04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hazırlayanlar: Mavisel Yener, Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. [email protected] ÇOCUKGENÇLİK Masal büyücüsü Evgene Trivizas Türkiye’de... Cinayet bilimi anlamına gelen kriminolojiye merak salmam da bir tabak mantardan kaynaklanıyor. Babamın kütüphanesinde Hector Munro’nun bir öykü kitabını bulmuştum. Öykülerden birinde yaramazlık yapan bir çocuğa ceza olarak akşam yemeği verilmez. Cezalı çocuk dışındaki bütün aile çeşit çeşit yemeklerle dolu sofraya oturur. Yemeklerden birinde, daha sonra zehirli oldukları anlaşılan mantarlar da vardır. Ailenin bütün bireyleri birbiri ardına ölür. Ölümleri araştırmaya gelen polis, ailenin sağ kalan son bireyine, “Sen neden yaşıyorsun?” der gibi merakla bakar. Çocuk da: “Yaramazlık yaptığım için yaşıyorum” diye yanıt verir. Bu öykü, “iyiler” mükâfatlandırılırken “kötüler” cezalandırılır kalıbına uymadığı için beni çok şaşırtmıştı. Çocuk cezalandırılması sayesinde hayatta kalabilmişti. Bunun açıklaması ne olabilirdi? Büyükler tatmin edici yanıtlar veremiyordu. Ben de böylesi sorulara yanıt verebilmek amacıyla kriminolog oldum. Bu iki dal birbirlerinden oldukça farklı değiller mi? Kriminolog ve masalcının her ikisi de başkalarının dikkatinden kaçan ayrıntıları fark etme konusunda uzmanlaşmıştır. İkisi de görünürde önemsiz olana önem verir. Meşrubat şişesindeki bir kamış, bir dondurma külahı, bir kiraz çekirdeği, bir çikolata yaldızı ya da yarısı yanmış bir kibrit, vahşice işlenmiş bir cinayetin sırrını aydınlatabileceği gibi, muhteşem bir masalın öyküsünü de oluşturabilir. Aldığınız eğitim, kitaplarınızın konularına nasıl yansıdı? Çocuk kitaplarında kriminal hukuk eğitiminizi nasıl kullanıyorsunuz? Çağdaş kriminolojide ayrıntılarıyla irdelenen; suçluluk, masumiyet ve ceza gibi kavramlar kitaplarım için zengin bir kaynak oluşturur. “Korkuluğun Hayali” masalında, toprak sahiplerinin, yerçekimi yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle uçmayı düşleyen hayalperest korkuluğu dava etmelerinde olduğu gibi bu kaynaktan sıklıkla esinlenirim. “Misissippi’ye Kim İşedi” masalında da, Misissippi’de sefer yapan ördek yüklü bir nehir gemisinin asık yüzlü kaptanı, bir ördeğin nehre işediğini tespit eder ve suçluya suçunu itiraf ettirmeye çalışır. Aynı şekilde, “Muz Kabuğu Gecesi”nde küçük bir kız sokağa bir muz kabuğu atar ve neden olabileceği felaketleri düşününce büyük bir pişmanlıkla gece yarısında muz kabuğunu aramaya çıkar. Türkiye’de kaç kitabınız yayımlandı? Bugüne kadar “Son Kara Kedi” ile “Büyülü Yastıklar” yayımlandı. “Diş Doktoruna Giden Timsah”, “Foto Şipşak” ve “Tulum Çalan Boğa” da yayımlanmak üzere. Kaç kitap yayımladınız? Kitaplarınızı hangi dilde yazıyorsunuz, hangi dillere çevrildiler? Yüz seksen kitap yazdım. Bazılarını Yunanca, bazılarını da İngilizce yazıyorum. Kitaplarım, aralarında Norveç, İspanya, Japonya, İtalya, Fransa, Galler ve Kore olmak üzere yirmiden fazla ülkede yayımlandı. Son olarak Rusça, Çince, İbranice ve Amharca’ya (Etiyopya’da konuşulan Sami dili) çevrildiler. Kitaplarınızdan biri olan “Son Kara Kedi”, siyah bir kedi hakkında. Sizin kediniz var mı? Hiç kedi sahibi olmadım. Ama çok sayıda kedi bana sahip oldu. Bir ara Lehar’ın “Şen Dul” operetindeki kankan dansözlerinden ödünç aldığım Lolo, Dodo, Zuzu, Kloklo, Margo ve Frufru adlarını verdiğim altı Siyam kedisiyle birlikteydim. Şimdilerde bir tilkim var! Yuvasını bahçemde kurdu. Çevremdeki evlerin bahçeleri bakımlı olduklarından tarumar bahçemi kendine yakın bulmuş anlaşılan. Ben de tilki olsam yuvamın yanı başında ikide bir çimlerin kesilmesini istemezdim. Zamanla ehlileşir gibi oldu ve fotoğrafını çekmek istediğimde kaçıp gizlenmiyor. Ama çok kötü bir huyu var. Yemeğini koyduğum tabaklar renkli resimlerle bezeli olduklarında anında çalıp götürüyor. Benim tilkim güzel sanatlar aşığı olmalı. “Son Kara Kedi” kitabınızda, bir grup insan siyah kedilerin uğursuzluk getirdiğine inanıyor. Sizin de buna benzer batıl inançlarınız var mı? Hayır! Batıl inançlar bence cehaletin ve korkunun kızları olduğu gibi, birçok musibetin hatta cinayetin de anneleridir. Romanımda anlattığım olaylar, kara kedilerin gerçek hayatta yaşadığı zulümün yanında hafif kalır. Bedenlerine Şeytan’ın girdiğine inanıldığı için, Ortaçağda milyonlarca kara kedi katledildi. Papa VIII İnnocent cadıların kedileriyle birlikte yakılmasını emretmişti. Eğitiminiz nedeniyle bu kadar çok cezai suç ve olayla karşılaşmanıza karşın, sonuna kadar bize eşlik ederler. Sosyal yaşam şartları ve yasalar sürekli değiştiği için, hazırladığım kriminolojik araştırmalar, birkaç yıl sonra uzman meslektaşlarımın çalışmalarında bir dipnot olmaktan öteye gidemeyecekler. Oysa masalların son kullanım tarihi yoktur. Elmaslar gibi sonsuza dek var olmayı sürdürürler. Kitaplarınız hakkında çocuklar tarafından size sorulan en zekice soruyu hatırlıyor musunuz? Masallarımdan birinde, çocukların gözyaşlarından yapılmış jöleyle beslenen bir cadı, uçan elektrikli süpürgesiyle gökyüzünde seyahat ediyor, çocuk parklarında oynayan çocukları süpürgesiyle emiyordu. Küçük bir kız, “Cadının elektrikli süpürgesinde GPS var mı, eğer yoksa çocuk parklarını nasıl tespit ediyor?” diye sormuştu. Çocukların size en sık sordukları soru nedir? Kitaplarımdaki biyografiye göre, başka birçok şeyle birlikte; konfeti şelaleleri, dört yapraklı yonca tarlaları, âşık ağaçkakanlar ormanları ve definelerle dolu mağaraları olan Havai Fişekler Adası’nda yaşıyorum. Küçük okuyucularım bana en çok Havai Fişekler Adası’na nasıl gelebileceklerini sorarlar. Ben de onlara farklı birkaç yol izleyebileceklerini söylerim. Örneğin, görünmez bir yeşil kangurunun peşine takılabilirler ya da Mavi Yaseminler Okyanusu’nda bir deniz kazasına uğrayarak kalp şeklinde budakları bulunan bir tahta parçasına tutunup kendilerini dalgaların sürüklemesine bırakabilirler. Bir arkadaşımdan, bazı numaralar ve illüzyonlar yaptığınızı duydum, gerçekten yapıyor musunuz? Bu şekilde mi okurlarınız büyülüyorsunuz? Onlara gökkuşağının sekizinci renginin nerede gizlendiğini açıklarım ve eski masal parçalarından oluşan koleksiyonumu gösteririm. Koleksiyonumda Külkedisi’nin yastığından bir tüy, Çizmeli Kedi’nin sağ çizmesinin topuğu, Üç Küçük Domuz’un evinden bir tuğla ve Alâeddin’in lambasının fitili var. Eğer kitaplarınızı nasıl tanımlayacağım sorulsa, “Esprili, zekice, ironik, eleştirel ve eğlenceli” derim. Siz kitaplarınızı nasıl tanımlarsınız? Tek bir cümleyle ifade etmek gerekirse, yaş sınırı olmayan kitaplar diyebilirim. Çocukların olduğu kadar, onları çocuklarına okuyan yetişkinlerin de hoşuna giden kitaplar! Örnek vermek gerekirse, Louis Carol’un “Alice Harikalar Diyarında”sı ve Antoine de SaintExupéry’nin “Küçük Prens”i hem basit hem karmaşık, hem anlaşılmaları kolay hem de felsefi derinlikleri var. Küçük bir çocuğun hoşuna gidebilecekleri gibi yetişkinlerin ilgisini de çekebilirler. Onları örnek alıyorum. Ë Ma Yüz seksen çocuk kitabının yazarı olan Evgene Trivizas 1946’da Atina’da doğdu. İngiltere’nin Reading Üniversitesi’nde Kriminoloji ve Kriminal Adalet Profesörü olarak görev yapıyor. Aynı zamanda Reading Üniversitesi’nin Kriminolojik Araştırmalar Bölümü’nü yönetiyor. Yazarın masal, şiir, öykü, roman, opera librettosu, çocuk tiyatrosu, çizgi roman alanlarında yapıtları var. Altın Kitaplar’dan basılan Son Kara Kedi ve Büyülü Yastıklar, Türk okurlarla buluşan kitapları. 2225 Mart tarihleri arasında Türkiye’de okurlarıyla buluşan Trivizas ile Çocuk ve Gençlik sayfası için konuştuk. Hazırlayan: Aytül AKAL ildiğim kadarıyla, hukuk eğitimi aldığınız, kriminal hukuk ve karşılaştırmalı kriminoloji dallarında uzmansınız; peki çocuk kitabı yazarı olmaya nasıl karar verdiniz? Kimliğimin iki bileşeni de çocukluğumda okuduğum kitaplarla şekillendi. Küçüklüğümde bana okunan bir masal, “onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine” sözleriyle bitirildiğinde kandırılmış olduğum hissine kapılırdım. “Onlar” muratlarına ermiş olabilirdi, ama ben sap gibi ortada kalıyordum. Masal devam etseydi neler olabileceğinin hayalini kurmaya başladım. Bazen gücünü kaybetmiş cadıların yardımına koşardım, bazen de Uyuyan Güzel’in uyanmadan önce gördüğü son rüyayı tahmin etmeye çalışırdım. Sevdiğim bir masalın bitmesini kabullenememem, küçük yaşta kendi masallarımı yazmaya başlamama neden oldu. SAYFA 24 24 MART ita le ro likte “G (ÇYDD rinde ça lu’nun b gençler filizlenm açmış. su ve yö Saylan ken Zeh projeler dan ayr gelecek bir şeyle lenmiş. lu’nunk Çünkü düşünc istiyorm Saylan’ la ilerlem ettiğind nı söyle “… söz Söyleye tuplar a Türkân Genç cılığın v mektup de yaza alışveriş tuplarda sıtılmas mektup yaptığı belgele bir birik gündem sel olar değil, y ğini gör olabilec Zehra büyük b ğü için göçmen kesitler yaşayan K Cu Hazırl B mizah yeteneğinizi nasıl ayakta tutuyor ve kitaplarınıza taşıyabiliyorsunuz? Mizah, kötümserlik ve umutsuzluk denizlerinde yaşamda kalmamızı sağlayan can yeleğidir. Günüm anaokullarından hapishanelere, tiyatro sahnelerinden karakollara ve mahkeme salonlarından çocuk parklarına gidiş gelişlerle geçiyor. Duygularımla tanık olduklarımın bu hızlı değişimi mizah duygumu tetikliyor. Eğer çocuk kitapları yazmak ya da üniversitede eğitim görevlisi olmak arasında bir seçim yapmanız beklense, hangi mesleği tercih ederdiniz? Dünyadaki her şeyden daha önemli saydığımdan çocuklar için yazmayı tercih ederdim. Okuduğumuz ilk kitaplar ruhumuzun derinliklerine kadar işler, bizi derinden etkiler ve çoğu zaman hayatımızın 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1101 CUM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle