22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

D aşamanın sorumluluk olduğuna inanan insan için anıların bir anlamı olmalı. İnsan işini değil kendini önemserse düştüğü yanlışlardan kurtulamaz. Asker hekimliğinden ayrılıp Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi’nde ileri uzmanlık çalışmalarına giriştiğim 1964 yılında, dönemin Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nusret Fişek demişti ki: “Büyük bir cerrahi çalışmasına girişiyorsun. Ama unutma ki Anadolu’nun uzak bir yerinde, zor koşullar altında insanı kurtarmak için savaşım veren nice kahraman cerrah var.” Elli yıla yakın içimde yankılanan bu sözler, sorumluluk bilincine varırsa, insanın kendine saygılı olabileceğini düşündürmüştür. Cerrahisine, insanlığına saygı duyduğum Prof. Dr. Hüsnü Göksel’in anılarında, Anadolu’nun zor koşullarında, mum ışığında ameliyata giriştiği de vardır. Tıbbiye’den arkadaşım Dinçer Yeğenoğlu “Anı Durakları” adını verdiği anılarında, Doğu’da cerrahiye emek verirken “operatör” adının “imparator”a çıktığını da anımsatır. Aruz ölçüsüyle şiirler de yazan bu arkadaşım, Doğu insanının sevgisini kazanırken kendine gülümseyen bir aldırmazlık içindedir. İnsan, yaptığı işi önemsemeli, kendini değil. Kendini önemseyen nice arkadaşımız düştüğü yanlışların ayrımına varmaz göründü. O yanlışlarla üne ulaştı. Ama kendine olan saygısını koruyabildi mi? eğinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN Anıların bir anlamı olmalı Y “YAŞAMAK SORUMLULUKTUR” Prof. Dr. Leziz Onaran yaşama sorumluluğunun bilincinde olan bir hekim. Karşılık beklemeden görevini yerine getirmeyi mesleğinin ilkesi haline getirmiş. Böylesi bir çalışmaya alışmak, giderek, kişiliğinin özelliği haline gelmiş. Yumuşak, sevecen, anlayışlı görünümünün altında ilkelerinden ödün vermeyen bir kişiliği var. Onunla yaptığı bir söyleşide Feyziye Özberk benim de görüşlerimi sordu (BİLİM VE ÜTOPYA, İz Bırakanlar, Leziz Onaran: Topluma Hizmet Etmeye Adanan Bir Ömür, Temmuz 2010). Söylediğim şu sözlerin her zaman arkasında duracağım: “Leziz’le Tıbbiye’de sınıf arkadaşıydık. Sınıfımızın iyi kızlarından biriydi. İyi olmanın ötesinde, çalışkan, kişilikli, yaratıcı özellikleri olan bir öğrenciydi. Yaşama serüvenimizi birlikte sürdürmeye karar verdikten sonra birbirimizi tamamlayarak geliştirme olanağı bulduk. Yarım yüzyılı aşan evliliğimizde çocuklarımızla, torunlarımızla yola devam ediyorsak birbirimizden güç aldığımız içindir. Leziz hem hekim olarak, hem sivil toplum örgütlerinde çalışırken yaşamanın sorumluluk olduğunun bilincindeydi. Bu bilinci yaşamanın anlamı haline getirdik. Ama öfkeyle, kırgınlıkla, kızgınlıkla değil; sevgiyle, sevecenlikle, iyi ilişkiler kurarak bu sorumluluğu paylaştık. O zaman yaşamaya katlanmak kolaylaşıyor. Leziz’le birlikte olmak yaşamayı anlamlı kılıyor.” Prof. Dr. Leziz Onaran Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi’nde Zafer Paykoç, Hamdi Aktan gibi hocalardan el aldıktan sonra Gastroenteroloji Kliniği’ni yönetirken; ben de Hilmi Akın gibi çok yönlü bir hocadan, Kamuran Arer, Neşet Hayri Gökok gibi usta cerrahlardan sonra “Gastroenteroloji Cerrahisi Kliniği”ni yöneten bir hekim oldum. Bu birliktelik her iki uzmanlık alanının gelişmesine çok şey kazandırdı. Ortak toplantılardaki tartışmalarımızda eksiklerimizi, yanlışlarımızı gözden geçirmek olanağını bulduk. Bir kez daha anladık ki cerrahi “endikasyon” demektir. “Endikasyon”; hangi hastanın, hangi koşullarda ameliyat edilmesi gerektiğinin saptanması. Anadolu’da tanı olanaklarının yeterince gelişmediği durumlarda nice yanlış ameliyatlar yapılıyor. Bir de “cerrahlar alışkanlıklarını bırakamazlar” diye bir söz vardır. İyileştirme koşulları değişmiş olmasına karşın eski alışkanlıklarını sürdürme yanlışına düşenler var. Cerrahide sorumluluk aldığım zaman böyle bir yanlışa düşülmemesi için arkadaşlarımla çok çaba gösterdik. Başarılı olmamızda Dr. Leziz Onaran’ın payı da var. ANILAR İNSANIN KENDİYLE ÖDEŞMESİDİR Dr. Leziz Onaran anılarına “Yaşamak Sorumluluktur” adını verdiyse, bunda, kendiyle ödeşmesinin payı büyüktür (YAŞAMAK SORUMLULUKTUR, Anılar, Bilgi Yayınevi, İkinci Basım, 2009). Genel çizgileriyle Söke’de geçen çocukluk, İzmir Kız Lisesi’ndeki öğrencilik, Tıbbiye’de geçen yıllar, hekimliğin değişik aşamaları; yalnız hekim olmayı göze alanların yararlanacağı anılar değil, yaşama savaşımına girişenlerin başvuru kitabı olacaktır. Hiçbir insan kendini nasıl bir geleceğin beklediğini bilemez. Ama adım adım inandığı gerçeği ele geçirmek için savaşır. Kimi zaman aldırmaz görünerek, kimi zaman üsteleyerek, direnerek o gerçeğin izini sürer. Bir hekimin kendi uzmanlık alanında belli den oldu. Açık olmak. Lafı kıvırtmamak. Dosdoğru davranmak ve ısrar etmek. Ama bütün bunları, güngörmüş bir bilgenin yumuşak ve sıcak sesi ile iletmek. Ve güzel Türkçemizle aktarmak...” Dr. Leziz Onaran “Kadın Dayanışma Vakfı”nın kurucu başkanı oldu. İlk “sığınma evleri”nin kurulmasını sağladı. Tutucu çevrelerin “Önce sığınma evi diye yapılır, sonra ne evi olacağı belli olmaz” diyen anlayışıyla savaşıma girişti. Şimdi bayrağı ele alan genç arkadaşlar o savaşımı sürdürüyor. Dr. Leziz Onaran “Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği” (NÜSED)’in genel başkanlığını sürdürüyor. (Emre Kongar’ın “Nüsed Hanım”ıdır o!). Uluslararası bir kuruluş olan “IPPAW”nun Türkiye kolu olan NÜSED bir barış derneğidir. Nükleer gücün önlenemeyişi ise barış için en sakıncalı durumdur. Hiroşima ile Nagazaki’ye atılan atom bombalarının ilk etkisi yüzbinlerce kişinin ölümü ama daha önemlisi, nükleer etkinin yıllarca sürüp yavaş ölümlere yol açmasıydı. Nükleer bulutlardır artık adam öldüren. Nâzım Hikmet’in “Japon Balıkçısı” da bundan payını almıştı: Leziz Onaran “Çürük yumurtadan çürük Benden yapacağın çocuk.” Çernobil Nükleer Santralı’ndaki patlamadan sonra Karadeniz bölgesinde kanser olguları çoğalmıştı. NÜSED, temelinde bir barış derneğidir. Ankara’da Güven Park’ta savaş karşıtı bir basın açıklaması yapan 30 kadar NÜSED üyesi hekim adına Dr. Leziz Onaran tutuklandı. Bu yasal davranış tutukluluğunu gerektirmedi. NÜSED de aklandı. KENDİNE SAYGILI OLMAK Hekimlik zor sanat. İnsanın kurtuluşu için uğraş vermek onun yalnız hastalığını iyileştirmek anlamına gelmez. Bir hasta hekimine güvenmeli, ondaki iyi insanı görmeli. Bir hekimin önce kendisiyle barışık olması gerekir. Sabırlı olmayı deneyerek, hoşgörü içinde gülümsemeye çalışarak nice haksızlıkları barışla yeneceğine inanmalı. Anılarda sorumlu olduğumuz bir çevreyi anlatırken içinde bulunduğumuz sakıncalı durumları da anlatmak isteriz. Dar çevredeki gerçekler daha belirgindir. Örgütlü bir yaşama düzeni içindeyseniz sorumluluklarınızın bilincinde demeksiniz. Şu yeryüzü kuruldu kurulalı savaşlar eksik olmadı. Ama barış her zaman umudumuzdur. Dr. Leziz Onaran anılarını yazarken en zor konuları bile su gibi akıcı bir dille, kolaylıkla anlatıyor. Böyle bir biçem özelliğine varması onun içten kişiliğiyle ilgili olmalı. O artık 80 yaşını geride bıraktı. Sessiz gülümsemesiyle, kitapların dünyasında yaşamasıyla, torunlarıyla arkadaş olmasıyla gençliğini koruyor. Dr. Leziz Onaran yalnız hekim olacaklara değil, hepimize, yaşamanın sorumluluk olduğunu anımsatıyor. O sorumluluğun uzağında ot gibi yaşayanlar da var. Üstelik abartılı bir mutluluk içinde görünüyorlar. Ama kendilerine saygı duyabiliyorlar mı? Hiç olmazsa kendimize saygı duymak için “Yaşamak Sorumluluktur” diyen Prof. Dr. Leziz Onaran’ın anılarını okumak gerek. ? Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: aşamalarından sonra, o bölümün yönetimine geçmesi, yalnızca bilgi birikimini gerektiren bir olay değildir. Bilgi birikimi yanında insan ilişkilerinde yapıcı, uyumlu nitelikler de gerekir. Dr. Leziz Onaran arkadaşlarını koruyan, onlarla bütünleşen, klinik çalışmalarına öncelik tanıyan, bilimsel bildirilerde kendini değil, hastanenin kişiliğini öne çıkaran, takım çalışmasına önem veren bir hekim oldu. Bu yumuşak görünüşün arkasında, ilkelerinden ödün vermeyen tutarlı bir kişilik vardı. Onun savaşımı hastane yönetiminin haksız tutumuna karşıydı. Önyargılı kişiler bir hekimin yükselmesine engel olmak istiyorsa, onlarla savaşıma girişmek kolay değildir. Kişiliğinizi koruyarak hak ettiğiniz yeri de korumanız gerekecektir. Hekimlik töresinden ödün vermeden giriştiğiniz savaşımda saygınlığınız önem kazanır. Dr. Leziz Onaran’ın meslek serüveni, öğrenciliğinden emekli oluncaya dek geçirdiği evrelere göre, tıp fakültesi öğrencilerine örnek olacak özellikler içerdiği için, hekimlik töresini öğreten derslerde danışılacak anılar arasında yer almalıdır. İnsan kendiyle ödeşirken kendine duyduğu saygıyı yitirmemelidir. İnsana bakmak, insan sağlığını korumak, onu bir gün daha yaşatmak, kutsal bir görevdir. Böyle bir görevi yerine getiren hekim saygınlığını her zaman koruyacaktır. Dr. Leziz Onaran’ın anıları bu sorumluluğun önemini anımsatıyor. ÖNCE BARIŞ Dr. Leziz Onaran’ın hekimliğiyle bütünleşen bir özelliği, içinde bulunduğu sivil toplum kuruluşlarında görev almasıydı. Kimleri, nasıl bir çalışma gücüyle değerlendireceğini bilen, onları sivil toplum kuruluşlarına kazandırma çabası olan bir hekim. Anılara “Önsöz” yazan Cumhuriyet Kadınları Genel Başkanı Şenal Sarıhan diyor ki: “Cumhuriyet Kadınları, bu değerli insanın yol göstericiliği, sorun çözümü, açıklığı ve uyumundan çok şey öğrendi. Ancak asıl öğrenciliğimiz, direngen ve kararlı kimliğin Mustafa Şerif Onaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1074 SAYFA 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle