25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aydın Şimşek’le ‘Bebek Patikleri’ni ve kısa öyküyü konuştuk ‘Yazar, kısa öyküde süren bir eylem içindedir’ Aydın Şimşek’in yeni kitabı Bebek Patikleri yayımlandı. Şimşek kitapta “kısa öykü yapıcı değil aksine yıkıcı bir türdür, ilk saldırdığı yer sıradan, gündelik dil ve anlamlardır, bu nedenle de kısa anlatı türü yaygın dile, yaygın yazmaya ya da yayarak yazmaya olanak vermez. Diğer yandan kısa öykü nedenselliği (yani içeriksel gerçekliği) önce anlamaya, sonra da onu terk etmeye yönelmesi için her defasında okura kapalı bir zarf uzatır” diyor. Şimşek’le kitabı ve kısa öykünün neliği üzerine söyleştik. Ë Zeynep SÖNMEZ eni kitabınız, Bebek Patikleri’nin ismi çok manidar ama yine de bize bu ismin ne anlama geldiğini açıklar mısınız? “Bebek Patikleri”yle ile kısa öykü nasıl bağdaşıyor? Bebek Patikleri bir alt başlık olarak kullanılıyor kitabın adında. Kısa öykü, yapısı gereği çokcul anlamlara sahip. Bu durum, kısa öykü metinlerinin kavranışını, kimi yanüst odaklanmalara ve okumalara açık hale getiriyor. Boşlukların bırakıldığı yerlerde tembel ve düz okuru reddeden metinlerdir kısa öykü metinleri. Bu nedenle çözümleyici, analize dayalı bir arka plana yaslanmak kaçınılmaz gibi gözüküyor. Bir de buna kısa öykü yazarının dayandığı tarih bilinci ve şifreleme tekniği de eklendiğinde, okuru nasıl da kaotik bir ortamın beklediğini düşünün. İşte Bebek Patikleri, bu çoğulcu işbirliği ve işleyişe ustalıkla yaklaşmayı, yani kısa öykünün de çok ciddi bir tarihsel serüvene yaslandığını bilmeyi; eline kalemi her alanın, “ben de kısa öykü yazdım” dediği şu günlerde, ustalara bir bakılması gerektiğini duyumsatma olarak yorumlanmalı. Hemingway’in, “Yazdığım en güzel, en önemli öykü” dediği “Bebek Patikleri” adlı öyküsü de, benim kitabımda bir uyarı imi olarak kullanılıyor. “KISA ÖYKÜ, HIZI KUŞATMAYI AMAÇLIYOR” Yazınımızda bu türün tanınmasında ve yerleşmesinde çok emeğiniz var. Daha adı bile anılmazken, sizin 2000’lerin başında kısa öykü üzerine değinilerinizin ve çalışmalarınızın olduğunu biliyoruz. Yaratıcı Yazarlık ve Deneysel Düşünme adlı kitabınızda da önemli yer tutan bu çabalarınızın son halkası olarak karşımızda duruyor Bebek Patikleri. En başından beri kısa öyküye dikkat çekmeye çalıştınız. Bunun nedenlerine değinir misiniz? 2000’lerde kısa öykü üzerine ilk yazılarımı yazmış ve bu konuda hem kendi atölyemde hem de birçok konuşmamda, kısa öykünün geleceğin öykü dili içerisinde önemli bir yer tutacağına işaret etmiştim. Bunun elbette önemli bir nedeni de küreselleşme ve onun üretim biçimi olan hıza dayalı bir ekonomikkültürel örgütlemeyi, başat ve neredeyse biricik seçenek hale getirmesiydi. SAYFA 6 24 MART 2011 Y ması, hatta iç içe girmesi, öykükısa öyküdurum öyküsü gibi türlerin çeşitlenmesini de güçlendirmiş gözüküyor. Bir de bunun yanına göstergelerarasılık kavramının gelmesiyle yazınsal sanatlarla görsel sanatların yakınlaşması, yer yer iç içe girmesi, klasik yazım anlayışlarının disiplinlerini aşındırmaya başlamış gözüküyor. Kısa öyküyü, hem metinlerarasılık anlamında hem de göstergelerarasılık anlamında bize sunduğu olanaklarla özellikle de biçime getirdiği radikal kopuşlarla artık geleneksel anlatıların bilgisiyle kavramamız olanaksız. Kısa öykü yazarı, daha yolun başında çok güçlü modern ve postmodern eğilimlerin baskısı altında olduğunu bilmek zorunda. Yoksa yazdıkları komik şeylerden, aforizmalardan öteye gidemez. Kitapta klasik anlatının unsurlarına öncelikle yer veriyor ve “gerek klasik yaklaşımların, gerekse durumların tür olarak edebiyat hayatımızın zenginliği olduğunu, her iki anlayışla da ortaya konulacak ürünlerde aslolanın dil olduğunu” vurguluyor. Daha baştan klasik anlatıya hakkını teslim ediyorsunuz. Bu bağlamda, yazar ve okur açısından, durum öyküleri ya da kısa öykülere giden yolun klasik anlatının iyi bilinip kavranmış olmasından geçtiği mi düşünülmeli? Klasik anlatı süreçlerine yabancı kalmış bir kısa öykü yazarının ya da okurunun işi zor mu sizce? Elbette böyle düşünüyorum. Bir öykü yazarının daha yola çıkarken kendisini ne büyük bir birikimin beklediğini bilmesi gerekiyor. Özellikle de modernkentleşme sürecinde romanla birlikte, öykünün de çok büyük değişimler, dönüşümler geçirdiğini anımsarsak, bütün bu süreçlerde neler denemiş öykücüler, öykünün yapısal özelliklerinde ne gibi değişimler oluşmuş, tüm bunları bilmek gerek. Yoksa “kısa öykü yazarı” her gün kendisine bir şeyler ekleyen, kendi içerisinde giderek bölümlenerek, küçülerek, dil bağlamında da yeni sorunları önümüze koyan bir türü nasıl kavrayacak ve yazdıkları gerçek anlamda nasıl bir “kısa öykü” olacak? Öyleyse bu değişimin bir maddi temele gereksinim duyması da kaçınılmaz. Kavram kuşatıcı, sınırlayıcı değilse oraAydın Şimşek 2000’lerin başından beri kısa öykü üzerine dan bir anlam üretmemiz nereçalışıyor... Böyle olunca bu yeni ve biraz da baskılamaya yönelik kültürün kuşatma alanlarına başka bir yerden karşıtlık üretmek de kaçınılmazdı. Öykü dili bir yanıyla geleneğine dayalı deneysellikleri üretse de ileri uzağa yönelik bir dil de zorunlu oldu. İşte kısa öykü, hızı klasik yöntemlerle yavaşlatmak yerine, hızdan daha hızlı hareket ederek hızı kuşatmayı önüne koyuyor. Bu özelliğiyle de yazım disiplinleri içinde şiir kadar özgür bir üst dil ve politik bir yapı üstleniyor. Politik bilinci olmayanın kısa öykü yazma şansı da neredeyse yoktur denilebilir. Dünyadaki kısa öykü serüvenine bakıldığında bu politik dil, estetik yapının içinde çok net olarak görülecektir. Daha ilk adımda bilinmesi gereken, kısa öykünün modern ve postmodern bir döneme ait olduğu. O nedenle kısa öykünün kaynaklarına ve tarihsel süreçlerine ilişkin vurgular yaparken onu masallardan, mesellerden, kıssalardan, aforizmalardan, tablet yazılarından ve duvar yazılarından ayıracak bilince sahip olmak gerekiyor. Kendine kısa öykü yazarı adını takan birçok kişi hâlâ kısa öykü denildiğinde, folklorik olana, mitos anlatılara bakıyor. Bu durum ‘okumaz yazar’lığın bir göstergesidir sadece. Kaldı ki “kısa öykü” belli bir tanım içerisinde tutulamıyor. Sürekli deviniyor; kısa öykü ile anlattığımız ya da amaç edindiğimizle, nano öykü, durum öyküsü, fanzin öykü, birçok nedensellik üreterek birbirinden farklılaşıyor. Diğer yandan metinlerarasılık kavramının getirdiği olanaklarla birlikte metin türlerinin birbirine yakınlaş deyse olanaksız gözüküyor. İşte kuşatıcı, sınırlayıcı bir maddi temel arıyorsak, bunu klasik öykünün dinamiklerinden bulup çıkaracağız, çünkü klasik öyküde de boşluk bırakmalar, şifrelemeler, zaman atlamaları yapmalar, açıklama katmadan anlatma teknikleri var ve uygulanıyor. Bu tekniklerin kısa öyküde de olması, dikkat edilmesi ve gözden kaçırılmaması gereken bir durum. Salt bu bağlamda bile bir kısa öykü yazarının, klasik metin kurgusunun içinde yeterince olgunlaşması gerekir. “SÜREKLİ DENEYSELLİK, KISA ÖYKÜYÜ DEVRİMCİ KILAR” Kısa öykünün dayandığı temeller ve tarihçesi, dünyadaki ideolojik, politik, toplumsal ve kültürel olaylar ve sonuçlar bağlamında geniş olarak ele alınıyor kitapta. Modernizm ile birlikte ortaya çıkan bir tür olarak kısa öykünün, modernizme dahi karşı çıkan ve itiraz eden duruşunun, onun “yıkıcı” bir tür olarak tanımlanmasında rol oynadığını biliyoruz. Bir kısa öykünün bu devrimci, yıkarak yapan tutumunu, düzyazının uzlaştırıcı bağlamı ve günümüzün çekinik toplumsal tepkilerini göz önüne alarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Kısa öykü söz konusu olunca karşımıza protest bir dil çıkar. Bu dilin birçok katmandan oluşması da kaçınılmaz. Böyle olunca da estetik tutum kadar, etikpolitik bir tutum metnin içinde sezgisel olarak aranmalı. İşte bu nedenle açık işaretleme yerine örtük şifrelemenin dili daha belirgin. Bu etik örgülenme, metnin hedef aldığını içinde barındırır. Bir klasik anlatı ya da öykü, sömürünün kötülüğünden, sermayenin yarattığı haksızlıklardan ve yabancılaşmadan, bunların nedenlerinden kurgunun mekanizlek çatısında ayrıntılarıyla bahsederken, kısa öykü köşedeki benzin istasyonunu hiçbir açıklama katmadan havaya uçurmayı önerir. Bunu yaparken de nedenselliği bir şeye indirgeyerek duyumsatır. Yani, okura zihinselimgesel bir tasarım sunar; bu tasarımı tamamlayacak olan ise okurdur. Kısa öykü yazarı, klasik öykü yazarından bu nedenle de ayrılır; okur için tek bir bakış açısı yerine, çoklu yapı ve eksiltili bir proje sunar. Bu durumda yazar süren bir eylem içindedir, metin süren bir eylemdedir ve okur tamamlanmamış bu eylemin bir parçasıdır artık. Eylemsellik ve süreğenlik iç içeyse, söz konusu olan teorize edilmiş bilgi değil, sürekli deneysellik çalışmasıdır. İşte budur kısa öyküyü devrimci kılan. Neden ele avuca sığmıyor? Çünkü sadece günceli değil, geleceği de kendine dahil ediyor. Düşlerimizin önünde gidiyor, bilgimizin sınırlarını aşıp kendi kafasına göre takılıyor. Her yere kulağını ve burnunu dayıyor. Durmuyor, gezgin. Serüvenci hatta. Fantastik. Hem çıplak, hem özgür, hem de salt kendisi. Diğer yandan metinlerarasılığa çok gönderme yapıyor; yer yer de hem metinlerarasılık, hem de göstergelerarasılığı kısa bir zaman içinde ve fakat psikolojik bir içerikle önümüze getiriveriyor. Sanatın diğer disiplinlerine kendisini dayatıyor. Mimaride, müzikte, resimde, tiyatroda kısalığı zorluyor, minimalizmi başat ilan ediyor. Zamanı yok saymıyor; zamanın ruhunu yine insancıl içerikli görüyor, hatta bunda ısrar ediyor. Yabancılaşmayı, yabancılaşmanın argümanlarıyla teşhir ediyor, sıradanlığa kapılarını kapatıyor. Daha birçok şey yapıyor ama dili şeyleştirmiyor. Bebek Patikleri/ Aydın Şimşek/ Kanguru Yayınları/ 112 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1101
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle