Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURLARA ÜYAP Adana Fuarcılık ve Türkiye Yayıncılar Birliği’nin düzenlediği Çukurova 4. Kitap Fuarı, 1116 Ocak 2011 tarihleri arasında TÜYAP Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. 150 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenen Çukurova 4. Kitap Fuarı kapsamında panel, söyleşi, şiir dinletisi ve çocuk etkinlikleri gibi 60 kültür etkinliğinde bulunacak. İmza günlerinde ise 300 yazar kitapseverlerle bir arada olacak. Pek çok değerli şair, yazar ve bilim insanı 6 gün süresince okurlarla bir araya gelecek. Adana ve yöresi kitapseverlerin iyi bir fuar geçirmelerini dileriz. Moris Farhi yeni kitabı “Atanmış Erkek”te, zorba rejimlerinde gücü hâkimiyeti altına alma çabalarına odaklanıyor. Farhi’nin bu romanı pek çok masum insanın çektikleri ve sonu gelmez savaşlarda yaşamını yitirenler için bir protesto adeta. Kendi ifadesiyle de “İdeolojilerinin rengi bir yana bu rejimler, amaçları doğrultusunda; din, yurtseverlik, ırk, aşiret gibi hassas konularda inançlarımızı bastırmaya veya çarpıtmaya uğraşır.” Yurtdışında yaşamını sürdüren ve kendini bildi bileli Türk yazarı olarak kabul eden Moris Farhi’yle yeni romanı üzerine söyleştik. Nevsâl Baylas’ın dünyaca ünlü balerinimiz Meriç Sümen’in kişiliğinde, Türkiye’de Devlet Balesi’nin oluşumu ve gelişimini aktardığı kitabı “Dansa Âşık Bir Kuğu: Meriç Sümen”. Çalışmasında, Sümen’in kişiliğinde Batılı anlamda modernleşmenin bir kesitini de sunan Baylas, aynı zamanda dansta klasikten moderne geçişe ayna tutuyor. Baylas ile kitabını konuştuk. Yasunari Kavabata’dan ‘Dağın Sesi’ T Hayatın dikiz aynası Japonya’nın Oe ile beraber Nobel Edebiyat Ödülü kazanan iki yazarından biri olan Yasunari Kavabata’nın beş yılda yazıp bitirdiği Dağın Sesi, Şingo adındaki kahramanın kendisi, ailesi ve yaşamı üzerine sorgulamalarını içeriyor. Kitapta, Japon kültürünün ve hayat tarzının izlerine de yoğun biçimde rastlıyoruz. Ë Ali BULUNMAZ apon ve Uzakdoğu edebiyatı üzerine okumalar yapar, Akutagava’ya yoğunlaşırken Yasunari Kavabata’nın Dağın Sesi kitabı geliverdi. Aslında son yıllarda artarak devam eden Japon ilgisinin bir sonucu olsa gerek bu. Uzakdoğu’yu sadece turizm nedeniyle değil edebiyat bağlamında da keşfediyoruz. Olumlu bir gelişme. “Haiku”nun ötesine geçmeyi sağlayan, roman ve öykü okumaları adına da umut veren çeviriler yapılmaya başlandı. Bizim için hem uzak hem de yakın bir coğrafya Japonya. Yakınlığı, kurulan ilişkiden geliyor, uzaklığı da tanıdığımızı sanıp yanıldığımız Japon kültüründen. Japoncadan çevrilen her kitapla, o kültürün yalnızca “kimono”dan, “origami”den, “haiku”dan, savaş ve dövüş sanatlarından ibaret olmadığını da enine boyuna öğreniyoruz. Akutagava’nın, Mişima’nın, Oe’nin ve Kavabata’nın Türkçeye çevrilen kitapları bu görüyü perçinliyor. J metaforu, Şingo ve ailesi için biçilmiş kaftan. Çünkü yaşlılığa, zamana ve dolayısıyla doğaya direnen Şingo ve aynı zamanda çocukları, eşi ile akrabaları arasında yaşanan sorunlara olsa olsa kasırga denebilirdi. Ama asıl kasırga, Şingo’nun eski aşkına; eşinin kız kardeşine duyduğu özlemle kopuyor. Anlayacağınız aradan otuz yıl geçmesine rağmen eski defterler hep açık. VAROLUŞÇU TINI Şingo’nun çocuklarının da babalarının hayatıyla ilgili soru işaretleri var: “Babamız başarılı mı, başarısız mı?” Şingo, buna kesin bir yanıt verir: “Ebeveynlerin başarıları, çocuklarının evliliklerinin başarılı olup olmamasıyla ölçülür gibi geliyor bana. O konuda başarılı olamadım.” Şingo’ya göre evlilik, bataklığa benzer; “partnerlerin kabahatlerini yutan koca bir bataklık.” Yıllar geçtikçe kendince bunun doğruluğunu kanıtlayan çeşitli olaylar yaşamıştı, yaşamaya da devam ediyordu. Kavabata, Şingo’nun yaşadıklarını anlatırken fazlasıyla simge kullanıyor. Özellikle doğayı ve doğada her ne varsa romanın içine katarak konuyu yan öğelerle besliyor. Bazen düşler ve mistik malzemeler olayların önüne bile geçebiliyor. Kimi zaman da Şingo’nun sanrı ve rüyaları Kavabata tarafından olup bitenle ilişkilendiriliyor. Kavabata’nın Dağın Sesi’nde önümüze koyduğu kurgusal dünyada tam bir dram var. Bu dram ise sadece Şingo’ya değil, öbür aile bireylerine de ait. Özellikle aile içinde ortaya çıkan kamplaşmalar, eski ve yeni gönül meseleleri söz konusu dramın bam teli. Kendi aşk meselesi ve oğlunun metresiyle beraber Şingo’nun kafasında gidip gelen, bazı günler aklını kurcalayan bir konu da intihar. Kavabata’nın intihar ederek yaşamını sonlandırdığı düşünülürse, Şingo aracılığıyla birtakım sezdirmeler yaptığı kanısına kapılabilir okur. Dağın Sesi’nde Kavabata, savaş sonrası hafiften yalpalayan ama yapılanmasına hız veren ülkeden bir kesiti; Şingo’nun sorunlu ailesi ve ilişkilerine eğilirken varoluşçu tınılara da kapı aralıyor. Oğlunun, eşini bırakıp metresine gitmesinin sorumluluğunu da sırtlanır reis. Bu arada geliniyle ilişkisi de son derece gizemli Şingo’nun. Daha doğrusu, ailede en iyi anlaştığı birey olan geliniyle ilişkisi, Kavabata tarafından okurun aklını kılçıklandırcak biçimde aktarılır. Sanki gizliden gizliye Şingo ve gelini, birbirlerine açıklayamadığı bir aşk içindedir. Japon burjuva toplumunun içindeki değişim ve gelişim sancısını alt metin haline getiren romanda karakterlerin kurgusal gücü de öne çıkıyor. Öyle ki bu kahramanlar, sadece Japonya’da değil hemen her yerde ve yaşamın her köşesinde yüzleşebileceğimiz nitelikte. Romanda kahraman, hayatının dikiz aynasına bakıp açık açık dillendirmese de “Acaba başarılı mıydım?” sorusuyla alttan alta okuru yokluyor. Kim bilir, belki de bu soruyu Kavabata Şingo’yla beraber kendine soruyor… ? Dağın Sesi/ Yasunari Kavabata/ Çeviren: Dost Körpe/ Doğan Kitap/ 236 s. bulunmazali@hotmail.com http://bulunmazali81.blogspot.com Tüm okur, yazar ve yayıncılarımızın yeni yılını kutlarız... TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr Yasunari Kavabata DOĞAİNSAN BÜTÜNLÜĞÜ Oe ile birlikte Nobel Edebiyat Ödülü kazanan iki yazarından biri olan Kavabata, Japonya’nın en ileri gelen edebiyatçılarından. Romanlarıyla öne çıkan Kavabata’nın dünya çapında tanınması 1950’lere rastlıyor. Hayatı “insanın kapılıp sürüklendiği bir rüzgâr” olarak niteleyen Kavabata, İkinci Dünya Savaşı’nın kanlı çarpışmalarının akımına gazeteci kimliğiyle bile kapılmayı reddeder. Ancak önemli bazı Japon yazarlarda rastlanan intihar rüzgârı, 16 Nisan 1972 günü Kavabata’yı da alıp götürür. Geriye dönüp bakınca, Kavabata’nın önemli kitapları Türkçeye kazandırılmış: Karlar Ülkesi, Go Ustası, Uykuda Sevilen Kızlar, Kyoto, Kiraz Çiçekleri, Bin Beyaz Turna ve Göl bunlardan bazıları. 1949’da yazmaya başladığı ve 1954’te bitirdiği Dağın Sesi, 1950’lerde dünya çapında bilinen bir yazar haline gelen Kavabata’nın Dost Körpe imzasıyla Türkçeye çevrilen ve yazarın güçlü kalemiyle resmetmeyi her zaman başardığı Japon düşünme biçeminden kimi örnekler yansıtıyor. Japon edebiyatında ağırlıklı yer kaplayan doğainsan bileşimi, Dağın Sesi’nde yüklü biçimde karşımıza çıkıyor. Bu, etrafı ve anlatımı süsleyen öğe olmanın ötesinde, romanın kahramanı Şingo’nun yaşlanmayı kabullenmeyen ihtiyar delikanlı karakterini sağlamlaştırmak adına yazar tarafından sıkça kullanılıyor. Bir küçük örnek: “Kamakura’nın bu dağlık, ücra bölgesinde geceleri bazen denizin sesi duyulabiliyordu. Şingo belki de denizin sesini duyduğunu düşündü. Ama hayır, dağın sesiydi. Rüzgâr gibiydi, uzaktan geliyordu ama yer gürlemesi gibi derindendi. Şingo kulaklarının çınlıyor olabileceğini düşünerek başını salladı (…) Kendini sakince ve kararlılıkla sorgulamak, duyduğunun rüzgârın sesi mi, denizin sesi mi, yoksa kulak çınlaması mı olduğunu bilmek istedi. Ama duyduğunun bunların sesi olmadığına emindi. Dağın sesini duymuştu.” Kavabata’nın romanda kullandığı kasırga İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya/ Reklam Müdürü: Petek Öztürk?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1090 SAYFA 3