23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dede Korkut Masalları, on ikinci yüzyılda yaşadığı sanılan en eski Türk yazarlarından olan Dede Korkut’un Oğuz lehçesiyle yazdığı Kitabı Dedem Korkut Alâ Lisanı Tâifei Oğuzhan adını alan on iki hikâyeden meydana gelmiş eseri. Sözlü anlatımla kulaktan kulakğa dilden dile aktarılan bu masallar on beş ve on altıncı yüzyılda yazıya geçmiş. Ë Hâle SEVAL ntik Yunan’dan günümüze uzanan süreçte her toplum kendi anlatısını (mitoslar, destanlar, masallarla) gelenekleri çerçevesinde yaratmış, kuşaktan kuşağa aktarmış. Homeros’un destanları, Hesiodos’un şiirleriyleyse başlayan yolculukta baştan aşağı Tanrılar var ama insan istenci de önemli. Sözlü ve yazılı anlatımda insan ve insan hayatı üzerindeki sayısız gözlemler çok kere birleştirilerek ders alınacak bir anlatıya dönüşür. Pertev Naili Boratav, en eski Türk destanlarından olan Dede Korkut Masalları’nı şöyle açıklar: “Nesirde söylenmiş, dinlik ve büyülük inanışlardan ve törelerden bağımsız, tamamıyla hayal ürünü, gerçekle ilgisiz ve anlattıklarına inandırmak iddiası olmayan, kısa bir anlatı (...) Hayal ürünü sözünü sadece olağanüstü şeyler anlamına almamak gerekir. Masal olağanüstü çeşidinde de gerçekçi çeşidinde de anlattı Enver Gökçe’den Dede Korkut Masalları ğı olayların gerçeğe uyarlık derecesi ne olursa olsun, onların hayal yaratması oldukları izlenimini veren bir anlatı türüdür. Masalı efsaneden, hikâyeden, destandan ayıran niteliklerin başında bu gelir” (1). 1940 kuşağı şairlerinden olan Enver Gökçe’nin hazırladığı Dede Korkut Masalları, ilköğrenim çağından başlayıp yetişkinler uzanan çizelgede her zaman okunup, üzerinde düşünülecek işlevsel bir yapı kazanır. Enver Gökçe de “Gelenekten Yararlanma” adlı yazıda şunları söyler: “Gelenekten her zaman için yararlanılabilir. Kimi ozanların bu deneylerden başarısızlığa uğramaları kanımca, onların halkla göbek bağı kuramamış olmalarından ileri gelmektedir. Türkünün ya da ağıtın halk yaşamı içerisindeki yerini ve işlevini bilmeyenler, bunlardan yararlanarak ortaya gerçek sentezler koyamazlar. Dünya görüşleri ne kadar olumlu olursa olsun, birer özentiden öteye gitmez çabaları” (2). Dede Korkut Masalları, Dirse Han Oğlu Boğaç Han ile başlıyor. Baba oğlun arasını açanların sonunda, annenin devreye girerek kocasının oğlunu haksız yere cezalandırdığını gözler önüne sererek, baba oğlun birbirlerini doğru anlamalarını, barışmalarını sağlıyor. Oyunu tezgâhlayanlar da gerekli cezayı görür. Devamında Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması, Bamsı Beğrek, Han Kazan’ın Oğlu Uruz’un Tutsak Olması, Deli Dumrul, Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı, Kazılık Koca Oğlu Yüğnek Bey, Basat’ın tepegöz’ü Öldürmesi, Beğil Oğlu Emre, Uşun Koca Oğlu Seğrek, Uruz’un Tutsak Olan Salur Kazan’ı Kurtarması, DışOğuz’un, İç Oğuz’a Asi Olması ve Beğrek’in Ölümü. Çocukluktan bu yana en baskın masal olarak çoğumuzun hatırladığı Deli Dumrul ve Basat’ın Tepegöz’ü Öldürmesidir. Tanrı’ya isyan eden Deli Dumrul Azrail’in karşısında canını kurtarmak için gittiği yaşlı anne ve babası onun yerine ölmeyi göze almaz, evdeki karsı ise Deli Dumrul’un yerine canını severek vermek ister. Bu da Tanrı’nın hoşuna gider Azrail’e atasının canını almasını söyleyip Deli Dumrul ve karısına yüz kırk yıl ömür verir. Masallar anlatıldıkları toplumun gelenek, görenek, inanç ve sosyal yapılarını dinleyene, okuyana aktaran birçok ileti barındırır. Bunları kendi arasında kategori edecek olursak ahlaki, psikolojik, sosyal ve ekonomik iletilerdir. Her ne kadar masallar ana yapı olarak yer, zaman, kahraman adı vermese de Dede Korkut Masalları’nda olduğu gibi bazılarında bunun dışına çıkılarak yer ve kahraman adı verilerek anlatılır. Toplumsal, tarihsel, kültürel bir varEnver Gökçe A lık olarak yaşamını sürdüren insan için masallardan alacağı ileti elbette önemli. Masallar sadece çocuklar için değil, büyüklere de yaşadığı toplumu, geçmişi anlamak ve yerelden evrensele giden yolda nasıl bir duruş, nasıl bir dünya görüşü sergileyeceğini bildirir. Dede Korkut Masalları’nda insaninsan, insantoplum ilişkilerinde etik değerler açısından çıkaracağımız dersler önemli bir yapı taşı olarak hayatımızın içinde yer alır. (1) Muhsine Helimoğlu Yavuz, Masallar ve Eğitimsel İşlevleri, Kültür Bakanlığı Yayınları/ 2873, Ankara, 2002. (2) Suphi Kenan Demirci, Enver Gökçe ile Konuşma: Dost Dost ile Kavga, Yücel Yayınları, Seçme Eserler (15), İkinci Basım, Ağustos 1975, İstanbul. Dede Korkut Masalları/ Enver Gökçe/ Kavis Kitap/ 176 s. Şiir Yıllığı 2010 Şiir Denilen Cehennem Bir dönem şiir dünyamızın önemli etkinliklerinden olan yıllıklar, son zamanda yeniden önem kazanmaya başladı. Başta Veysel Çolak olmak üzere başka birkaç şair ve eleştirmenin de şiir yıllıkları hazırladığını biliyoruz. Genellikle şubat ayı dergileriyle birlikte ek olarak verilen yıllıklar, giderek bağımsız bir konuma geliyor ve önemleri dergileri aşan bir düzeye ulaşıyor. Bunun bir yansıması olarak dergilerden bağımsız olarak da yayınlanabiliyor. Veysel Çolak’ın 2010 şiir yıllığı Şiir Denilen Cehennem adıyla bir dergi eki olmaksızın doğrudan okuyucuya ulaştı. maya çalışmış. Özellikle A.Budak’ın Sincan İstasyonu dergisinde ortaya attığı ilginç görüşlerin sanırım tartışılmasını istiyor. Tabii itirazları da var ancak ne olursa olsun tartışılmalıydı diyor ki katılmamak olası değil. Türk Şiiri depresyonda mı? Türk şiirinin üzerindeki “iki büyük gölge” yazılar. Nâzım Hikmet ve İkinci Yeni’nin günümüz şiirini gölgeledikleri düşüncesine karşı çıkıyor. Şiir seçme konusunda oldukça nesnel ve şeçim yelpazesini geniş tutmuş gibi görünüyor. Bir şair olarak kendi poetikasına yakın olanları seçmek suçlamasına karşı çok dikkatli görünüyor. O bakımdan seçimlerinde eşitlikçi davranmış ve her şairden tek şiir seçmiş. Sadece yakın zamanda yitirdiğimiz değerli şairağabey Halil İbrahim Bahar’dan iki şiir almış. Bir şairin adı yanlışlıkla şiiri üstünde çıkmamış. Onun dışında önemli bir yazım hatası görünmüyor. Doğan Hızlan’ın yakın zamanda sevgiyle andığı Varlık ve Nesin Yıllıkları kadar kapsamlı değil. Ancak çok iyi bir döküm olduğunu söyleyebiliriz. Yıl içinde yayınlanan şiir kitapları, derleme ve antolojiler, çeviri şiir kitapları, şiir üzerine kitaplar ve şiir ödüllerini kazanan şairlerin listesi sunulmuş. Tabii Hızlan’ın özlemini duyduğu, her bir kitaptan (ya da önemli bulunan) az da olsa bahsedilen küçük tanıtımlar bulunsa okuyucular için daha yararlı olabilir. Ayrıca yıl içinde yayınlanan şiir üstüne yazılardan seçmeler (sanırım Baki Asiltürk YKY yıllığında yapacaktır), çeşitli soruşturmalar ile geniş bir seçki sunulabilir ki o da ciddi bir maliyet artışı getirecektir. Bu da bir büyük yayınevi desteği gerektirir. “Saati çalışırken onarmaya” çalışan Veysel Çolak, yıllardır emek vererek yayımladığı yıllıklardan birini daha okuyuculara sunmuş. Okunmayı, incelenmeyi hak eden bir çalışma.... Şiir Denilen Cehennem/ Veysel Çolak/ Etki Yayınları/ 246 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1101 Veysel Çolak, yıllardır emek vererek yayımladığı yıllıklardan birini daha okuyuculara sunuyor Ë Yusuf ALPER V SAYFA eysel Çolak’ın hazırladığı ve yılın şiirlerinden seçmeler diyebileceğimiz bir seçki özelliği taşıyan Şiir Denilen Cehennem’de uzun bir giriş yazısı var. Çolak, oldukça ayrıntılı, şiirin genel sorunlarına, felsefesine ve ideolojik duruşlara göndermeler yaparak ayakları yere basan bir şiir incelemesi yapmış. İzlediği dergileri, yılın şiir olayları ve tartışmaları anarak belki yeniden gündeme gelmelerini sağla18 24 MART 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle