 16 16 HAZİRAN niyet ilkesine ne denli uygun olduğu ayrı bir tartışma konusu. Oryantalizm, Batı’nın istençsel olarak kurguladığı bir Doğu tasarımı. Batı’nın, düşün ve akıl birikiminden yoksun diye nitelendirdiği Doğu’nun nasıl olması gerektiğini belirleme hakkını kendinde görme tavrı. Batı, bu kurguyu, edebiyat, felsefe ve bilim yoluyla kurumsallaştırarak, tarihsel süreçte kolektif belleğe yerleştirmiş ve olağanlaşmasını sağlamış. Böylece, oryantalist birikimi ve söylemi, sosyalkültürel eleştirinin dışında tutmayı başarmış. Bu durum, emperyalist çıkar savaşlarını perdelemeyi kolaylaştırmış. Batı’da İslami kültür çevresiyle ilgili oryantalist söylem, on ikinci yüzyıldan başlayarak, öncelikle “karşıt güç” ve İslam’ın simgesi olarak görülen Türkler üzerinden oluşturulmuştur. Osmanlı devletinin Avrupa’da yayılmasına koşut olarak “Türk korkusu” kapsamında “İslam’ın özü şiddettir” anlayışı işlenmiştir. Bu yaklaşım, sayısız yazınsalfelsefi yapıtların ve yazıların yanı sıra, on altıncı yüzyılda on binlerce Yeni Haber gazetesi aracılığıyla kitleselleştirilmiştir. Çarpık oryantalist bakışın kökleşme Onur Bilge Kula, Avrupa’yla daima sorunlu ve sancılı ilişkiler içinde olan Türk, Doğu ve İslamın ötekileştirilmesini, dışlanmasını irdeliyor. sinde en çok katkı yapanlar kimdi? İtalyan misyoner Ricoldo “Kuran’ın Çürütülmesi”ni kaleme almış, tuhaf ve korkutucu bir Müslüman imgesi yaratarak! “Türkler Tanrı’nın kırbacı, şeytanın uşağı!” diyen Luther’ın Türklere ilişkin üç yapıtı var. Konrad Celtis Türkler için “Hıristiyanların kanına bulanmış Asyalı insanlık dışı zalimler” diye yazmış... Erasmus’un, sırf Türklere karşı nasıl savaşılacağını anlattığı bir kitabı bile var. Kant’a göre Türkler “ölçülü ancak çirkin insanlar”dır. Nietzsche’ye göre “Türkler dinsel yazgı anlayışları gereği, boyun eğerler; insana karşı önbelirlenmişliğin üstünlüğünü kabul ederler”. Hegel’inkiler daha da beter: “Kaba saba Türkler buluntu bir akla sahiptir (…) Doğu’ya ait şeyler felsefeden silinip atılmalı.” Herhalde oryantalizmi güçlendirme konusunda Byron ve Hugo da unutulamaz... Oryantalizmin Avrupa’nın ortak bilincine yerleşmesine kalıcı katkılar yapanların başında yazarlar, arkeologlar, sanat tarihçileri, filozoflar ve teologlar gelir. Edebiyat kapsamında daha I. Haçlı Seferi’nden başlayarak, Haçlı Seferleri’nin son bulduğu 1460’a yıllara değin, diyesi, 350 yıl içerisinde Batı edebiyat tarihinde “Haçlı Seferi Edebiyatı” olarak adlandırılan ve sayısız mektup, günce, şiir veya başka anlatı, ortak payda Hıristiyanlık olmasından ötürü öncelikle kilise dolayımıyla, bütün Avrupa’nın bilinçaltına işlemiştir. Edward Said’in öne sürdüğü gibi oryantalizm, on sekizinci yüzyıl Fransız gezi yazılarının katkısıyla ortaya çıkan bir görüngü değil. Uzun bir tarihi olan oryantalist birikim, öncelikle Türk ve İslam karşıtlığı temelinde biçimlenir. Örneğin Voltaire, Leibniz’in düşüncelerinden yararlanarak, 1742’de Muhammed adlı dramasıyla “Muhammedanizm” kavramının Batı felsefesinde ve edebiyatında yaygınlaşmasına ortam hazırlamıştır. İslamı, tek bir kişinin ideolojisine indirgeme anlayışına temel oluşturan bu kavram, oryantalist söylemin belirgin özelliklerinden biri olmuştur. Bütün bunlar, İslamın şiddet ve terör ile özdeşleştirilmesine ortam hazırlar. Kant ve Hegel, hem bu kavramı üstlenir hem de “Avrupalı aklın üstünlüğü” savını güçlendirir. Özellikle Hegel, Avrupa Hıristiyan, hatta Almanmerkezciliği felsefileştirerek, felsefi oryantalizm belirginleştirir. Doğu’da ve İslam kültüründe felsefe olamayacağı düşüncesiyle, Doğu’ya özgü her şeyin felsefeden silinip atılması gerektiğini yazar. Marx da yaşamının son dönemine değin bu etkiden kurtulamaz. Hümanizm ve Rönesans ile birlikte Avrupa’da güncelleşmeye başlayan Helen düşün ve sanat birikimi, Avrupa’nın kültürel kimliğinin kurucu köklerinden biri olarak değerlendirilmiştir. Bu yaklaşım, 1821 Yunan Bağımsızlık Başkaldırısı ile birlikte “filhelenizme”, bir başka deyişle, gözü kapalı Yunan hayranlığına dönüşür. Yunan hayranlığı, Türk karşıtlığı veya düşmanlığını her yönüyle belirginleştirmiştir. Filhelenizm, oryantalizmi besleyen düşünsel kaynaklardan biri. Dinsel metinler, oryantalizmin bir başka yönü olan Türk ve İslam karşıtlığını, Avrupa’da neredeyse ortak davranış biçimine dönüştürmüştür. Bunların başında Ricoldo Croce’nin “Kuran’ın Çürütülmesi” ve bundan çok etkilenen Martin Luther’in Türkleri ve İslamı konulaştıran üç kitabı gelir. Luther, Croce’nin kitabına yazdığı önsözde “bu kitabı okuduktan sonra gördüm ki, Türklere insan bile denemez” diye yazmıştır. Batı edebiya¥ tında oryantalizmi kökleştiren ya ¥ zın tu günce t zarlar a da Bran Goethe Özellik nınmış Byron v lenizm laştırır. “MA NİSP BAK Öte nesnel Türkler tutarlı g dönem hold Ep hiç olm go’nun şairler a helenis nuz me bir iyi b rını oku sı gerek teneğin bir ord nin en y Got nüyle A nürdür rında in şik orya lenmişt gütlenm yazıncıtir. Bilg yaklaşım Byron v taller”d nistler i oryanta melind me kaz Byron i filhelen lir. Kar zete ve zıları ve Osman liştirir. si, Avru nı parç sosyal d dönüşe ler, sosy amacıyl masına lere ve dirmele de olum iki yönl larda gö tırmasın Müslüm la, “Siz ler dah Bulgar lirlemes Marx’ın Türkler yaklaşım “Hindi kındak yansıtır zı” tart “ORY ANLA Şiirl euser, M pach, S ve kork CUMHURİYET KİTAP SAYI 1113 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle