25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O imi’nin Hayaleti, Kader ve Europa romanlarıyla tanıdığımız Tim Parks’ın Türkçedeki yeni polisiyesi. Tim Parks’ın ilk polisiyesi Sevgili Mimi ile tanıdığımız İtalya’da İngilizce öğretmenliği yapan Morris yine cinayetten cinayete koşuyor. Sevgili Mimi’de zengin bir ailenin kızı olan on yedi yaşındaki öğrencisi Massimina (Mimi) ile evlenme planlarını hayata geçiremeyen Morris art arda cinayetler işlemek durumunda kalmıştı. Morris katilin kendisi olduğunu işaret eden izler bırakmasına rağmen yakalanmadan romanın sonuna ulaşmıştı. Mimi’nin Hayaleti’nde (Ekim 2010, çev. Aslı Mertan, Kanat Kitap) Morris’i katili olduğu Massimina’nın ablası Paola ile evlenmiş, zengin aileye damat olmuş, kendini bu üst sınıfa kabul ettirmeye çalışırken buluyoruz. Morris ilk kitapta işlediği cinayetlerin ruhuna verdiği ağırlıktan kurtulmak, kendi kendini temize çıkartmak için Mimi’nin hayaleti ile konuşmaya başlamıştır. Hayali telefon konuşmalarında sık sık Mimi’ye danışır. Mimi’nin hayaleti istediği için olayların böyle geliştiğine inanır. Roman boyunca yapacağı tüm eylemlerde de onu Mimi’nin hayaleti yönlendirecektir(!). İlk bölümde önceki kitabın hatırlatılması ve Morris’in yeni konumunun, ilişkilerinin biraz uzunca anlatılmasından sonra roman hızını buluyor. Paola’nın dindar ablası Antonella’nın varlıklı bir aileden gelen kocası Bobo ailenin mal varlıklarını yönetmektedir. Ailenin ana gelir kaynağı olan şarap fabrikasının başına Bobo geçmiştir. Bobo, Morris’e yüz vermez. İşlere karışmasına izin vermez. Ona fabrika merkezinden uzakta göstermelik bir iş verir. Ama Morris zamanla işe burnunu sokmakla kalmaz, Bobo’yu hileli yoldan üretimi arttırma ve İngiltere’ye şarap ihraç etme konusunda ikna eder. Geceleri şarap şişeleme fabrikasında Afrikalı mültecileri çalıştırarak kapasiteyi arttıracaklardır. Bobo, bu yasadışı teklifi başta kabul etmese de sıcak parayı görünce razı olur. Morris bu girişiminin, aile içinde kabul görmesini, bir işadamı olarak tanınmasını ve iş ve kalacak yer temin ettiği için Afrikalı mültecilerce sevilmesini yani gerek duyduğu tüm tatminleri sağlayacağını düşünmektedir. Ağır hasta annelerinin ölümü ile vasiyeti değiştirip tüm mal varlığına el konulacağından korkan Paola, Morris’i vasiyeti değiştirilmeden ele geçirmekle görevlendirir. Morris, vasiyeti bulmak için kaynanasının evini karıştırırken Antonella’ya yakalanır, Bobo’nun gece üretimini durdurSAYFA 12 kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Mimi’nin Hayaleti M ve televizyon için senaryolar yazıyor. Tel Aviv’de üniversitede dersler veriyor. Yazıları The New York Times, Le Monde, The Guardian, The Paris Review and Zoetrope gibi uluslararası basında yayımlanıyor. Keret’in ilk kitabı Pipelines 1992’de yayımlanmış ama okurların da, edebiyat çevrelerinin de ilgisini çekmemiş. 1994’te yayımlanan ikinci öykü kitabı Missing Kissinger’la tanınmış. İsrail’in en çok okunan yazarları arasına girmiş. 2004’te yaTim Parks yımlanan Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü İbranice’de yayımlanmış dört kitabından İngilizce çeviri için yapılmış bir seçme. Etgar Keret çok kısa ve vurucu öyküler yazıyor. Kahramanları genellikle ilk gençlik çağlarını yaşayan erkek çocuklar. Onların dünyasında doğal olarak görülen sertlik, şiddet, cinsellik arayışlarını, yine onların günlük konuşma dilleriyle, argo ve küfürü doğalmışçasına kullanarak yazıya döküyor. Keret’in öyküleri fantastikle gerçeklik arasında gidip geliyor. Daha doğrusu son derece gerçekçi ortamlarda sıradan şeyler yaşanırken birden olay fantastikleşiyor ama doğal ve gerçekçi görünümünden bir şey kaybetmiyor. Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü’nde (Kasım 2010, çev. Avi Pardo, Siren Yay.) yine birbirinden ilginç konuları işliyor Keret. Kitabın arka kapağından alıntılıyo duğunu ve Afrikalıları işten attığını öğrenir. Morris’in işleri yoluna koyması için elini kana bulaması, cinayet işlemesi gerekecektir. Neyse ki Mimi’nin hayaleti vardır ve o akıl verecektir. Afrikalılardan Kwame’nin yardımıyla cinayet işleyen Morris her zamanki gibi arkasında birçok iz bırakmasına rağmen yine polisin elinden kurtulmayı becerir. Ama cinayet şehir dışında işlendiği için işe jandarma karışır ve jandarma komiseri Morris’ten kuşkulanır. Morris kendini hapishanede bulur. Hapisten çıkması aylar alacaktır. Bu arada seks düşkünü karısı Paola Kwame ile ilişki kurmuştur ve Morris’in tekrar elini kana bulayacaktır. Üstelik artık jandarmanın gözleri üzerindedir. Tim Parks, beceriksiz ama yakalanmayacak kadar şanslı katil Morris’in psikopat seri katile dönüşümünü sıkı bir polisiye kurgu içinde kara mizah diyebileceğimiz bir üslupla anlatıyor. Morris’in maceralarına rüşvet, vergi kaçakçılığı, Afrikalı mültecilerin hayat şartları, çalışma şartlarının kötülüğü, Avrupa’da gelişen ırkçılık gibi birçok güncel tartışma konusu da eşlik ediyor. Tüm edebiyatseverlere ve tabii polisiye sevenlere özellikle öneriyorum. TANRI OLMAK İSTEYEN OTOBÜS ŞOFÖRÜ Nimrod Çıldırışları ve Gazze Blues isimli kitapları ile tanıdığımız Etgar Keret, dünya edebiyatının yeni parlayan isimlerinden. Kitapları 29 dile çevrilmiş, 34 ülkede yayımlanmış. Fransız Kültür Bakanlığı tarafından kültür sanat alanındaki sıra dışı çalışmaları nedeniyle şövalyelik nişanına layık görülmüş. Etgar Keret İsrail edebiyatının genç kuşak yazarlarından sayılsa da 43 yaşında. 1967 yılında Tel Avivde doğmuş. Kısa öykülerinin yanı sıra resimli romanlar için öyküler ve sinema rum; “Prensip sahibi olduğundan otobüsünü asla bekletmeyen bir şoför, Interpol’ün peşine düştüğü küçük bir kız kılığına girmiş bir cüce, cehennem kapısındaki küçük delikten yakınlardaki bir kasabaya inen insanlar, sadece intihar edenlerin gittiği ve içinde yaşadığımızdan pek farkı olmayan sıkıcı bir öbür dünya, merhamet sahibi bir tetikçi ve merhametsiz bir Tanrı…” 35 sayfalık uzunluktaki öykülerde Keret’in ustaca bir kurgu, rahat okunan bir dil ve ironik, kara mizaha yaklaşan anlatımla oldukça başarılı olduğunu görüyoruz. Zeki ve esprili. Bu anlatım gücünü kazanmasında resimli roman senaryoları yazmasının etkisi de olduğunu düşünüyorum. Belki de tersine bir durum da söz konusudur, böyle yazabildiği için animasyonda ve resimli romanda da başarılı olmuştur. Etgar Keret, edebiyat anlayışı olarak Y Kuşağı diye adlandırılan ve eserlerini 90’lı yıllarda yayımlamaya başlayan David Foster Wallace, Jonathan Lethem, A.M. Homes ve Jonathan Safran Foer gibi Amerikalı yazarlarla aynı çizgide. Geçtiğimiz yıl Zadie Smith’in sunumu ile yayımlanan Amerika’nın Yanık Çocukları’ndaki (çev. Özlem Gayretli Sevim, Everest Yay.) çoğu sert bir gerçekçi uslüpla başlayıp ilerleyen sayfalarda fantastik öğelerin ağır bastığı öykülerle aynı kategoride. Sıradan olanın, gündelik hayatın içinden fantastik yanlar fışkırıyor. Zaten Keret de Kaya Genç’le yaptığı söyleşide (27.11.2010, Radikal Kitap) onlara yakınlık duyduğunu açıkça söylemiş. Keret, genellikle İsrail’de geçen öyküler anlatsa da işlediği konular günümüz “modern” insanın yaşayacağı şeyler. Dünyanın hemen her yerinde rastlayabileceğimiz olaylar ve karakterler yaratıyor. İyilik, adalet, sevgi, dostluk gibi temel kavramları irdeliyor her defasında ve bu kavramları gündelik hayatın sıradan olayları içinde farklı, daha önceden denenmemiş açılardan sorguluyor, sarsıyor. Kahramanları da çeşitli güç ve içinden çıkılmaz koşullar ya da olaylarda bu kavramlarla sınanıyor, ya da bu kavramları kendilerince yeniden anlıyor, anlamlandırıyor. Sanıyorum 29 dile çevrilmesinin altında yatan da bu evrensel bakışı. ? Etgar Keret CUMHURİYET KİTAP SAYI 1090
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle